Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Angola, Togo ve Nijerya ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Batı Afrika turu kapsamında 17 Ekim'de başlattıkları resmi ziyaretleri verimli şekilde tamamladıklarını bildiren Erdoğan, böylece bugüne kadar 30 ayrı Afrika ülkesine toplam 41 ziyaret yapmış olduklarını söyledi.
Sadece bu tablonun bile tek başına Türkiye'nin Afrika kıtasıyla ilişkilerini geliştirme konusundaki kararlılığının somut göstergesi olduğuna işaret eden Erdoğan, bu seyahatte Angola, Togo, Burkina Faso, Liberya ve Nijerya cumhurbaşkanlarıyla yaptığı görüşmelerde, ikili ilişkiler ile bölgesel konuları etraflıca ele aldıklarını aktardı.
Angola'da, Angola Ulusal Meclisine hitap ettiğini, Türkiye-Angola İş Forumu'nda karşılıklı yatırım ve iş imkanlarını değerlendirdiklerini dile getiren Erdoğan, Angola Cumhurbaşkanı Joao Manuel Lourenço ile eğitimden güvenliğe, ekonomiden kültürel hayata kadar her alanda ilişkileri geliştirme konusunda bir kez daha mutabık kaldıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Togo temaslarının bu ülke ile son dönemde bakan düzeyinde gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretlerle yakalanan ivmeyi daha da güçlendirdiğine işaret ederek, Togo Cumhurbaşkanı Faure Essozimna Gnassingbe ile terörle mücadele ve bölgesel meseleler başta olmak üzere birçok konuyu ele aldıklarını, siyasi ve askeri alanda iş birliğini ilerletme arzusunu teyit ettiklerini söyledi.
Lome'de ayrıca Burkina Faso Cumhurbaşkanı Christian Kabore ve Liberya Cumhurbaşkanı George Manneh Weah ile de görüştüklerini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Dört lider, bir çalışma yemeğinde ayrıca bir araya geldik. Bu liderlerle yaptığımız görüşme sonunda yayınladığımız bildiride, diğer pek çok hususun yanı sıra güvenlik alanında iş birliğimizi güçlendirme kararına da vardık. Bu kapsamda dört lider olarak FETÖ, Boko Haram, El Kaide, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı hiçbir ayrım gözetmeden daha etkin mücadele etme hususunda mutabık kaldık. Nijerya Cumhurbaşkanı Buhari ile görüşmemizde de ülkelerimiz arasındaki ilişkileri tüm veçheleriyle gözden geçirdik ve iş birliğimizi pekiştirecek anlaşmalar imzalayarak ziyaretimizi taçlandırdık. Afrika vizyonumuz karşılıklı saygı temelinde kazan-kazan ilkesine dayanıyor. Afrika'yı pazar değil, ortak olarak görüyoruz. Bazı ülkelerin Afrika kıtasına bizim gibi iş birliği perspektifinden değil, çıkar penceresinden baktıklarını gayet iyi biliyoruz. Kibir üzerine bina edilmiş bir bakış yerine iş birliği, dayanışma, ortak tarih, bilgi, birikim ve tecrübe paylaşımı üzerine inşa edilmiş bir Afrika yaklaşımını savunuyoruz. Afrikalı dostlarımızın da bizim bu samimi yaklaşımımızın farkında olduklarını memnuniyetle görüyoruz."
İstanbul'da yapılacak Üçüncü Türkiye-Afrika Ekonomi ve İşbirliği Forumu'nun kapanış oturumuna katılacaklarını bildiren Erdoğan, yine İstanbul'da 17-18 Aralık'ta Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nde kıta ile bağları ve iş birliğini taçlandıracaklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika ziyaretine ilişkin değerlendirmesinin ardından basın mensuplarının sorunlarını yanıtladı.
