HABER

Silivri’de kırmızı alarm!

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Ergenekon Davası'nda bugün kararın açıklanması beklenen duruşma öncesi Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan duruşma salonu ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı.

Saatler 12:00'ye geldiğinde sanıklar salona alındı. Sanıklardan 15 dakika sonra mahkeme heyetinin gelmesiyle duruşma başladı.

SANIKLAR ALKIŞLARLA SALONA ALINDI

Ergenekon'da saat 12:00 olduğunda karar duruşması için sanıklar salona alındı. İlker Başbuğ, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay'ın da aralarında bulunduğu sanıklar, izleyici bölümünde bulunan milletvekillerinin alkışları arasında salona girdi. Tutuklu sanık Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Türk bayrağı açtı.

BALBAY: SICAK BİR SONBAHAR GELİYOR

Salona giren Balbay, "Biz, kendimizi halkın adaletine teslim ediyoruz, bizi bugün halktan kopardılar, ama başaramayacaklar. Sıcak bir sonbahar geliyor, herkes hazırlansın. Bugün verilecek hüküm, mahkemenin hükmüdür, biz bunu kabul etmiyoruz. Artık halkına karşı miting düzenleyen bir iktidar var. Şu anda kendi yarattıkları korkudan korkuyorlar. Şu anda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hükümet ve Anayasa Mahkemesi, hukuku katletmektedir. Biz 4-5 yılda nasıl direniyorsak, öyle direnmeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki, artık gelecek bizimdir. Mahkemenin hükmünü kabul etmiyoruz" diye seslendi. Bu sırada salondan, "Her yer Silivri. Her yer taarruz" sloganları atıldı.

İzleyici sırasında bulunan Gülşah Balbay eşi Mustafa Balbay'a "Karar ne çıkarsa çıkarsa çıksın yanındayız" diye seslendi.

Bunu fark eden jandarma görevlileri, Gülşah Balbay'ın salonun dışına çıkmasını istedi. Bu duruma tepki gösteren aralarında Muharrem İnce ve Ali Köktürk'ün de bulunduğu CHP'li milletvekilleri, Gülşah Balbay'ı salonun arka kısmına aldı.
Bu sırada bir astsubay CHP'li milletvekillerine , "Burayı hep sen karıştırıyorsun. Gerginlik çıkartıyorsun. Bunu bilerek mi yapıyorsun" diye bağırarak tepki gösterdi. Bunun üzerine astsubay salondan ayrıldı. Gülşah Balbay'ı, CHP milletvekillerinin kartsız şekilde salona soktuğu öğrenildi.

Bu arada avukat Celal Ülgen'in de aralarında bulunduğu bazı avukatlar, tutuklu sanıklar ile avukatlar arasında görev yapan jandarmayı protesto ederek masaların üzerine çıktı.

DURUŞMA BAŞLADI

Sanıklardan yaklaşık 15 dakika sonra mahkeme heyetinin yerini almasıyla duruşma başladı. Duruşmaya, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal, İlker Başbuğ, Tuncay Özkan, emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Hasan Iğsız ile Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 63 tutuklu sanık katıldı. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) tedavi gören Yüksek Askeri Şura kararıyla emekliliğe sevk edilen Orgeneral Nusret Taşdeler, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ile avukat Serdar Öztürk katılmadı.

Duruşmada, şu anda avukatların yoklamasıyla devam ediyor.

OTOBAN YOLLARI DA KAPATILDI

Silivri'de bugün karar beklenen Ergenekon Davası öncesi polis ve jandarma ekipleri İstanbul ve Çorlu yönünden cezaevine çıkan tüm otoban yollarını ve gişeleri beton ve çelik bariyerle kapattı. Kınalı gişelerinde birer polis ve jandarma TOMA aracı ile çok sayıda jandarma ekibi hazır bekletiliyor.

Duruşma salonunun bulunduğu Silivri Cezaevi'nin önüne tarlalardan gitmeye çalışanlara da jandarma ekipleri izin vermiyor.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talimatı üzerine izleyicilerin alınmayacağı bugünkü duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatlar, milletvekilleri ve basın mensupları katılabilecek.

