'Kedicik' belgeselinin ardından bu kez 'Adnan' belgeseli, suç örgütünün yapılanması hakkında akılalmaz iddiaları gündeme getirdi. Belgeselde iddiaların odağında yer alan isimlerden biri de Türkiye Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı. Fincancı'nın kızının örgütle bağlantılı bir kişiyle evlendiği iddiası da çarpıcı detaylar arasında yer aldı.
Daha önce TSK hakkındaki iddiasıyla da gündeme gelen Fincancı'nın kızı Kardelen Fincancı'nın, Adnan Oktar suç örgütüyle bağlantılı olduğu öne sürülen Meltem Daban'ın kardeşiyle evli olduğu iddiası gündemde. Söz konusu iddiayı daha önce itirafçılardan biri dile getirmişti. Fincancı şimdi de 'sahte işkence raporu' iddiasının odağında.
1999 yılında Adnan Oktar suç örgütüne operasyon düzenlenmişti. Örgüt üyeleri, 'Adnan' belgeselinde yer alan iddiaya göre operasyondan 5 yıl sonra Fincancı'ya başvurup işkence raporu aldı. Fincancı'nın rapor verirken yalnızca Adnan Oktar ve örgüt üyelerinin beyanını esas aldığı ileri sürüldü.
Karısı ve kızının örgütle bağlantısı olduğunu fark eden Elvan Koçak da bu raporlardan biriyle ilgili detayları anlattı. Belgeselde açıklamasına yer verilen Koçak, "Örgüt içinde benim de arkadaşım olan, doğuştan gözkapağı düşük bir arkadaşım vardı, küçüklükten olmuş. Bunları sanki 1999'daki operasyonda olmuş gibi göstererek 2005 yılında işkenceye uğradıklarına dair rapor verdi" dedi.
Koçak ayrıca "Çok ilginç bir rastlantı" dediği duruma dikkat çekip Adnan Oktar'ın Avrupa'da 'Yaratılış Atlası' adlı kitabıyla ün kazandığın anımsatarak şöyle devam etti: "Sonra Şebnem Korur Fincancı 'İşkence Atlası' diye bir kitap yapmaya karar verdi. Ne tesadüf! Ve örgütte yer alan, 1999'da gözaltına alınmış, doğuştan fiziksel bozuklukları olan kişileri sanki '99 yılında işkenceye uğramış gibi 2005 yılında bu İşkence Atlası'nın içine koyuyor."
Davayla yakından ilgilenen eski İstanbul Mali Şube Müdürü Sezer de Fincancı hakkındaki iddiaları şöyle değerlendirdi:
İşkenceye sıfır tolerans konusu benim de hassas olduğum noktalardan biri. Ama burada enteresan bir nokta var; burada rapor aldığı insanlardan birine bakıyoruz ki sol görüşlü, feminist diye bilinen insanlardan biri.
Sezer, Adnan Oktar'ın bu şekilde "Zamanında gerçekten işkence görmüş insanların arasına sıvıştığını" da ifade etti. Elvan Koçak da "Atlastaki tek konu kendilerini içinde geçirmek. Ama o atlasın içinde gerçekten işkence gören insanlar var. Bu yapı gerçek mağdurları da istismar ediyor. Bu kadın İşkence Atlası'yla o mağdur edilen kişiler üzerinden bunları aklamaya çalışıyor" diye konuştu ve şu sözleriyle Fincancı'yı hedef aldı:
"Bu kadın 2018 yılına kadar istismar edilen kız çocuklarının faili. Benim burada oturmamın da sebebi bu kadın."
Belgeselin yayımlanmasının ardından Fincancı hakkındaki iddialara yanıt verdi. İşkence suçunun meşrulaştırılamayacağını savunan Fincancı, belgeselde raporların sahteymiş gibi gösterilmeye çalışıldığını ifade etti ve ekledi.
"Elbette bu raporlar tıbbi ortamlarda tartışılabilir. Yeni tetkikler varsa değerlendirilir. Bir bilimsel yayının tartışması bilimsel ilkelerle yapılır ancak işkencenin meşrulaştırılması için kullanılamaz."
Fincancı'nın belgesel yapımcılarının kendisine ulaşmadığı iddiasına ise 140journos'tan yanıt gecikmedi. 'Kedicik' belgeselinin de yapımcısı olan 140journos, Fincancı'ya 2 Şubat tarihinde gönderdikleri e-postanın ekran görüntüsünü paylaştı. E-postada Fincancı hakkında sözü geçen iddiaların soru olarak yönetildiği görüldü.