Uluç, Hiddink için "Türkiye'yi kafasında bitirmiş. Vücut dili, kelimeleri bunu gösteriyor. 'Tazminatımı verin, gönderin' diyor" derken Rıdvan Dilmen'e de şu soruyu soruyor...
İşte yazıdaki o kısım
RIDVAN'A SORUYORUM
-Kendilerini gizlemelerinin sebebi ne? Hata yapmaktan mı korkuyorlar? Değil. Bu böyle bir çalışma yapılmadığını gösteriyor.
Ancak milli maçtan üç gün Türkiye'ye gelen bir hocanın yapabileceği iş bu...
Löw'ün Alman futbolcularıyla çalıştığı belli... Çünkü gördüğümüz her şey çalışma sonucu...
Benim adamım, topu aldığı zaman tek başına koşuyor. Çünkü topu verebileceği kimse yok. 'Gittiğim kadar giderim, kaptırdığım yerde de biter.' Kaptırıyorlar da zaten... Ama koşuyorlar...
Gökhan Töre, ikinci devre girmesine karşılık koşmaktan öldü.
Burak koşmaktan öldü. Ama neye yaradı koşmaları?
Hamit koşmaktan öldü. Takımın en çok koşanlarından biriydi Hamit ama en kötülerinden biriydi. Çünkü hiçbir topu kullanamadı. Ama niye kullanamadı? Çünkü kullanacağı kimseyi bulamadı. Senin hocan bir hücum nasıl yapılır, top orta sahadan nasıl çıkarılır öğretmemiş, umurunda da değil. Umurunda olan adam ikinci yarı başlarken Selçuk'umu çıkarır?
KİMSE ANLAM VEREMEDİ
-Selçuk niye çıktı anlamadım açıkçası!.. Kimse anlam veremedi. Topu akıllı kullanan orta sahada oyun kuracak tek adam o... "Aurelio'yu mu çıkarır, Sabri'yi mi çıkarır" diye düşünüyorum ben; Selçuk'u çıkardı!
Maç 0-0 başladı, '0-0 bitsin' diyorsan bütün bu savunmaya çok destek olabilecek adamları, işte "Ön libero" dediğim kazmaları tonla oynatabilirsin. Ama Almanya öne geçmişken artık senin en azından bir gol atman gerekirken Selçuk'u oyundan aldın mı intihar ediyorsun!
Löw'ün herhalde Türkiye'ye sempatisi var. 2-0'dan sonra ağırdan aldı oyunu. Biz golü atmasak üçüncüyü de atmazlardı. Öyle hissetim ben. Beşe altıya giderdi maç...
**FUTBOLCULARI KÖTÜLEDİ
**-Hakan Balta'nın 2-1'e götüren golünden sonra milli takımda bir hareketlenme oldu. Bu arzu penaltı golüyle birlikte saman alevi gibi söndü!
Maç boyu bizim çok hareketlenmemiz oldu. Birinci yarıya şöyle bir bak; topu oynayan Almanya... Ama gol pozisyonuna giren taraf biziz...
Adamların golü onların uyanıklığı kadar, bizim aptallığımızdan geldi.
Kalecinin asisti ile golü yiyorsan sen 'Bir gaflet içindesin' demektir. Bizim net pozisyonlarımız var.
Almanya daha iyi oynadığı halde biz daha net pozisyona giriyorsak; bu ne demektir? Bunu özellikle, takımın kenar yönetimini değil de ısrarla futbolcuları aşağılayan Rıdvan (Dilmen) kardeşime soruyorum:
Bu neyi gösterir?
İyi oynayan takım değil, kötü oynayan takım daha net pozisyonlara giriyorsa; bu neyi gösterir? Birtakım adamların bireysel üstünlüğünü...
Sen kötü de oynasan; bir güzel pasla senin bir adamın gol pozisyonuna girebiliyor. Demek ki senin o güzel pası verecek adamın da var, boşa kaçıp gol pozisyonunda bekleyecek adamın da var. Ama bunu oyuna yerleştiren kenarın yok."