. Hastalığın ileri evresi karaciğer yetmezliğidir. Karaciğerine bütün fonksiyonlarını kaybetmesine kadar varabilen siroz hastalığının etkileri, teşhisi erken yapılır ve tedavisinde doğru adımlar izlenirse yenilebilir. Teşhis konusunda geç kalınması halinde uygulanan tedavilerin çoğu belirtilerin azaltılması ve hastalığının ilerlemesinin durdurulmasına yöneliktir.
Midenin solunda yer alan ve ortalama olarak 2 kilogram ağırlığında olan karaciğer sayesinde safra kanalları ince bağırsağa açılır. Hayati açıdan önemli işlevlere sahip bir organdır, asıl görevi besinlerin işlenmesini sağlamaktır. İşlenen besinler kan aracılığıyla diğer organlara dağılır. Karaciğer aynı zamanda safra üretir, metabolizmayı düzene sokar, vücudu zehirli maddelerden arındırır, vücut ısısını dengede tutar, protrombin üretir, kanın pıhtılaşmasında görev alır, lenf ve antikor üretir. Hasar görmesi halinde bu gibi hayati fonksiyonlarda yaşanacak aksaklıklar tüm sistemleri etkiler.
Siroz, karaciğerde yaraların oluşması anlamına gelir. Bu yaraların oluşmasında pek çok faktörün rolü vardır. Karaciğerde meydana gelen sorunlara vücudun gösterdiği tepkiler sonucu siroz hastalığı ortaya çıkar. Hastalığın erken dönemde fark edilmesi tedavi sürecine büyük katkı sağlar. Şayet geç kalınırsa hayati önem taşıyan ciddi bir hastalık halini alır. Genellikle yavaş ilerleyen bir hastalık olmasına karşı hızlı ilerleyen çeşitleri de bulunur. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte karaciğer hücreleri tahribata uğrar ve yavaş yavaş ölür. Bu durumda karaciğer artık görevlerini yerine getiremez hale gelir. Hastalığın ilerleme sırası şu şekildedir;
En çok görülen karaciğer hastalığı tipidir. Uzun yıllar alkol kullanılması ve yanlış beslenme düzeni yüzünden vücudun gerekli protein ve vitaminleri alamaması sonucu oluşur. Alkol ve beslenme problemleri zamanla karaciğerde hasarlara neden olur ve hasarlar kendini karaciğer yetmezliğine çevirir. Alkolü bırakamayan kişilerin özellikle vücudun ihtiyacını karşılayacak besinleri tüketmesi gerekir. Bu sayede oluşabilecek hastalık riski önlenmeye çalışılır. Burada karaciğer sarı renge döner ve büyüme gözlenir. Karaciğer sertleşmeye başlar. Karaciğer hücrelerinde bozulmalar meydana gelir. Bu dönemde alkolü bırakmak karaciğerin kendini yenilemesine ve eski haline dönmesine olanak sağlar. 50 yaş civarlarında görülmeye başlar. Ancak aşırı alkol tüketen insanlarda bu yaş sınırı 30'lara kadar inebilir. Sarılık, halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı en yaygın belirtileridir. Hastalığın tamamen geçirilmesi pek mümkün değildir. Ancak ilerlemesini yavaşlatmak için asla alkol tüketilmemesi gerekir. Günde 2000-3000 kalorinin vücuda girmesi ve yeterli protein alınması şarttır.
Safra yollarında ve salgısında meydana gelen bozukluklar karaciğerde rahatsızlıklara sebep olur. Deri üzerinde sarı lekeler ve kabarmalar oluşur. Karın bölgesinde asit birikmesi, zayıflama, kasların zayıflaması gibi belirtileri vardır. Kortizonlu ve yatıştırıcı ilaçlar ile tedavi edilmeye çalışılır. Erken teşhis yapıldıysa safra yollarındaki tıkanıklığa cerrahi müdahale yapılabilir.
Kalp yetmezliği ve kalpteki kapak bozuklukları nedeni ile kalbe yeterince kan gitmez. Bu kan özellikle karaciğerde toplanır. Fazla kanın burada toplanması organa yeteri kadar oksijenin gitmemesine neden olur. Bu durum karaciğer hücrelerine zarar verir. Sirozun meydana gelmesi için uzun yıllar boyunca karaciğere bu baskı yapılmış olması gerekir.
En sık karşılaşılan karaciğer yetmezliği tiplerinden biridir. Hastalığa neden olan sebep tam olarak bilinmiyor. Ancak önceden viral hepatit hastalığı geçirilmiş olması bu tür siroz görülen kişilerin ortak özelliğidir. Karaciğer küçülür ve düzgünlüğünü kaybeder. İşlevlerini yerine getiremez. Karaciğer hücreleri ölür ve yerini nedbe dokusu alır. Uygulanacak tedaviler kesin çözümlü değildir. Ancak hastalığın ilerlemesini ve görülen semptomların azalmasını sağlar.