Sivil toplum örgütlerinin çağrısı üzerine vatandaşlardan da katılım olabileceği düşüncesiyle güvenlik güçleri, cezaevinin çevresinde önlemleri artırdı.

Güvenlik görevlileri, TEM karayolu Kınalı bağlantı yolunu bariyerlerle çift yönlü trafiğe kapatırken, duruşmayı izlemesine izin verilenler ve görevliler, yerleşkeye E-5 karayolu bağlantısından giriş yapabiliyor.

Ümraniye’de el bombalarının bulunmasının üzerinden 6 yıl geçti. Ve Türkiye tarihinin en büyük davası olarak nitelenen, 275 sanıklı Ergenekon’da karar günü geldi çattı. Silivri Cezaevi ve çevresinde, bugün görülecek Ergenekon davasının karar duruşmasına yönelik hazırlıklar, günler öncesinden başladı.

Olası olaylara nasıl müdahale edileceği, hangi jandarma ekibinin nerede duracağı planlandı. Asker dün öğle saatlerinden itibaren Silivri Cezaevi’nin etrafına, önceden yerleştirilen barikatları sıklaştırdı. Barikatların başına nöbetçi askerler konuldu. Güvenlik önlemleri de dün en üst seviyeye çıkarıldı. Pek çok ilden takviye komando birlikleri Silivri Cezaevi’nde konuşlandı. Silivri Cezaevi’ne giriş yolu bariyerlerle kapatıldı. Jandarmalar gazeteci, avukat ve milletvekilleri dışında kimsenin geçişine izin vermedi. Askerler yol üzerinde bulunan çukur ve boş tarlaları ise eğitimli köpekler ve dedektörlerle aradı. Tarlada çalışanlara kimlik kontrolü yapıldı.

D-100 Karayolu üzerindeki Silivri Cezaevi girişinden, yaya olarak cezaevine gitmek isteyen yaklaşık 50 kişilik gruba jandarma ekipleri izin vermiyor.

CHP’Lİ 9 MİLLETVEKİLİ SİLİVRİ’DE

- CHP’li 9 milletvekili sabah 07.00’den itibaren Silivri Cezaevi’nin önündeydi. Milletvekilleri Emine Ülker Tarhan, Malik Ecder Özdemir, Veli Ağbaba, Emre Köprülü, Ali Özgündüz, Akif Hamza Çebi, Bülent Tezcan, Umut Oran ve Süheyl Batum saat 08.30’da mahkemeye girdi ve mahkeme heyetiyle görüşmek istedi. Ancak heyet vekillerle görüşmedi.

CHP’Lİ HAMZAÇEBİ’YE JANDARMA SERVİSİ

Ergenekon Davası karar duruşmasını izlemek için Kınalı TEM gişelerinden geçiş yapmak isteyen CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de beton bariyere engeline takıldı. Yolun kapatılması nedeniyle otomobille giriş yapamayan Akif Hamzaçebi, jandarma ekiplerinin servis aracıyla duruşma salonuna götürüldü. Buna tepki gösteren CHP’li Hamzaçebi, herkesin mahkeme salonuna girişlerinin engellendiğini belirterek şöyle dedi:
"Böylesi terörü, hak, hukuk engellemeyi, Türkiye Cumhuriyeti’nin çok partili hayatımızda ilk kez görüyoruz. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Sonucu önceden belirlenmiş olan bir kararı, mahkemeyi bugün izleyeceğiz. Silivri’de insan hakları, evrensel hukukun temel ilkeleri ayaklar altına alınmıştır. Adil yargılama, masuniyet karinesi çiğnenmiştir. Anayasa’mıza, kanunlarımıza göre, hiç kimse hükmen sabit oluncaya kadar, mahkeme kararıyla kesinleşene kadar suçlu ilan edilemez. Ama Silivri’de yapılan mahkeme karar vermeden, tutuklu kişilerin suçluluğudur. Onlar suçlu ilan edilmiştir. 12 Eylül döneminin işkencelerinin o dönemin sert uygulamalarının yerini bugün, savcı iddianameleri almıştır."

