Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin, bugünkü köşesinin bir bölümünde Sezen Aksu'nun 12 Eylül darbesi gerçekleşince ne dediğini yazdı.
İşte "Yine Sezen Aksu'yu düşündüm" başlıklı o yazı:
"Geçtiğimiz hafta sonu tam anlamıyla bir "korkunç koleksiyoncu" olan, müthiş arşivci arkadaşım ve meslektaşım Atilla Aydoğdu twitter'a eski bir "Hey" dergisinden sayfalar yükledi. 12 Eylül'de sanatçıların ne dediğini sayfalara taşımış dergi...
Bakın Sezen Aksu ne demiş:
"Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizde her şeyin çıkmaza girdiği bir dönemde yönetime el koymuştur. Bence zamanında ve yerinde bir karar alınmıştır. Halkımıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum."
Aklıma epey eskiden okuduğum bir kitaptan kısacık bir bölüm geldi... Mine G. Kırıkkanat'ın (o zamanki soyadı Saulnier) "Ben, Siz ve Köpekbalıkları" kitabının tarihi 1992. Bazen geçmişte yazılan bir yazı, tam da bugüne denk düşebiliyor. Hem de birebir:
"Marlene Dietrich, namuslu bir insandı. Yeri geldi, Hitler'e kafa tuttu, yeri geldi, şaklabanlık yapmaktansa köşesine çekilip oturdu. Daha ölmeden, 'üstünde tartışılmayan ortak değer' olmuştu.
"Nasıl bir başarıydı bu? Neye dayanıyordu.
"Marlene Dietrich, son toplamda asıl kurnazlığın 'namuslu insan kalmak' olduğunu anlamıştı. Günümüz Türkiyesi, her türlü kurnazlık oyununda şampiyonlarla dolu. Ama bir türlü gerçek kurnazlığın 'namus' olduğunu anlayamıyorlar.
"İşte bu yüzden ve yalnız bu yüzden, ne kadar ünlü olsalar da kendilerinden geriye kokmuş cesetleri bile kalmıyor. Sokaklara verilen adları geri alınıyor. Gizlice gömülen ölüleri çıkarılıp anıtlara konuyor, sonra başkaları gelip o anıtları yerle bir ediyor. Türkiye anıtları ve anıları çıkarıp batırmakta çok deneyimli bir ülke.
"Çünkü kalıcılık değerinin ölçüsü metre değil.
"Namus."
"Düşüncede, eylemde ve bu iki işlevin tarihsel tanığı 'yazı'da namus.
odatv