HABER

Şok edici devlet sırları!

Şok edici devlet sırları!

İngiltere Savunma Bakanlığı, iki gün önce Ulusal Arşivlerde tutulan gizli UFO belgelerini yayımladı. Belgeler arasında İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı’nda Başbakanı olan Winston Churchill’in gizli tutulmasını istediği bir UFO vakası da vardı. UFO’ların yanı sıra, tarihte birçok hükümet gizli deneylerden suikast planlarına kadar çok sayıda sır biriktirdi. Günümüzde bu sırlar birer birer gizlilik kapsamından çıkıyor. Hangilerinin ne kadar gizli tutulmayı hak ettiğini belirlemek, on yıllarca sonra bu sırları içeren belgeleri inceleyenlere düşüyor.


Ölümünden 45 yıl sonra İngiltere’nin eski Başbakanı Winston Churchill, gizli tutulmasını istediği UFO belgeleriyle kendisinden söz ettiriyor. İngiltere Savunma Bakanlığı, Ulusal Arşivleri’nde tuttuğu UFO belgelerini kısa bir süre önce yayımladı. 5 binden fazla belge arasında en dikkat çekici olan, Churchill’in koruması olarak görev yapmış birinin torunu olduğunu iddia eden bir kişinin 1999 yılında gönderdiği mektup. Mektubu yazan kişiye göre, Churchill İkinci Dünya Savaşı’nda İngiliz Kraliyet Hava Gücüne ait bir uçağın tanımlamayan bir cisimle karşılaşması olayının 50 yıl gizlenmesi kararı verdi.


Bilgilere göre, Churchill bu konuyu dönemin ABD Başkanı Dwight Eisenhower ile paylaştı. Savunma Bakanlığı 1967 öncesindeki tüm UFO belgelerinin yok edildiğini belirtti. Ancak Churchill’in 1952 yılında UFO’lar hakkında bir rapor hazırlanmasını talep ettiği bilinen bir şey.


Soğuk Savaş'ın en gerilimli günlerinde, CIA gizli ve yasadışı bir bilimsel deney gerçekleştirdi. Proje MK-ULTRA olarak bilinen programda insanlar üzerinde LSD ve yatıştırıcı ilaçlar; hipnoz ve radyolojik ile biyolojik gazlar kullanıldı. 1973’te, CIA direktörü Richard Helms projeye dair tüm belgelerin yok edilmesi emrini verdi. Ancak bu bir yıl sonra New York Times’ın proje hakkında haber yapmasını engelleyemedi. 1975 senesinde Senatör Frank Church’ün başında olduğu Church Komitesi ve başkan yardımcısı Nelson Rockafeller’ın başında olduğu bir komisyon konuyu incelemeye başladı.


Araştırmalar, CIA’in projeye neredeyse 20 milyon dolar harcadığını, en az 30 üniversiteden akademisyenleri projeye dahil ettiğini, kobaylar üzerinde onların haberi olmadan deney yapıldığını ve proje kapsamındaki araştırmaların bir kısmının Kanada’da yürütüldüğünü ortaya çıkardı. Bazıları, projenin amacının suikast düzenlemek için insanları programlamak olduğunu öne sürdü. 1953 yılında, yazar Richard Condon, bu fikri “Mançuryalı Aday” kitabında kullandı. Bu tür çılgınca fikirleri konu alan bir diğer yapım, George Clooney’in oynadığı “Keçilere Bakan Adamlar” filmiydi.


Las Vegas’ın 120 kilometre kuzey batısında bulunan 51’inci bölge, gizli uzaylı deneyleri yapıldığı söylentileriyle meşhur. Ancak 51’inci bölgenin gerektirdiği gizlilikten kurtulan CIA ajanları 1960’larda bölgenin A-12 ve hız rekorları kıran SR-71 Blackbird gibi uçakların test alanı olarak kullanıldığını anlattı. Kendilerini “Roadrunners” olarak adlandıran ve 51’inci bölgede çalıştıklarını iddia eden bir grup, kendilerine Pan American Havayolları gibi şirketlerden nakit veya çek karşılığı ödeme yapıldığını öne sürdü.