Gazetecilerin, "Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Bayraktar'ın vefatı nedeniyle başsağlığı dileklerini iletmeleri" üzerine Erdoğan, "Allah razı olsun, sağ olun. Gerçekten Özdemir Bey için son zamanlarda hep yerli-milli ifadelerini kullanıyoruz. Bütün bunların yanında onunla yaklaşık 40 yıllık ağabey-kardeşliğimiz var, dostluğumuz var." karşılığını verdi.
Kendisinin Refah Partisi İl Başkanı olduğu dönemde, Bayraktar'ın da il yönetim kurulunda bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Muhterem bir insandı, mütevazı bir insandı, işinin dört dörtlük ehli bir insandı. Evlatlarını da gerek Haluk gerek Selçuk gerek Ahmet olsun, hepsini bu vatan için çok çok iyi yetiştirdi. Sürekli büyüyen, gelişen bir yatırımın içerisinde oldular. İHA, SİHA alanına girişleri gerçekten çok daha farklıydı. Bir defa kararlı bir insandı. Bir şeye azmettiği zaman, üzerine giderek onu bitirme noktasında güçlü bir azmi vardı. Nitekim bu İHA,SİHA'ların geliştirilmesi de böyle oldu. İlk başbakan olduğumuz dönemde, malum Amerika, İHA olayında işi biraz gevşetti, uzattı. Çok uzun sürmedi, Özdemir Ağabey, İHA ile ilgili adımı çocuklarıyla beraber attı. Tabii o zaman küçük bir atölye gibi bir yerde işe başladı, ardından işi geliştirip büyüttü. En önemli yanı da bu adımları attıktan itibaren oğulları Haluk ve Selçuk'la beraber kah Güneydoğu kah Doğu Anadolu'da bizim askerlere bunların uçuştaki eğitimini veriyorlardı. Bunlardan bir tanesi de Yarbay'ımız Melih Gülova'ydı. O Yarbay'ımız daha sonra şehit olmuştu. Orada onlara verilen eğitimin videolarını, fotoğraflarını bana gösteriyorlardı. Böyle bir aşkla bu işleri sürdürüyordu. Hatta 'Yarbay'ım sana verdiğim sözü tutacağım, hiç endişe etme' diye bir ifadesi de vardı ve verdiği sözü tuttu, o Yarbay'ın katillerini hep gömdük."
Bayraktar'ın çok uzun süredir rahatsızlığının olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Afrika'ya hareket etmemden bir gün önce hastaneye varıp kendisiyle helalleştim. Helalleştikten sonra da yola çıktık. Mekanı cennet olsun. Rabb'im inşallah sevgili habibine hep birlikte bizi komşu eyler. Tabutunu fabrikaya getirdiler. Orada 3500-4000 genç mühendis var, onlarla da helalleşti. Hamdolsun çocukları da aynı şekilde babalarının izinden gidiyorlar." ifadelerini kullandı.
"Afrika temaslarınız uluslararası medyada da geniş yer buldu. Ziyaret ettiğiniz üç ülkede de Türkiye'ye ve şahsınıza yönelik yoğun sevgi ortaya kondu. Bugüne kadar 30 ayrı Afrika ülkesine toplam 41 ziyaret gerçekleştirdiniz. Afrika neden önemli?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Arkadaşlarla bir plan yapmıştık. Togo'da yaptığımız görüşmede de gündeme geldi. Bu planda da nasip olursa inşallah Liberya, Burkina Faso gibi birbirine yakın olan diğer ülkeleri ziyaret edeyim diyorum. Özellikle Sahraaltı bölgesini dolaşalım istiyorum. Güney Afrika'ya daha önce gittim ama güneye doğru da inip buraya bir daha gitmekte fayda var. Güney Afrika, tabii bölgenin adeta en diri ülkesi. Üstelik savunma sanayisinde de Güney Afrika çok güçlü. Birlikte atabileceğimiz çok güçlü adımlar var. Tabii FETÖ'nün de maalesef Nijerya'da ciddi bir altyapısı var. Burada Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari ile etraflıca bunları görüştük. Şimdi 'İstihbarat başkanlarımıza talimatı verelim' dedik, mutabık kaldık ve istihbarat başkanlarımızı çalıştırıp, Nijerya'da da FETÖ'nün üzerine gideceğiz. Burada bir üniversitesi, bir de hastanesi falan var. Bunları devralma talebimizi de görüştük. Dedi ki 'Ben o zaman size Sağlık Bakanı'mı göndereyim, sizdeki sağlık sistemini ve hastaneleri yerinde incelesin. Sizin bu alanda başarılı olduğunuzu biliyorum.' 'Buyursunlar, gelsinler' dedik. Şimdi Sağlık Bakanı'nı kısa zamanda Türkiye'ye gönderecek."
