Son dakika: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATV-A Haber'de yayımlanan "Gündem Özel" ortak canlı yayınında gazeteciler Banu El ve Okan Müderrisoğlu'nun gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs seçimleri öncesinde Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'nin bir siyasi lince maruz kalarak adaylıktan çekildiği, ardından ATA İttifakı cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan'ın ikinci turda Cumhur İttifakı'na destek vereceğini açıklayınca benzeri bir tabloyla karşılaştığı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in de altılı masadan kalktığında siyasi lince tabi tutulduğu ve geri dönmek zorunda kaldığı belirtilerek, muhalefetin "Ya benimsin ya da değilsin." şeklindeki anlayışını nasıl yorumladığı sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bir defa kendinden olmayana tahammül göstermeyen Kılıçdaroğlu'nun linç kampanyaları artık rutinleşti. Yeni bir şey değil bunlar. Başından itibaren bunlara hep şahit oluyoruz. Bu, Kılıçdaroğlu'nun demokrasiden ne anladığını da gösteriyor. Kişilerin kararlarına, tercihlerine saygısı olmayanların ki bunu CHP her zaman yapıyor, ilk başvurdukları yöntem linç kampanyasıdır. Bunu 14 Mayıs'tan sonra depremzedelerimiz için de yaptılar. Depremzedelerimize gerçekten çok çok insani olmayan saldırılar yapıldı. Kendilerine oy vermedi diye vatandaşlarımıza etmedikleri hakaret kalmadı. Oysa iyiliğin karşılığını bekleyen tefecidir. Nasıl elle kalp yapmakla kalpler kazanılmıyorsa, gönüller inşa edilmiyorsa, kendine 'Demokrat dede.' dedirtmekle de demokrat olunmuyor. Kendinden olmayana adeta yaşam hakkı tanımayan bir zihniyete sahipler. Allah bu zihniyete fırsat vermesin."
Bugün Muharrem İnce ile ilgili bir haberin gündeme geldiği aktarılarak, İnce'nin annesi rahatsızlandığında kendisinin onu arayıp bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorduğu, Kılıçdaroğlu'nun ise ertesi gün Tandoğan mitingine katılması için İnce'yi aradığı dile getirilip değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın İnce'yi adaylıktan çekilmesi sonrasında aramıştım ilk. Bunu daha önce zaten açıklamıştım. Adaylıktan çekilmesine üzüldüğümü de ifade ettim. Çünkü 4'lü bu yarışa girdik, keşke böyle devam etseydik. Hem de bu arada hastalanan validesi için geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Daha sonra Sayın İnce'nin rahatsızlandığını duydum. Yine ben kendisini aradım, geçmiş olsun dileklerimi yine ilettim. Birincide olduğu gibi 'Bize düşen herhangi bir şey varsa elimizden geleni yapalım.' dedik. 'Zaten ben de şimdi hastaneden çıktım. Evde istirahatteyim.' dedi. Biz de tabii insani görevimiz olarak Allah'tan şifalar diledik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Millet İttifakı'na desteğini açıkladığı gün, Twitter hesabından İçişleri Bakanı olacağını ima ettiği paylaşımı ile HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın "Ümit Özdağ ile protokol imzalamış olabilirler. Bizim için esas olan Kılıçdaroğlu'nun bize vermiş olduğu sözlerdir." açıklamasına yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:
"Bunlar, Kılıçdaroğlu'nun başından beri ilkesiz siyaset yaptığının bir yerde resmidir. Siyaseti hizmet yarışına değil adeta kusura bakmayın, at pazarlığına çevirdiler. Ortada böyle bir durum var. Oy oranına bakmadan siyasi parti tabelası olan herkes CHP'den ya bir bakanlık ya da cumhurbaşkanı yardımcılığı kopardı. Toplam oyu yüzde 1'i bile bulmayan partiler, düşünün 40'a yakın vekil kopardı. Bunun bir orantılamasını alsak sormazlar mı adama, 'Ey CHP, peki sana şimdi ne kalıyor?' Sen hem 'Hesap uzmanıyım.' diyorsun. 'Hesap uzmanıyım.' diyen sen 40'ını bu ufak partilere verdikten sonra, sana ne kalıyor? Ama bizim böyle bir siyaset anlayışımız yok. Çünkü böyle bir siyaset olmaz. Milleti kandırmaya çalışarak siyaset yapılmaz. Milletim, millete karşı oynadıkları oyunlar, yaptıkları pazarlıkları biliyor, görüyor ve sandıkta da bunlara gereken cevabı benim milletim muhakkak verecek.
