Malatya'da 3 kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi olayı ile ilgili olarak Ankara'dan Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na ve Malatya Emniyet Müdürlüğü'ne gelen bir ihbar mektubu üzerine ayrı bir soruşturma açıldı.
İhbar mektubu sebebiyle Zirve Yayınevi olayının şüphelilerinin ifadeleri cezaevinde alınarak, "480 bin YTL çek, 350 YTL nakit ve İncirlik Üssü'nden yurtdışına kaçırılma" iddiaları da soruldu. Ankara'dan M.Ş. adlı şahıs tarafından 12 Aralık 2007 tarihinde posta yoluyla Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı ile Malatya Emniyet Müdürlüğü'ne gönderilen bir ihbar mektubunda 3 kişini öldürüldüğü Zirve Yayınevi olayı ile ilgili olarak ilginç ve şok ifadeler ileri sürülüyor. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 25 Aralık 2007 tarihinde kayıt altına alınarak CMK 250. maddesi kapsamında Cumhuriyet Savcılığı'nca soruşturma açıldı.
"Malatya kitapevi cinayetini gerçek yüzü" başlıklı ihbar mektubunun girişinde olayın misyonerlik faaliyetlerindeki Alman ekolü ile ABD ekolü arasındaki rekabetten dolayı çıktığı ileri sürülerek, Amerikalılar'ın misyonerlik faaliyetlerinde Alman ekolünün ön plana çıkmasından rahatsızlık duyduğu ve Almanlar'ın tasfiye edileceği iddia ediliyor. Mektupta, "13.12.2004 tarihinde kripto göreve çağrılmış ve operasyon emri verilmişti. Özellikle İstanbul, Nevşehir, Kayseri, Adana, Mardin, Şanlıurfa, Van,
Diyarbakır'ı anlatmayacağım. Çünkü yakın zamanda oralarda da önemli olaylar olacak. Kripto bugünden sonra hızla sonuç alıcı eylemler sergileyecektir. Türkiye'yi kana bulanacaktır" iddiaları yer alıyor.
Bir avukatın açık adı verilerek, bu avukatın, misyonerlik eylemleri için yüklü paralar verilerek görevlendirildiği ve Zirve Yayınevi olayını gerçekleştirdiği iddia edilen mektupta, olaydan önce Zirve Yayınevi'ndeki Martin adlı görevlinin hedef gösterilerek Türkiye'yi terk etmesini sağlandığı ileri sürülüyor. Mektupta Martin adlı görevlinin de Malatya'yı terk etmeden önce Malatya'da şehrin güneyindeki korkunç bir vadinin içine indirilerek bazı gençler tarafından tehdit edildiği de belirtiliyor.
Zirve Yayınevi olayına karışan gençlerin eylemden sora yurt dışına kaçırılarak eylemin faili meçhul kalacak şekilde planlandığı iddia edilen mektupta şu iddialar yer alıyor:
"Eylem gerçekleştikten sonra İncirlik üzerinden kaçırılacaklardı. Gençlere 480 bin YTL'lik çek ve 350 YTL de nakit ödenmişti. Çocuklar böyle aldatılmıştı. Olay çocukların şoven duygularla işlemiş oldukları bir cinayet süsü verildi. İlçelerle birlikte Malatya'da toplam 98 ev kilisesi bulunmaktadır. Bunlardan sadece 18 tanesini
Amerikalılar kontrol ediyor. Diğerlerinin tamamını Almanlar kontrol ediyor. Tilman kardeşin eşi Suzanna ve çocuklarının korunması da aciliyet buyurmaktadır".
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmalar esnasında mağdur avukatlarının reddi hakim talebinde de bulunacağı ileri sürülen mektupta, "Misyonerlik Türkiye'de hukuki bir boyut kazanmıştır. Davada misyonerliğin yargılanması sağlanarak ve beraat etmesi için gerekli parasal ve siyasal her türlü destek sağlanacaktır. Basın yönlendirilecek, mahkeme baskı altında tutulacaktır. Gerektiği zaman ABD Elçiliği de dahil davaya müdahil olması sağlanarak reddi hakim talebinde bulunulacaktır" iddiaları yer alıyor.
