OKAN COŞKUN - Malatya'da "Şipşak Yusuf" olarak tanınan 65 yaşındaki "acele fotoğrafçı" Yusuf Kenan Ateş, 31 yıldır kent merkezindeki dört metrekarelik alanda mesleğini yapıyor.
Küçük yaşta harçlığını çıkarmak için eline aldığı fotoğraf makinesini bir daha bırakmayan ve fotoğrafçılığı meslek edinen Yusuf Kenan Ateş, işini ilk günkü heyecanla sürdürüyor.
Her gün saat 08.00'de "Bismillah" diyerek iş yerinin kapısını açan Ateş, ekmek parası için mücadele ediyor. Kent merkezinde bulunan 4 metrekarelik kabinde 31 yıldır mesleğini sürdüren Ateş, sağlığı el verdiği sürece işini devam ettirmeyi hedefliyor.
Yusuf Kenan Ateş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 11 yaşında mesleğe adım attığını söyledi.
Hem okuduğunu hem de fotoğrafçının yanında çıraklık yaptığını anlatan Ateş, daha sonra İstanbul'a giderek mesleğini burada da bir süre sürdürdüğünü, ardından işleri dolayısıyla yurt dışına çıktığını ifade etti.
Almanya'da gördüğü "acele fotoğraf kabini" uygulamasının ilgisini çektiğini ve Türkiye'de de bunu uygulamaya karar verdiğini aktaran Ateş, döndüğü memleketi Malatya'da dönemin Belediye Başkanı Münir Erkal'dan gerekli izinleri alıp kent merkezindeki meydana acele fotoğraf kabinini kurduğunu kaydetti.
Ateş, 31 yıldır aynı yerde hizmet verdiğini dile getirerek, "Fotoğraf kabinini kurduğum dönem insanların çok dikkatini çekti. O dönemler insanların çok garibine gidiyordu. Gelip garip garip kabine bakıyorlardı. Fotoğraf ihtiyacı olmayanlar bile fotoğraf çektiriyordu. Bir süre sonra malzeme sıkıntısı çekmeye başladık. Daha sonra teknolojinin gelişmesiyle dijital sistem geldi. O günden bu yana işlerimi sürdürüyorum." dedi.
- "Kimi gün 3, kimi gün 5 müşteri geldi"
Yaptığı işin vatandaşlar tarafından takdir edildiğini anlatan Ateş, "Ahilik kültürüyle esnaflık yapmaya çalışıyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor. 31 yıldır gece gündüz çalışıyordum. Sağlığım el verdiği sürece her sabah saat 08.00'de iş yerimi 'Bismillah' diyerek açtım, akşama kadar çalıştım. Kimi gün 3 müşteri, kimi gün 5 müşteri geldi. Allah'a şükür burayı siftahsız kapatmadım." diye konuştu.
Ateş, müdavimlerinin bulunduğunu aktararak, bu işi yapmanın kendisine mutluluk verdiğini belirtti.
Küçük bir kabinde çalıştığı için birçok anısının olduğunu söyleyen Ateş, şöyle devam etti:
"Yakın tarihte bir kadın geldi, çocuğuna fotoğraf çekiyoruz, kadın 'Ağabey size bir şey söyleyebilir miyim' dedi. 'Buyur kardeşim' dedim. 'Annem beni kreşe yazdıracağı zaman buraya getirdi, şimdi ben çocuğumu kreşe yazdıracağım ve fotoğraf için buraya getirdim' dedi. Şehrin hafızası burası. Hangi kuruma giderseniz gidin vatandaş fotoğraf çektireceği zaman aklına burası geliyor. Demek ki işimize dört elle sarılmışız. Her şey para değil işini zevkle, samimiyetle yaparsan bunlar olur. Gerçekten de öyle bundan para kazanıyoruz. Aldığın parayla eve rızkını götürüyorsun, buna saygı duyacaksın. Ben vicdanen rahatım. Her gelen müşteriyi de memnun ettik mi edemedik mi onu da bilemiyorum. Fotoğraf işi göreceli bir şey kişi kendini beğenmeyebilir, hoşuna gitmeyebilir. Olduğundan farklı görünmek ister ama ben kalben rahatım elimden geleni yapıyorum. Fotoğraf olarak bildiğim neyse onu yapıyorum gerisi de artık kişinin takdirine kalmış."
- "Burada çok şeyle karşılaştım"
Yusuf Kenan Ateş, fotoğraf işini severek yaptığını ve bu dükkandan kazandığı parayla iki çocuk büyüttüğünü dile getirerek, ömrü yettiği sürece işini devam ettireceğini kaydetti.
Yaptığı işe maddiyat olarak bakmadığını belirten Ateş, şunları kaydetti:
"İyi kötü kimseye muhtaç olmadan çocuklarımızın rızkını kazandık. Kızımı gelin ettim oğlumu evlendirdim. Ne mutlu bana, Allah herkese nasip etsin. Burada çok şeyle karşılaştım. İş yerini ilk açtığım yıllarda yerler o zaman fayanstı. Dükkanı paspas yaptım, temizledim oturuyorum. Bir çift geldi, büyük bir ihtimalle köyden gelmişlerdi. 'Fotoğraf çektirmek istiyoruz' dediler. 'Buyurun' dedim. Baktım kadın eğilip ayakkabılarını çıkardı. Ayakkabılarını eline aldı yalın ayak içeri girdi. 'Abla ne yapıyorsun' dedim. Bir şey de diyemedi, mahcup oldu. 'Lütfen giy ayakkabını' dedim. Böyle şeylerle de karşılaştım. 30 yıl öncesinden bahsediyorum. O zamanki toplumun algısı, yaklaşımı, hassasiyeti farklıydı. İnsanlar o zaman köyde ahırda çalışıyordu. Merkeze geleceği zaman o kıyafetlerini çıkartıp şehir merkezine temiz kıyafetlerle gelirdi."
Malatyalı 68 yaşındaki Abdülaziz Orhan ise ailesinin tüm vesikalık fotoğraflarının Yusuf Kenan Ateş tarafından çekildiğini belirterek, "En son hacca giderken fotoğrafımı çektirmiştim. Çok memnunum. Şehrin diğer ucundan buraya geliyorum. Her geçtiğimde selam veriyorum." şeklinde konuştu.