İkinci tur kesinleşince hep "rehavet" vurgusu yaptığı anımsatılarak, rehavet görüp görmediği, meydanların ve bu tarz buluşmaların kendisine hangi mesajı verdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, meydanlar ya da bugünkü İstanbul Kongre Merkezi'ndeki toplantı olsun, bir rehavetin olmadığını, tam aksine şu anda tabanın bu işe asıldığını ve seçime çok kararlı olduklarını gördüğünü ifade etti.
Erdoğan, "İkinci turla ilgili olarak da gerek hanımların gerek bugün Esenler meydan mitinginde yaklaşık 150 bine yakın insan vardı yollardakiyle beraber, bu tabii bir şeyi gösteriyor; 'Biz hazırız ve bu işi kesinlikle bırakmayacağız.' Bunu gördüm. Yarın da aynı açık hava toplantısını Beykoz'da yapacağız. Ben Beykoz'da da doğrusu böyle bir coşkunun, böyle bir heyecanın olacağına inanıyorum." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, şu an çatısı altında bulundukları Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nin özellikle çözüm sürecinde çok şeylere tanık olduğunu belirterek, "Biz bu konuda neler yaptık? Neleri çözmeye çalıştık? Burada onların akillerle beraber çok tartışmalarını yaptık." değerlendirmesinde bulundu.
"Bir tarafta İYİ Parti, Gelecek, Deva, Saadet, Demokrat Parti. Sonra CHP çatısı altında birbirine yakınlaşan uçtaki Zafer Partisi'yle bu taraftaki Yeşil Sol Parti, HDP. Hepsi sadece size karşı bir araya gelmiş oluyorlar. Yani bu sizin herhalde liderliğinizin ve bunun üstesinden gelmenin başka çaresi olmadığının göstergesi mi?" şeklindeki soruya Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bu söylediğiniz kişilerle ilgili, bunlara başbakanlıksa başbakanlık verdik. Bakanlıksa Dışişleri Bakanlığı, ekonomi bunları verdik. Ama insanoğlu doymuyor. İnsanoğlu öyle doyumsuz ki. Rabbimin de buyurduğu gibi 'Hem zalimdir, hem cahildir.' diyor. Bunu bizzat biz yaşadık. Mesela başbakanlık görevi verdiğimiz zat, ayrılışında bir veda konuşması yapmıştı. Ankara Kapalı Spor Salonu'nda. Ne demişti? 'Pazara kadar değil, mezara kadar beraberiz.' demişti. Diğeri bana istifasını getirdiği zaman benim yanımdaki arkadaşların, yani kifayetsiz olduğundan bahsetmişti. Senin yanındakiler ne kadar kifayetli diye sorduğumda o zaman bana cevap da verememişti. Ama ben onların gramajını biliyordum. Yani başbakanlık yapanın da diğerinin de. Onlarla beraber attığımız adımlar, yaşadıklarımızı biliyorduk."
Erdoğan, HDP'den Zafer Partisi'ne ve diğer partilere kadar bu kadar unsurun kendisine karşı konsolide olmasını nasıl bulduğu sorusuna karşılık ise, şunları söyledi:
"Tabii biraz Sayın Kılıçdaroğlu'nun koltuğu kapmak için ihtiyacı var. Bunu garantiye almak için böyle yarım puan, bir puan ki bunları da yakalayamıyorlar. Hepsi yarım puan civarında toplanıyorlar. Hepsini toplasan zaten biri de yapmıyor. Yani böyle bir durumdalar. Burada Kılıçdaroğlu'nun derdi nedir? Bir defa 'Ne yapıp yapıp ben cumhurbaşkanlığı koltuğunu nasıl kaparım?'. Şimdi birinci turdaki durumu gördük. Burada zaten İYİ Parti, öbür tarafta HDP. Biraz ağırlıklı olan bu iki parti. O diğerleri onlar zaten bir puanı ile sağlayamıyorlar. Ama Kılıçdaroğlu o kadar güçlü bir hesap uzmanı ki bunlara 40 tane milletvekilliğini verdi."
