ABD'de akademik Jama Ulusal Tıp Dergisi'nde yayımlan araştırmada toplam 20 milyon doğum üzerine yapılan eski araştırmalar incelendi.
Stockholm'daki Karolinska Enstitüsü'ndeki sinir bilimi doktoru ve araştırma öncülük edenlerden Tianyang Zhang'a göre önceki araştırmalar, sezaryen ile doğanların uzun vadede daha fazla astım ve obezite gibi sağlık sorunları yaşadıklarını ortaya koymuştu ancak son yapılan araştırma ile iddia edilenin aksine tikler, obsesif-kompulsif bozukluk veya yeme bozuklukları ile sezaryen doğumlar arasında herhangi bir ilişki tespit edilemedi.
Araştırmada sezaryen doğumlarla otizm arasında bir bağlantı olduğu ortaya konulsa da ikisi arasında şimdilik sebep sonuç ilişkisi kurulamayacağına dikkat çekiliyor.
OTİZM NEDİR, NASIL FARK EDİLİR? TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?
ABD Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi kadın hastalıkları uzmanı Dr. Aaron B. Caughey, sezaryenin yol açtığı sağlık sorunları ile ilgili birçok tez bulunsa da bu alanda yapılan araştırmalara yeterince kaynak sağlanmadığı için daha çarpıcı araştırmaların yapılamadığını belirtiyor.
Sezaryen doğum aynı zamanda bir anneyi, bebeğini veya her ikisini de kurtaran bir çözüm.
Ancak Dünya Sağlık Örgütü'ne bağlı bir sağlık uzmanı Dr. Ana Pilar Betran, "30 yıl önce uzun vadede astım veya obezite gibi sorunlarla ilgilenmiyorduk. Kısa vadede tek amacımız anne ve bebeğinin sağlığının korunmasıydı" diyerek doktorların kısa vadeli sorunlara yoğunlaştıklarını eleştirisinde bulunuyor.
Türkiye, dünyada sezaryen oranının en yüksek olduğu ülkeler arasında Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 1985 yılından bu yana uluslararası tıp çevrelerinin kabul ettiği makul sezaryen oranları yüzde 10 ile 15 arasında değişiyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nden Dr. Lale Say. "Türkiye'de Dominik Cumhuriyeti ve Brezilya'nın ardından yüzde 55'lere varan sezaryen oranı var" diyor.
Aslında doğumların sadece yüzde 13'ünde tıbbi müdahaleye gerek olduğunu bildiren Say, bu açıdan bakıldığında Türkiye'deki sezaryen oranlarının kaygı verici olduğuna dikkat çekiyor.
Kaynak: euronews