JANDARMADAN EYLEMCİLERE BARİYER RİCASI

Kınalı TEM gişelerine gelen yaklaşık 50 kişilik grup, bariyerlere vurarak içeri girmek isteyince, jandarma görevlisi Yarbay 'Rica ediyoruz, sizi geriye alalım. Biz size gidin demiyoruz ama bariyerlere dokunmayınız' diye megafonla anons yaptı.

VEKİLLERLE JANDARMALAR ARASINDA GERGİNLİK ÇIKTI

Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun elinde atel vardı. Atel nedeniyle x-ray cihazı ötünce bir jandarma milletvekilinin eline dokunarak, “Efendim tekrar geçmeniz gerekiyor” diye uyardı. Askerin milletvekiline dokunması üzerine Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü, “İndir o elini” diye bağırdı. Ahmet Çörtoğlu da kendisine dokunan jandarmaya dönerek, “Mertse, erkekse bir AKP milletvekilinin elini tutsun da görelim bakalım” diye bağırdı. Araya giren milletvekilleri Emre Köprülü ve Ahmet Çörtoğlu’nu sakinleştirdi.

JANDARMANIN FİŞLEME KAMERASI

Jandarma ekipleri duruşma salonunun girişine sabit bir kamera yerleştirdi. Kameranın başından teknisyen bir asker vardı. Kamera duruşma salonuna girenleri tek tek görüntüledi. Saat 09.30’da İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu duruşma salonuna girdi. Jandarma kamerası ile karşılaşan Ümit Kocasakal, “Neyi çekiyorsunuz? Kayda alamazsınız. Bir problem varsa tutanak tutun. Beni kayıt altına alamazsınız. Bu suçtur. Konusu suç oluşturan emri uygulayamazsınız” diye bağırdı.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da kameranın karşısına geçerek, “Çekin beni” dedi ve kameraya şunları söyledi: “Bu yaptığınız suçtur. Mahkemeye girenleri jandarma şu an fişliyor. Bu suçtur. Görevinizi hukuka aykırı yapmayın.”

DURUŞMA SALONUNDA İLGİNÇ BİR İSİM

Ergenekon duruşmasına sanık yakınlarının girmesi mahkeme emriyle yasaklanırken, davanın belki de en acıklı hikayesinin başrol kahramanı, henüz neyle suçlandığını bile bilmeden ölen Kuddusi Okkır’ın eşi duruşma salonundaydı. Bir milletvekili tarafından içeri alınan Sabriye Okkır şunları söyledi: ''Beni duruşma salonuna almak istemiyorlar. Eşimin bu davadan dolayı ölümüne sebep oldular. Cezaevinde tedavi ettirmedikleri için. Madem sanıklar arasında benim eşim yok. O zaman izleyiciler arasında olup, eşimin ne için öldüğünü kulaklarımla duymak istiyorum. Eğer mezardan çıkartıp getiremiyorlarsa yerine duruşmaya ben girerim. Dirisine saygıları olmadı. Ölüsüne olsun.''

X-RAY’DE AYAKKABI GERGİNLİĞİ

Duruşma salonunun kapısına konulan x-ray cihazına gireceklerin ayakkabıları dahi çıkartıldı. Avukatlardan Celal Ülgen bu uygulamaya karşı çıkınca bir anda jandarma ekiplerinin arasında kaldı. Kısa süreli fenalık geçiren Celal Ülgen’e ambulansta oksijen verildi. Avukat Azmi Uluğ da x-ray cihazından geçerken ayakkabısını çıkartmak istemedi. Jandarmalar ısrar edince avukat Uluğ bu durumun tutanakla tespit edilmesini istedi. Azmi Uluğ’un hemen arkasından gelen Alparslan Arslan’ın avukatı Oğuz Kayran da ayakkabısını çıkartmak istemedi. Oğuz Kayran, “Mahkemenin kurucu unsuruyum ben. Heyeti çağırın” diye bağırdı. Jandarmayla bir süre tartışan iki avukat ayakkabılarını çıkartmadan içeri girdi. Duruşma salonunun kapısında bekleyen avukatlar, “Avukatlara karşı tutum değişmezse içeriye girmeyeceğiz. İçeridekilerin de dışarı çıkmasını isteyeceğiz” diyerek mahkeme heyetine mesaj gönderdi. Mahkeme heyetinin “avukat aramaları için esneklik gösterin” talimatı üzerine jandarmalar avukatlardan ayakkabılarını çıkartmasını istemedi.

