Son dakika haberi: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunmuş, saat 22.00'yi işaret ederek, "Kaçış planının anatomisini ifşa edeceğim" demişti. Kılıçdaroğlu, saat 22.00'de sosyal medya hesabından "Onlar kaçacak yer ararken, bizim başka memleketimiz yok. Biz bir yere gitmiyoruz, bu devleti birlikte ayağa kaldıracağız. Başını dik tut sevgili halkım. Sen varsın ve daha iyisini hak ediyorsun. Geliyor mutlu, huzurlu günler!" notuyla bir video paylaştı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, canlı yayında sert tepki gösterdi. İşte son dakika gelişmesinin detayları...
Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Son 10 yıldır Türkiye'nin dış politikada ya da terörle mücadeleyle ilgili büyük operasyonlar başlatacağı zaman gündemi değiştirmeye dair tartışmaların açıldığını belirten Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye'ye yönelik yeni bir operasyon başlatılacağı açıklamasının ardından yine bu şekilde bir saldırı geleceğini değerlendirdiklerini söyledi.
Çelik, daha önceki iddialarına ilişkin de belge paylaşacağını bildiren ancak paylaşamayan Kılıçdaroğlu'nun, bir kere daha Yassıada zihniyetinin kara propagandasını yeni bir aşamaya taşıdığını, Cumhurbaşkanlığı makamına karşı nefret siyaseti dili kullandığını ve aile değerlerini hedef alan çirkin bir kampanyayı tekrar güncellemeye çalıştığını anlattı.
Kılıçdaroğlu'nun her hafta bir devlet kurumunu ya da bir sivil toplum örgütünü hedefe koyarak nefret ve kin siyaseti kampanyası yürüttüğünü kaydeden Çelik, şöyle devam etti:
"Bu o bildiğimiz, alışık olduğumuz AK Parti'nin iktidara geldiğinden beri mücadele ettiği bir şeydir, vesayet siyasetidir. Bu Yassıada zihniyetinin zaman zaman çeşitli şekillerde görünümü olarak gündeme gelen sinsi bir kampanyadır. Buna da en sert karşılık vereceğiz. Ondan sonra da Sayın Kılıçdaroğlu 'Siyasetin dili niye sertleşiyor?' demesin. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını kimse tehdit edemez. 'Siyaseti niye kutuplaştırıyorsunuz?' demesin. Hiç kimse aile değerlerini hedefe koyamaz. 'Siyaset niçin bu kadar sertleşiyor demesin. Çünkü vatandaşı hedef gösteren kendisi, sivil toplum örgütlerine hedef gösteren kendisi, devlet kurumlarını, kamu çalışanlarını hedef gösteren kendisi. Bizim demokratik ödevimiz, demokratik vazifemiz bu tehditlere direnmektir. Bunlara siyaset ve hukuk dairesinde gerekli karşılıkları en gür şekilde vermektir. Bunu da vermeye devam edeceğiz."
Numan Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başları ise şu şekilde:
Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu'nun siyasette izlediği üslubunun ibretamiz olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
"Sürekli saldıran, sürekli nezaketsizlik kalıplarıyla konuşan, sürekli bir saldırganlık içerisinde. Belki kendisinin adaylığıyla ilgili şüpheler, sorular artıkça kendi tarafını da konsolide etmek için bir tavır içerisinde. Yalan söyleyerek, hakaret ederek, tehdit ederek. Bu tarz, Türkiye siyasetini kirleten bir tarzdır. Zehirli bir dildir. Haksız bir dildir. Söyledikleri aynı zamanda büyük bir mantık hatası ve çelişkilerle dolu. Dolayısıyla bu nefret dilini, nezaketsizliği, saldırganlığı kategorik olarak reddediyoruz. Bu doğru değildir. Türkiye siyasetine yapılmış olan büyük kötülüklerden birisidir."
Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu'nun kaçmayı en iyi bilenlerden biri olduğunu, 15 Temmuz akşamında nereye kaçtığını ve gizlendiğini herkesin bildiğini söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:
"15 Temmuz'da can pahasına demokrasi mücadelesi veren Sayın Cumhurbaşkanımızı ve etrafındaki insanları 'kaçacaklar' diye bir şekilde töhmet altında bırakmak da tam manasıyla edepsizliktir. Bir anlamda kendi geçmişlerindeki o kaçışların hatırlatılmasından da duydukları rahatsızlıktır. İki tane vakfı hedef alarak ortaya koymuş olduğu tamamıyla FETÖ vari bir söylemdir. Bu yaptıklarıyla tamamıyla FETÖ'nün amaçlarına hizmet ediyorlar. Bunun nefret, kutuplaştırma, ötekileştirme ve çatışma dilini artırmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyeceğini kendisinin görmesi lazım. Bizim siyaset ve devlet geleneğimizde böyle bir şey yok."
Hamza Dağ'ın yaptığı açıklamadan satır başları:
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da Kılıçdaroğlu'nun iddialarına sosyal medya hesabından paylaştığı mesajlarla tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu'nun "kendisine verilen görevi yerine getirdiği"ni ifade eden Dağ, Kılıçdaroğlu'nun "FETÖ sözcülüğü" yaptığına dair iddiaları paylaştı.
Dağ, mesajında şunları kaydetti:
"Kaçacak' dediğin lider hiçbir zaman kaçmadı, her zaman milletinin yanında oldu. O lider ki 15 Temmuz gibi bir günde milletine liderlik etti, 'topunuz gelin' diyecek cesareti gösterdi. Peki ya sen? Bir zavallı gibi tankların arasından kaçtın, olanları evde izledin ve seni yine sahaya sürüyorlar. Yalan, çamur ve iftira siyaseti yoluyla gündeme gelmek için her ne yaparsan yap, liderlik yapamayacak silik bir kişilik olduğunu gizleyemeyeceksin. Cumhurbaşkanımız yine kazanacak. Sen de bunu mutfağından izleyeceksin."
Fahrettin Altun'un açıklamalarından satır başları da şu şekilde:
Ne yaparlarsa yapsınlar bürokratlar pirim vermeyecek. 15 Temmuz'da kimin kaçacak delik aradıklarını gördük.
Bu çaresizlik ve acziyetin göstergesidir. Yaptıkları tek şey yalan terörüdür. İsmi anılan vakıflar açık ve şeffaftır. Vakıflarımız Türk öğrencileri destekleme gayretindeler.
Sayın Cumhurbaşkanımız hukuki mücadelesini verecektir.
TÜRGEV ve Ensar Vakfından Kılıçdaroğlu'nun iddialarına tepki
TÜRGEV ve Ensar Vakfından yapılan açıklamada, ilim mertebesinin en yüksek mertebe olduğuna asırlardır inanan Türk toplumunun öğrenci okutma misyonunu çoğunlukla vakıflar aracılığıyla yürüttüğü, bu çerçevede pek çok vakıf gibi TÜRGEV ve ENSAR Vakfının da bu misyonla kendi öz kaynaklarıyla bugüne kadar on binlerce öğrenciye eğitim desteği sağladığı belirtildi.