Türkiye'nin Afrika'daki bu dönüşümünün durmaması gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Afrika'da bizim yapacağımız daha çok işler var. İş adamlarımızın Angola'daki toplantısı gayet verimli oldu. Ama yetmiyor, bundan sonra bunun takibi gerekiyor." dedi.
Angola'nın en önemli özelliğinin, yeraltı zenginliklerinin fazlalığı olduğunu, ülkede altın, bakır, çinko ve kurşunun bulunduğunu aktaran Erdoğan, "Bizimle bir paylaşım içerisinde kazan-kazan esasına göre adım atın diyorlar. Elmas yatakları da çok ileri derecede. Fransızlar bunları sömürdü. Ama bunlar bu işin farkına çok geç vardılar." diye konuştu.
Türkiye'nin derdinin buraları sömürmek olmadığının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Tam aksine biz 'Yardımcı olalım, hem onlara kazandıralım hem de biz kazanalım' diyoruz. Mesela Angola petrol noktasında da bayağı iyi yerde. O adımları atacak olursak bunlarla beraber bizim yatırımcılarımız, girişimcilerimiz de çok ciddi kazanım sağlarlar. Angola'da şu anda bizim yatırımcılarımız yatırım içinde. Burada aynı zamanda çeşitli liman vesaire gibi çalışmalarını da sürdürüyorlar. Doğal gaz ve enerji noktasında arkadaşlarımızın attığı adımlar var. Bunların attığı bu adımlarla beraber aramızdaki insani ilişkileri çok daha iyi bir konuma getirmiş olacağız. Tabii birileri de bunun farkında. 'Elimizden gidiyor' diye endişe ediyorlar. Çünkü bunlar hep tek taraflı çalıştılar. Biz öyle değiliz. Onlar da kazanacak, biz de kazanacağız. Tabii bunların bir daha oralara girmeleri de kolay kolay mümkün olmayacak. Düşünün Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari 'Bizim 1 milyon insanımızı öldürdüler' diyor. Fransızlar aynı şekilde Cezayir'de 1 milyon insan öldürdüler. Ruanda'da 700 bin insanı öldürdüler. Bunu söylediğiniz zaman kuduruyorlar. Onlara göre bunları teşhir etmeyeceksin, söylemeyeceksin."
"Afrika ülkeleri gerek İngilizler gerek Fransızlar tarafından senelerce sömürüldü. Bugün hala o sömürüden izler duruyor. Siz 'birlikte kazanma' teklifini öne sürdünüz. O bölge için bunu yapan ilk ve tek lidersiniz. Afrika kıtasında nasıl karşılanıyor bu teklifiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, Afrika kıtasındaki ülkelerin bu teklifi çok önemsediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Çünkü bundan önce gelenler böyle gelmediler. Onlar vurup geçtiler. Bizim gibi paylaşmak, beraber kazanmak, onların kitabında yok. Çünkü kapitalist zihniyette böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Hele modern kapitalizmde hiç yok. Bunlar kapitalizmin cani evlatları. O modern kapitalizm, bunlara neyi yüklediyse onlar da bunun gereğini yaptılar. Hiçbir şey bırakmadılar. Buralara helikopterlerle gelirler, o ocakların olduğu yerlere inerler, altın, elmas, gümüş, aklınıza ne gelirse bütün ocakları sömürürler, alıp kendi ülkelerine taşırlarmış. Oradaki garipler ölmüş, bitmiş, yok olmuş, umurlarında değil. Bunların bütün işi o yer altındaki zenginlikler. Onları da zaten orada bırakmadılar, aldılar kendi ülkelerine taşıdılar."
