Belgrad çok da büyük olmayan bir şehir. Yürüye yürüye gezebilirsiniz. Genellikle yolunuz bir süre sonra aynı caddelere çıkıyor. Şehrin içinden Sava ve Tuna nehirleri geçiyor. Sava nehri kenarında bar hopping yapabileceğiniz bir sürü hoş mekan var. Şehrin büyük kısmında olduğu gibi burada da binalar savaştan veya eskilikten çok yıpranmış ama mekanların içine girdiğinizde çok hoş yerlerle karşılaşabiliyorsunuz.
Arada bir pizza molası veriyoruz. Aşağıdaki yer odun ateşinde pizzalarını yapıyor. Tavsiye edebiliriz. Yazdığımız her yere tavsiye edebiliriz diyoruz, çünkü ne yediysek çok lezzetliydi!
Arkadaşımıza gece içtikten sonra yiyebileceğimiz bol etli sokak yemeği nedir dedik. Bize Pljeskavica Bar'a götürdü. At heykelinin (prens aslında ama herkes at diyormuş) etrafında bunlardan birkaç tane var. 250 gr köfteyle fantastik hamburgerimsilerden yapıyorlar. Köfte siz beklerken hazırlanıyor, ızgarada pişiyor. Üstüne soslar ve garnitürler ekletiyorsunuz.
Son gün de Knez Mihailova Caddesi'nde bir yerlerde yiyelim dedik. Hoşumuza giden bir tanesine oturduk. 2 bira, Sırp salatası (Yunan salatasının rendelenmiş peynir ve sirke ile yapılanı denebilir), tavuk suyu çorba ve aşağıdaki kocaman köfteli yemeği söyledik. Şehrin en turistik yeri. Toplamda 40 TL bile ödemedik.
Bizim için bir mabed haline gelen Moritz Eis. Kendisi ile ilk günümüzde tanıştık. Çeşit çeşit dondurmaları var. Baklavalı dondurma bile üretmişler. Bize biraz çakma geldi baklavalı ama olsun denenebilir.
Daha çok yemeklerden bahsetmiş olduk. Belgrad’da gördüğümüz diğer yerler ve graffiti sanatı için blogumuzu ziyaret edebilirsiniz.