Vücutta belirtileri görüldüğünde veya herhangi bir belirti sebebiyle şüpheye düşüldüğünde mutlaka bir uzman tarafından kontrolü yapılmalıdır. Aksi takdirde başka hastalıklara da sebebiyet verebilir.
Sistit, idrar kesesinin iltihaplanması, bakterilerin neden olduğu idrar yolu enfeksiyonudur. Bakteri, mesanenin yüzeyine yapışır ve o bölgenin iltihaplanmasına, tahriş olmasına neden olur. Kronikleşirse mesane ve böbreklerde kalıcı, büyük hasara sebep olabilir. Sistit hem kadında hem erkekte görülebilir. Ancak kadınlarda sık idrara çıkma rahatsızlığının görülme sıklığı daha fazladır. Genellikle 20-40 yaş arası genç kadınlarda rastlanır. Her 5 kadından biri, mutlaka hayatı boyunca bir kere de olsa bu hastalıkla karşı karşıya kalır. Kadınların anatomik yapıları erkeklerden farklıdır. Kadınlarda üretra daha kısadır. Bu yüzden kadınlar daha fazla risk faktörü taşırlar. Tedavi edilmezse böbrek iltihabına da yol açabilir.
Yetişkin kadınlarda olduğu gibi, kız çocuklarında da erkeklere oranla fazla görülen bir rahatsızlıktır. Her 100 kız çocuğunun 7’sinde bu enfeksiyona rastlanır. Çocuklarda sıklıkla; yüksek ateş, gündüz idrar kaçırma, tuvalete yetişememe, idrar yaparken ağrı ve sık idrara çıkma, iştahsızlık ve kilo kaybı, vücut ısısında düzensizlikler gibi belirtileri görülür. Ateşin eşlik ettiği enfeksiyonlarda, durum çok ciddi olabilir.
İltihap olduğu düşünülse de çoğunlukla, böbrek rahatsızlıklarının habercisidir. Bu şikayetleri yaşayan çocuklarda, böbrek iltihabı görülme olasılığı yüksektir. Yapılan araştırmalarda küçük yaştaki çocukların, kronik böbrek yetmezliği dolayısıyla diyaliz hastası olmalarının en önemli nedeninin, tekrarlayan ve tedavi edilmeyen böbrek iltihabı olduğu tespit edilir.
Bu hastalığın oluşmasındaki en büyük neden bakteriyel enfeksiyonlardır. Erkeklerde sistit görülme sıklığı azdır. Bu hastalığın erkeklerde görülme nedenleri arasında; radyasyon, bağışıklık sisteminin azalması, mesane içerisine sızan mikrobik ajanların tıkanıklık yapması, alerjiler, böbrek enfeksiyonları, şeker hastalığı, genital enfeksiyonlar, prostatit hastalığı gibi sebepler yer alır. Kadınlarda ise bu hastalığının görülme yüzdesi erkeklere oranla çok daha fazla olduğu için tek tek detaylandırmakta fayda var.
Tuvalet hijyeni yanlış yapıldığında hastalığa davetiye çıkarır. Bu enfeksiyona “E.coli” adı verilen mikrobik organizmalar sebep olur. Genellikle kalın bağırsak ve makatta bulunurlar ve bu kısımda herhangi bir probleme yol açmazlar. Ancak vajina ya da mesaneye bulaşırlarsa enfeksiyon oluşumuna sebep olurlar. Bu sebeple tuvalet temizliğini yaparken, tuvalet kağıdı arkadan öne değil de önden arkaya olacak şekilde kullanılmalı. Anüs kısmına el temas ettiyse, eller yıkanmadan üretraya değmemek, mikrobun bulaşmaması açısından oldukça önemlidir.
Temiz olmayan havuzda ya da denizde yüzmek de, bu mikrobik hastalığın oluşması için ortam hazırlar. Havuzlar için kullanılan, havuz suyunda bulunan yosun oluşmasını önleyici birtakım kimyasal maddeler idrar yolu vasıtasıyla mesaneye ulaşarak hastalığa sebep olurlar. Deniz suyunun içindeki tuz ya da duş alırken kullanılan sabun köpükleri de bu enfeksiyonun mikrobik olmayan türünün oluşumuna zemin hazırlar.