"Fransa medyası ve siyaseti sizin Afrika'ya yönelik ilginizin ne anlama geldiğini çok iyi idrak ediyor. Ama maalesef bizim ülkemizde de 'Ne işimiz var Afrika'da' şeklinde yorumlar yapıldı. Fransızlar bu işin ehemmiyetini çok ciddi anlaşmışken, ülkemizde bir kesim de maalesef bunu itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, "Şu anda Afrika şunu çok iyi görüyor, çok iyi anlıyor, diyorlar ki 'Sizin buraya gelişleriniz artık Batı'nın Afrika ile olan ilişkilerini de derdest ediyor. Afrikalı memnun. Bütün mesele şimdi bizim Afrika'yı uyandırmamız, ayağa kaldırmamız. Bizim iş adamlarımızın oradaki yatırımları inşallah Afrika'yı ciddi manada uyanışa geçirecek." yanıtını verdi.
"Togo'da yaptığınız dörtlü zirve sonunda DAEŞ ve Boko Horom ile birlikte FETÖ ilk kez Afrika özelinde uluslararası bir metne terör örgütü olarak girdi. Hem bunu hem de Afrika'daki varlığımızın FETÖ ile mücadele açısından önemini değerlendirir misiniz?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bir defa Afrika'da ciddi manada FETÖ ile ilgili bir çöküş başladı. Şu anda çok ciddi sayıda okul Maarif Vakfımıza devroldu. Maarif Vakfımız, 19 ülkede FETÖ iltisaklı 216 okulu devraldı. Şu anda bir Nijerya'da ayakta. Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari ile yaptığımız görüşmede tabii bu konuyu da ele aldık. Ama birçok Afrika ülkesinde hamdolsun bize, Maarif Vakfımıza katılımlar oldu. Maarif Vakfına olan bu katılımlar zaten FETÖ'nün artık buralarda çöküşü anlamına gelir. Bu, hızla da devam ediyor. FETÖ, Güney Afrika'da da yavaş yavaş çökmeye başladı."
Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM'deki adaletsiz işleyişe dikkati çekmek için söylediği "Daha adil bir dünya mümkün" sloganının, Afrika ve Orta Doğu halkları ile hükümetleri nezdinde güçlü bir karşılık bulduğunu belirterek, "Bundan Fransa'nın ciddi bir rahatsızlığı var. Fransa bir süredir özellikle Cezayir'le ciddi siyasi kriz içerisinde. Macron'un bundan dolayı Türkiye'nin Cezayir halkını, devletini cesaretlendirdiği yönünde sözleri olmuştu. Peşinden de Yunanistan'a yönelik ciddi silah satışı oldu. En son da yine Türkiye karşıtı bir hamle olarak Lafarge'ın Türkiye'nin mücadele ettiği terör örgütlerine destek verdiğini de gördük. Fransa'nın, Türkiye karşıtı bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, Fransa'nın, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'la aslında çok ciddi bir kriz yaşadığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle son dönemlerin Fransa'sında bu yönetim, Fransa için en talihsiz yönetimdir. Ben Fransa'da Sarkozy ile tanıştım, Chirac ile tanıştım; bunların hiçbiriyle mukayese edilmezdi. Chirac'ta bir devlet adamlığı vardı. Sözse söz, olaya böyle bakardı. Çok ilginçtir, mesela, AB Liderler Zirvesi'nde üç adam vardı ki onlar Türkiye'yi ezdirmediler, Chirac, Schröder, Berlusconi. Türkiye o dönem içerisinde bütün AB Liderler Zirvesi'ne istisnasız katılmıştır. Fakat Sarkozy ve değerli dostum Merkel geldikten sonra Türkiye'yi Liderler Zirvesi'ne davetle ilgili tutum değişti. Tabii bu bizim Avrupa Birliğine giriş sürecimizi de olumsuz etkiledi. Adamların Türkiye'ye bakışı farklı. Eğer Türkiye'nin önünü açacak olurlarsa, biliyorlar ki Türkiye sıçrar. Bunlar Türkiye'nin sıçramasını ister mi, kabul eder mi? Biz şu anda tamamen, kendi imkanlarımızla yolumuza devam ediyoruz.
