İSTANBUL (İHA) - Ekonomist Platformu Genel Koordinatörü Tuna Bekleviç, "TBMM'de kadınların temsil oranının yüzde 4 olduğunu belirterek, "30 yaş altının seçilme hakkı zaten yok. Bu durumda kabaca yüzde 18'lik bir dilim mecliste bizi yüzde 96 olarak temsil ediyor. Kimse darılmasın fakat bu temsilin adı demokrasi değil" dedi.
Siyasi partilerin kadınlar ilgili yaptığı çalışmalarını İHA'ya değerlendiren Ekonomistler Platformu Genel Koorditörü Tuna Bekleviç, "Nüfusun yüzde 45'ini erkek, yüzde 55'ini kadın olarak tahmin edebiliriz. Erkeklerin yüzde 55'inin yüzde 64'ü 30 yaş altı, kalan yarısı 30 yaş üstünde olduğunu veri olarak kabul ettiğimizde, çok çarpıcı demokrasi sakatlıkları yüzümüze çarpıyor. Kadınların temsili yüzde 4, 30 yaş altının seçilme hakkı zaten yok. Bu durumda kabaca yüzde 18'lik bir dilim mecliste bizi yüzde 96 olarak temsil ediyor. Kimse darılmasın fakat bu temsilin adı "demokrasi" değil" diye konuştu.
Gençlerin "temsil" sorununun, Milletvekili Seçim Kanunu'nun 10. maddesindeki otuz yaş sınırını kaldırıldığında çözüleceğini savunan Bekleviç, "Kadınların seçilebilmesi için durum biraz daha karışık olsa da toplumsal ve yapısal iki ana madde halinde temsil sorununu özetleyebiliriz. Kadının eşit olduğunu kabul etmemiz gibi toplumsal ve seçim kanununda yapılabilecek değişiklikler gibi yapısal icraatlar kadının siyasete katılımındaki engelleri büyük ölçüde giderecektir" dedi.
Türkiye'de siyasi partilere dayatılacak en uygun kota türünün en az yüzde 33'lük "sabit kota" uygulaması olduğunu belirten Tuna Bekleviç, "Bu oran özellikle Birleşmiş Milletler'in "en az temsil hakkı" olarak belirlediği orandır. Belirlenen bu kota asla boş bırakılmamalı aday olmaması veya kota sonucu "niteliksiz" kadınların siyasete girebileceği iddialarına kulak asılmamalıdır. Kadınların kendi "kriterlerine" göre seçilme hakkının olduğunu unutmamalı, bu kriterlerin klasik "erkek" kriterlerinden farklı olması sonucu, seçilmiş kadınların "niteliksiz" olarak tanımlanmasının önüne geçilmelidir" dedi.
Kadınlar ve gençlerin siyasette umudu ve hayatın devamlılığını simgelediğini dile getiren Tuna Bekleviç, "Kadınlar ve gençler gerçeğini, anlamıyoruz ve anlamak istemiyoruz. Hepimiz kadınların ve gençlerin siyasete katılımını -sözde- destekliyoruz. Kadınların 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına haiz olmasına müteakip, 1935 seçimlerinde mecliste kadınların temsil oranı %4,6 olarak gerçekleşirken, bugün dönüp meclise baktığımızda bu oranın yüzde 4,2 olduğunu görüyoruz. Yani hiç bir şey yapmıyoruz. Oysa ki, Baltık ülkelerinde gerçekleşen son seçimler sonrasında kadınların temsil oranları: İsveç'te yüzde 42.7, Norveç'te yüzde 36, Finlandiya'da yüzde 37 oldu. Gelir düzeyinde en üst ligde mücadele eden İskandinav ülkeleri dışında kadınların temsil oranlarına baktığımızda tablo yine değişmiyor. Mozambik'te yüzde 30, Vietnam'da yüzde 36, Senegal'de yüzde 12,1, Tunus'ta yüzde 11,5, Türkmenistan'da yüzde 26 oranında kadınlar siyasette temsil hakkına sahipken nüfusunun yarıdan fazlası kadın olan Türkiye'de bu oran yüzde 5'lerin altında kalıyor" diye konuştu.
Türkiye'de gençlerin temsilinin bir nebze olduğunu, kadınların temsilinin ise neredeyse yok, olduğunu dile getiren Bekleviç, "Türkiye siyaseti, bu mirası ne "sol" duruşunda ne "sağ" duruşunda muhafaza edemedi. Atatürkçü olarak kendini tanımlayanlar bile "demokrasi" devrimini kavramakta güçlük çektiler. Sadece marş okutarak Atatürk'ü anlamak istediler. Yanıldıklarını Atatürk'ün bu değişimi icra ettiği günlerden bu güne baktığımızda görüyoruz" dedi.
Bekleviç açıklamasının sonunda, "Türkiye'de bizi umutlandıran gelişmelerden birisi de, bu konuda çalışan Ka-Der (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği) gibi sivil toplum örgütlerinin bulunmasıdır" ifadelerini kullandı.