Kalp rahatsızlıkları, insanı en fazla etkileyen hatta ölümle sonuçlanabilen hastalıkların başında geliyor. Kalpte meydana gelen hastalıklar, bunlardan korunma ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Samsun İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Kılınç, krizlerin en belirgin özelliğinin göğüs ağrısı olduğunu söyledi. Dr. Kılınç, kalp krizlerinde göğüs ağrılarının genellikle şiddetli olduğunu, dinlenmek ve ilaç almakla geçmeyeceğini vurguluyor.
Hastanın soğuk soğuk terlediğini söyleyen Dr. Kılınç, diğer belirtiler hakkında ise "Ara sıra bulantı-kusma da eşlik eder. Hasta şiddetli bir ölüm korkusu içerisindedir. Ağrı bazen kısa süreli olabilir. Çoğu zaman yarım saati geçer veya saatlerce sürer. Günlerce devam ettiği de oluyor. Hastalar son haftalar veya günler içinde patlak veren bir diğer rahatsızlık olan ilk angina pektoris nöbetlerinden veya eski nöbetlerin son zamanlarda sıklaşıp ağırlaştığından bahsedebiliyor. Hastalar bazen gerçek bir ağrı duymadıklarını ifade edebiliyor ve göğüslerinin ortasında sıkıntı, huzursuzluktan bahsediyor. Fakat bir kalp krizinin gerçekten hiç ağrısız oluşu, çok nadir bir durum. Nabzın dolgunluğu ve hızı normal olabiliyor. Fakat ritm bozukluğu sık görülüyor. Tansiyon genellikle yavaş yavaş düşüyor. 24 saat sonra 38$C'yi bulan bir ateş görülebiliyor" dedi.
Bu belirtilerin çoğunun birkaç gün içinde kaybolması veya devam etmesi hastalığın ağrılığına bağlı. Hastanın durumu ve elektrokardiyografi ile kolayca teşhis konuluyor. Ayrıca kanda bazı enzimlerin (serum kreatin fosfokinaz, serum glutamik oksalasetik asit tansaminaz vb.) yükselmesi de yol gösterici özellikler. Kriz anında teşhis konulan hastanın derhal sırt üstü yatırıldığını ve güç sarf etmesinin önlenmesi gerektiğini söyleyen Dr. Kılınç, "Yeterli oksijen alması sağlanır. En kısa zamanda hastaneye nakledilir. Hastanedeki istirahat ve rehabilitasyon programı hastadan hastaya değişir" dedi.
Yüreği besleyen koroner damarların bir pıhtıyla tıkanması halinde "kalp enfarktüsü" denen çok tehlikeli bir hastalık ortaya çıktığını söyleyen Dr. Kılınç, "Bu rahatsızlıktan dolayı kalp kası yeterli derecede beslenemediğinden zamanla bozulur. Bunun sonucunda göğüste şiddetli ağrılar duyulur. Buna göğüs anjini denir" şeklinde rahatsızlığı tarif etti. Kılınç'ın verdiği bilgilere göre göğüs anjini, kalp enfarktüsü sonucu. Şiddetli kalp enfarktüsleri öldürücü özelliğe sahip. Halk arasında kalp enfarktüsü, "kalp yetmezliği" olarak da biliniyor. Sağ ve sol kulakçıklar arasındaki perde üzerinde çukurca bir nokta bulunuyor. Bu nokta, bebek ana karnındayken delik halinde. Bebek doğmadan önce bu delik kapanıyor. Nadir durumlarda delik kapanmıyor. Çocuk, kulakçık perdesi delik olarak doğuyor. Bu durumda, sağ kulakçıkta bulunan kirli kanla sol kulakçıktaki temiz kan karışıyor. Bu tip hastaların rengi mavimtrak görünüyor. Bunun için bu hastalığa "mavi hastalık" adı veriliyor.
Kalp krizine sebep olan en büyük faktörün damar sertliği olduğunu söyleyen Dr. Kılınç, "Kalp krizine sebep olan en büyük faktör, damar sertliğidir. Damar sertliği vücuttaki bütün atardamarlar gibi koroner arterleri de etkilemektedir. Bu hastalık yıllarca devam etmekte, hiçbir önleyici tedbir alınmadığı takdirde kalp krizi ile sonlanabilmektedir" şeklinde konuştu.