"Şimdi bir grup kurmaya çalışıyorlarmış haberiniz var mı?" sorusuna Erdoğan, "Dedikodularını duyuyoruz." yanıtını verdi. Karşılarında olan koalisyonun tek başına olmadığını kaydeden Erdoğan, bir de dışarıda hamileri, akıl hocaları bulunduğunu aktardı.
Kendisini dünyada liderlerinin yoğun şekilde "Ben önce geleyim", "Ben törene katılmak istiyorum." diye aradığını aktaran Erdoğan, "Bu tür şeyler şimdiden başladı. Çünkü onlar da bütün kamuoyu araştırmalarını takip ediyorlar. Biz de diyoruz ki inşallah yani bu törenle ilgili pazar gününü bir görelim. Pazar gününü gördükten sonra da sizlerle irtibatlarımızı inşallah kurar, bu yeni atacağımız adımı sizin de katılımlarınızla beraber atarız." diye konuştu.
Deva Partisi ile Gelecek Partisi'nden istifa haberleri geldiğini belirtilen Erdoğan, "En son AK Parti rozetlerini takan Van'daki siyasetçileri de gördük. Bir süre Deva Partisi'yle, Gelecek Partisi'yle yol yürümüş siyasetçilere, genç siyasetçilere anladığımız kadarıyla yuvanın kapıları açık. Öyle değil mi?" şeklinde yöneltilen soruyu, şöyle yanıtladı:
"Bu konuda bazı şeyleri hemen konuşursak yanlış olur. Ama partimize oradan istifa edip de ayrılma durumunda olanlara, 'bunları sabıkası olanlar olarak söylemiyorum' ama partiden ayrılıp bize katılmak isteyenlere biz şu ana kadar kapımızı kapatmadık. Ama sabıkası olanlar ayrı bir konu. Onu tabii ki değerlendirmemiz lazım. Çünkü o bizim tabanımızı da üzer. 'Bu kadar ihanetten sonra bunlara kapıyı nasıl açıyorsunuz?' derler. Onun için sabırlı olmakta fayda var. Çünkü ihtiyaç olarak da onların birçoğuna ihtiyacımız da yok."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni dönemde kabinede kimler olacağına dair bir ipucu verip vermeyeceği sorusunu, "Yani çok aceleci bir yaklaşım olmuyor mu? Yani burada meclisin 28. dönem açılışını inşallah Devlet Bey'in başkanlığında gerçekleştireceğiz. Bu tabii şu anda Anayasa'nın bir gereği. Bu konuda da tabii 'En yaşlı üyeyle meclis açılır.' diyor. Sağ olsun biz de Devlet Bey'e ricada bulunduk. O da daha önce böyle bir şeyi kabul etmemişti. Ama bu defa ricamızı o da kırmadı ve kabul ettiler. İnşallah Devlet Bey'in riyasetinde parlamentoyu böylece bu geçici süreçte açmış olacağız. Onunla birlikte de inşallah süreci başlatmış olacağız." diye cevapladı.
Bu arada milletvekillerinin mazbatalarını almaya başladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kabine konusuna gelince inşallah Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışan bir kabinemiz şüphesiz ki olacak. Büyük ve güçlü Türkiye idealimize gönül vermiş, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu sahiplenmiş kadrolarla yola devam edeceğiz. Kadrolarımızı yenilemekten hiçbir zaman geri durmadık. Yine durmayacağız. Her dönem kadrolarımızı yenileyerek dinamik ekiplerle yolumuza devam ettik. Siyasetten bürokrasiye, iş dünyasından kültür sanat dünyasına kadar pek çok değerli ismimiz mevcut. Bu kıymetli isimlerin tecrübelerinden yararlanabiliriz. İnşallah kabinemizde Türkiye Yüzyılı vizyonumuza ayak uyduracak, aşkınan koşup yorulmayacak isimler olacak. Bu isimlerle beraber de inşallah bu yeni dönemi güçlü bir şekilde geleceğe motive edeceğiz."
