Sizler de ben de özelimi, tüzelimi bu kadar görmekten duymaktan sıkıldık bence, yetti gari... Hepinizin “yetti gari” dediğinizi duyuyorum sanki, yaşamımda bana öğretilen ve ailemin en fazla üzerinde durduğu olgular şeffaf olmak ve de ne kendine ne etrafına yalan söylememekti. Keşke farklı eğitselermiş! Yalanın ve sen olmayan sahte bir seni gösterebilmeyi kabullenebilmeyi öğretselerdi!
Hz. Mevlânâ‘nın “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” sözü çocukluğumdan beri yol göstericim oldu. Yaşam yoluna çıktığımda bundan dolayı hırpalanacağımı, insanların diğer kişileri yaralamaktan kendi yapamadıkları yalan dolu acılarını diğerlerinden çıkarabileceğini nerden bilebilirdim ki... Hele eline kalem alıp kâğıtların üzerine irin kusanların, yargısız infaz edenlerin, kelimelerle oynayıp karşısındakini küçültmek adına, sözde doğruları yazarcasına ahkâm keseceklerini hiç bilemezdim. Uzun zamandır birbiri ardına takılan lakaplarla ismim uzadı gitti.
Muhafazakârlığın anlamını bilmeden ya da bilip kelime üzerinde oynayarak onu kullananları mı istersiniz ya da, kendi özellerini kendilerine bile itiraf etmekten korkanların başka kişilerin özel hayatlarını dışlamalarını mı istersiniz ya da yaptığım her işin anlamsız ve de gülünç bir şekilde politikayla bağdaştırılmasını mı! Beni ayakta tutan ve başımı dik tutturan sevenlerim oldu. Değişen Türkiye’nin gençlerinin o dürüstçe sözleri dinozorlardan üzülme nedenimi hafifletti ama, yetti gari!..
SİZE NE BENİM PEMBE MAYOMDAN
Zannediyorum sizce de ülkemizin bunca sorunları varken, krizler, ne benim pembe mayomdan, ne benim özel ilişkimden ne de gözümdeki sürmemden ne de kulağımdaki küpemden dolayı. Böylesi güç, üzücü ve hırpalayıcı günler geçirirken o kıymetli gazete kâğıtları ve kalemlerini ülkemizin sorunlarına çözüm için harcasalar ama nerde! Bu tiplerin yıllarca sadece akşam masalarında sohbetlerle
ülke kurtardıklarını gördüm, özellerini bir yere bırakıyorum, onlar kendileriyle hesaplaşsınlar, bir söz var ya “Tencere dibin kara senin ki benden kara”, aynen öyle!
Farz edin ki ben deve dikeniyim, onlar gül. Ama biliyorsunuz ne kadar güzel görünseler de onların da dikenleri var, en az benim kadar. Benim rengim baştan belli! Ya onlarınki? Aldatıcı değil mi? Rengin, kokunun ardına gizlenerek. Yaşamda yaratılan her şeye yer var, yaşam ne güllerle dolu ne dikenlerle. Birbirini ısırarak prim yapanların beslenme şekilleri bu olsa gerek, kendilerinin işe yarar olmalarını sağlıyor belki de. Ben deli dolu, çocuk, rengârenk, yaşamını ne kendinden ne dünyadan korkmadan yaşayan benim. Siz ne derseniz deyin, buyurun kâğıt elinizde, kalem elinizde rahatlatın içinizi, dökün nefretinizi. Benim rengim belli. Ya sizinki?
Habertürk