TUTUKLANIRIZ DİYE VALİZLERİYLE GELDİLER

Davanın tutuksuz sanıklarından bazıları duruşma salonunun önüne çok erken saatlerde geldi. Bazı tutuksuz sanıkların ellerinde, “tutuklanıp cezaevine gönderilebilirim” diye küçük valizler vardı. Tutuksuz sanıklardan Fatma Sibel Gürcihan ve Behiç Gürcihan çifti de valizleriyle duruşma salonu önünde bekleyenler arasındaydı. Mahkemenin hukuksuz davrandığını ileri süren Fatma Sibel Gürcihan, sanık yakınlarının içeri alınmamasını eleştirerek, tutuklama kararı çıkması ihtimaline karşı valizleriyle geldiklerini söyledi.

SİLİVRİ HAVA SAHASINA YASAK

Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü, bugün Silivri semalarını kapsayan özel bir NOTAM yayınladı. Bölge özel görev dışındaki tüm hava araçlarına kapatıldı.

Havacılar için bilgi notu olarak adlandırılan NOTAM’a göre, 02:00’den akşam saat 18:00’e kadar Silivri Cezaevi merkezli 7 deniz mili (12,9 kilometre) çapındaki bir hava sahasında uçak ve helikopterler dahil tüm hava araçlarının uçuşu yasaklandı. Notamtr.com sitesinden alınan bilgiye göre, yer seviyesinden başlayan yasak, 3 bin feet yani yaklaşık bin metre yüksekliğe kadar geçerli.

Bu yasaktan muaf hava araçları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı hava araçlarının yanı sıra Sağlık Bakanlığı’na hizmet veren hava ambulansları ile yangın söndürme uçak-helikopterleri bulunuyor.

POLİS MÜDAHALE ETTİ, TARLA YANDI

Polis tarlalardan kaçarak Silivri Cezaevi’ne gitmek isteyen göstericiler müdahale etti. Atılan biber gazi fişekleri kuru otları tutuşturdu. TOMA göstericilere müdahale etmeyi bıraktı ve çıkan ateşi söndürmeye çalıştı.

Atatürkçü Düşünce Derneği Kırklareli ve Balıkesir Şubesi üyesi yaklaşık 100 kişilik grup otobüslerle bariyerler önüne gelerek sloganlar attı. Bariyerlere vurarak açılmasını isteyen grup ile jandarma görevlisi yarbay arasında sözlü tartışma yaşandı. Yarbay, megafonla eylemcilere seslenerek sadece bariyerlere dokunmamalarını istedi ve şu anonsu yaptı: “Sevgili vatandaşlarımız lütfen sakin olalım. Buradan ayrılmayın ama bariyerlere lütfen dokunmayın. Rica ediyoruz, sizi geriye alalım. Biz size gidin demiyoruz ama bariyerlere dokunmayınız" Grup bir süre daha slogan attıktan sonra geldikleri otobüsle geri döndü. Bazı eylemcilerin bariyerler önündeki bekleyişi sürdü.