Muhalefet cephesinden toplumu korkutmaya yönelik yapılan "İktidar değişmezse bir daha gençler için bu ülkede konserler olmayacak.", "Genç kızlar tek başına sokağa çıkamayacak.", "Bankalardan paranızı ayın 29'unda çekemeyeceksiniz." gibi yapılan açıklamalara ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, "Bunlardan siz hiçbir zaman doğru bir söz duydunuz mu? Ben duymadım. Yani benim belediye başkanlığımda da bunlar aynı şeyleri söylediler. Trenden aşağı atarlar, otobüsleri ikiye bölerler. Kadın kısmı, erkek kısmı. Bunların işi gücü yalan. Yani bu konserler, bütün belediyelerde, bizim belediyelerimiz de dahil olmak üzere festivaller her zaman yapılmıştır. Yapılmaya devam ediyor. Topluma sürekli bunlar karamsarlık yüklüyorlar. Kendi seçmenlerini yalanla zehirliyorlar. 21 yılda kim bankadan parasını çekemedi bana söyler misiniz? Bu sahtekarlık. Bu tam bir fitnedir, fesattır." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, böyle bir şeyin bankalarda hiçbir zaman cereyan etmediğini kaydederek, "Yani bankaya gidip parasını alamayan kim var? Ben böyle bir şeyi bugüne kadar duymadım. Ama bunu duymak istiyorsanız bunlara müracaat edeceksiniz. Bunlarda çünkü her numara var. Bölücü faaliyetlere hizmet etmediği sürece hangi konser bugüne kadar engellendi? Salgında sokağa çıkma kısıtlaması zamanlarında bile online konserler organize edildi. Bir siyasi parti, insanları ikna etmek istiyorsa önce doğru bilgi vermeli. Yalandan kaçınmalı, samimi olmalı. Vatandaşım bu ülkede böyle bir muhalefet görmek istemiyor." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun korku senaryolarıyla korku imparatorluğu kurarak insanları kandırmaktan vazgeçmediğini belirten Erdoğan, "Dün bir de vatandaşlara SMS göndermiş. Kendisi seçilirse vatandaşın kredi kartı borçlarını Hazine devralacakmış. Böyle bir şeye inanıyor musunuz ya? Yani bu nasıl bir yalan ya? Yani bu zat yalan vaatleriyle milleti aldatmaktan vazgeçmiyor. Sen şu anda neyin hesabını yapıyorsun ya? Bir defa bütçeyi nerenin onayıyla çıkaracaksın? Parlamentonun onayı gerekmiyor mu? Şu anda Meclis'te 323 nerede? Cumhur İttifakı'nda." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, komisyonların da ağırlıklı olarak Cumhur İttifakı'nda olduğunu, Kılıçdaroğlu'nun yalan söylediğini, Plan Bütçe Komisyonu'ndan bunu geçiremeyeceğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu'nun milleti aldattığını dile getiren Erdoğan, "Borçların Hazine'ye yüklenmesi, yapılandırılması konularında, düzenleme yapma yetkisi Meclis'e aittir, Plan Bütçe Komisyonlarına aittir. Buralardan bunu geçirmen lazım, burada Cumhur İttifakı hakim olduktan sonra bunu nasıl yapacaksın? Ya önce bunu öğren ya. Milletimize yalan söyleme, milletimizi aldatmaya kalkma. 'Ben bunların hepsini halledeceğim.' diyor. Bol keseden atıyorsun. Neymiş ondan sonra? Hesap uzmanıymış. Senin her yerin hesap uzmanı olsa ne yazar ya?" diye konuştu.
Erdoğan, geçmişte AK Parti olarak kredi kartı borçlarına dair düzenlemeleri hep komisyondan ve Meclis'ten geçirdiklerini, ihtiyaç halinde bankacılık sektörünün 'Düzenlemeye ihtiyaç var.' dediği yerde kendilerinin yine gerekli yasal düzenlemeleri Meclis'ten geçireceklerini anlattı.