Sistitin en büyük etkenlerinden biri de az su tüketilmesidir. Günde en az 8 bardak su içilmesi, idrarın temizlenmesi açısından önemli bir etken. İlerde oluşabilecek, iltihaplanmanın ve böbrek rahatsızlıklarının da önüne geçilmiş olur.
Cinsel ilişki sırasında, mikrobun bulaşması için pek çok ortam hazırlanmış olur. Hijyene dikkat etmemek, bu hastalığın oluşmasına sebep olur. Cinsel ilişkiden önce ve sonra duş almak, cinsel ilişkiden sonra idrara çıkmak oluşabilecek enfeksiyonların önüne geçer. Diyafram gibi doğum kontrol yöntemleri kullanmak da rahim içerisindeki bakterilerin, vajinaya bulaşmasına ortam hazırlayarak bu enfeksiyona sebep olabilir.
Sentetik iç çamaşırları da genital bölgenin florasında bozulmalara sebep olarak mikrobik ortam oluşturabilir. Pamuklu iç çamaşırları tercih etmek bu açıdan önemlidir. Dar pantolon yerine, genital bölgeyi sıkıştırmayan, rahat giysiler giymek de bu mikrobun oluşmasını engeller.
Menopoz ile oluşan cinsel organlardaki ve mesane dokusundaki kuruluk da idrar yolu enfeksiyonları oluşmasına sebebiyet verir. Gebelikte de gebelik hormonları enfeksiyon oluşumunu kolaylaştırıcı niteliktedir. Bu hormonlar idrar yollarında yavaşlamaya sebep olur ve mesane boşaltımı tam yapılamaz bir miktar idrar sürekli olarak mesane içinde kalır. Bu da idrar yolu enfeksiyonlarının üremesi için uygun bir ortamdır.
Daha önce cinsel ilişki yaşamamış, ilk kez ilişkide bulunan daha çok yeni evli çiftlerde görülen bir enfeksiyon çeşitidir. Sık cinsel ilişki yaşanması idrar yolunda yanmalara ve enfeksiyona sebep olur. İlk ilişkide yaşanan tahrişe bağlı olarak, idrar yolunun vajinaya doğru olduğu kısımda ödem oluşur. Bu ödemle idrar kanalı daralır ve idrar rahat bir şekilde mesaneden atılamaz. Bu da enfeksiyona sebep olan bir etmendir. Genellikle ilişkiden birkaç gün sonra semptomlar görülmeye başlar.
Bu sebepler başta olmak üzere, bunların yanı sıra; genital organında kronik enfeksiyonu olan kadınlar, kanser ve HIV virüsü gibi vücut direncini düşüren hastalıklar, idrar kesesi sarkması görülen kişiler ve şeker hastalığı olan hastalarda da görülme sıklığı fazladır.
Bu enfeksiyonun en büyük belirtisi sık idrara çıkmadır. Bununla beraber pek çok belirti gösterebilir. Genel olarak kronikleşmeye meyilli bir yapıdadır. Tedavi edilmediğinde ve ilerlediğinde böbrek ve mesanede geri dönüşü olmayan hasarlara sebep olur. Aynı zamanda psikolojik açıdan da hastayı rahatsız eden, sosyal çevresinden uzaklaştıran bir mikrobik rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığın başlıca belirtileri ise;
Sistik direkt olarak idrar kesesini etkilediği için, kişinin rahat idrar yapmasını engeller. İdrar yaparken sızı ve ağrı hissedilir. İdrar yapmak çok zorlaşır. İdrar yapma esnasında, şiddetli bir yanma da görülür. Bu durum idrarın normal bir şekilde dışarı atılmasını engeller. İdrarı yaptıktan sonra ise hala idrar varmış gibi bir his yaşanır. Mesanenin tam boşalamadığı hissi kişiye rahatsızlık verir. Bu durum muhtemel enfeksiyon varlığını gösterir.
Sistitin en sık rastlanan belirtisi kanlı idrar yapmak. İdrar kötü kokulu ve bulanık görülür. Ayrıca bu hastalık, idrar renginin olması gerekenden çok daha koyu bir hal almasına neden olur. Bu belirti tehlikelidir. Çünkü bu durum, hastalığın ilerlediğini ve idrar kesesinde oluşan bu enfeksiyon durumunun ileri seviyelere geldiğini gösterir. Tedavi edilmezse mesaneden böbreklere doğru ilerler ve böbrek enfeksiyonlarına neden olur.
