Üniversite dönemimde diyabetik ayak yaralarının hızlı iyileşmesini sağlayan bir biyomalzeme üzerine çalışmalar sürdürüyordum. Bu süreçte diyabetik yaralar yüzünden uzuvlarını kaybeden insanları görmek beni derinden etkiledi, bu sebeple girişimcilik serüvenime başlamış oldum. Fakat ihtiyacım olan hammaddelere ulaşmamın hem süre hem de maddi açıdan sıkıntılı süreçlere dönüşmesi, ülkemizin hammadde konusundaki açığını ve bunun yol açtığı sorunları iyice görmemi sağladı. Böylece 2017 yılının ağustos ayında BUGAMED Biyoteknoloji’yi kurdum.
Kurulduğu günden bu yana atıkların geri dönüşümü ve sürdürülebilir üretim teknolojileri üzerine çalışmalar yürüten BUGAMED, biyoteknoloji ve ilgili diğer sektörlere katma değeri yüksek ürünler üretmektedir. Firmamız, yaptığı Ar-Ge faaliyetleri sonucunda ülkemizde yüzde 100’ü ithalat ile karşılanan tip-1 kollajen, hyaluronic acid, fibroin ve sericin gibi ürünleri üreterek; üniversitelerin, araştırma merkezlerinin ve ilgili diğer kurumların ihtiyaçlarını yerli üretimiyle karşılamaktadır.
Faaliyete başladığınızda finansa erişimde sıkıntı yaşadınız mı? Nasıl desteklerden faydalandınız?
Elbette yeni kurulan her firma gibi biz de oldukça sıkıntı çektik, fakat sonrasında girişimcilere yönelik TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kurumlardan Ar-Ge çalışmalarımız için desteklerden faydalandık.
Kuruluşundan bugüne şirketiniz nasıl bir gelişim trendi izledi? Ne kadar büyüdünüz, cironuzu hangi aşamaya taşıdınız?
TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kurumlardan aldığımız destekler sayesinde BUGAMED Biyoteknoloji’yi bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde melek yatırımcıların fonlayabileceği seviyede bir şirket haline getirdik. Melek yatırımcılarımızın destekleriyle de şu anda GMP (İyi Üretim Uygulamaları) koşullarında üretim yaptığımız 500 metrekarelik tesisimizi kurduk.
Şirketinizi kurduğunuzda kaç kişi çalışıyordu, şu an kaç kişiyi istihdam ediyorsunuz? İstihdamınızı artırma hedefiniz var mı? Kadın istihdam oranınız nedir?
BUGAMED Biyoteknoloji ilk kurulduğunda ben dahil sadece iki kişiyle faaliyete başladık. Şu anda 6 çalışanımız var. Kadın personel istihdamımız ise şu an için %67 oranında.
İhracat yapıyorsanız, ne zaman başladınız ve hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? İhracatta hedefiniz nedir?
Şirket olarak ihracata henüz tam anlamıyla başlamış değiliz, fakat halihazırda çalışmalarımız ve görüşmelerimiz hızla devam ediyor. İhracatta hedefimiz, özellikle Avrupa pazarında BUGAMED Biyoteknoloji’yi sektöründe tanınan bir firma haline getirmektir.
İçinde bulunduğunuz sektörün hangi zorlukları var? Bu zorluklarla nasıl mücadele ediyorsunuz?
Yüzleştiğimiz en büyük sorun, Türkiye pazarında bizim alanımızın var olmaması. Örnek alabileceğimiz, sisteminden faydalanabileceğimiz şirketlerin yokluğu, doğal olarak ekstra zorlukları beraberinde getiriyor. Bu sıkıntıyı, yolumuzu kendimiz çizmeye çalışarak aşıyoruz. Umarım bizden sonraki şirketlerin işi de bu şekilde kolaylaşmış olur.
Diğer firmalara göre sizi farklı kılan unsurlar nelerdir?
Birleşmiş Milletler Kalkınma Hedefleri’nin dokuzunu doğrudan karşılayan firmamız, ülkemizde yüzde 100’ü ithalat ile karşılanan çeşitli biyoteknoloji malzemelerini yerli olarak üretmektedir.
Bugüne kadar Halkbank’ın farklı finansal desteklerinden faydalandınız mı?
Evet.
Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması’ndan kazandığınız ödüllerin size ve işinize nasıl bir katkısı olacak?
Öncelikle sahip olduğumuz “Sıfır Atık” mottosunun bu şekilde bir ödülle tescillenmesi bizim için paha biçilemez bir değer, bunun için tekrar teşekkür ederiz. Bunun yanı sıra ödül sayesinde kredibilitemizin artması ve birçok kişiye ulaşabilmemiz güzel. İsmimizin bu ödüllerle yan yana geçiyor olması, bize çok fazla tanınırlık sağlamaktadır.
Gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Gelecek hedeflerimizin arasında; üretimimizi ve tesisimizi daha da büyütmek, halihazırda devam eden Ar-Ge çalışmalarımızı genişletmek, Türkiye pazarında yerimizi iyice sağlamlaştırmak ve hem Türkiye hem yurt dışı pazarlarında BUGAMED Biyoteknoloji’yi bilinen bir isim haline getirmek gibi maddeler var. Umarım başarıyla bunların altından kalkabiliriz.
Sosyal medya tehlikesine dikkat! "Toplumda bir öfke artışı söz konusu"