Kılıçdaroğlu'nun başkanlık sisteminde bu işi yapmasının zor olduğuna değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Başkanlık sisteminde bunu hiç yapamazsın. Niye? Çünkü başkanlık sisteminde buralardaki özellikle cumhurbaşkanının geçirdiği bir bu noktadaki kararname gidecek Meclis'e, Meclis Genel Kurulu'ndan geçmesi lazım. Meclis Genel Kurulu'ndan geçmedikten sonra sen bu işi yapamazsın. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de yetmiyor bu yeni sistemde. Bu ülkede bir sorun varsa onu da yine biz çözeriz. Biz başkan olduğumuzda Meclis çoğunluğu kimde olacak? Bizde olacak, 323'le. Dolayısıyla 323'le de bunu çözme yetkisi bizde. Ben milletime diyorum ki bu tür şeyleri halletme, bu tür bunların yalan yanlışlarının doğrusunu yapma, o da yine bizim irademizdedir. Bunları yine biz çözer, biz hallederiz."
Erdoğan, aynı kişinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili de çok ağır sözleri olduğunu hatırlatarak, "Ben tabii burada bizim yargımıza da şaşıyorum. Yargımız burada daha neyi bekliyor? Bunların suç teşkil ettiği ortada değil mi? Apaçık ortada." diye konuştu.
Bu kişinin milletvekili olamadığını ve dokunulmazlığı bulunmadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kaldı ki bize bakınca, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Bu bizim ciğerlerimize işlemiştir. Biz bayrağımıza böyle bakarız. Başkentimiz noktasında zaten en ufak bir sıkıntımız söz konusu değil. Diğer iki maddeyle ilgili en ufak bir sıkıntımız benim partimin, arkadaşlarımın böyle bir sıkıntısı söz konusu değil. Yani bunlar kendilerine göre bu işi alıp farklı yere gidiyor. Bunlar tartışılabilir, konuşulabilir. Kimse endişe etmesin, Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı cumhurun ve Cumhuriyet'in teminatıdır. Buralarda herhangi bir spekülasyona nasıl 21 yıldır biz fırsat vermediysek, bundan sonra da kesinlikle böyle bir spekülasyona, böyle bir yaklaşıma asla fırsat vermeyiz."
Muhalefetin "Her seçim öncesi oluyor." diye bir kampanyası olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabii 21 yıldır zaten Türkiye'de malum bunların iktidar diye bir şeyleri söz konusu olmadı. Daha bunlar çok bekleyecekler. Ama biz 21 yıldır yerli, yabancı bütün ülkelerle bu konuda sismik araştırmalar yaptık, sondajlar yaptık ve bulamayana da dedik ki 'Bulamadığına göre artık daha devamı da gerek yok' ve hepsiyle de yüzde 50 yüzde 50 anlaşmalar yapmıştık ve bunların içerisinde Shell'i vardı, BP'si vardı. Fakat netice alamadılar. Bu arada da işte özellikle Berat Bey'in döneminde biz bu sondaj gemilerinden alım yaptık. Ve bu sondaj gemileriyle beraber, bir defa artık kendi kendimize yeter hale geldik. Önce işte 2 sondaj gemimiz vardı, 1 sismik araştırma vardı. Daha sonra bunları 4'e, 5'e çıkardık. Sismik araştırmayı aynı şekilde artırdık. Ve bunları tabii elde edince, kendimizin malı da olunca o zaman tabii biz çok daha rahat hareket eder hale geldik."
