Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Döviz, faiz, enflasyon kıskacında teslim alınmaya çalışılan Türkiye'nin mücadelesine destek vermek yerine fırsatçı bir anlayışla kene gibi milletimizin sırtına yapışanlara meydanı bırakmayacağız." dedi.
Erdoğan, Sincan ilçesindeki Lale Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış törenine katılarak, vatandaşlara hitap etti.
Türkiye'nin hizmetinde oldukları 17 yıldır her alanda Türkiye'yi kalkındırmanın ve milletin refahını artırmanın mücadelesini verdiklerini dile getiren Erdoğan, "Göreve geldiğimizde ne idik, ne olduk? İktidarlarımız döneminde ülkemizi 3,5 kat büyüttük. Eğitimde, sağlıkta, adalette, güvenlikte, ulaştırmada, enerjide, sporda, çalışma hayatında, sosyal yardımlarda Türkiye'yi dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine yükseltmek için gece gündüz gayret gösterdik." diye konuştu.
Ankara'da yapımı tamamlanan ve yakın bir zamanda açılışını gerçekleştirecekleri şehir hastanesinde çok sayıda vatandaşın tedavi olma imkanı bulacağını belirten Erdoğan, "Yönetime geldiğimizde dünyada satın alma paritesine göre 17'nci sıradaki Türkiye'yi hamdolsun 13'üncülüğe kadar çıkardık. İnşallah bu yılın sonunda 12'nciliğe yükseltmeyi bekliyoruz." şeklinde konuştu.
- "Türk milletine yakışan neyse onu yaptık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında dev ekranlarda şehir hastanelerine ilişkin videonun izletilmesi üzerine, "Bu hastaneler dünyada bile yok, bu Türkiye'de var. Türk milletine yakışan neyse onu yaptık, onu yapıyoruz. Şu güzelliğe bak. Şu anda inşallah Ankara'daki şehir hastanesi, Türkiye'nin en büyüğü olacak. Artık hemen hemen her şeyi bitti ve birkaç gün içerisinde inşallah açıyoruz." ifadesini kullandı.
Etlik'te bulunan diğer şehir hastanesini de açacaklarını vurgulayan Erdoğan, böylece Ankara'nın Bilkent ve Etlik olmak üzere iki dev şehir hastanesine kavuşacağını bildirdi.
Türkiye'yi demokrasi ve ekonomide getirdikleri yerin önemli olduğunu ancak kendilerine göre bunun yeterli olmadığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha gidecek çok yolumuz, atacak çok adımımız, yapacak çok işimiz var. Sıradan bir gelişmekte olan ülke seviyesinden gelişmiş ülkeler seviyesine yaklaştırdığımız Türkiye'yi hak ettiği yere getirmek için öncelikle istikrar ve güven ortamını muhafaza etmemiz gerekiyor. Dikkat ederseniz biz bu seviyeye yaklaştıkça içeriden birileri, dışarıdan başka birileri adeta paçamıza yapışıyor, aşağıya indirmeye çalışıyor.
Özellikle son 6 yılda neredeyse kesintisiz bir şekilde maruz kaldığımız o saldırılara baktığımızda aslında doğru yolda ilerlediğimizi görüyoruz. Türk milletinin bir özelliği vardır, herkes saldırıya uğradığında köşesine çekilir, siner; biz ise tam tersine, silkelenir kendimize geliriz, daha büyük atılımlar için enerji ve moral toplarız. Nitekim onlar yüklendikçe Türkiye'nin hedeflerine ulaşma konusundaki azmi bileniyor. Eskiden siyaseti pamuk ipliğine bağlı, yönetimi kaygan zeminde ilerleyen, ekonomisi birkaç milyar dolarlık manipülasyonla sarsılan bir Türkiye vardı. Şimdi bölgesinde ve dünyada sürekli yükselen bir Türkiye var."
Türkiye'nin etrafının terör örgütleriyle kuşatılmaya çalışılmasının ve ekonomisinin akıl, izan dışı gerekçelerle çökertilmeye çalışılmasının sebebinin bu olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İçimizdeki siyaset ve ticaret muhterislerinin kışkırtılarak istikrarımızı tehdit edilmeye çalışılmasının sebebi de budur. Maalesef fırsatçılar her yerde ve her dönemde, bu dönemde de hemen işe koyuldular. Döviz, faiz, enflasyon kıskacında teslim alınmaya çalışılan Türkiye'nin mücadelesine destek vermek yerine fırsatçı bir anlayışla kene gibi milletimizin sırtına yapışanlara meydanı bırakmayacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Vatandaşlara "Fırsatçı kimdir biliyor musunuz?" diye soran Erdoğan, "Fırsatçı, en yüksek döviz kurundan fiyat belirleyip, kur epey gerilediği halde hala aynı etikette ısrar edendir. Fırsatçı, elinde malı olduğu halde fiyatlar yükselsin diye bunu piyasaya sürmeyip stokçuluk yapandır. İşte şimdi olduğu gibi." şeklinde konuştu.
Bugünden itibaren direkt olarak belediyeler vasıtasıyla Ankara ve İstanbul'da sebze meyve satılmaya başlandığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Fiyatlar ne oldu? Fiyatlar yarıya indi, daha da inecek. Bunlarla kalmayacağız, pirinciydi, bulguruydu, mercimeğiydi hepsi. Sarmısakları depolarda çürütüyorlar maalesef, uygun fiyatla vermiyorlar. Fırsatçı, girdi maliyetleriyle orantısız şekilde fiyatları katlayandır. Fırsatçı, çarklar dönmeye devam etsin, üretim ve istihdam sürsün diye devletin kendisine sağladığı imkanları kolay kazanç hırsıyla götürüp başka yerlerde kullanandır. Fırsatçı elinde imkan olduğu halde ülkesinin bu kritik döneminde onu kullanmayıp bir başka köşede pusuda bekleyendir. En tehlikeli fırsatçılık da tüm bunları gördüğü, bildiği halde ülkesinin ve milletinin saflarında yer almak yerine Türkiye düşmanlarının ağzıyla siyaset yapandır. İşte bu sebze meyve olayı budur."
"Bay Kemal işte bunlarla uğraşıyor." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ya Bay Kemal; biz seni zaten SSK Genel Müdürü olduğun zamandan tanıyoruz. Hastaneye sağlıklı girenler ne yazık ki hasta çıkıyordu. Siz ölüleri bile rehin aldınız, biz sizi biliyoruz. Kim bu? Bunlar Bay Kemal, onların zihniyeti ama artık bu devir kapandı, böyle bir şey artık yok. Az önce işte şehir hastanelerini gördünüz. Biz buyuz. Artık Ahmetim, Mehmetim, Ayşem, Fatmam, hepsi bu huzurlu yerlerde gelecekler, tedavilerini Ankara'da da olacaklar."
(Sürecek)