HABER

Sıcaklarda ne yemeli, ne yapmalıyız?

Yaz mevsimi ile birlikte gelen sıcak havanın, nefes alamama, ateş basması, baş dönmesi, yorgunluk, halsizlik gibi şikayetleri de beraberinde getirdiği bildirildi.

Güneşin çok daha yoğun bir şekilde kendisini gösterdiği şu dönemlerde sıcakların, herkesi rahatsız ettiğini belirten uzmanlar, sıcaklarda karşılaşılabilecek sorunlarla baş etmenin ve mevsim değişikliğine uyum sağlamanın yollarını anlattı.

İnsan vücudunun, ısıyı, kan dolaşımı oranı ve miktarını değiştirerek, deri ve ter bezleri ile su kaybederek ve vücut sıcaklığının 37 derece üzerine çıktığında solunumdaki artışla dağıttığını ifade eden Acıbadem Hastanesi Check-up Kliniği Sorumlu Hekimi Dr. Şirin Parkan, "Bu durumda kalp daha fazla kan pompalamaya başlar, kan damarları artan kan akışını düzenlemek için genişler ve çok ince kılcal damarlar yığınları derinin üst tabakalarına doğru sokularak işleme başlar.

Vücut kanı deri yüzeyine yakın olarak dolaşır ve fazla ısı daha serin olan atmosfere atılır. Aynı zamanda su deri içerisinden ter olarak dışarı verilir. Deri, vücut ısısını yayma fonksiyonunun yüzde 90'ını sağlar. İnsanın tolere edebileceği, rahat edebileceği dış hava sıcaklığının artması durumunda oluşan termal stres çok büyük rahatsızlık, fizyolojik stres, hastalık ve hatta ölüme bile yol açabilir.

Sıcaklık, birçok klinik sendroma neden olur. Sıcak vurgunları, vücutta sıcaklığın 40.6 dereceyi aşması durumunda ölümle sonuçlanan olaylara neden olurken, bu değere vücudun yaklaşması durumunda ölümcül olmayan ama vücutta tuz ve su kaybıyla ortaya çıkan ağır zararlar gözlenebilir. Bu zararlar özellikle çocuklarda ve çok yaşlı insanlarda ölümlere neden olur" şeklinde konuştu.

Mevsim değişimlerine uyum sağlanabilmesi için günlük hareketlerin yavaşlatılması gerektiğini vurgulayan Acıbadem Hastanesi Check-up Kliniği Sorumlu Hekimi Dr. Şirin Parkan ayrıca şu önerilerde bulundu:

"Ağır çalışmalar azaltılmalı veya günün en serin zamanında yapılmalıdır. Risk altında bulunanlar en uygun serin yerlerde bulunmalıdırlar. Hafif açık renkli kıyafetler ısıyı ve güneş ışınlarını yansıtır ve vücudun normal sıcaklığını korumasına yardımcı olur. Sentetik kıyafetler yerine pamuklu kıyafetler tercih edilmelidir. Vücut sıcaklığını arttıran protein gibi metabolik ısı üretimini ve aynı zamanda su kaybını artıran yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Vücudumuz serin kalmak için suya ihtiyaç duyar. Kendinizi susamış hissetmiyor olsanız dahi bol bol su tüketin. Ancak, epilepsi, kalp, böbrek ve karaciğer hastaları, sıvı kısıtlayıcı diyet yapanlar, idrar tutma problemleri olanlar sıvı tüketimlerini artırmadan önce bir doktora danışmalıdır. Alkollü içecekleri de içmemekte fayda var. Doktor tarafından önerilmemişse tuz tabletlerini almayın. Tuz kısıtlayıcı diyette olanlar tuz tüketimlerini arttırmadan önce mutlaka bir doktora danışmalıdır. Klima bulunan alanlarda daha fazla zaman harcayın. Evlerdeki ve işyerlerindeki klimalar ısı kaynaklı tehlikeleri azaltır. Güneş altında fazla kalmayın. Güneş yanıkları ısı dağıtım işlemini çok güçleştirir. Çocukları ve küçük ev hayvanlarını kapalı otomobilde asla yalnız başlarına bırakmayın. Çünkü kapalı bir araçta sıcaklık 60 dereceye çıkabilir. Böyle bir sıcaklığa maruz kalma ölümle sonuçlanabilir".

KLİMAYI YANLIŞ KULLANMAK YÜZ FELCİ YAPABİLİYOR
Hava ısısının yüksek olduğu dönemlerde bol bol sıvı alınması, susama ihtiyacının olmadığı dönemlerde bile sıvı tüketiminin eksiltilmemesi ve önceliğin suya verilmesi gerektiğini belirten Dr. Şirin Parkan, "Daha sonra taze meyve suları, soda, bitki çayları gibi sıvılar almakta fayda var. Toplam sıvı miktarı 2 litrenin altında olmamalıdır.