Erdoğan, sondajlarla doğal gazı bulduklarını belirterek, "Tabii burada önemli olan bir şey şu, rezerv çok önemli. Şimdi şu anda Azerbaycan'la mukayese ederken Azerbaycan'ın konumu farklı. O da çok farklı kuyularda, çok farklı rezervler elde ediyor. Hazar'a varıncaya kadar onların böyle bir rezerv konusu var. Şimdi bizim tabii şu anda öncelikle Karadeniz, Sakarya. Şimdi bir de tabii Ordu ve Rize olayımız var. Ordu ve Rize'de birisinde petrol olayı var, birisinde doğal gaz konusu var. Şimdi inşallah burada da rezervi iyi yakalayabilirsek, rezervi iyi yakalamamız halinde gerek Ordu gerekse Rize'de çok daha farklı bir potansiyele ulaşmış olacağız. Tabii Sakarya, yani oradaki rezerv olayı inşallah, siz 711 dediniz, daha da artabilir. Böyle de bir durum söz konusu." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün gayelerinin ülkenin zenginliğini milletle paylaşmak olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Vatandaşlarımızın gelirini, hayat kalitelerini daha da arttırmak. Şimdi Batı Karadeniz'deki aramalarımızı Orta ve Doğu Karadeniz'e de böylece kaydırmış olduk. Özellikle Ordu ve Kastamonu açıklarında yoğun sondajlarımız var. Ordu tamam. Petrol keşfi konusunda da Gabar'da Şehit Esma Çevik Sahamızın keşfiyle arama ve sondaj çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Ve bu sahaya yakın bir bölgede Türkiye tarihinin en büyük keşfini yaptık. Bu sahamıza da Şehit Öğretmen Aybüke Yalçın adını verdik. Burada yeni sondajlarla birlikte, 'bakın burası çok önemli' günlük 100 bin varil petrol üreteceğiz. Bu muhteşem bir zenginlik. Türkiye'nin şu an günlük yurt içi petrol üretimi 80 bin varil. Şimdi bunu düşünün, 100 bine. Ve bunun yaklaşık 1,5 katını sadece bir sahadan karşılayacağız. Bugün petrol aradığımız bu dağlarda zamanında teröristler kol geziyordu. Ve bunlar sebebiyle buralarda bu tür çalışmalar yapılamıyordu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dar ve sabit gelirlilere kira noktasında nasıl bir yaklaşımlarının olacağına dair soruyu, "Bir defa bizim önceliğimiz vatandaşlarımızı bu fahiş fiyat artışlarına karşı korumak. Biliyorsunuz, kira artışlarına biz yüzde 25 sınırlaması getirmiştik. Şimdi de başka alternatifler üzerinde çalışıyoruz. Vatandaşlarımızı bir defa ne demiştim, 'Enflasyona ezdirmeyeceğiz' ve bunu biz yaptık, ezdirmedik. Adalet Bakanlığının konuyla ilgili işlemleri içeren tedbirleri olacak. Ayrıca çeşitli destek paketleriyle konut arzını daha da arttıracağız. Toplu konut noktasında atılan adımlarla meseleye çözümler üretiyoruz. Deprem bölgesindeki konutları da hızlı bir şekilde tamamlıyoruz." diye cevapladı.
İstanbul'da belediye başkanlığı yaptığı dönemde KİPTAŞ'ı kurduğunu anlatan Erdoğan, "KİPTAŞ'la yüz binlerce konut inşa ettik. Şimdi Ekrem Efendi İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanı. Ya bir sorun bakalım, 'Sen geldin geleli acaba ne kadar konut inşa ettin?' Doğru dürüst hiçbir şeyin yok, yalan bol. Ve biz öbür tarafta TOKİ'yle yoğun bir şekilde konut inşaatını devam ettiriyoruz. Şimdi ise 'Yarısı bizden' adımını yine bizler TOKİ olarak attık. Ve 'Yarısı bizden' sloganıyla inşallah bu konut inşalarını, bir artı iki, bir artı üç şeklinde başta İstanbul olmak üzere yoğun bir şekilde devam ettireceğiz. Ve bunları yerinde dönüşüm bir taraftan, bir diğer taraftan zemin etütleri yapılmak suretiyle daha farklı yerlerde de bu inşaatları, yani ciddi manada sayısal olarak yoğunlaştıracağız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, büyük bir mücadelelerinin var olduğuna ve olacağına işaret ederek, "O da Kanal İstanbul'un her iki tarafında yapılacak konutlar. Oralar bizim şu anda rezerv alanlarımız olarak bekliyor. Yani mesela Avcılar biliyorsunuz ciddi manada deprem sıkıntısının yaşandığı sorunlu zemin. Bunları bu taraflara taşımak suretiyle ve tabii Kanal İstanbul'un her iki tarafında da gerçekten çok çok kalite, lüks güzel binaların yapılması mümkün ve rezerv alanı oraları seçtik, yeni bir şey değil. Bunlar da ne yapıyorlar? 'Kanal İstanbul'u yaptırmayacağız.'. Şu anda pazar günü neticeyi alalım, biz zaten şu anda Kanal İstanbul'da adımı attık, temeli attım ben. Ve Kanal İstanbul'da, özellikle kanalın üzerinden çok ciddi bir köprünün yapım çalışmaları devam ediyor." diye konuştu.
