Sivrisinek..

Kaç zamandır, Manavgat’ta sivrisineki unutmuştuk. Taa ki 10 gün öncesine kadar.

Ondan öncede son 2-3 seneden beri hafif hafif biz geliyoruz, buradayız der gibi sivrisinekler bazen çıkar bazen kaybolurdu.

Kaybolduğu zamanları bilirdik. Ara sokaklarda geceleri uçkun ilacı atan araç geçti mi, 1 hafta rahat ederdik.

Ama bu sene daha doğrusu şu son 10 gündür olduğu kadar hiç olmamıştı.

Evlerde kapı pencere kapalı duruyoruz.

Unutup, yanılıp kapıyı yada pencereyi açtığın anda içeri 8-10 tane sivri sinek doluşuyor. Ondan sonra işin gücün yoksa gece boyu evin içinde sivrisineklerle karşılıklı ritmik jimnastik hareketlerini icra et.

Aslında sivrisineklerden yana hiçbir derdim yok. İstedikleri yerde gezip tozabilirler ama birde ısırmaları olmasa.

Maşallah, öyle besili hayvanlar ki, ısırdıkları anda yarım ünite kan çekecekler.

Sanırsınız ki, Türk Kızılayı Kan Toplama ekipleriyle yarış yapıyorlar.

Kızılay yine insaflı, kan bağışında soruyorlar; ‘Kan vermek ister misin? En son ne zaman kan verdin? Herhangi bir hastalığın varmı? Alkol yada uyuşturucu madde kullandın mı vs.vs.”

Bu sivrisineklerin öyle bir nezaketi de yok.

Evde oturmuşsun TV’nin başına..

Televizyondaki diziyi yada programa pür dikkat kesilmişsin seyrediyorsun.

Bir anda kolunda yada bacağında bir ince ve keskin acı.

Yandım Allah deyip, acıyan yere şaplak vurana kadar, sivri sinek alacağını alıp çoktan kayboluyor..

Ondan bütün dikkat evin içine yöneliyor.

O hışımla TV’deki programı filan unutuyorsun.

Bir yandan da sivrisineğin ısırdığı yeri kaşımaya başlıyorsun.

Gözler bir tavanda, bir sağdaki bir soldaki duvarda. Tabii elinde artık varsa sineklik yoksa en kötüsünden bir tomar gazete kağıdı.

Sineği gördüğün anda yapıştırıyorsun. Şanslıysan, duvarda bir avuç içi kadar yerde sivrisineğin kanı yapışmış oluyor. Şanslı değilsen sivri sinek kovalamaya devam.

Ya da kapıyı pencereyi kapatıp, klimanın uzaktan kumanda tuşuna basıyorsun.

5 dakika içinde odanın içindeki serinlik Doğu Karadeniz yaylaları gibi oluyor.

Tabi sivrisinek var diye her gün klimayı çalıştırmanın sonucu olarak, ay sonunda gelen elektrik faturasını görünce bütün şarteller atıyor.

Bi yol TEDAŞ yada AKEDAŞ’a bir çuval laf sayıyorsun.

Evde sıkıyönetim ilan ediliyor. Öyle bir sıkıyönetim ki, IMF’in tedbirleri yanında solda sıfır kalır.

Yine kapılar pencereler açılıyor. 5 dakika sonra sivrisineklerle resmi mücadele başlıyor.

Evet bugünlerde Manavgat’ın hemen hemen bütün mahallelerinde benzer durumlar yaşanıyor.

Hadi kent merkezinin çukurda kalan kısımlarını bir nebze anlarım ama Kasaplar mahallesinde oturan bir arkadaşımdan bunu duyunca ‘Yuhh artık’ dedim.

Yuh ki ne yuh..

Sivrisinekle mücadele eden kurum resmi olarak Manavgat Belediyesi.

Kentte yaşayan bizlere hizmet etmek amacıyla devletten her ay kelle başı para alır. Nasıl hizmet eder, nereye eder bilemedim.

Belediyenin meydanlara astığı afişlere baktığınızda, Manavgat hizmete gark olmuş durumda. Mübarek burası Manavgat değil, Paris olmuş. Ama son günlerde iyice azıtan sivrisinek, trafik, esnafların caddelere koyduğu malzemeler, yaşanan su kesintileri, denetimlerdeki eksiklikler gibi bir çok konu orta yerde duruyor.

Sahi Manavgat Belediyesi ne iş yapıyor Allah aşkına?

Aha buradan uyarıyorum, sivrisineği unutan Manavgat’ta sivrisinekle mücadele sağlam yapılmazsa seçimde vatandaş bunun hesabını fena sorar.