ZİRVE OLAYININ ŞÜPHELİLERİNİN İFADELERİ CEZAEVİNDE ALINDI
Zirve Yayınevi davasında mağdur avukatları arasında bulunan bir avukat ile ilgili olarak ilginç iddiaların yer aldığı ihbar mektubu üzerine açılan soruşturma kapsamında Malatya E Tipi Cezaevi'nde bulunan olayın şüphelilerinin ifadesi alındı. Olayın şüphelilerinden Cuma Özdemir verdiği ifadesinde, "Dilekçeyi gönderen şahısı tanımam. O.K.C. adlı avukatı ilk kez duruşma salonunda gördüm. Daha önceden bu avukatla tanışıklığım yoktur. Olayı gerçekleştirmem için bana 480 bin YTL değerinde çek ile 350 YTL nakit para veren kimse olmadığı gibi, böyle bir vaatte de bulunulmadı" ifadelerini kullandı.
Olayın şüphelilerinden Salih G. ise "Ben O.K.C. isimli avukatı olay öncesinde tanımam. Davanın ilk celsesinde gördüm. Olaydan önce avukat O.K.C. ile görüşmem olmamıştır. Bana veya birlikte olaya karıştığım diğer şüphelilere 480 bin YTL değerinde çek ile 350 YTL nakit para verildiği konusunda benim bilgim yoktur. Olaydan sonra İncirlik üssünden yurtdışına kaçırılacağımız ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır. Ben olayın Alman ve Amerikan ekollerinin çatışması nedeniyle gerçekleştirildiği yönünde bir bilgiye sahip değilim" şeklinde ifadeleri ileri sürdü.
Olayın kilit ismi Emre G. ise cezaevinde verdiği ifadesinde, "O.K.C. adlı avukatı tanımadığım gibi duruşma sırasında simasını görmediğim için hatırlamıyorum. Bugüne kadar kendisi ile herhangi bir şekilde tanışmadım. Beni ve arkadaşlarımı olaya yönlendiren kimse olmamıştır. Olaydan sonra bizim İncirlik Üssü'nden yurtdışına kaçırılacağımız ve bu olay için 480 bin YTL'lik çek ile 350 YTL nakit para verildiği şeklindeki beyanlar kesinlikle yalandır. Ben böyle bir çek ve parayı kimseden almadım.
Arkadaşlarımdan da bu yönde bir bilgi almadım. İlk defa sizden duyuyorum. Olayın Alman ekoli ile Amerikan ekolinin çatışmasından meydana geldiği yönündeki iddialarında yalan olduğunu düşünüyorum. Benim bu konu ile ilgili bir bilgim yoktur. Dilekçenin beni ilgilendiren bölümleri tamamen hayal ürünüdür" ifadelerini kaydetti.
CUMHURİYET SAVCILIĞI İSMİ VE ADRESİN ARAŞTIRILMASINI İSTEDİ
Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılı upta şu iddialar yer alıyor: "Eylem gerçekleştikten ğı'na gönderilen bir yazıda ise, mektubu gönderen M.Ş. adlı şahıs ile ihbar mektubunun üzerinde yer alan adresin doğru olup olmadığının tespit edilmesi istendi. Bu arada, ihbar mektubunda tanınmış çok sayıda kişinin ismi verilerek, bunların misyonerlik ve ABD çıkarlarına engel oldukları için öldürülecekleri iddia ediliyor. Listede üst düzey komutan, rektör, öğretim üyesi, gazeteci, siyasetçi, cemaat lideri ve Hıristiyan cemaatinin içindeki bazı isimler yer alıyor.