Temmuz ayında yapılması planlanan maaş düzenlemelerinin hatırlatılması ve "Vatandaşlara nasıl bir mesaj verirsiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, en düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya çıkarttıklarını, bu rakamı daha da arttırmanın çalışmalarını da yaptıklarını söyledi.
Memurların en düşük maaşını da temmuzda 22 bin lira seviyesine yükseltme sözünü verdiklerini, bunu da gerçekleştireceklerini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in bunun açıklamasını yaptığını anımsatan Erdoğan, EYT'lilerin de tüm haklarını verdiklerini, vermeye devam ettiklerini ve onların ilk maaşlarını aldıklarını belirterek, "Güle güle harcasınlar." dedi.
Asgari ücrete ilişkin konuşan Erdoğan, "Şimdi temmuz ayında asgari ücrete ilişkin hesaplamalar sürüyor. Biliyorsunuz bu Asgari Ücret Komisyonunun toplanıp çalışmasıyla belirleniyor. Bugüne kadar olduğu gibi yine bütün emekçilerimizi enflasyona karşı koruyacak tedbirleri alacağız ve bu yönde bütün gerekli adımları da atacağız." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyona değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enflasyon da şu an düşüş eğilimine girdi ve enflasyonu tek haneli rakamlara inşallah yine biz indireceğiz. Ekonomik programımız planlı şekilde işliyor. Burada tabii bir gerçeği ifade etmem lazım. Başbakanlığım döneminde biz faizi 4,6'ya, enflasyonu da 6,2'ye indirmiş bir hükümettik. Biz bunu yaptık. Bizim deneyimimiz, tecrübemiz buna yeter. Seçimin ardından da inşallah piyasalarda rahatlamayı, ekonomide büyümeyi, yatırımlarda artışı hep birlikte göreceğiz. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Çünkü biz bunu yaşadık, biz bunu yaptık ama bunlar herhangi bir şey yapmadılar. Şimdi bay bay Kemal, bilboardlara koymuş 'Enflasyonu in-di-re-ce-ğiz.' Ya bugüne kadar senin böyle bir ne tecrüben var, ne uygulaman var, hiçbir şeyin yok."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimler öncesindeki son televizyon programı olduğu belirtilerek, vermek istediği mesajın sorulmasının ardından, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bunu daha önce de söyledim ama şu anda oturmuş olan yani zihinsel devrim diye de düşündüğüm ve buradan hareketle özellikle bu seçim için çok önemsiyorum, bizim başlığımız şu olsun dedik. Nedir o? 'Büyük Türkiye zaferi için hep beraber sandığa.' Bu bizim için çok önemli. Yani milletçe bu işi hafife almamak gerekiyor. Burada bizim büyük Türkiye zaferine bir yürüyüşümüz var. Onun için de hep beraber 'Sandığa' diyelim ve hiç hafife almadan çünkü 1 oyun çok çok kıymetli olduğunu bilmemiz lazım. 'Aman canım, bu defa gitmesem de olur.' demeyelim. Hatta geçen defa gitmeyenleri de getirelim. Onları da bir araştıralım. Akrabadan kimler gelmedi veya komşulardan kimler gitmedi, buna da dikkat edelim. Özellikle Cumhur İttifakı'nı destekleyen bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; sensiz olmaz. 28 Mayıs'ta hep beraber sandıklara gidelim. Sensiz olmaz. Türkiye Yüzyılı'nda, ülkemizin bu şahlanış döneminde gelin, her birimizin harcı olsun." (AA)