MAHKEMEDEN 6 MADDELİK YASAK KARARI

Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görülen Ergenekon davasının karar duruşması için sadece jandarma ve polis ekipleri değil, mahkeme heyeti de günler öncesinden hazırlıklara başladı. Ergenekon davasına bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese, üye hakimleri Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu, 2 Ağustos’ta aldıkları 6 maddelik kararla yasaklar listesi hazırladı. O kararda şu ifadeler yer aldı:

Yargılama sürecinde meydana gelen şiddet içerikli ve duruşma düzenini ağır bir şekiled sekteye uğratan yargılama görevini etkileme ve önleme sonucunu doğurucu bir çok olay, mahkememize ulaşan somut bilgiler taşıyan ihbar yazısı içeriği, 05.08.2013 günü daha önce de belirtildiği üzere duruşma yapılmayıp sadece kararın tefhim edilecek olması dikkate alındığında, duruşmaların yasalara uygun olarak sorunsuz ve güvenli bir şekilde yürütülmesi için aşağıdaki gibi karar almak gerekmiştir.

1- 05.08.2013 tarihinde duruşma salonuna izleyici alınmamasına

2- Tutuklu sanıkların cezaevinde getirilmesini müteakip, tutuksuz sanıkların duruşma salonuna alınmasına, duruşma salonuna x-ray cihazından geçmek ve herhangi bir sinyal verdirmemek kaydıyla tutuksuz sanıklar, mahkememizde kayıtlı ve kolluğa listesi teslim edilen katılan vekilleri ve müdafiiler, milletvekilleri, mahkememize işlemleri bildirilen baro temsilcileri, sarı basın kartı sahibi basın mensupları sırasıyla salona alınmasına

3- 05.08.2013 tarihinde kararın tefhimi yapılacağından sanık müdafilerinin beraberlerinde dizüstü bilgisayar ve benzeri cihazlarını duruşma salonuna sokmalarına izin verilmeyeceğine, Salona alınacak tüm kişilerin CMK’nın 183. maddesine göre, adliye binası içerisinde ve duruşma başladıktan sonra duruşma salonunda her türlü sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletleri sokmalarına izin verilmeyeceğine, aksine hareket etmeye teşebbüs edenler hakkında gerekli inzibati tedbirler ve TCK’nın 286. maddesine göre adli süreç işletileceğine

4- Sanıkların yargılama süreci boyunca müdafiliğini üstlenmiş avukatlar dışında duruşma salonuna avukat giremeyecek olup, ilgili avukatlar kolluk ve mahkeme görevlisine gerekli kimlik kartı ibrazı sonrası içeri alınacağına,

5- İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nca kendi mevzuat hükümleri ve belirtilen kurallar çevresinde gerekli tedbirler alınmasına, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ve Silivri Ceza ve Tutukevi idaresinin tutukluların nakli duruşma salonunun hazırlanması gibi hususlarda gerekli işlemleri yapmasına, Tereddüt edilen hususlarda kovuşturma mahkemesinden talimat alınması, idari işlemler ile ilgili olarak da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurulmasına

6- Gereği için İstanbul ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılıklarına, İStanbul Valiliği’ne, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne ve İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’na sözlü veya yazılı olarak bilgi verilmesine, Oy birliğiyle karar verilmiştir.

SARI BASIN KARTI OLMAYAN GAZETECİLERİN GEÇİŞİNE İZİN YOK

Yerleşkeye giriş yapılan noktada akşam saatlerinden itibaren önlem alan jandarma ekipleri, sarı basın kartı olmayan gazetecilerin de geçiş yapmasına izin vermiyor. Duruşmayı izleyecek milletvekilleri, avukatlar, sanıklar ve basın mensupları kimlik kontrolünün ardından yerleşkeye alınmaya başlandı.

Gece yarısından itibaren cezaevi sapağında toplanan bir grup da İstiklal Marşı'nı okudu. Çeşitli sloganlar atan gruptakiler, yerleşkeye girişlerine izin verilmemesini protesto etti.

Gazetecilerden alkışlı ve ıslıklı protesto

- Jandarma ekipleri mahkemenin aldığı 6 maddelik yasak kararını gerekçe göstererek, gazetecileri 5’erli gruplar halinde içeri alacaklarını bildirdi. Gazeteciler 5’erli gruplara ayrıldı. Basın kartları, Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğü’nün internet sitesinden tek tek kontrol edilecekti. Ancak gazeteciler dakikalarca içeri giremedi. Gazeteciler durumu her 5 dakikada bir alkışlar ve ıslıklarla protesto etmeye başladı.
- Saat 08:00'i geçtiğinde gazeteciler de içeri alınmaya başladı.
- Duruşmadan bir gün önce bir çok ilden takviye jandarma komando timleri Silivri’ye geldi. Geceden itibaren de polis ekipleri Silivri’ye gönderildi.

