Sınav sürecinin çocuklar için sadece akademik bir hazırlık değil, aynı zamanda psikolojik bir hazır olduğunu belirten Eğitimci Can Uysal, sınav sürecindeki öğrencilere ve ailelerine tavsiyelerde bulundu.
Ergenlik döneminin getirdiklerini göz ardı etmeyin: Ergenlik dönemi hepimizin bildiği gibi zor ve ikilemli bir dönemdir. Çocuğunuzun yerine sorun çözmek istediğinizde ya da ona önerilerde bulunmak istediğinizde onun sizinle aynı şeyleri göremeyeceğini bilin.
Kaygılarımız çocuğumuza yansıyabilir: Aileler öncelikle kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar. Kaygı gelecekle ilgili seyredilen olumsuz bir filmi andırır ve bu filmin sonu her zaman için felaketlerle biter. Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceği düşünmekten, bugünü kullanamazlar. Sizin sınav sonucu ile aşırı meşgul olmanız, çocuğunuzun da bu yönde meşguliyetini artıracaktır. Çocuğunuza yardımcı olmak için çocuğunuzun bugünkü yaptıkları ile ilgilenebilirsiniz.
Beden dili ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlara dikkat edin: Anne ve baba çocuklarına pozitif olumlamalarını söylerken, beden dili ve ses tonları desteklemiyorsa yani ağızlarından çıkan ile bedenlerinin söylediği çelişiyorsa öğrenci daha çok beden diline dikkat edecektir. Ebeveynlerin kaygılı, üzüntülü halleri çabucak algılanır.
Meli-malı kelimeleri dikkatle kullanılmalı: “En az şu kadar net yapmalısın. Kimya ve biyolojiden ful yapmalısın. Başarılı olmalısın. Dikkatli olmalısın. Kendini dersine vermelisin. Bu yıl mutlaka kazanmalısın” türünde zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır. Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın.
Çalışmakla ilgili sürekli ikazda bulunulmamalı: Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Öğrenci ne kadar ders çalışacağına ve ne zaman ders çalışacağına kendisi karar verebilir. Anne ve babaların iyi niyetli olarak verdikleri ders çalış mesajları öğrencinin kaygısını artırabilir. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp, daha yoğun kaygı hissedebilir ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir.
Olumsuz düşüncelerden uzak durun: Bazı anne ve babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için “bu gidişle sen asla kazanamazsın, yata yata sınav kazanılmaz” gibi sözler söyler. Ancak negatif motivasyon pek az öğrencide başarılı olur. Hatta öğrencinin kendisini başarısız görmesine neden olarak kaygısını artırabilir.
Fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın: Bazı ebeveynler çocukları sınavlara hazırlanırken çok fazla fedakarlıkta bulunmaktadırlar. Aileler bu sayede çocuklarına fedakarlık yaptıklarını düşünürken öğrenci bu durumu “ailemin bu fedakarlıklarına yanıt vermek zorundayım” biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir.
Kendiniz için de zaman yaratın: Çocuğu sınavlara hazırlanan bazı aileler kendi yaşamlarını bir kenara bırakarak çocukları için uğraşmaya başlamaktadırlar. Bu görüntüler çocuğa sınavın çok önemli olduğunu ve kazanamama durumunda ailenin çok üzüleceği düşüncesini hatırlatmaktadır. Sizler kendi hayatınız olduğunu, sizin de kendi planlarınız olması gerektiğini unutmayın.
Çocuğa karşı beklentilerimizde gerçekçi olmaya çalışın: Her anne ve baba kendi çocuğunun daha özel olduğunu düşünür. Oysa her insanın objektif bakıldığında belli alanlarda kuvvetli yönleri olabildiği gibi belli alanlarda da zayıf özellikleri olabilir. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir.
Hoşgörülü ve destekleyici davranın: Kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Bu nedenle daha tepkili olabilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler. Bu durumun geçici olduğunu düşünerek çocuğunuza karşı anlayışlı olmaya çalışın.