Bakın şimdi AİHM bir karar almış. Bu Kavala denilen Soros artığıyla ilgili olarak Türkiye'yi adeta burada mahkum etmek istiyorlar. 10 büyükelçi bu açıklamayı niye yapar? Bu Soros artığını savunanlar, 'bunu nasıl bıraktırırız' gayreti içindeler. Söyledim Dışişleri Bakanımıza, bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz. Türkiye'ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin? Kimsiniz siz? Neymiş? Kavala'yı bırakın. Sen kendi ülkendeki haydutları, katilleri, teröristleri bırakıyor musun? Amerika'sı, Almanya'sı, hangisi böyle bir şeyi şu ana kadar yaptı? Yapmadılar ve yapmazlar. Konuştuğu zaman sana verecekleri cevap şudur, 'yargı bağımsızdır'. Sizde yargı bağımsız da bizdeki yargı bağımlı mı? Bizdeki yargı, bağımsızlığın en güzel örneklerini veriyor."
Muhalefet partilerinin de büyükelçilerin diliyle aynı dili kullandıklarının hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Bunlardan başka bir şey bekleyemeyeceğiz. AK Parti ve MHP olarak Cumhur İttifakı'nda, biz milletimizin hakkı söz konusu olduğunda aynı hedefe vururuz. Ama diğerleri aynı hedefe vurmazlar." yanıtını verdi.
Onların birlikte hareket ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Neymiş? 4 senedir yatıyormuş. Yargı ne diyorsa o. Şimdi HDP de Selahattin Demirtaş'ı çıkarmanın gayreti içerisinde. Hale bakın. Terörist adam ya… 53 tane vatandaşımız bunun çağrısıyla ölüyor Diyarbakır'da. Yasin Börü yavrumuzun nasıl şehit edildiğini biliyorsunuz. Bütün bunlar ortadayken bakıyorsunuz bir televizyon kanalı bunun hanımını çıkarıyor, konuşturuyor, o da 'çocuklarımın babası içeride' diyor. Senin çocuklarının babası içeride de, Yasin Börü şehit oldu gitti. Diğerleri, yine aynı şekilde şehit edildi. Peki onların yavruları yok mu? Onların hali ne olacak? Hiç bunu konuşmuyorlar. Bizim bu konudaki tutumumuzu, tavrımızı da sürekli eleştiriyorlar. Kusura bakmasınlar, biz bu görevde olduğumuz sürece hukuk ne ise bunun gereğinin yapılmasını istemeye mecburuz. Buradan taviz veremeyiz."
Muhalefet partilerinin neden Osman Kavala ve Demirtaş meselesine odaklandıkları, bunun arka planında ne gördüğü yönündeki soruya karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün beslendiği odakların belli olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
Bunlar zaten terörün beslendiği odaklar. Selahattin Demirtaş da öyle. Daha devam eden davaları var. Kavala hakeza öyle. Fakat Kavala'nın özelliği daha farklı. Uluslararası camia içerisinde Soros ne ise Kavala o. Bunlar para ile istedikleri yeri istedikleri gibi sallamaya çalışıyorlar. Şimdi Soros'un oğlu da giriyor. O da babası gibi. Bunların çok iyi takip edilmesi lazım. Bunlar mesela şu anda Balkanlara sızmanın, Balkanları sindirmenin gayreti içerisindeler. Bunlara da tabii fırsat vermeyeceğiz, verilmemesi lazım. Kosova'da, Makedonya'da, Arnavutluk'ta her yerde buna benzer şeyleri yaparlar. Dolayısıyla bizim bilincimizin altına bunu bir defa yerleştirmemiz lazım. Elhamdülillah, Türkiye olarak biz güçlüyüz ve bize sızamıyorlar. Terörist sayısında ciddi bir düşüş var. Bundan sonra da terörle mücadeleye aynı kararlılıkla devam edeceğiz.
