Kış aylarının gelmesiyle birlikte gribal enfeksiyon hastalıkları görülmeye başladı. Son bir haftadır neredeyse tüm aciller grip virüsü nedeniyle dolup taşıyor. Çocuğu, genci, yaşlısı herkes hasta. Peki, ortalıkta dolaşan yoğun salgının sebebi ne? Herkes bu sorunun cevabını merak ederken Mynet'e özel açıklamalarda bulunan Medipol Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof.Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu son 10 gündür yaygın olarak görülen virüs hakkında konuştu. Akkoyunlu, savunma sistemini güçlendirebilecek en önemli etkeni de açıkladı.
Okullardan bulaşan virüsler ailelere oradan da ortak alanlara sirayet ediyor. Son günlerde hastanelerin acillerine başvuran vakalarda en yaygın belirtiler arasında yüksek ateş, kas ağrısı, bel ve eklem ağrıları, ağır halsizlik yer alıyor. Covid-19 ile benzer semptomlar dikkat çekiyor. Konu hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, "Yaklaşık olarak son 10 günden beri yine influenza ve koronavirüs enfeksiyonunun yoğun bir şekilde salgın yaptı. Aynı zamanda zatürre (pnömoni) daha sık görülmeye başladı." dedi.
İşte röportajdan önemli başlıklar:
Kış ayları genel olarak üst solunum yolu enfeksiyonlarının ve zatürrenin yoğun olarak görüldüğü aylardır. Bu yaklaşık olarak 1840'lardan beri influenza salgınıyla beraber başlamış, her kış ayında kuzey yarım kürede influenza salgının veya diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarının getirdiği salgınlar ve buna bağlı bazı sıkıntıları görebiliyoruz.
Son dönemlerde özellikle bundan birkaç ay önce influenza salgını yine başat bir şekilde ortadaydı. Havaların biraz daha toparlaması ile beraber bu salgının etkileri azaldı diyebiliriz fakat yeniden yaklaşık olarak 10 günden beri yine influenza ve koronavirüs enfeksiyonunun yoğun bir şekilde salgın yaptığını söyleyebiliriz. Bununla beraber bu salgınların oluşturduğu savunma sistemindeki zafiyete bağlı olarak akciğerde zatürreler (pnömoni) daha sık görülmeye başladı.
Bununla birlikte hastaneye yatışlar arttı. Bunu net bir şekilde polikliniklerimizde gözlemleyebiliyoruz. Normalde bu gidişat kış aylarında beklediğimiz bir tablo. Bu tür salgınları dalgalı bir seyir izliyor. Son 10 günden beri de özellikle bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Hastalarımızdan aldığımız örneklerde en yoğun olarak influenza ve koronavirüs enfeksiyonlarını görüyoruz. Bunula birlikte diğer virüs ve bakterilerin yaptığı etkenler de salgında rol alıyor ve etkilerini görüyoruz.
Kış aylarında artan salgın okulların açılmasıyla beraber net bir şekilde ortaya çıkıyor. Okulların açıldığı ilk hafta polikliniklerde hasta yoğunluğu düşük olurken üçüncü hafta bu sayı zirveye ulaşıyor. Birinci aydan sonra ise erişkinlerde hastalığın etkileri ortaya çıkıyor. Kış aylarında kapalı ortamda insanlarda bir arada çalışmak veya toplu taşıma araçlarıyla seyahat etmek zorunda kalan kişilerde semptomların hızlı bir şekilde yayıldığını söyleyebiliriz.
Hastalığın etkilerine baktığımız zaman özellikle koronavirüs enfeksiyonunda eklem kas ağrılarını çok yoğun bir şekilde görüyoruz. Özellikle kalça ve sırt bölgesinde yoğun ağrılar meydana geliyor. Hastaneye yatmak zorunda kalan, yoğun bakıma yatan ve hatta hayatını kaybeden hastalarımız da var.
İnfluenza olanlarda semptomlar daha çok üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde öksürük, hapşırık, burun akıntısı ve bazen sinüzit şeklinde devam edebiliyor. RSV virüs grubunda daha çok hapşırık, burun akıntısı ve rinit şeklinde bir gidişat var. Virüsün türüne göre değişen bu semptomlar kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bazen influenza zatürre yaptığı zaman Covid-19'da olduğu gibi kas-kemik ağrıları ve yüksek ateşle beraber seyredebiliyor.
Özellikle son bir haftadır bize gelen influenza vakalarında yüksek ateşi, halsizlik ve kırgınlığı daha yoğun görmeye başladık.
Önlemler açısından anaokuluna giden çocuğunuz var ise mümkünse okulun havalandırmasını takip etmek, beraber teneffüse çıkmamasını sağlamak ve özellikle eğitim sırasında mümkünse maske takmak etkili olabilir. İlkokuldan sonraki çocuklarımıza ise yine maske takmanın önemini ve arkadaşlarıyla yakın temasta bulunmamalarını gerektiğini anlatmak gerekiyor. Musluk, sabun gibi hijyen araçlarının kolay ulaşılabilir olması lazım. Aile içinde özellikle yaşlı ve ek hastalığı bulunan kişilerle teması azaltmak, bulundukları ortam havasını temiz tutmak, mesafeyi korumak ve maske takmak hayati öneme sahip.
Genel önlemler açısından savunma sistemini güçlendirmek çok önemli. Savunma sistemini etkileyen en önemli şey egzersiz ve uykudur. Düzenli, yeterli uyku ve egzersiz savunma sistemi için çok önemli. Hareketsiz kalmamalı ve aşırı egzersizden de kaçınmalıyız. Günlük 10 binin üzerinde adım atmak bu açıdan önemli. Düzenli ve dengeli beslenme de önemli. Protein, mevsim sebze ve meyveleri tüketmeliyiz.
Narenciye ve sarımsakta bulunan kuersetin özellikle savunma sistemini akut enfeksiyon açısından çok ciddi bir şekilde güçlendiriyor. Bu madde, mandalina, mandalina kabuğu, portakal, sarımsak, zeytin, zeytinyağı ve zeytin yaprağı gibi besinlerde bulunuyor. Savunma sistemini güçlendiren bu madde üst solunum yolu enfeksiyonundan koruyor. Bu dönemde zeytin yaprağı çayı içmek çok etkili. Yine içinde uçucu yağlar bulunan kekik buğusu veya kekik çayı tüketimi tüketmek de faydalı.
Bunların dışında önem vermediğimiz en önemli etken hayata pozitif bakış açısıdır. Depresif kişilerde üst solunum yolu enfeksiyonuna karşı savunmamızı sağlayan hücrelerde ciddi bir azalma meydana geliyor. Bu dönemde en azından hayata bakış açımızı daha olumluya çevirirsek bu bile başlı başına savunma sistemimizi güçlendirecek olan bir parametre.
Okuyucu Yorumları 15 yorum