Sivaslı Carlos…

Biraz açalım… 2007-2009 arasında Fenerbahçe forması giydikten sonra oynadığı Corinthians ve Anzhi kulüplerinde kendini fazla saha içinde göstermeyen, daha çok lüks arabalarla ve güzel hanımlarla göze çarpan Carlos, maddi olarak da deyim yerindeyse ‘7 sülalesini’ kurtarmış olmanın vermiş olduğu rahatlıktaydı.

Sambacı, herhalde sıkılmış olacak ki “Artık teknik direktörlük yapmak istiyorum” dedi ve Sivas’ın teklifini kabul etti. 2.5 milyon euro garanti ücret bırakıp 1.5 milyon euroya Türkiye’ye gelmesi elbette dikkat çekici. Ancak ilk hocalık deneyiminde Avrupa’da herhangi bir üst düzey ligde takım alması imkansızdı, ikinci liglerde ise belki 500 bin euro dahi kazanamayacaktı. Brezilya’ya dönse vitrinden uzak kalacak, Katar tercihi ise onun için çok anlamsızdı. Dolayısıyla biraz daha mantıklı olanı yaptı ve Fenerbahçe’de forma giydiği dönemde zirveyi zorlamasıyla aklında kalan Sivasspor’un teklifine olumlu yaklaştı.

Gelelim Anadolu’da ne yapacağına… Kültürü ve iklimi çok farklı bir ortama ayak bastığı gerçek, ilk teknik direktörlük deneyimini çok değişik duygularla yaşayacak Carlos. Taraftar ve yönetim belki onu olağanüstü sevecek, ancak hiçbir zaman her istediği yerine gelmeyecek. Paralar elbet geç yatacak, transferde sorunlar çıkacak, alınan olası mağlubiyetlerden sonra baskı yaşayacak. Önemli olan tüm bunlara karşı ne kadar dirençli olacak. Ortada iki ihtimal var; ya başarısız olup veya sıkılıp Sivas’tan devreyi bile görmeden gönderilecek, ya da ilk sezonunda harikalar yaratıp taraftarın gönlünde taht kuracak, tüm Avrupa’nın gündemine oturacak…

Ancak şu bir gerçek ki; Brezilyalı efsane Roberto Carlos Süper Lig’e büyük renk katacak.