F-35'lerden dolayı Türkiye'nin 1,4 milyar dolar alacağına karşılık, Amerika tarafından F-16 alımı ve mevcutların modernizasyonu için bir teklif geldiği hatırlatılarak, "Bu durum ABD Dışişleri Bakanlığına soruldu yalanlamadılar da doğrulamadılar da. Yine bir oyalama taktiği yürütüyorlar. Bundan vazgeçmeyecek mi Amerika?" şeklindeki soruyu da yanıtlayan Erdoğan, bu görüşmelerin şu anda alt düzeyde söz konusu olduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama biz bu 1 milyar 400 milyon dolarımızı öyle veya böyle alacağız. Bütün bunlar konuşuluyor. Şu anda savunma bakanlarımız karşılıklı olarak bu görüşmeleri yapıyorlar. Şimdi Milli Savunma Bakanımız, Amerika Savunma Bakanı ile bir araya gelecek, görüşecekler. Mesafe alacağız diye inanıyorum. Roma'da G20 Toplantısı'nda Biden ile biz de bunu tabii konuşacağız. 'Ne yapıyoruz, ne oluyor' diye soracağız. Hiçbir şekilde Türkiye'nin haklarının yenmesine fırsat vermeyiz." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "siyasi cinayetler işlenebilir" şeklindeki sözleri sorulan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Her şeyden önce ana muhalefetin başındaki zatın bu açıklamaları tamamen deli saçması. Ya siyaseti öğrenecek ya siyaseti öğrenecek. Bunun başka çıkışı yok. Siyasi cinayet dediğin zaman senin yapman gereken bir şey var. Nedir o? İspat edeceksin. Böyle bir ispat söz konusu değil. Adeta bir deli bir kuyuya bir taş attı, 40 akıllı çıkaramadı. Bu da böyle. Bunu neye göre söylüyorsun? Çünkü hukuktaki kaide çok açık net ortada; müddei iddiasını ispatla yükümlüdür. Senin bunu ispat etmen lazım. Bunu ispat etmediğin sürece bu sana yapışıp kalır. Nitekim bütün arkadaşlarımız bu konuyla ilgili gerekenleri söylediler. Ama bu da aynı, yanındakiler de aynı. Aynı şeyleri dönüp dönüp konuşuyorlar. Avukat arkadaşlarımız şu anda bununla ilgili davaları açtılar. O da tutuştu. Niye? Çünkü olmayan şeyi konuşuyor. Diğeri de aynı şekilde, olmayan şeyi konuşuyor. Malum, şimdi başsavcılık bunları davet etti. Başsavcının davetiyle de bunlar ifadeyi verecekler. Bakalım ne söyleyecekler, göreceğiz."
Seçimlere daha uzun bir zaman olduğu belirtilerek, "Muhalefet partilerinde, gerek liderlerin söylemlerinde, gerekse sözcülerin açıklamalarında son dönemde bir özgüven artışı hissediliyor. Girdiği bütün seçimleri kazanmış bir lider ve Türkiye'nin en tecrübeli siyasetçisi olarak, muhalefetteki bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?" sorusunu Erdoğan, şöyle cevapladı:
"Bunlar neredeyse iki yıldır hep erken seçim demiyorlar mı? Çok açık net bir gerçek var ortada, ben 'seçimler zamanında yapılacak diyorum, asla geri adım yok' diyorum. Devlet Bey, aynı şekilde, Haziran 2023'ü söylüyor, 'seçimler zamanında yapılacak' diyor. Ama bunlar hala avara kasnak gibi dönüp dönüp duruyorlar. Yok böyle bir şey, olmayacak böyle bir şey. Seçim zamanında yapılacak. Türkiye, seçimlerin zamanında yapılması olayını yaşayacak. O tarih de Haziran 2023'tür."