Hastalığın ilk çıktığı anlarda herhangi bir belirti görülmez. Bu nedenle kişi hasta olup olmadığını anlamaz. Cilt yüzeyinde belirtiler meydana gelebilir. Halsizlik belirtisi görülür ama bu belirtiden karaciğer yetmezliğini çıkarmak çok zordur. Hasta vücudu enfeksiyonlara karşı güçsüz kalır. İştahsızlık, kilo kaybı, ateş ve mide bulantısı gibi belirtiler bu dönemde ortaya çıkar. Sadece biyopsi yapıldığında hastalık kanıtlanabilir.
Bu evrede artık hastalık kendini belli etmeye başlar. Kırmızı dil, gözlerde sararma, kas kaybı, göğüs büyümesi gibi hastalığın teşhis edilmesine olanak tanıyan belirtiler ortaya çıkar. Karaciğerde hasarlar oluşmaya başlar. Biyopsi ile teşhis edilir. Yapılan bazı kan testleri sayesinde elde edilen değerlerde anormallik görülmesi halinde de anlaşılabilir.
Bu dönemde hastalık artık ilerlemiş vaziyettedir ve hastalığın açık belirtileri gözlemlenmeye başlar. Özellikle karında büyük bir şişlik oluşur. Bacaklarda şişmeler meydana gelir. Makatta ve ağızda kanamalar oluşur. Karaciğer görevlerini yerine getiremez ve fonksiyonlarının kaybolduğu gözlemlenir.
Alkol kullanımı bütün vücut hücrelerini olumsuz etkiler. Alkolün zararlı etkileri ilk olarak karaciğerde görülür. Alkol, karaciğerde bulunan hücrelerin zarar görmesine, iltihaplanmasına ve ölmesine neden olur. Bu hücrelerin ölümü ile birlikte karaciğerde yaralar oluşmaya başlar. Alkolik insanların çoğunda bu yaralar meydana gelir. Hastalığın ilerlemesi alkol tüketim seviyesine göre değişkenlik gösterir.
Alkol nedeni ile oluşan karaciğer hastalığının üç aşaması vardır. Bunlardan birincisi karaciğer yağlanmasıdır. Karaciğer yağlanmasında karaciğer gereğinden fazla yağ biriktirmesi yapar. İkincisi alkol hepatitidir. Hastalığının farkında olmasına rağmen alkol kullanmaya devam eden kişilerde görülür. Son aşama ise karaciğer yetmezliğinin oluşumudur. Aşırı alkol tüketen insanların %10'unda görülür.
Hepatit hastalığı karaciğerin iltihaplanması durumunda ortaya çıkar. Karaciğerde yaşanan herhangi bir viral enfeksiyonun sebep olduğu düşünülür. Bu iltihap uzun süre karaciğere zarar verir ve yaraların oluşumuna neden olur. Hepatit A, Hepatit B, Hepatit C ve Hepatit D karaciğer hastalığının etkeni olan hepatit türleridir. Dünyada en yaygın görülen çeşit Hepatit B'dir. Ancak bazı yerlerde ise Hepatit C daha yaygın olarak görülür.
Çeşitli ilaçların kullanılması yan etkileri sebebi ile karaciğere olumsuz etki eder. Ancak ilaçların bu kadar olumsuz etki vermesi çok nadir görülen bir durumdur.
Çevrede bulunan zehirli kimyasal ve toksin maddeleri karaciğeri etkileyebilir. Dışarıdan bulaşan bazı bakteri ve virüsler de karaciğerde hasarlara neden olabilir.
Obezite, diyabet ve hipertansiyon hastalarında görülme olasılığı fazladır. NASH karaciğerde yağ birikmesi ile baş gösterir. Yağlanma karaciğer dokularına hasar verir ve sonucunda siroz oluşur.
Otoimmun bozukluğu bağışıklık sistemi ile ilgilidir. Vücut, sebebi bilinmeyen bir neden ile kendi organlarına karşı saldırıya geçer. Bu durum bazen karaciğerde de gerçekleşebilir.
Safra kanalları birtakım nedenler ile tıkanabilir. Bu tıkanıklıklar safra kesesi ve pankreas kanseri sebebi ile olur.
Genetik olarak rastlanan bazı hastalıklar karaciğerde hasarlara neden olabilir. Bunlar;
Bu hastalıklar karaciğerin düzgün bir şekilde çalışmasını engeller. Çok yaygın olarak görülen hastalıklar değillerdir ama görüldüklerinde etkileri büyüktür.
Bu hastalık bulaşıcı değildir. Ancak hepatit gibi bulaşıcı bir hastalık nedeni ile ortaya çıkmışsa hepatit bulaşıcıdır. Ancak alkol ve diğer nedenlerle ortaya çıkan türleri bulaşıcı değildir. Bu nedenle hastalığın neden kaynaklandığı önemlidir. Yine de şundan korkmamak gerekir; her hepatit hastası bu hastalığa yakalanacak diye bir şey yoktur.
Görevini tam anlamıyla yerine getiremeyen karaciğer vücut üzerinde pek çok olumsuz etkiye neden olur. Bu belirtilerden hastalığı anlamak bazen çok güçtür ve kendini kolay belli eden bir hastalık değildir. Ancak aşağıdaki belirtilere dikkat etmek gerekir.
