Sivrisineğin virüsü, kanıyla beslendiği kuşlardan alarak insanlara ve diğer hayvanlara bulaştırabileceğini, bu durumun en çok haziran-eylül döneminde gerçekleştiğini aktaran Keskin, "BNV bu nedenle bir yaz mevsimi hastalığı olarak tanımlanabilir." diye konuştu.
Keskin, çok düşük oranda hasta anneden doğum yoluyla bebeğe ya da hasta kişinin sağlıklı kişiye kan vermesi halinde veya hasta kişiden yapılan organ nakillerinde de virüsün bulaştığını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Cerrahi sırasında sağlık ve hasta bakım personeli de bulaşma riski altındadır. BNV genellikle dünyanın orta kuşağındaki ülkelerde görülmektedir. Virüsün Avrupa, Orta Doğu, Avustralya, Asya'nın bazı bölgeleri ve Afrika'da yayıldığı bilinirken, ABD'de de ortaya çıkmıştır. ABD'de Havai ve Alaska hariç 48 eyalette bu virüse rastlanmakla birlikte her yaz bu bölgelerde salgınlar da görülmektedir. BNV enfeksiyonu, yaz aylarında görülüyor. Ender de olsa yaşamı tehdit edebilen virüs, kişide sivrisinek maruziyetinden sonra ateş, halsizlik, baş ağrısı, kas ve vücut ağrısı gibi şikayetlere yol açtığı için bulgular griple karıştırılabiliyor. Bu tablonun ortaya çıkması durumunda vakit kaybetmeden uzmana başvurulması önem taşıyor."
"NÖROLOJİK HASTALIK BELİRTİLERİ GÖRÜLEBİLİR"
Prof. Dr. Keskin, sivrisinekle temasın ardından hastalığın 100 kişiden 20'sinde gelişebildiğini dile getirdi.
Hastaların önemli bir kısmının tamamen iyileşebileceğini ancak yorgunluk ve halsizliğin, haftalar veya aylarca devam edebileceğini aktaran Keskin, şu bilgileri verdi:
"Virüs bulaşmış kişilerin yüzde birinden azında ise şiddetli belirtiler meydana gelebilir. Nörolojik hastalık belirtileri, baş ağrısı, yüksek ateş, ense sertliği, oryantasyon bozukluğu, koma, titremeler, nöbetler veya felç gibi ağır bir tablo oluşabilir. Bu durumda iyileşme de haftalar veya aylar sürebilir. Eğer 60 yaş üzerindeki kişilerde kanser, hipertansiyon, böbrek ya da diyabet hastalığı varsa ve bu hastalara BNV bulaşırsa durum ağır seyredebilir. Bu kişilerde virüs nörolojik hasarlara neden olabilir."
"SİVRİSİNEK ISIRIĞINDAN 2 GÜN SONRA HALSİZLİK BAŞLADIYSA DİKKAT"
Prof. Dr. Keskin, virüsün kuluçka süresinin 2-14 gün arasında olduğuna dikkati çekerek, "Eğer kişide 2-14 gün öncesinde sivrisinek teması meydana gelmişse ve sivrisinek ısırığından 2 gün sonra halsizlik başladıysa dikkat edilmesi gerekiyor. Özellikle soğuk algınlığı ve gribe benzer belirtiler de ortaya çıkmışsa bir sağlık kuruluşuna başvurulması ve durumun anlatılması gerekir." şeklinde konuştu.
Bu aşamadan sonra kan ve omurilik sıvısı ile özel laboratuvar ve PCR testleriyle tanı konulduğunu anlatan Keskin, şöyle devam etti:
"Kişilerin bağışıklık sistemine göre hafif belirtilerin bir kısmı kendiliğinden iyileşebilir, bazı belirtilerin ortadan kalkması birkaç haftayı bulabilir. Fakat daha ciddi durumlarda hastaneye yatış gerekebilir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da yaz dönemlerinde seyahat edenlerin risk altında olmasıdır. Özellikle dış ortamda çalışan veya açık hava aktivitelerinde bulunanlar ve tatil beldelerinde olan kişiler, sivrisinek temasına daha çok maruz kalmaktadır. Bu durum da hastalığın bulaşma riskini artırmaktadır. Belirtileri hissedenler hemen bir doktora başvurmalı ve ağrı kesiciyle şikayetleri geçiştirmemelidir. Çünkü uzmana danışmadan alınan ağrı kesiciler kanamaya meyli artırabilir. Tedavi konusunda ise şu an için virüse özel bir aşı bulunmamaktadır."
Prof. Dr. Keskin, hastalığın bulaşmasını önlemenin en etkili yolunun sivrisinekten korunmak olduğunu ifade etti. Dışarı çıkıldığında sinek kovucular kullanılmasını öneren Keskin, şunları kaydetti:
"Sivrisineklerin aktif olduğu zamanlarda kol ve bacak bölgesini kapatan giysiler tercih edilmelidir. Bunun yanında kapı ve pencerelere sineklik konulması, yatak odasında cibinlik kullanılması koruyucu olabilir. Yaşanan yerin sivrisinekleri çekici olmaması için temiz tutulması özellikle evcil hayvan ve kuşların, su ve yemek kaplarının içinde birikmiş suların boşaltılması önemlidir. Sivrisinek önleyici cihazlar da korunmada etkilidir. Korunmada doğal yöntemlerden lavanta yağı, limon- okaliptus ağacı yağı gibi bitkisel çözümler denenebilir. Bunların yanı sıra da devletimizin ve yerel yönetimlerin sivrisinekle mücadele için gerekli önlemleri alması gerekir."
Kaynak: AA