Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi'nin yapıldığı Nuvola Kongre Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan'a, Dağlık Karabağ'ın Ermeni işgalinden kurtarılmasının ardından Türkiye'nin Ermenistan'ı da kapsayan bölgede barışı tesis etme çabaları ve ABD Başkanı Biden ile Güney Kafkasya'ya ilişkin bir değerlendirmesinin olup olmadığı sorusu yöneltildi.
Özellikle üzerinde durdukları bu bölgede altılı bir yapılanmanın isabetli olacağı konusunu devamlı işlediklerini belirten Erdoğan, bu kapsamda "Rusya, Azerbaycan, Türkiye, İran, Ermenistan ve Gürcistan, altılı olarak böyle bir adımı atalım ve bu bölgeye barışı getirelim." dediklerini aktardı.
Erdoğan, "Ve bu konuda Sayın İlham Aliyev, zaten Ermenistan'la görüşmeyi yapıp onlara böyle bir barış teklifini yaptı bölge barışı ile ilgili. Tabii, Gürcistan'ın biraz olumsuz yaklaşımı var ama burada eğer hepsinde de bir olumlu hava eserse yani burada böyle bir platform oluşturulabilir. Bu platform oluştuğu anda da çok seri bir şekilde bir barış havzasına burası dönüşür ve biz de Türkiye olarak bu konuda Ermenistan'la ilgili ilişkileri çok daha net, açık ortaya koyarız ama bu arada tabii Gürcistan-Rusya arasındaki ilişkileri de çok daha farklı bir hale getirmek yani olumlu istikamette söylüyorum, o da işimizi kolaylaştıracaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, AB'nin kendi ordusunu kurma konusunda üye ülkelerin genelkurmay başkanlarının geçen hafta Belçika'nın başkenti Brüksel'de bir taslak metin hazırladığı hatırlatılarak "Birçok AB üyesi NATO'ya üye. AB, bu adımla bir bütünlük içinde daha fazla bağımsızlık hedefini ortaya koydu. Türkiye de NATO'nun bir üyesi. Sizin düşünceniz nedir bu fikre karşı?" sorusu yöneltildi.
Erdoğan, bu soruya, "Yani bu olabilecek bir proje değil, mümkün değil. Çünkü sizin de ifade ettiğiniz gibi yani şu anda Avrupa Birliği üyesi ülkeler de dahil NATO ülkesi ağırlıklı ve bunların da hemen hemen kahir ekseriyeti zaten böyle bir yapılanmaya sıcak bakmıyor. Başka bir şeye gerek var mı?" yanıtını verdi.
Erdoğan, "Afganistan'dan yeni bir göç dalgası bekliyor musunuz Türkiye üzerinden Avrupa'ya? Eğer bekliyorsanız bunu nasıl yönetirsiniz?" sorusuna karşılık, "Afganistan'dan çok böyle yüklü bir göç dalgası Türkiye için şu anda görünmüyor. Yani bizim resmi rakamlara baktığımız zaman şu an itibarıyla 300 bin gibi bir rakam söz konusu. Bunlar resmi rakamlardır fakat farklı bazı kesimler sanki çok daha büyük rakamlar varmış gibi konuşuyorlar. İçişleri Bakanlığı'mızın resmi olarak rakamı 300 bindir. Tedbirlerimizi alıyoruz ve bu noktada da böyle bir yüklü göçe kapılarımızı açma niyetinde değiliz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya Başbakanı Mario Draghi ile görüşmesi sonrasında İtalya ile ilişkilerinin geleceği hakkındaki düşüncesinin sorulması üzerine, "Bugün yaptığımız görüşmelerden sonra da şunu gördüm; Yani İtalya ile iyi şeyler düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte de başta savunma sanayi olmak üzere SAMP-T konusunda Fransa, İtalya, Türkiye üçlüsü olarak bu konuda olumlu adımlar atacağız ve bu olumlu adımlarla birlikte de aramızda şu andaki ticaret hacmini çok daha yukarılara çıkartmak durumundayız. En az bir 30 milyar dolar gibi bir rakama ulaştırmayı hedefliyoruz." dedi.
"Draghi ile kişisel ilişkiniz nasıl, en son ikili görüşmenizin sonrasında ne diyebilirsiniz?" sorusu üzerine de Erdoğan, "Gayet iyi." yanıtını verdi.
