Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'deki yoğun programı devam ediyor. Pazar gününden itibaren ABD'de bulunan Erdoğan, birçok ikili görüşme gerçekleştirdi. BM Genel Kurulu'ndan açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine en büyük tehdit, bu ülke üzerinde hesabı olan güçlerin güdümündeki terör örgütlerine verilen açık destektir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasından satır başları şu şekilde;
BM Genel Kurulu'nun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Dünyamızın geleceği konusunda iyimser bir tablo çizmek maalesef mümkün değil. Karşımızdaki fotoğraf, küresel ölçekte daha tehlikeli sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Avrupa'nın doğu sınırlarında yaşayan savaş, ekonomiden güvenliğe her alanda ciddi sorunlar ortaya çıkardı.
6 Şubat'ta yüzyılın en büyük doğal afetlerinden biri ile karşı karşıya kaldı. Ülkemize sağlanan cömert desteği unutmamız mümkün değildir. 50 binden fazla insanını kaybettiği, milyonlarca insanı barındıran şehirlerin yerle yeksan olduğu bugünde ülkemize gösterilen dostluk bizler için önemli bir teselli kaynağıdır.
Genel Kurul'un bu yıl temasının Türkiye'nin hedefleri ile örtüşmesinden memnuniyet duyuyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonu, BM'nin temasıyla örtüştü. Küresel adaletsizlikleri ortadan kaldıran, ekonomik eşitsizliklerin üzerine giden, güvenlik, refah üreten tüm insanlığın hayrına bir uluslarararası sistemin tesisi çağrımız giderek yankı buluyor.
Küresel açlık tehlikesi ile karşı karşıya bulunan coğrafylara uzanan bu insani köprünün sürmesi için temaslarımız sürüyor. Çevredeki çatışma ve ihtilaflar karşısında dünya barışına mümkün olan en büyük katkıları sunmaktır.
Savaşın, Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü temelinde, diplomasi ve diyalogla sona erdirilmesine yönelik çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. BM Güvenlik Konseyi, artık dünya güvenliğinin teminatı olmaktan çıkmış, 5 ülkenin siyasi stratejilerinin çarpışma alanı haline gelmiştir.
Sınırlarımız ötesinde konutlar tamamlandıkça, Suriyelilerin buraya dönmesi hızlanacaktır. Suriye'nin toprak bütünlüğüne en büyük tehdit bu ülke üzerine hesabı olan güçlerin güdümündeki terör örgütlerine verilen açık destektir. Bir yandan PKK-YPG, diğer yandan radikal grupların cenderesi altında bunalan Suriye halkı isyan konumuna gelmiştir. Irak da iç ve dış samimi sınamaları aşmak için samimi çaba içerisindedir. Bölge ülkeleri olarak Kalkınma Yolu Projesi ile bölgesel entegrasyonu güçlendireceğiz. Bölgede başları her sıkıştığında DEAŞ bahanesine sarılanların oyunları artık ifşa olmuştur. DEAŞ'la en büyük mücadeleyi vermiş ve en büyük kayıpları yaşatmış bir ülke lideri olarak açık konuşmak istiyorum. Suriye ve Irak başta olmak üzere kendi ekonomik çıkarları için DEAŞ ve benzeri örgütleri paravan olarak kullananların riyakarlıklarından bıktık ve usandık. Bu bölgelerdeki tek tehdit DEAŞ değildir. Asıl tehdit vekalet savaşlarının aracı olarak kullanılmak üzere beslenen terör örgütleridir, paralı askerledir, kimi yerel unsurlardır. Karşımızdaki bu gerçeğe rağmen terör örgütleriyle çalışan ülkelerin terörden şikayet etme hakkı yoktur. Dünyanın refahını barışını sağlayacak kurumları yeniden yapılandırmalıyız. Küresel bir yönetim mimarisi inşa etmeliyiz. Bir kez daha diyoruz ki, 'Dünya 5'ten büyüktür' daha adil bir dünya mümkündür.
Ada'daki BM Barış Gücü'nden tarafsızlığa riayet bekliyoruz. İtibarı zedelenen bu gücün, Kıbrıs'ta yeni itibar kaybıyla karşı karşıya kalmasını istemeyiz. Uluslararası toplumu KKTC'nin bağımsızlığını tanımaya, bu ülkeyle diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz.
Orta Doğu'da kalıcı barışın gelebilmesi, ancak Filistin-İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulabilmesiyle mümkündür. Kudüs'ün özellikle de Harem-i Şerif'in tarihi konumuna saygı gösterilmesinin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşme sürecini başından beri destekledik. Ancak Ermenistan'ın bu tarihi fırsatı değerlendiremediğini görüyoruz. Ermenistan’ın başta Zengezur Koridoru’nun açılması olmak üzere, verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Karabağ Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilemez. Tek millet, iki devlet şartıyla hareket ettiğimiz Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü korunma yönünde attığı adımları destekliyoruz.
Bilhassa gelişmiş ülkelerde bir virüs gibi yayılan ırkçılık, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı artık tahammül edilemeyecek seviyelere ulaşmıştır. Avrupa'da Kur'an'a karşı saldırılara, ifade özgürlüğü maskesi altında izin vererek, eylemleri teşvik eden zihniyet, esasen kendi eliyle kendi geleceğini karartmaktadır. Türkiye olarak tüm platformlarda İslam düşmanlığıyla mücadeleye yönelik girişimleri desteklemeye devam edeceğiz. Kutsallara saldırıyı kabul etmeyen dostlarımızı da mücadeleye omuz vermeye devam ediyorum.
Son dönemde insanı insan yapan kadim değerler saldırı altındadır. Bu saldırıların hedefinde aile vardır. Aileye sahip çıkmak insanlığın istikbaline sahip çıkmaktır. Giderek artan küresel dayatmalar karşısında dostlarımızı ailenin korunmasına hassasiyet göstermeye davet ediyorum.
Son olarak sorumluluğunu hissettiğimiz Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki son olumsuz gelişmeyi de kesinlikle kınıyorum. Bölgedeki gelişmelerin süratle sona ermesini temenni ediyorum.