Sezaryende 2013 Hedefi Yüzde 35

Mersin’in Bozyazı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Ahmet Hakan Acı, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği sezaryen oranın yüzde 15 olduğunu, ancak Türkiye’de 2010 yılı verilerine göre bu oranın yüzde 49,7 olarak belirlendiği ifade ederek, “Ülkemizde sezaryen oranlarının Haziran 2013’te ortalama yüzde 35‘e indirilmesi hedeflenmektedir” dedi.

Bozyazı ilçesinde bir araya gelen Bozyazı, Anamur ve Aydıncık sağlık çalışanlarına “Sezaryen ve Normal Doğum” konusunda 2 gün süren eğitim verildi. Bozyazı Toplum Sağlığı Merkezi koordinatörlüğünde Mamure Otel’de gerçekleştirilen seminerde, Anamur Devlet Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Dr. Esra Eser tarafından bilgiler verildi.

Seminerin açılışında konuşan Bozyazı İlçe Sağlık Müdürü ve Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Tabibi Dr. Acı, her anne ve babanın sağlıklı bir şekilde çocuğunu kucağına almaya ve her annenin de en uygun şekilde, travmaya maruz kalmadan doğum yapmaya hakkı olduğunu söyledi. Doğumun nasıl yapılacağının verileceği kararda hamileliğin ilk günlerinden itibaren sağlık personelinden alınacak danışmanlık hizmetinin etkili olacağını belirten Dr. Acı, “Ancak en son karar verilirken anne ve bebeğin sağlık durumu değerlendirilip doğum şekline hekim ve ailenin ortak karar vermesi doğumda stresi azaltır” ifadesini kullandı.

Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda sezaryen ile doğum oranlarının oldukça arttığına işaret eden Acı, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği sezaryen oranın yüzde 15 olduğunu, bu oranın üzerine çıkılması veya altına inilmesi halinde anne ve bebekte çeşitli sıkıntılara neden olduğunu vurguladı. Türkiye ve Mersin’deki sezaryen oranları hakkında bilgi veren Acı, ”Türkiye’de 1998 yılında yüzde 14 olan sezaryen oranı 2007 yılında hastane doğumlarında yüzde 42, 2010 yılında 49,7’dir. Mersin’de 2012 yılında sezaryen oranı yüzde 55,9, primer (ilk) sezaryen oranı yüzde 28,8’dir. Bozyazı Devlet Hastanesi’nde 2012 yılında yaptırdığımız sezaryen doğum oranı yüzde 49,7, primer sezaryen oranı ise yüzde 15,8’dir. Sezaryen ile doğum oranlarındaki bu artış, bu doğum şeklinin neden ve nasıl belirlendiğini tartışmaya açmış ve çalışmalar yapılmasını zorunlu kılmıştır. Ülkemizde sezaryen oranlarının Haziran 2013’te ortalama yüzde 35‘e indirilmesi hedeflenmektedir. Biz sağlık çalışanlarına, anne adaylarına kaliteli hizmet vermek, farkındalık yaratmak ve etkili danışmanlık yapmak gibi büyük görevler düşmektedir” diye konuştu.

“ANNE VE BEBEK İÇİN EN GÜVENLİ DOĞUM YÖNTEMİ NORMAL DOĞUMDUR”

Dr. Esra Eser de normal doğumun fizyolojik bir olay olduğunu, sezaryen ameliyatının sanıldığı kadar basit, kolay bir ameliyat olmadığını dile getirdi. Sezaryen ile doğum için net, mecburi ve iyi desteklenmiş gerekçeler olmadığı sürece anne ve bebek için en güvenli doğum yönteminin normal doğum olduğunun altını çizen Eser, ”Anne adaylarının normal doğumdan korkma sebeplerinden bazıları büyüklerinden dinledikleri ölüm hikayeleri ve kaygılar. Ayrıca, aşırı ağrı korkusu, vajinal travma-estetik kaygı ve potansiyel pelvik taban bozuklukları da anne adaylarını sezaryene yöneltmektedir” şeklinde konuştu.

Anne ve baba adaylarına seslenen Dr. Eser, “Normal doğumdan değil ama sezaryenden korkmak için bir çok sebep var” uyarısında bulunarak, şunları söyledi: “Normal doğumda 6 saat ile 1 gün, sezaryende 2-3 gün hastanede kalmak gerekir. Sezaryende uzun süreli ve ciddi ağrı oluşabilir. Ameliyata bağlı enfeksiyon gelişebilir. Anesteziye ve sezaryen ameliyatına bağlı nadir de olsa ölüm görülebilir. Sezaryene bağlı cerrahi yaralanmalar olabilir. Sezaryenle doğum sonrasında gelişen yapışıklıklara bağlı olarak kısırlık, dış gebelik, plesenta anomalileri görülebilir. Sezaryenle doğumda bebekte ciddi solunum problemleri görülebilir. Sezaryenle doğan bebeklerde; çocuklukta ve yetişkinlikte astım riskinin artması yine sezaryenin olumsuz etkilerindendir.”