Bölgede hala süper gizli uçak ve silah sistemlerinin test edildiği öne sürülüyor. Bu yüzden bölge gizemini hala koruyor. Ancak birçok kişi “Bağımsızlık Günü” filmindeki gösterildiği gibi bölgede uzaylılara ait cesetlerin tutulduğunu düşünüyor.


1967 yılında, bir Sovyet gökbilimci dünyanın tüm bilim insanlarını bir araya gelerek tanımlanamayan uçan cisimlerin ne olabileceğini tartışmaya çağırdı. Feliks Zigel adındaki bilim insanı, uçan dairelerinin var olduğuna kendini o kadar inandırmıştı ki şu açıklamayı yaptı: “Maalesef Sovyetler Birliği ve ABD’deki bilim çevreleri uçan dairelerinin gizemini çözmek yerine onların varlığını reddediyor” dedi.


Zigel’in iddiaları, 200 defa gözlemlediği, yüzeyi Ay’ınkinden biraz daha az parlak olan, “ışık saçan, turuncu hilal şeklinde cisimlere” dayanıyordu. Bu tür şüpheler sonunda Sovyet yetkilileri 1978 yılında UFO konusunu araştırmaya yöneltti. Araştırmada hazırlanan belgelerde, Sovyetlerin uzaylılar tarafından yapılacak bir işgali ciddi olarak değerlendirdikleri öne sürüldü.


1934 yılında, bir doktor derinliğiyle bilinen Loch Ness gölünde bir canavar gördüğü iddia etti. Eline kamerasını alan doktor, 20'nci yüzyılın sembol haline gelen fotoğraflarından birini çekti. Resimde uzun, eğimli bir boynu olan dinozor benzeri bir gölge görünüyordu.


Resmin yayılmasından sonra, binlerce insan canavarı gördüğünü iddia etmeye başladı. Birçoğu bu iddiaları reddediyordu ancak yeni ortaya çıkan belgeler eski İskoçya polis şefi William Fraser’ın Loch Ness gölünde bir canavar olduğuna inandığını, ancak bunu savunacak güce sahip olmadığı için fikrini ortaya koyamadığını ortaya koydu. İskoçya hükümeti halen canavarın varlığını onaylamamışken, ortaya çıkan belgeler canavar avcılarını umutlandırabilir.


1960-1965 yılları arasında CIA Küba’nın lideri Fidel Castro’yu öldürmek için en az sekiz suıikast planı yaptı. 1967’de hazırlanan ve 36 yıl sonra gizliliği kaldırılan bir rapora göre, CIA Castro’yu öldürmek için sigara, kirletilmiş hava, mantar ve zehirle doldurulmuş şırınga gibi planlar yaptı. Komünist liderin karizmasını çizmek için düşünülen bir planda ise, Castro’nun sakalını düşürmek için ayakkabılarının içine talyum koymayı düşündüler. Ancak bir plan vardı ki diğerlerini geride bırakıyordu: Castro’yu bubi tuzağına çevrilen bir deniz kabuğu ile öldürmek.


Plana göre, aletsiz dalış yapmaktan hoşlanan Castro’nun dalış yaptığı kıyılara bubi tuzaklı, ilgi çekecek kadar güzel deniz kabukları konacaktı. Castro, kabuğu eline aldığı anda havaya uçacaktı. CIA’in o dönem direktörlüğünü yapan Desmond Fitzgerald, planı o kadar büyüttü ki, Karayiplerde bulunan yumuşakçalar üzerinde çalışmak için iki kitap aldı.


Ağustos 2008’de, ABD Ulusal Arşivleri, CIA’in habercisi olan Stratejik Hizmetler Bürosu’na ait on binlerce belgeyi yayımladı. Belgelerde adı geçenler arasında ileride Julia Child ismiyle şef, yazar ve televizyoncu olarak tanınacak Julia McWilliams da vardı.


