İster limonlu çay veya sıcak su ister çorba olsun, sıcak sıvılar tüketmek, sıvı kaybını önler ve tıkanıklığı hafifletir. Sıvı kaybına neden olabilen tuzlu yiyecekler, kahve ve şekerli içeceklerden kaçınılmalı.
TUZLU SU İLE GARGARA YAPIN
Bir bardak sıcak suya yaklaşık 1 çay kaşığı tuz karıştırıp tuzlu su gargarası yapılmalı. Tuzlu su boğaz ağrısını ve şişkinliğini azaltmaya yardımcı olabilir.
HAVAYI NEMLENDİRİN
Soğuk hava, sıcak havadan daha az nem tutar. Kuru burun delikleri virüslere daha yatkındır ve eğer kişi zaten hastaysa, kuru hava boğaz ağrısını kötüleştirebilir. Hava nemlendirici bir ürün kullanılabilir. Eğer yoksa özellikle ısı kaynağının yakınına, derin olmayan bir kâse su da bırakılabilir. Su buharlaştıkça, odayı yavaş yavaş nemlendirecektir.
DİNLENİN
Dinlenmek, vücudun bağışıklık sisteminin gücünü yeniden toplama zamanıdır. Bunu yapmanın en iyi yolu da dinlenme ve uykudur. Geceleri 8 ila 10 saat arasında uyunduğundan emin olunmalı. Bu aynı zamanda, iki ila üç gün boyunca yorucu egzersizlere mola vermek için mükemmel bir şanstır.
KAÇININ
Antibiyotikler: Virüsleri değil, bakteriyel enfeksiyonları tedavi etmek için tasarlanmıştır.
C vitamini: Soğuk algınlığının ilk belirtisinde, birçok kişi C vitaminine yönelir. Ancak C vitamininin, soğuk algınlığı virüsü üzerinde bir etkisi olduğuna dair çok az kanıt var. Bazı araştırmalar düzenli C vitamini alımının soğuk algınlığı belirtilerinin süresini azaltmaya yardımcı olabileceğini ileri sürse de soğuk algınlığı belirtileri görüldükten sonra alındığında herhangi bir etki yaratmaz.
Tütün mamulleri: Tütün mamulleri kullanmak ve dumanına maruz kalmak burnu, boğazı ve akciğerleri daha da tahriş edebilir.
KAPALI MEKANLARDA FAZLA ZAMAN GEÇİRMEK SOĞUK ALGINLIĞINA NEDEN OLUYOR
Johns Hopkins Medicine ile iş birliği içerisinde olan Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kazkayası:
“Soğuk algınlığı (Nezle), çeşitli virüslerin yol açtığı ve üst solunum yollarında bazı yakınmalarla seyreden hafif seyirli bir hastalık. Hemen herkes yılda bir-iki kez soğuk algınlığına yakalanabiliyor. Özellikle mevsim geçişlerinde ani ısı değişiklikleri nedeniyle soğuk algınlığı görülme sıklığı artıyor. Bu nedenle soğuk algınlığı en fazla sonbahar döneminde ortaya çıkıyor. Kapalı mekanlarda daha fazla zaman geçirme, güneş ışınlarından daha az yararlanma ile kötü havalandırma koşulları, enfeksiyonun gelişmesini ve yayılmasını hızlandıran faktörler. Hastalığa yakalanmanın yaş ve cinsiyetle ilgisi olmasa da çocukların erişkinlere oranla daha duyarlı olduğu belirtiliyor. Soğuk algınlığı en fazla 7-10 gün içinde, tedavi edilmesine gerek duyulmadan kendiliğinden geçiyor. Ancak hastalık sinüzit, orta kulak iltihabı ve zatürre gibi komplikasyonlara neden olursa hastanın iyileşmesinin zorlaşabileceği ve tedavi süresinin uzayabileceği de unutulmamalı.
Soğuk algınlığında antibiyotik tedavisine gerek duyulmuyor, belirtilere yönelik tedavi uygulanıyor. Baş ağrısı, kırıklık ve ateş için ağrı kesici-ateş düşürücü ilaçlar kullanılabiliyor. Burnu tuzlu suyla yıkamak ve C vitamininden zengin besinleri bol tüketmek de soğuk algınlığında sıkça yararlanılan yöntemler arasında yer alıyor. Ayrıca burun tıkanıklığını giderici spreyler ya da burun damlaları da tedavide etkili oluyor. İstirahat edilmesi ve stresten uzak durulması, vücut direncinin yeniden kazanılması için son derece önemli. Sinüzit, orta kulak iltihabı ve zatürre gibi ciddi komplikasyonlara da yol açabilen soğuk algınlığında, bir hafta geçmesine rağmen iyileşme olmadığı ve şikayetlerin şiddetlendiği fark edildiğinde mutlaka bir uzmana başvurulmalı.”