Sistit enfeksiyonu oldukça ağrılı geçer. Ağrılar yalnızca idrar yaparken değil, normal zamanda da yaşanır. Kasık bölgesi başta olmak üzere, göbek bölgesinde de dayanılmaz ağrılara neden olur. İdrar kesesindeki iltihaplanma eğer yayılmış ve böbreklere kadar çıkmış ise, böbrek kısmında da ağrı görülür. Bu ağrılar çok şiddetlidir ve hastayı kıvrandırır. Hastanın günlük yaşamını etkileyerek yataktan çıkmasına engel olur. Kendi kendine geçebilecek bir rahatsızlık değildir, bu sebeple vakit kaybetmeden hekime başvurmak gerekir.
İdrar kesesinde oluşmuş olan iltihaplanma, sürekli boşaltım yapma ihtiyacını ortaya çıkarır. Bu durum fazlasıyla acılı olduğu için hasta bu durumdan rahatsızlık duyar. İdrara çıkma durumu sık olsa da atılan idrar az miktarda olur ve sürekli olarak, ihtiyacın giderilmediği hissi mevcuttur. Günün her saati yaşanan bu durum hastaya acilen idrara çıkma hissi yaşatır. Hastanın idrarını tutamayacak duruma gelmesine sebep olur. Bu yüzden hasta evden dışarı çıkmaya çekinir, hastalık günlük yaşantıyı ciddi boyutta etkiler duruma gelir.
Hasta, idrara çıkma sırasında yaşadığı ağrıları, normal zamanda da yaşadığı için, bu ağrı tetiklenir. Kasık bölgesinde ve vajinada acı, ağrı ve yanma hissi ilişki sırasında da yaşanır. Kişi bu mikrobik hastalıktan şüpheleniyorsa, cinsel ilişkiden bir süre için kaçınmalı ve hekime danışmalıdır.
Bu hastalığın tanısının yapılabilmesi için gereken bazı tanı ve tetkikler vardır. Bunlar;
Ağrı kesiciler, sıcak su torbası gibi basit yöntemler uygulandıktan sonra yine de sonuç alınamazsa uygulanacak iki tıbbi tedavi yöntemi mevcut. Bu yöntemleri uygulamadan önce muhakkak doktora başvurulmalı ve konulan teşhisin ardından yazılan ilaçlar yalnızca doktor yönergesine uygun olarak kullanılmalı. Bilinçsizce tüketilen ilaçların faydadan çok zarar getirdiği unutulmamalıdır.
Hekim tarafında ilk olarak tercih edilen tedavi türü antibiyotik tedavisidir. Etkisi genel olarak hemen görülür. Birkaç gün içinde yaşanan semptomlar düzelmeye başlar. Eğer etkisi görülmemiş ve şikayetler devam ediyorsa, doktora başvurmak gerekir. Hekim bu durumda, sürekli antibiyotik tedavisine başvurabilir. Yan etkileri görülmemekle birlikte kimi hastalarda kaşıntı, kızarıklık, ishal ve duygusal değişimler görülebilir. Bu yan etkiler geçicidir.
Cerrahi müdahaleler sayesinde enfeksiyonun önüne geçmek mümkündür. İlk tercih olarak uygulanmasa da kronik hale gelmiş rahatsızlıklar için gerekli bir yöntemdir. İnterstisyel sistiti olan hastalar için, hidrodistanslı sistoskopi olarak uygulanan bu tedavi yöntemi, hem interstisyel enfeksiyonu teşhis etmek hem de tedavi etmek için uygulanır.
Sistit belirtileri çok şiddetli değilse, önce basit yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılır. Bu basit yöntemlerin başında bol bol su içmek gelir. Bol miktarda sıvı alımı, mesanedeki mikrobun temizlenmesine yardımcı olur. Ağrı kesiciler de kullanılabilir. Karnınıza ve kasıklarınıza sıcak su torbası koyabilirsiniz, rahatsızlığınızın azalmasında etkili olacaktır.
Bir süre cinsel ilişkiden kaçınmak, hem şikayetlerinizin azalmasına fayda sağlar hem de hastalığın tekrar etmesinin önüne geçer. Bu rahatsızlığın semptomlarını azaltıcı, alternatif bazı bitkilerden faydalanılabilir. Sistit nasıl geçer konusunda yardımcı olabilecek bazı bitkisel yöntemler;