Beslenmede de bazı düzenlemeler yapmak şart. Ağır et yemekleri ve yağlı hamur işleri hem günlük tempoyu yavaşlatır, hem de tansiyon ve kalp hastalıkları riskini artırırlar. Bu nedenle yemek seçerken çok dikkatli olunmalıdır. Öncelikle ağırlıklı olarak sebze ve meyve tüketilmelidir. Yine sofralardan yoğurt ve ayran gibi süt ve türevleri eksik olmamalıdır. Tansiyonu sıcaktan düşenler için ayranı tuzlu içmelerini öneririm. Enerjiyi tamamlamak açısından karbonhidrat yeteri kadar alınmalıdır. Et ve türevlerinin sebzenin içinde olması tercih edilmelidir" şeklinde tavsiyede bulundu.

Sıcaklarda kullanılan klimaların alerjik zatürreye ve legionella pnömonisi denilen bir zatüre tipine neden olabileceğini belirten Dr. Şirin Parkan, alerjik zatürreeye, klima sistemlerinin nemlendirme bölümlerinde üreyen küf mantarlarının yol açtığını ve akut alerjik zatürrenin, küf mantarları bulunan havanın solunmasından 4-6 saat sonra ateş, baş ve kas ağrıları, halsizlik gibi gribal enfeksiyon belirtileriyle başlayarak, daha sonra da öksürük, balgam, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissinin akciğerlerde ortaya çıkacağını vurguladı. Kronik alerjik zatürreenin ise sinsi olarak yavaş yavaş geliştiğine dikkat çeken Dr. Şirin Parkan, bunun tipik belirtisinin ise nefes darlığı, yorgunluk ve kilo kaybı olacağını açıkladı.

Bu hastalıkların tedavisi için hastanın alerjenle temasının kesilmesi gerektiğine vurgu yapan Dr. Şirin Parkan, "Ayrıca klimalardan bulaşan ve sık seyahat edenlerde, otellerde kalanlarda salgınlara neden olduğu için Lejyoner Hastalığı diye bilinen 'Legionella pneumoniae' adlı bakterinin neden olduğu, 'Legionella pnömonisi' de klimaların neden olduğu hastalıklar arasındadır. Legionella pnömonisi atipik veya tipik bulgular verebilir ya da atipik tabloyla başlayıp tipik pnömoni tablosu özellikleri de gösterebilir. ilk 24-48 saat içinde halsizlik, kırıklık, kas ağrıları ve şiddetli baş ağrısıyla ortaya çıkan, daha sonra ani yükselen ateş, göğüs radyografisinde yamalı infiltrasyon, kuru öksürük, bazen yan ağrısı, bulantı, kusma ve ishal gibi belirtilerin saptandığı pnömoni tablosunda Legionella düşünülmelidir. 39-40 derecenin üstünde ateş, rölatif bradikardi, konfüzyon, hiponatremi varlığı, ekstrapulmoner belirtiler ve beta-laktam antibiyotik tedavisine yanıtsızlık Legionella pnömonisi için diğer ipuçlarıdır. Klimalar yüz felci, burun kanaması ve üst solunum yolu hastalıkları da yapabilirler. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmiş kişiler ile çocuk ve yaşlılar klima kullanımına çok dikkat etmelidir. Yanlış kullanım sinüzit rahatsızlığı olan kişilerde göz dibi iltihabı, beyin iltihabı ve akciğer problemlerine yol açar. Orta kulak rahatsızlığı geçirmiş kişilerde yüz felci, işitme sorunları gelişir" şeklinde konuştu.

Dr. Şirin Parkan, yaz mevsiminde iş yerlerinde sağlık açısından dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili olarak, "İşyerlerinde ısının kişilerin rahat çalışabileceği düzeyde olması elbette gereklidir. Bu nedenle klimalar teknolojinin bize sunduğu faydalı araçlardandır. Ne var ki, dışarıdan gelen birisinin aniden çok düşük bir ısıya girmesi sağlık tercih edilen bir durum değildir. Isı birden düşürülmemeli, kademeli olarak azaltılmalıdır. Ayrıca klimaların düzenli olarak temizliği yapılmalıdır. İşyerlerinde ayrıca sıvı ihtiyacının karşılanmasına özen gösterilmeli, içme suyu kolay ve herkes için ulaşılabilir olmalıdır" dedi.

En Çok Aranan Haberler