TOMA VE ÇEVİK KUVVET GELDİ

Seyyar tuvaletlerin kurulduğu bölgeye, sabahın erken saatlerinden itibaren çöp kamyonu, iş makinesi, itfaiye, su tankerleri, TOMA ve çok sayıda otobüsle çevik kuvvet ekibi geldi.

Şehir dışından gelen polislerin ise şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan firmalara ait otobüslerle bölgeye ulaştığı görüldü.

ASKERİ HELİKOPTER HAREKETLİLİĞİ

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi üzerinde 5 dakikalık keşif uçuşu yapan bir askeri helikopter, yeniden cezaevi sınırları içine indi. Öte yandan askeri araçların cezaevine takviye kuvvet getirdiği görüldü.

İstanbul Mahkemenin Ergenekon Davası'nda kararını açıklamasına bir gün kala Cezaevi ve çevresindeki güvenlik önlemleri de artırılıyor. Bugün ilk kez bir askeri helikopterin cezaevi üzerinde uçtuğu, ardından kampüs sınırları içine iniş yaptığı görüldü. Helikopterin uçuşu yaklaşık 5 dakika sürdü. Öte yandan her geçen saat artırılan güvenlik önlemleri kapsamında askeri araçlarla Silivri Cezaevi'ne takviye askeri kuvvetlerin de sevkedildiği görüldü. Takviye kuvvet taşıyan araçlar cezaevi sınırları içine giriş yaptı. Cezaevi dışında TEM otoyolundan cezaevine giriş güzergahındaki jandarma önlemleri de sürüyor.

CEZAEVİ ÇEVRESİNE SİVİL VATANDAŞLAR ALINMIYOR

Ergenekon davasının karar duruşması için alınan güvenlik önlemleri kapsamında, TEM Otoyolu ile D-100 Karayolu'ndan cezaevine giden yollarda sivil vatandaşların girişine izin verilmiyor.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ergenekon davasının karar duruşmasına izleyici alınmayacağı kararı üzerine Silivri Cezaevi çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.

İstanbul ve diğer illerden Silivri Cezaevi'ne gelmek isteyen vatandaşların bu bölgeye girmelerine izin verilmiyor. Jandarma görevlileri, TEM Otoyolu'ndan ve D-100 Karayolu'ndan cezaevine giden ara yolların başına aramna ve kontrol noktaları oluşturdu. Bu noktalarda avukat, basın mensubu ya da görevli olmayan kişilerin geçmelerine izin verilmiyor. Görevli olan kişiler ise kimlik kontrolünden sonra içeri alınıyor.

İngiltere'den Ergenekon davası sanıklarına destek vermek için geldiğini belirten Şermin Şendal da kontroller sırasında otobüsten indirilerek içeri alınmadığını söyledi. Türk Bayrağı şekli verilmiş tişörtü ve ay yıldız kolyesi ile Şendal, "Haklı dava için. Özgürlük için. Cezaevinde yatan paşalarımız, askerlerimiz, aydınlarımız için geldim. Cezaevine yolcu taşıyan toplu taşıma aracında kimlik kontrolü yapan jandarma görevlileri, pasaportuma bakarak beni indirdiler." dedi.

Şendal, yargılamayı yapacak olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından duruşmaya izleyici alınmayacağına ilişkin karardan haberdar olmadığını söyledi. Şendal, "Kuzey Kıbrıs pasaportuyla İngiltere gibi bir yerden geliyorum, onlar bir sorun çıkarmıyor. Burda pasaportuma bakıp beni otobüsten indirdiler. Bir suç işlemedim ki. Hatam ne?" diye konuştu.

DHA -CİHAN

En Çok Aranan Haberler