"ABD Başkanı Biden, herhangi tansiyon düşürme girişiminde bulunacak mı Doğu Akdeniz havzasında?" sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugünkü görüşmemizde Doğu Akdeniz hiç gündemimize gelmedi. Gelmediğine göre demek ki Sayın Biden'in de şu anda gündeminde değil, benim de gündemimde değil." yanıtını verdi.
Konuşmasına İtalya’ya misafirperverliğinden dolayı teşekkür ederek başlayan Erdoğan, “Değerli arkadaşlar zirve oturumlarında öncelikli olarak küresel ekonomik görünüme ilişkin son gelişmeleri ve temel riskleri değerlendirdik. Salgının olumsuzluklarının hissedilmeye devam ettiği bir dönemde sıkıntılarımızı bertaraf edecek, ekonomilerimizin dayanıklılığını artıracak politikaları ele aldık. Küresel ekonomi 2021 yılında toparlanmaya başlasa da ekonomilerimiz halen ciddi meydan okumalarla karşı karşıya bulunuyor. Özellikle emtia fiyatlarında ve borçluluk oranlarında tarihi seviyelere varan artışlar yaşanıyor. Küresel enflasyon baskısı gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ekonomileri derinden sarsıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası kuruluşların raporları, bu enflasyon baskısının bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor. Tedarik zinciri de meydana gelen kırılmaların olumsuz yansımalarını ise boş kalan market rafları ve uzayan benzin kuyruklarında zaten görüyoruz. Geçtiğimiz yıl yüzde 1,8 büyüme ile tamamlayan, bu yılı da yüzde 9 civarında büyüme ile kapatma yolunda ilerleyen bir ülke olarak, tüm bu gelişmeleri biz de yakından takip ediyoruz. Türkiye küresel dalgalanmaların kendi vatandaşlarına olan etkilerini en az düzeyde yansıtan bir ülkedir. Salgının ilk günlerinden itibaren hayata geçirdiğimiz destek ve teşvik paketleri ile halkımızın tüm kesimlerinin yanında olduk. Ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar dışında farklı projeleri devreye almayı sürdürüyoruz. Yatırım üretim, ihracat ve istihdam konusunda sürekli artan bir tempoda yükseliş içindeyiz” dedi.
“Kendi ekonomimizi geliştirme yanında değişen üretim ve lojistik dengelerinin yol açtığı küresel istikrarsızlığın önüne geçilmesine katkıda bulunmak için de gayret gösteriyoruz” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Bu anlayışla zirve görüşmelerinde uluslararası ticarette tedarik zincirlerinin işlemesinin önemini özellikle vurguladık. Dünya ticaret örgütünün merkezinde yer aldığı kurallara dayalı serbest ve ayrımcı olmayan çok taraflı ticaret sistemine desteğimizi bu vesileyle tekrarladık. Küresel finans sisteminin kontrolünü elinde bulunduran kuruluşların hiçbir makul ekonomik gerekçesi olmayan siyasi amaçlı manipülasyonlara alet olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi taktirde özellikle bizim gibi ekonomik büyüme potansiyeli yüksek olan ülkelerin uluslararası kuruluşların işleyişini ve niyetlerine dair şüphelerinin artacağını belirtmek istiyoruz” dedi.
Korona virüs salgınının herkese ibret olması gerektiğini belirten Erdoğan, “Korona virüs sürecinde yaşananlar bu doğrultuda daha dikkatli daha adil ve ilkeli davranılması hususunda herkese ibret olmalıdır. Son bir buçuk iki yıldır şahit olduklarımız tüm insanlığın temel sağlık hizmetlerinin ortaya koymuştur. Salgınların önlenmesi ne yönelik araç, gereç, aşı ve tedaviye erişim ayrıcalık değil temel bir haktır. Hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz kendini güvende hissedemez. Türkiye olarak bu anlayışla salgının başından beri ülkemizden talepte bulunan 160 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi ekipman ve kritik malzeme desteği sağladık” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde misafir ettiğimiz sığınmacıları kendi vatandaşlarımızdan ayrı tutmadan istisnasız herkesin sağlık hizmetlerine ve tüm temel ihtiyaçları erişimini temin ettik. Bir tarafta 100 milyonlarca insan daha ilk doz aşı ya dahi ulaşamazken diğer tarafta turizm amaçlı uzay seyahatleri için 100 milyonlarca dolar harcanabiliyor. Bir tarafta yoksulluğun olduğu diğer tarafta düşün ve şatafatın hüküm sürdüğü bu adaletsiz düzenin daha fazla devam etmesi mümkün değildir. Aşı milliyetçiliğinin farklı yöntemlerle hala sürdürülmesi ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanınan aşıların özellikle uluslararası arenada ayrımcılığa tabi tutulması kabul edilemez. Aynı şekilde aşının şantaj veya politika dikte aracı olarak kullanılması son derece yanlıştır. Bu hissiyatımızı ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması yönündeki değerlendirmelerimizi diğer G20 liderleri ile de paylaştık. Nitekim biz Türkiye olarak kendi geliştirdiğimiz aşımız Türkovac ile ilgili çalışmalarımızı insan odaklı olarak yürütüyoruz. Klinik deneylerinin son aşamasına geldiğimiz yerli aşımızı inşallah vatandaşlarımız da birlikte tüm insanlığın istifadesine sunacağız” dedi.