Dr. Kılınç, genellikle kalp krizi ortaya çıkmadan önce göğüs ağrıları ile karakterize, angina pektoris denen haberci bir hastalık tablosu ortaya çıktığını söyleyerek, "Küçük yaşlarda başladığı ileri sürülen damar sertliği, genellikle 40 yaşından sonra angina pektorisle kendini göstermektedir" dedi. Kılınç'ın verdiği bilgilere tipik angina pektoris şöyle gerçekleşiyor:
"Hasta bir güç sarf ettiğinde (Yürümek, koşmak, merdiven çıkmak), sinirlendiğinde ani olarak iman tahtasının gerisinde bir ağrının olduğunu söyler ve elini yumruk yaparak yerini gösteriyor. Yani ağrı tek bir noktada değil. Ağrı baskı tarzında bir ağrı. Özellikle sol kola, çeneye, boyna ve hatta karna, sağ kola da yayılabiliyor. Bazen çenede diş ağrısını andırabiliyor. Bu ağrı nöbeti genellikle 1-10 dakika kadar sürüyor"
Bu hastaların çoğu, birtakım tedbirlerle oldukça sağlıklı ve rahat bir hayat sürerek yıllarca yaşayabiliyor. Fakat bu hastalarda daima kalp krizi ve buna bağlı ani ölüm tehlikesi var. Bu nedenle beslenme ve vücut dengesine sürekli dikkat etmeli. İl Sağlık Müdürü Dr. Kılınç'ın kalp krizinin nedenleri olarak gösterdiği diğer durumlar; yüksek tansiyon, kalp kapaklarındaki darlıklar, koroner damarların kendiliğinden uzun süreli olarak kasılması yani spazm. Bu arada koroner arterlerin kalpten gelen bir pıhtı, bir yağ parçası veya hava kabarcığı ile tıkanması da kalp krizine nadir de olsa yol açabiliyor. Tansiyon ise kan basıncı ya da tansiyon, kalbin kasılması sırasında, pompalanan kanın damarlar üzerine yaptığı basınca deniliyor. Buna tıp dilinde büyük tansiyon adı veriliyor. Kasılmadan sonra kalp kası, kanı içine doldurmak için gevşer ve damar üzerindeki basınç düşer. Bu sıradaki basınca da küreki istirahat ve rehabilitasyon programı hastadan hastaya değişirçük tansiyon deniyor.
Tansiyon yükselmesi sonucu ortaya çıkan yakınmalar, çarpıntı, baş dönmesi ve normalden çabuk yorulma, hipertansiyon şikayetinin nedenleri. Hastalığın ileri aşamalarındaysa burun kanaması, idrarla kan gelmesi, baş dönmesi, göğüs ağrısı ve nefes darlığı olabiliyor. Dr. Kılınç, hipertansiyonlu hastaların büyük çoğunluğunun hastalık nedenlerinin bilinmediğini söyleyerek şu hususları dile getirdi:
"Ancak kalıtımın büyük rolü olduğu düşünülüyor. Nedeni bilinen çok küçük bir kısmıysa böbrek hastalığına, hormonal bir hastalığa, bazı ilaçlara ve bazı kalp hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkabiliyor"
Her beden tipinin tansiyon tedavisinin çok farklı olduğunu belirten Dr. Kılınç, "Doktor tarafından önce insana bakılır. O insanın özellikleri, hangi "dosha" (Biyoloji, psikolojik, kimyasal beden özellikleri) tipinde olduğu saptanır. Sonuca göre tedavi belirlenir. Bu nedenle önce kişinin kim ve ne olduğunu, nasıl davranıp besleneceğini bilmesi gerekiyor. Hangi bitki çayları, nokta masajları, kokular, hangi ısı, tat ve lezzetle beslenmesi gerektiği konusunda bir genel eğitim alması lazımdır" şeklinde konuştu.
(İHA)