ANKARA (ANKA) - İhsan Doğramacı'nın babası adına Bilkent'te yaptırdığı caminin belli bir bölümünün sinagog ve kilise olarak ayrılması tartışmaları da beraberinde getirdi. İlahiyatçılar, caminin 120 metrekarelik alanının havra ve kilise olarak ayrılmasında dinen herhangi bir sakınca olmadığını söylerken, oluşabilecek misyonerlik faaliyetlerine karşı da dikkatli olunması yönünde uyarıda bulundular.
- TÜM YERYÜZÜ MESCİT'TİR-
Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Profesörü Şahin Filiz, ANKA'ya yaptığı açılamada, havra, cami, kilise gibi mekanların dinlerde daha sonra ortaya çıkmış kapalı ibadet alanları olduğunu söyleyerek "Cami, kilise ve sinagogun bir arada bulunmasında, burada birlikte ibadet edilmesinde herhangi bir sakınca yok. Çünkü bütün yeryüzü ibadet edilebilir mescit kılınmıştır" dedi. Profesör Filiz, İslam dininde bütün yeryüzünün mescit olduğuna işaret ederek, "Yani ibadet edilebilen, namaz kılınabilen bir ibadethanedir aslında tüm evren. O nedenle her yerde ibadet edilebilir. Dolayısıyla özel binalara, cami gibi binalara ihtiyaç yoktur" dedi. Cami ya da mescidin, insanların bir araya gelerek ibadet edebilecekleri alanlar olarak sonradan ortaya çıktığını ifade eden Profesör Filiz, şunları söyledi:
"Normalde her yerde bütün yeryüzü üzerinde ibadet etmek İslam dinine göre zaten Kuran'da da serbest bırakılmıştır. Dolayısıyla havra, cami, kilise bunlar dinlerde daha sonra ortaya çıkmış kapalı ibadet alanlarıdır. Yani daha sonra bunlar ilgili dinlerle özdeşleşmiştir. Dolayısıyla Hazreti Peygamber döneminde de o zamanki mescitlerde bazı Hıristiyanların ibadet ettiğini biliyoruz. Temiz olmak şartıyla her yerde, her din mensubu ibadetini yapabilir. Bunda hiçbir sakınca bulunmuyor. Tüm yeryüzü ibadet edilebilir bir alandır diyen Kuran'ı Kerim'e göre, kilisede namazın kılınmasında hiçbir sakınca yok."
-MİSYONERLİK FAALİYETLERİNE DİKKAT-
İlahiyat Profesörü Zekeriya Beyaz ise, bu durumun dinen herhangi bir mahsuru olmadığını belirtirken; doğru bulmadığını da ifade etti. Beyaz, "Misyonerlerin ısrarla halkımızı Hıristiyanlaştırmak istediği bir dönemde böylesi davranışlar onlara hizmet anlamı taşır diye düşünüyorum" dedi. İlahiyat Profesörü Beyaz, kilise ile havra için ayrılan bölümün bir süre fuzuli olarak kalacağını, ardından bir başka hizmet için kullanılacağını düşündüğünü söyledi. Beyaz, bu camiyi "son yılların dinler arası diyalog modasının yansımaları" sözleriyle değerlendirerek "Zorlama ile olmaz bu konular. Zaten Türk milletinde yabancı dinlere ve milletlere karşı bir düşmanlık yoktur ki, onu yatıştırmak için olur olmaz yerlere kilise ve havra yapılsın" diye konuştu.
-İBADETHANELER HALKIN İHTİYACINA GÖRE YAPILIR-
Profesör Zekeriya Beyaz, caminin yapıldığı yerde ne Yahudi ne de Hıristiyan olduğunu söyleyerek "Hiç bir cemaat olmayan yere kilise ve havra yapmanın fuzuli masraf ile biraz da gösteriş ve işgüzarlık anlamını çağrıştırdığını düşünüyorum. Ne Hıristiyanlar ibadet eder, ne de Yahudiler var orada. İbadethaneler halkın ihtiyacına göre yapılır" diye konuştu.
Eski YÖK Başkanı İhsan Doğramacı'nın, babası Doğramacızade Ali Sami Paşa adına Bilkent'te yaptırdığı camiden gayrimüslimlerin de faydalanması amaçlanıyor. Caminin 120 metrekarelik alanı havra ve kilise olarak ayrıldı. Kadir gecesi hizmete girecek caminin bir bölümünde namaz kılınırken, diğer bölümlerinde de Hıristiyan ve Yahudi ayinleri de düzenlenebilecek.