“Ecdadımızın mirası çocuklarımızın bize emaneti dünyamızı bencilce tüketmeye devam edersek, belki de bizlere nefes alabilecek bir atmosfer, içecek bir damla su, ekecek bir karış toprak dahi kalmayacak” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Son dönemde yaşadığımız doğal afetler iklim değişikliğinin tabiat üzerindeki olumsuz etkilerini açıkça ortaya koyuyor. İklim değişikliği insan hayatı, iktisadi büyüme ve sürdürülebilir kalkınma için ciddi bir tehdit kaynağıdır. Zirve boyunca yaptığımız tüm temaslarda gittim değişikliği ile mücadelede acilen somut ve gerçekçi çözümlere ulaşmamız gerektiğine vurgu yaptık. Gelecek nesillerin ormanı, temiz suyu, verimli toprağı olan bir dünyada yaşayabilmesi için elimizden geleni yapmak zorundayız. Biliyorsunuz Türkiye olarak Paris İklim Anlaşmasını geçtiğimiz haftalarda onayladık, esasen ülke olarak bu konuda oldukça iyi bir seviyede bulunuyoruz. Yeşil kalkınma devrimi hedefi ile inşallah bu alanda tüm dünyada öncü bir rol üstleneceğiz. Bu çerçevede belirlediğimiz 2053 net sıfır emisyon niyet beyanımızı G20 liderleri ile paylaştık. Hazırlayacağımız eylem planlarıyla bu alanda ülkemize ve uluslararası camiaya katkılarımızı sunacağız. Tabi bu süreçte küresel bir mücadele olan iklim değişikliğinde ülkelerin eşit bir konumda bulunmadığını da dikkat çektik” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önce de ifade ettiğimiz üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki paylaşımının adil bir şekilde yapılması önemlidir. Dünyanın çevreye en fazla kirleten ülkelerinin, düzensiz göçle mücadele harcadığı miktara bir bakın, bu rakam iklim değişikliği ile mücadeleye ayırdıkları mebladan yaklaşık iki kat daha fazladır. Karşımızdaki bu çarpık tablo gerçekten utanç vericidir. Benzer tutarsızlıklar terörle mücadeleden insani yardımlara kadar bir çok alanda yaşanmaktadır. Bu meselelerde gelişmiş ülkeler sorumluluk almaktan, özellikle maddi olarak üzerlerine düşeni yapmaktan kaçmaktadır. İklim değişikliği ile mücadelemizin bir diğer boyutunu çevre hassasiyetlerimiz oluşturuyor. Bu konudaki küresel sorunların ancak ortak çabayla çözülebileceğini bir kez daha vurguladık. Türkiye erozyonla mücadelede dünya lideri konumunda bir ülkedir. Orman varlığını artıran nadir ülkelerden biriyiz. Yenilenebilir enerji kaynaklarımızı geliştirmek için çok ciddi yatırımlar yapıyoruz” dedi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Zirvede ayrıca sürdürülebilir kalkınma amaçlarında ilerleme kaydedilmesinin önemine de işaret ettik. Bu kapsamda gıda güvenliğini ön plana çıkardık. Salgının küresel ölçekte gıda krizini daha derinleştirdiğini görüyoruz. Birleşmiş Milletler raporları, dünyada açlık çeken kişi sayısının geçen yıla göre yükseldiğini açıkça ortaya koyuyor. Aynı raporlara göre dünya nüfusunun yüzde 10’dan fazlası yani 810 milyon insan yetersiz beslenme tehdidi ile karşı karşıya bulunuyor. 1 milyara yakın insan temel gıda maddelerini erişimde sıkıntı çekerken, her yıl toplam değeri 1 trilyon doları bulan gıda maddesinin çöpe gitmesini hiçbir makul açıklaması olamaz”
“Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın içinde bulunduğumuz çağı da artık hiç kimsenin banane başkasından deme lüksü yoktur. Her gün 100 milyonlarca insanın yatağa aç girdiği, her yıl milyonlarca çocuğun bir dilim ekmek bulamadığı için can verdiği bir dünyada açık söylüyorum hiçbirimiz kendimizi emniyette hissedemeyiz. Ruh taşıyan, kalp taşıyan, vicdan taşıyan insanlar olarak hepimiz sahip olduklarımızı sorgulamak, yoksulları hatırlamak yoksullarla çok daha fazla empati kurmak mecburiyetindeyiz. G20 Liderler Zirvesi’nin de temasını oluşturan refahı özellikle sağlayacak bunun yolu kendi dışımızdaki acılara kulaklarımızı kapatmaktan değil hazım ve mağdurlara gönül kapılarımızı açmaktan geçiyor. İşte salgın hem mevcut düzenin bu çarpıklıklarını gözler önüne sermiş hem de tüm insanların aynı gemide olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Ülke olarak 2015 yılındaki G20 dönem başkanlığımız sırasında gıda güvenliğini önceliklerimiz arasına aldığımızı açıklamıştık."
“Uzun yıllardır Afrika başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaptığımız kalkınma yardımlarında bu konuya hep hassasiyet gösterdik. Balık vermekten ziyade balık tutmayı öğretme hedefleyen projelerle pek çok yerde insanların hayatlarına dokunan çalışmalar yürüttük. Milli gelire göre dünyanın en fazla insani ve kalkınma yardımı yapan ülkelerinden biriyiz. 2030 yılına kadar açlığın olmadığı bir dünyaya erişme çabalarına öncülük etmek G20 ülkeleri olarak bizlerin en temel sorumluğudur”
“Sürdürülebilir kalkınmayı doğrudan etkileyen unsurlardan biri de göç ve göçün idaresidir. Hali hazırda 3,6 milyonu Suriye’deki savaştan kaçanlar olmak üzere 5 milyona yakın yerlerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Afganistan kaynaklı göç yükünü en fazla hisseden ülkelerden biriyiz. Göç krizinin hem insani güvenlik boyutunu hem de göçle mücadelede yalnız bırakılmanın ne demek olduğunu gayet iyi biliyoruz. 12 Ekim‘deki Afganistan konulu G20 olağanüstü zirvemizde konunun mutlaka platformun gündeminde yer alması gerektiğini vurgulamıştık. Ayrıca G20 bünyesinde bu maksatla bir çalışma grubu oluşturulmasını önermiştik. Bu grubun başkanlığına da talibiz teklifimizi hem ikili görüşmelerimizde hem de bugünkü oturduğumuzda tekrarlayarak mevkidaşlarımızı bize destek vermeye davet ettik. İki günlük zirve boyunca pek çok ikili görüşme de gerçekleştirdik. Muhataplarımız da ülkelerimiz arasındaki konuları bölgesel ve küresel gelişmeleri değerlendirme imkanı bulduk. Yine zirve sırasında farklı ülkelerden katılımcılarla görüşmelerimiz oldu. İki gün süresince gerçekleştirdiğimiz istişarelerin küresel ekonomik ve siyasi istikrar için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum”
ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşmede ABD’nin terör örgütlerine verdiği desteğin gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine Erdoğan, “Suriye’de bulunan bu terör örgütleri PKK/YPG/PYD gibi bunların özellikle Amerika’dan aldıkları destekler konusunda kendilerine bu desteklerle ilgili üzüntümüzü bu desteklere yönelik NATO üyesi ülkeler olarak bunun bizde meydana getirdiği üzüntüleri ifade ettik. Bu konularda bizim dayanışmamızı zedeleyecek adımlar olduğunu da söyledik. Bununla ilgili olarak da özellikle dışişleri bakanlarımızın karşılıklı olarak çok daha sıkı irtibat halinde olmaları gerektiğini vurguladık. Güvenlik noktasındaki savunma bakanlarımızın bu noktada ki ilişkilerini gündeme getirdik. Bundan sonraki süreçte inanıyorum ki bugüne kadar olan süreç herhalde böyle devam etmeyecektir” dedi.