Suriye'deki terörist gruplara yönelik operasyon konusundaki görüşleri de sorulan Erdoğan, "Şu anda bizim bölgede ciddi manada hassas noktalara operasyonlarımız devam ediyor. Kesinlikle taviz vermek yok. Suriye'deki bu süreci devam ettiriyoruz. Şu an itibarıyla da rejim nasıl bir tavır alır onu bilemiyorum ama biz özellikle İdlib'deki bu yaklaşım tarzına karşı gereği neyse onu yapmaya ve bütün ağır silahlarımızla beraber cevabını vermeye devam ediyoruz. Bu işi kendi akışına bırakamayız." dedi.
Azerbaycan'a 26 Ekim'de yapacağı ziyaretin ayrıntıları sorulan Erdoğan, "Programda Bakü yok ama (Fuzuli Uluslararası) Havalimanı'nı inşallah açıyoruz. Bu konuyla ilgili olarak İlham Aliyev kardeşimle de görüştük. O günkü programda havalimanıyla birlikte oradaki birkaç kara yolunun ve tarımla ilgili atılan bazı adımların açılışını da inşallah yapacağız. Zengezur koridorunun açılmasıyla ilgili kararlılığımız da aynı şekilde devam ediyor. Bu arada bizim mayın tarama araçlarımızdan Azerbaycan'a verdik, veriyoruz. Onlar da çok takdir topladı. Mayın taramada bu araçlar çok çok başarılı oldular. Togo ve Burkina Faso'ya da ikişer tane verdik. Onlar da çok mutlu oldular." değerlendirmesinde bulundu.
İran'ın Nahçıvan ve Güney Kafkasya sınırında bir askeri hareketliliğinin söz konusu olduğu vurgulanarak, "İran bir taraftan da Azerbaycan'ın İsrail ile ilişkilerine atıfta bulunuyor. Türkiye'nin Kafkasya'da aktif ve kalıcı aktöre dönüştükten sonra İran'ın bu eylemlerinin bir anlamı var mı ve bu sıcak bir krize dönüşür mü?" sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, "Benim şahsen böyle bir beklentim yok. İsrail'in Azerbaycan ile olan ilişkileri nedeniyle, İran kalkıp da Azerbaycan'a karşı, Azerbaycan'ı hedef tahtasına koymak gibi bir duruma girmez. Çünkü bugün İran'daki Azeri oranı ortadadır. Bu tabii düşündürür. Öyle kolay değil. Yapılan iş yanlıştır. İran, yeni yönetimi de öyle zannediyorum ki bu yanlışı devam ettirmez." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Togo, Burkina Faso ve Liberya liderleriyle buluşmasındaki dörtlü sohbetten keyifli anların kameralara yansıdığı anımsatılarak, "Orada neler yaşandı, ne konuşuldu da o keyifli görüntü ortaya çıktı?" sorusu üzerine şunları anlattı:
Liberya Cumhurbaşkanı Weah eski bir futbolcu. Futboldan sonra siyasete girmiş. Galatasaray'ı çok sevdiğini söylüyor. Monaco, Paris Saint-Germain, AC Milan, Chelsea, Manchester City ve Marsilya gibi birçok büyük futbol kulübünde oynamış. Yılın futbolcusu da seçilmiş. Ronaldo'nun da aldığı Altın Top Ödülü'nü o da almış. Tabii çok iyi de transfer paraları almış. Bunun üzerine yaptığımız bir espri üzerine gülümsediğimiz hoş bir sohbet oldu.
(AA)