Diş hassasiyeti (dentin hassasiyet); hastalar tarafından genellikle “soğuk hassasiyeti” veya “diş fırçalama hastalığı” olarak tarif edilir. Dentin hassasiyeti yaşayan kişiler, sıcak ve soğuk içecekler tüketmek ve dişlerini fırçalamak gibi günlük aktivitelerden kaçınır. Bu basit aktiviteler, hassasiyet yaşayan kişilerin sürekli olarak, aşırı ağrı korkusuyla yaşamasına yol açar. Hassasiyet; dişin gözenekli dokusu olan dentin dokusu, açığa çıkınca meydana gelir. Dentinde tübül adı verilen ve sinire giden, mikroskopik kanallar bulunur. Çekilen diş eti dokusu veya mine dokusu kaybı nedeniyle dentin tübülleri açığa çıkınca, sinirler belirli uyarıcılardan daha kolay etkilenerek diş hassasiyetine neden olur.
Sıcak, soğuk, tatlı, ekşi veya çok fazla asitli yiyecek ve içecekler, soğuk hava şartları gibi uyaranlar; dişlerinizin ağrımasına ya da sızlamasına neden oluyorsa dişlerinizde hassasiyet vardır. Diş hassasiyeti, genel olarak kısa süreli ve geçici bir ağrı ile karakterizedir. Ancak diş hassasiyetine yol açan ana etkenler tedavi edilip kaldırılmadığı sürece, diş hassasiyeti semptomları ilerleme gösterebilir. Dentin hassasiyeti olan kişilerin yaşam kaliteleri, hassasiyet semptomlarından olumsuz etkilenir. Bu kişiler en favori yiyecek ve içeceklerinden keyif alamaz, özellikle soğuk içeceklerin ılınmasını beklemek zorunda kalırlar.
Dentin hassasiyeti; daha çok 20-45 yaş aralığındaki kişilerde meydana gelse de, toplumda ergenlik çağlarından 70'li yaşlara kadar dağılım göstermektedir. Hassasiyet yaşlanma ile birlikte azalırken, diş eti rahatsızlığı olan bireylerde görülme sıklığı artmaktadır.
Limon gibi asit içeren meyvelerin ağız içerisinde tutulması, kola ve benzeri asit içeren içeceklerin düzenli olarak tüketilmesi dişin minesini aşındırır ve dentin tübüllerinin açığa çıkmasına neden olduğu için dişlerde hassasiyet oluşmasına neden olur. Ayrıca; yüzme havuzlarındaki klor, reflü hastalığının varlığı, kronik yaygın kusma, alkolizm, peptik ülser, ilaçlara bağlı gelişen ağız kuruluğu, diyabet (şeker hastalığı), tükürüğün tamponlama kapasitesi, pH'ı ve akış hızı; diş yüzeylerinde özellikle de diş etine komşu alanlarda farklı aşınma tiplerinin ortaya çıkmasına neden olmakta ve bu durumlar hassasiyetin artmasına neden olmaktadır.
Diş eti hastalığı sonucunda, diş etlerinde çekilme görülebilmekte ve kök yüzeylerinin açığa çıkmasına neden olmaktadır. Kök yüzeylerinin açığa çıkması sonucu dentin tübülleri açığa çıkmakta ve diş hassasiyeti artmaktadır.
Bazı kişiler dişlerini daha sert bir şekilde fırçalayarak, daha iyi temizlediklerini ya da dişlerinin daha beyaz olacağını zannederler. Yanlış diş fırçası kullanımının yanı sıra, çok sert diş fırçalamak diş etlerine de zarar verir. Fakat sert bir şekilde diş fırçalamak, diş ve diş etlerine zarar vermektedir. Diş ve diş eti yapıları kişiler arasında farklılık gösterir. Bu nedenle diş fırçası üreticileri farklı diş yapıları için farklı diş fırçaları üretmektedir. Örneğin; diş hassasiyeti yaşayan bir bireyin sert fırça kullanması yanlış olacaktır. En doğrusu diş hekiminize danışarak fırça kullanmanızdır.
Bruksizm hastanın özellikle geceleri veya gün içinde stres kaynaklı farkında olmadan dişlerini sıkması veya gıcırdatması durumudur. Dişlerini sıkan ya da gıcırdatan bireylerde, mine dokusunda aşınmalar meydana geleceği için diş hassasiyetinin görülmesi çok yaygın bir durumdur. Bruksizm sonucu, dişlerde aşınmalar veya kırılmalar görülebileceği gibi baş ve boyun ağrıları görülebilmektedir. Bruksizm için gece plağı uygulaması başta olmak üzere botoks uygulaması gibi tedavi seçenekleri mevcuttur.
Diş taşı temizliği sonucu dişlerde kök yüzeyleri açığa çıkacağı için hassasiyet, belirli bir süre artabilir. Fakat bu durum geçicidir ve diş taşı temizliği yapılmasına engel değildir. Çünkü diş taşı temizliği yapılmayan hastalarda, diş taşları diş eti hastalığının artmasına yol açacağı için diş hassasiyetinin artmasına yol açmakla kalmayıp diş kaybına bile neden olabilir. Bu nedenle 6 ayda bir ihtiyaç halinde diş taş temizliği yapılması birçok hasta için çok önemlidir. Diş eti hastalığı olan bireylerde de genelde diş hassasiyeti görülür. Bunun nedeni diş köklerinin diş eti çekilmesi sebebiyle korumasız kalmasıdır.
Birçok hasta ağız içerisinde bulunan çürüklerden habersizdir. Ağız içerisinde bulunan ve kişinin haberinin olmadığı çürüklerde, dişin en iç kısmında bulunan ve damar sinirlerin bulunduğu yapı olan pulpaya doğru ilerledikçe diş hassasiyetine neden olabilir. Bu çürükler tedavi edilmediği takdirde, ağrı artacaktır.
Geçici diş hassasiyeti, profesyonel diş beyazlatma işleminden sonra meydana gelebilir ancak prosedür sona erdikten kısa süre sonra bu hassasiyet durumu geçecektir.
Dişler, diş ve diş eti yapısına uygun bir fırçayla sert bir şekilde fırçalamadan günde en az 2 defa düzenli bir şekilde fırçalanmalı ve ağız içi temizliğin plak birikimini tamamen elimine ettiğinden emin olunmalıdır. Ayrıca diş fırçalanmasından hemen önce ve sonra asitli yiyecek ve içeceklerin tüketilmemelidir ve aşındırıcı diş macunu kullanılmamalıdır.
Tüketilen gıdalara dikkat edilmeli, asitli gıdalardan kaçınılmalıdır. Limon emilmesi gibi alışkanlıklardan uzak durulmalıdır. Asitli içecekler pipet kullanarak içilmelidir.
Diş gıcırdatma gibi bir problem varsa diş hekimine başvurulmalı ve tedavi olunmalıdır. Bu durumda diş hekimi her hastaya uygun koruyucu bir gece plağı yapar ve bunun yatarken kullanılmasını ister. Böylece uykuda yapılan sıkma veya gıcırdatma ile dişlere zarar verilmemiş olur.
Diş hassasiyetine çözüm için üretilen diş macunları tercih edilebilir.