TÜRGEV ve ENSAR Vakfının kuruldukları günden bu yana değişmeyen vasıflarının, gençleri çağın değişen şartlarına göre desteklemek ve her dönemde karşılaştıkları meydan okumalar karşısında yanlarında olmak olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Devletimizin yurt içinde ve yurt dışında çeşitli projelerle ve burslarla desteklediği gençler, kendi alanlarında en yetkin üniversitelerde, kurumlarda ve enstitülerde eğitim görmekte, bu çerçevede Amerika Birleşik Devletleri'ne de her yıl çok sayıda gencimiz gitmektedir. Bugünün şartlarında, kendisini bölgesel ve küresel bir güç olarak tanımlama iddiasındaki ülkesine, iddia sahibi olduğu her alanda katkı vermek isteyen ve bu nedenle yurt içinde ve yurt dışında eğitim olanaklarının ardına düşmüş olan dinamik genç nüfusumuzun başta ABD olmak üzere birçok ülkede güvenli ve sağlıklı barınma ve burs imkanlarına kavuşturulması TÜRGEV ve ENSAR Vakıflarının, durmaksızın güncellenen toplumsal fayda yaklaşımları içerisinde de yerini almıştır. Bu çerçevede bu iki vakıf güçlerini birleştirmiş ve ABD'de yerleşik Türk toplumunun da taleplerini ve desteğini arkasına alarak TÜRKEN Vakfının kuruluşuna önderlik etmiştir. Amerikan makamları geçtiğimiz yıl, ABD'de mukim Türk vatandaşları tarafından yönetilen TÜRKEN Vakfını FARA olarak bilinen yasal çerçeve içerisine almak istemişler, bu çerçevede gerekli yasal prosedürlerin tamamlanmasının ardından geçtiğimiz günlerde kayıt işlemini tamamlamışlardır. Bu kayıt işlemi ABD yasalarına bağlı çalışan vakfın, denetime açık ve şeffaf yapısının doğal bir sonucudur ve dileyen herkesin ulaşabileceği dokümanlar Amerikan Adalet Bakanlığının sitesine yüklenmiştir."
"TÜRKEN Vakfı şimdiden bulunduğu ülkede saygın bir konuma ulaştı"
Açıklamada, ABD yasalarına göre kurulan ve yine ABD yasaları çerçevesinde faaliyet gösteren TÜRKEN Vakfının, ABD'ye okumak üzere gelen Türk gençlerine barınma ve burs imkanları sunan, onların bulundukları çevreyle uyumlu ve sağlıklı bir eğitim yaşamı geçirmeleri için çeşitli faaliyetler düzenleyen bir vakıf olduğu bildirildi.
Attığı her adımı şeffaf ve hesap verilebilir olan, ABD makamları tarafından denetlenen TÜRKEN Vakfının şimdiden bulunduğu ülkede saygın bir konuma ulaştığına dikkat çekilen açıklamada, bu saygın konumun, vakfın ABD'de yaşayan başta Türk toplumu olmak üzere pek çok önde gelen toplum lideri tarafından desteklenmesini ve kalabalık bağış organizasyonlarıyla kendisine kaynak sağlamasını da beraberinde getirdiği belirtildi.
ABD'ye okumak üzere gelen Türk gençlerinin ilk ve en önemli ihtiyacının barınma olduğunun anlaşılmasının ardından toplanan bağışlarla New York'ta bir yurt binasının inşa edilmesinin bir ihtiyaç olarak öne çıktığı aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Bu çerçevede yerel bağışçılar dışında TÜRGEV ve ENSAR aracılığıyla birçok hayırsever bu prestijli projenin parçası olarak yurt dışındaki Türk öğrencileri destekleme yoluna gitmişlerdir. Önümüzdeki yıl açılması planlanan ve son derece etkin bir bütçe kullanımıyla hayata geçirilen yurt binası sadece orada konaklayacak olan Türk öğrencilerin değil yurt dışındaki Türk toplumunun ve ülkemizin gururu olmaya adaydır. Böylesine büyük ve değerli bir vizyonun eseri olan çalışmaların ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarını gururlandırması gereken bir projenin, yalanlara ve iftira kampanyalarına malzeme yapılarak lekelenmeye çalışılmasının arkasındaki motivasyonu anlamakta güçlük çekiyoruz. Amerikan makamlarıyla paylaşılmış ve açık kaynaklardan dileyen her vatandaşın ulaşabileceği bilgilerin, gizemli bir havayla adeta servis edilmesini ve ülkemize dönük bir lekeleme kampanyasının piyonu olunmasını esefle kınıyoruz. Hiçbir yasal ve ahlaki dayanağı olmayan, baştan sona bir FETÖ kumpası görüntüsünü andıran bu akıl ve izan dışı iddiaları cevaplamaya tenezzül etmemiz, iddia sahiplerine biçtiğimiz değerden değil kamuoyuna duyduğumuz saygıdandır. Takdir yüce milletimizindir."