Hastanın karaciğeri çok fazla hasar görür ve yaralar oluşur. Bu hasar ve yaralar kanın kalitesini değiştirdiği için yorgunluk ve halsizlik görülmeye başlar.
Karaciğerde bulunan ince ve küçük damarlarda kan basıncının fazlaca artması ile birlikte damarlarda patlamalar meydana gelir. Bu duruma portal hipertansiyon adı verilir. Hastalığın belirtileri arasında en çok gözlenenlerden biridir. Bazen bu hastalık çok şiddetli kanamalara neden olur.
Siroz hastalığıyla birlikte karaciğer, dezenfekte görevini yerine getirmekte güçlük çeker. Sonucunda deri üzerinde morluklar oluşur. Kan temizleme işlevi bozulur ve karaciğerin içinde bulunan oksijen miktarı azalır.
Cilt ve göz içinde oluşan sarılık hepatit hastalığı yaşayanlarda da görülür. Vücuttaki HCV virüsü karaciğere zarar verir ve sararmalar meydana gelir.
Bacak ve karın bölgesinde şişme ve ödemler oluşur. Vücut çok fazla su tutmaya başlar.
Görevini tam yapamayan karaciğerde kanın temizlenmemesi nedeni ile iştahsızlık ve bulantılar meydana gelir. Bunun nedeni vücuttaki toksinlerin miktarının artmasıdır.
İştahsızlığın getirdiği en önemli sorun hastanın kilo kaybetmesidir. Kilo kaybı çoğu hastada ortaya çıkan bir belirtidir. Hasta çok hızlı şekilde kilo verir ve kaybettiği kilo miktarı çok fazladır. Kilo kaybı vücudun ve bağışıklık sisteminin kolayca çökmesine neden olur.
Hastalık ilk dönemlerde belirgin belirtiler göstermediği için tanı koymak çok zor olur. Tanı koymak için doktorun kan tahlili yapması gerekir. Eğer gerekli olursa başka testler de yapılabilir. Bunlar laboratuvar testleri, görüntülü tarama testi gibi testlerdir. Laboratuvar testinde şunlara bakılır;
Görüntülü tarama testlerinde ise;
Ancak aşağıdaki belirtileri olan hastaların acilen bir doktor ile görüşmesi gerekir.
Tedavi süreci kişiden kişiye değişir. Hastalığın ne kadar ilerlemiş olduğu önemlidir. Hastalığın tedavisindeki temel amaç; yaraların artmasını önlemek ve diğer semptomların görülmesini azaltmaktır. Çok ağrılı ve şiddetli geçen hastalıklar hastaneye yatarak da tedavi edilebilir.
Alkol direkt karaciğeri etkilediği ve hastalığın en çok görülen nedenlerinden biri olduğu için tüketimi kesinlikle kesilmelidir. Tedavi sürecinde alkol tüketimini bırakmak süreci hızlandırır.
Aşırı kilo kaybını önlemek için bir beslenme düzeni oluşturulması gerekir. Ayrıca karaciğer yağlanmasının ileride karaciğer yetmezliğine dönüşme olasılığı olduğu için bu dönemde beslenmeye çok dikkat edilmelidir. Sağlıklı beslenmek hem tedavi sürecine katkı sağlar hem de kişinin daha güçlü ve kuvvetli olmasına yardım eder.
Karaciğer hasarının kontrol altına alınmasını sağlar. Hastalığın neden olduğu durumları ortadan kaldırmak için uygulanır.
Karında büyük bir ödem oluşması hastalık açısından çok rahatsız edicidir. Bunun için düşük sodyum içerikli beslenme düzeni ayarlanmalıdır. Ayrıca vücudun su tutmasının önüne geçmek için ilaçlar kullanılabilir. Eğer ödem sorunu çok büyük ise ameliyat ile tedavi edilebilir.
Tansiyonun kontrol altına alınmasını sağlar. Bu sayede oluşan şiddetli kanamaların önüne geçilir. Endoskopi yapılarak kanama olup olmadığı incelenir.
Vücut hastalık nedeni ile çok zayıf düştüğü için enfeksiyonlara karşı açık hale gelir. Bunun için doktor antibiyotik ve aşı gibi tedavi yöntemleri önerir.
Acil müdahale edilmesi gereken bir durumdur. Kanama, balonla sıkıştırılarak durdurulmaya çalışılır.
Eğer ilerlemiş siroz hastalığı durumu varsa ve hayati önem taşıyor ise karaciğer nakli yapılır.
Bu konu hakkında kesin bir bilgi vermek doğru değildir. Çünkü hastadan hastaya farklılık gösterir. Ancak dünyada bu hastaların ortalama yaşam süresi 1 yıl ile 20 yıl arasında değişkenlik gösterir. Ancak bu ortalama bir rakamdır. Nakil yapılan hastaların %80-90'ı yaşamına sağlıklı bir şekilde devam ediyor. Erken dönemde tanı koymak hastalık açısından çok önemlidir.