ANKARA (İHA) - İlkokul döneminde şişman olan çocukların yüzde 25'inin, ergenlik döneminde şişman olanların ise yüzde 70'inin erişkin yaşta bu kilolarından kurtulamadıkları belirtildi.
Genetik kalıtımın yanısıra, fast-food tarzı yiyeceklerle beslenme, hareketsizlik, televizyon ve bilgisayar karşısında geçirilen saatlerin artması çocukluk çağı şişmanlığındaki en önemli faktörler olarak kabul ediliyor. Uzmanlar, yanlış beslenmenin ve yaşamın ilk yıllarında kilo alan çocukların ileride hem şişman, hem diyabet, hem de yüksek tansiyon hastası olma riskinin arttığını belirtiyor.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Acıbadem Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Profesör Doktor Murat Tuncer, Türkiye'de 9-17 yaş arası çocuklar üzerinde yapılan bir araştırma sonucuna göre obezite oranının erkeklerde yüzde 11.2, kızlarda ise yüzde 9.4 olduğunu belirterek, "Bu oranın yüksek sosyoekonomik gruba mensup çocuklarda daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Amerika Birleşik Devletlerinin 3. Ulusal Sağlık taraması 12-17 yaşta 10 yıl içinde obezite oranında yüzde 37'ye varan bir artış olduğunu göstermiştir. Benzer artış ülkemiz için de geçerlidir. Ayrıca 14-18 yaş arası okul çocuklarında 2001 yılında yapılan bir çalışmada şişmanlık oranı özel okul çocuklarında yüzde 30.1 iken ,devlet okullarında yüzde 14.8 bulunmuştur" diye konuştu.
ERGENLİK DÖNEMİNDE ŞİŞMANLIĞIN SEBEPLERİ Ergenlik döneminde şişmanlığın artmasındaki etkenler; hastalıklar, genetik ve çevresel faktörler olarak üçe ayrılıyor. Şişmanlığa neden olan hastalıkların, endokrin, merkezi sinir sistemi ve genetik hastalıklar olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Murat Tuncer, ergenlik dönemindeki şişmanlıkta, bebeğin anne karnındayken ortaya çıkan sorunların, erken süt çocukluğu beslenmesinin, ailesel alışkanlıkların, damak tadının oluşumunun, hazır yiyeceklerle, gazlı ve şekerli içeceklerle beslenmelerinin etkili olduğuu belirtti. Tuncer ayrıca, reklamların da etkisinin unutulmaması gerektiğini ifade ederek, "Çocukların hareket etmesi için uygun ortamların azalması, okula servisle gidip gelmek zorunda kalmaları, evde bilgisayar ve televizyon karşısında geçirilen sürenin artması, masa başında saatlerce sınava hazırlanmaları şişmanlık oranını artırıyor" dedi. Şişmanlığın başlı başlına bir hastalık olduğuna değinen Tuncer, ayrıca yüksek tansiyon ve diyabetik hastalıkların şişmanlıkla birebir ilişkili olduğunu sözlerine ekledi.
ŞİŞMANLIK TEDAVİSİ NASIL OLMALI?
Uzmanlar, şişmanlığın tedavisinde kalıcı bir başarı için, multidisipliner bir tutumun gerektiğini ve bu yüzden doktor, diyetisyen, psikolog ve egzersiz danışmanının işbirliğinin şart olduğunu belirtiyorlar. Prof. Dr. Murat Tuncer, ergenin diyetinin, beslenme alışkanlıklarının düzeltilerek gereksinimine uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini kaydederek, " Enerjinin yüzde 55-60'ı karbonhidrattan, yüzde 25-30'u yağdan, yüzde 12-15'i proteinden gelecek şekilde diyet planlanmalıdır. Bunlara ilaveten diyetin daha doğrusu tedavi programının, ergenin sosyokültürel ve ekonomik durumuna uygun düzenlenmesi diyetin kabul edilme ve uzun süreli uygulanma şansını arttırır" dedi.
AİLELER NE YAPMALI
Uzmanlar şişman çocukların zayıflamalarıyla ilgili olarak ailelere şu önerilerde bulunuyorlar: "- Obez çocukların yüzde 8'inin ailelerinde de obez öyküsü olduğu için ailenin beslenme alışkanlıkları önemlidir. Bu nedenle ergende obezite riskinin önlenmesi için ailenin beslenme alışkanlıkları incelenmeli ve uygun görülmüyorsa mutlaka aileye beslenme konusunda eğitim verilmelidir. - Evdeki yanlış beslenme alışkanlıkları düzeltilmelidir. Mümkün olduğunca dışarıda yemek yerine evde yeme ve bu sırada radyo, TV ya da kitap okuma gibi dikkati başka yöne uyaranlardan uzaklaştırılması sağlanmalıdır. - Öğünleri düzenli verilmeli, öğünler arası atıştırma önlenmeli, ilgi çekici enerji değeri yüksek ama besin değeri olmayan yiyeceklerden uzak tutulmalıdır. - Fiziksel etkinliklerin yapılmasına yardımcı olunmalıdır. - Okul yönetimi ile konuşularak okul kantininde sağlığa ve beslenmeye uygun besinlerin satışının sağlanması için de mücadele edilmelidir. - Kilo problemi olan gençler kilo kayıpları oldukça, aile tarafından hep desteklenmeli ve uygun ödüller verilmelidir. - Şişmanlığın tedavisi için her gün değişik diyetler geliştirilerek uygulanmaktadır. Bu diyetler birçok ergen tarafından tercih edilmektedir. Bilimsel dayanağı olmayan bu diyetler insanları yanıltmakta ve sorunu çözmekten çok değişik sağlık sorunlarına ortam hazırlamakta hatta ergende davranış ve psikolojik bozuklukların yanında büyüme ve gelişmeyi de olumsuz etkilemektedir. Hızlı kilo kaybettirici ve ergenin günlük besin tüketimine uygun olmayan diyetler kısa süreli uygulandıktan sonra bırakılmakta ve bırakıldıktan sonra da daha fazla kilo alımına ve sağlık problemlerine neden olmaktadır.
- Unutulmamalıdır ki, bu diyetler hızlı kilo kaybına neden olmaktadır. Ancak, bu kaybın nedeni yağ dokusundan çok, yağsız vücut kitlesinin (kas kitlesi) kaybı ile ilişkilidir. Böylece başta protein olmak üzere B grubu vitaminleri, kalsiyum, çinko, demir, fosfor ve magnezyum açısından yetersizlikler oluşmaktadır.
- Ergende ilaç tedavisi uygulanmamalıdır. Ergenlerde obezite tedavisinde her zaman diyet, aktivite arttırımı ve davranış tedavisi olmalıdır.
- Fast-food endüstrisinin giderek yaygınlaşması sonucu diyetle alınan yağ miktarının artışı ve televizyon-bilgisayar karşısında geçirilen zamanın fazlalığı çocukluk çağı obezitesinin en önemli nedenlerindendir. Obezite ile birlikte birçok sağlık problemleri de oluşacağı için her şeyden önce fast-foodun çok büyük bir risk olduğu bilinmelidir".