Fransız mutfağından yemekler sunan McWilliams'ın geçmişi çok bilinmeyen bir şey değildi. Ancak belgeler, onun İkinci Dünya Savaşı’nda hizmet verdiğini ortaya koydu. McWilliams, Fransız şefi olmadan önce su altı bombalarından köpekbalıklarını uzak tutacak teknolojinin geliştirilmesi üzerinde çalışmıştı.


Her gün yüz binlerce insan New York’taki Büyük Merkez Terminali’ne girip çıkıyor. Ancak bu terminal çok az kişinin bildiği iki gizli bölgeye sahip. Zemin katın dokuz kat altında M-42 olarak bilinen bir sığınak bulunuyor. İkinci Dünya Savaşı’nda, terminal askerlerin iletimi için kullanılırken olası bir sabotaja karşılık bu sığınak direniş noktası olarak bulunduruluyordu.


Terminalin altında ayrıca “61’inci yol” olarak bilinen, hiçbir haritada yer almayan bir demiryolu var. Bu yol özel trenlerle gelen zengin müşterileri asansör ile Waldorf Astoria oteline ulaştırmak için yapılmıştı. Bu yolu kullandığı bilinen kişilerden biri tekerlekli sandalye kullanan Başkan Franklin Roosevelt’di.


Eski Beatles üyesi John Lennon savaşı protesto etti, barışı destekledi ve bir zamanlar “Ben Walrus’um” adında bir parça yazdı. FBI’ın onu 1972’de Cumhuriyetçi Parti Ulusal Konvansiyonu öncesine takibe alması şaşırtıcı değildi. Lennon’un vizesi iptal edildi ve sınırdışı edilme süreci başlatıldı. 1972’nin başkanlık seçimleri döneminde FBI Lennon’un televizyonda katıldığı programları, konserlerini ve hatta eşi Yoko Ono’nun önceki evliliğinden olan kızının faaliyetlerini bile takip etti.


Lennon şüpheli bir davranışta bulunmadı ve FBI Richard Nixon’ın seçilmesinden aylar sonra Lennon araştırmasını sonlandırdı. 1980’de öldürülmesi ardından, tarihçi Jon Weiner, Bilgi Özgürlüğü Yasası altında FBI 'n Lennon hakkında tuttuğu belgeleri yayımlaması için 14 sene mücadele etti. Sonunda kazandı. Belgeler “The US vs. John Lennon” adlı belgeselde yer aldı.


Grigori Potyomkin, 18’inci yüzyılda yaşamış ve saraylarda entrikalar çevirmiş, düşmanlarını steplerde yok etmiş ve Rusya kraliçesi Büyük Katerina’ya kur yaptığı iddia edilmiş ünlü bir isimdi. Ülkesinin güzel çariçesini etkilemek için, efsaneye göre isminin her zaman hatırlanmasını sağlayacak bir şey yaptı. Katerina’nın 1783 yılında Kırım’daki gezisinde, Potyomkin ona imparatorluğun en güzel yüzünü göstermeyi amaçladı.


Efsaneye göre, uzaklarda kalan nehirlerin kenarlarına kartondan yapılmış birbirinden güzel kasabalar kurulmuştu. Mola verdikleri yerlerde Amazon nişancıları veya alev oyunları, Katerina’nın adının baş harflerini ortaya çıkaran havai fişeklerle o dönemin zenginliklerini aşan bir gösteri sergiledi. Tarihi çalışmalar bu hikâyenin doğruluğunu şüpheye düşürse de, efsaneleşmesini önleyemedi. “Potemkin Köyleri” hem o bölgenin insanları, hem de acımasız rejimler tarafından dışarıdan gelenleri kandırmak için sıkça kullanılan sahte bir kurguyu temsil ediyor.

En Çok Aranan Haberler