Başkan Biden ile yapılan görüşmede Afganistan konusunun gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine ise Erdoğan, “Afganistan konusu tabii ki gündeme geldi zira Brüksel görüşmemizde zaten Afganistan Karzai Havalimanı özellikle gündemimizdi. Fakat öyle gelişmeler oldu ki biz tabi Afganistan’dan özellikle askerimizi çekmek durumunda kaldık. Askerimizi biliyorsunuz Afganistan‘dan çektik. Tabi bu orada yaptığımız görüşmenin aynı minvalde devam etmediğinin bir ifadesiydi. Fakat biz tabi kendilerini şunu da söyledik şu anda Katar’la Türkiye arasındaki görüşmeler bundan sonraki süreçte yol haritamız ne olacak bu konuda bunların değerlendirmesini yaptık. Fakat bundan sonraki süreci biraz da gelişmeler belirleyecek. Bu gelişmelerin içerisinde daha aktif şu anda yol haritasının içerisinde bulunan tabii Türkiye, Katar gibi ama bunun yanında Taliban nasıl bir tavır ortaya koyacak onu da zaman içerisinde göreceğiz. Şu anda tabi Taliban izlerle gerek Afganistan’daki Büyükelçiliğimizde görüşmelerini filan yapıyorlar ve bu görüşmeler esnasında ne gibi adımlar atacağız. Bunu da biraz zaman gösterecek. Afganistan’daki yeni yapılanmada kucaklayıcı yapı nasıl oluşacak, kadınlara yönelik eğitim anlayışı nasıl gelişecek yani bizim sosyal veya sosyolojik yaklaşımınız ile Taliban’ın sosyolojik yaklaşımın ne kadar birbiriyle örtüşecek bunu zaman gösterecek buna göre de adımlarımızı atmış olacağız” dedi.
ABD ile kurulacak ortak mekanizma sorusu üzerine Erdoğan, “Bu ortak mekanizmadan ifade edilen özellikle şu anda ekonomik ilişkiler de ticari ilişkilerde gerek bizim Hazine Maliye Bakanlığımız gerekse Amerika’nın Hazine Maliye Bakanlığı çok daha sıkı suretiyle görüşmek suretiyle bunu kendilerine biz teklif olarak yaptık. Bunun dışında da tabi aynı şekilde dışişleri bakanlarımızın daha sıkı birbirleriyle görüşmelerinin gereğini vurguladık” dedi.
ABD ile Türkiye arasındaki F-16 görüşmesinde gelişme olup olmadığı sorusu üzerine Erdoğan, “Biden’la bugün ikili görüşme olmadı biliyorsunuz, görüşmemiz dar kapsamlı bir görüşme oldu. Bu dar kapsamlı görüşmede de F-35’ten kaynaklanan bildiğiniz gibi bizim 1 milyar 400 milyon dolar bir ödememiz vardı. Bu ödemeden hareketle biz bu süreci nasıl iyi bir konuma taşırız, bunun üzerinde durduk. Bunun üzerinde daha çok F-16’lar gündeme geldi. F-16’ların elimizdekilerin modernizasyonuna ya da yeni F-16’ların verilmesi konusu gündemimize geldi. Bununla ilgili de şu anda zaten Savunma Bakanlarımız süreci takip ediyorlar. Bu konuyla ilgili de Sayın Biden‘ın ben olumlu yaklaşımını gördüğüm gibi tabii olayın bir diğer boyutu da malum Temsilciler Meclisi olsun Senato olsun iki tarafta da sizin ağırlığınız var. Biz sizden gerekli bu noktada ihtimamı bekliyoruz” dedi.
Erdoğan ve Macron, Fransa’nın Yunanistan’a yaptığı silah satışını ele aldı
Erdoğan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı görüşmeye ilişkin gelen soru üzerine, görüşmede Libya, Suriye ve Afganistan’ın ele alındığını ifade ederek, Macron’un Libya’ya yönelik bir zirve gayreti olduğunu ve bu zirveye yönelik daveti olduğunu aktardı. Erdoğan, görüşmede Yunanistan’a yönelik silah satışlarını ele aldıklarının belirterek, “Bu konudaki endişelerimiz de yine kendileriyle paylaştık” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ordusu kurulmasına yönelik soru üzerine, söz konusu ülkelerin çoğunun NATO üyesi olduğunu ve ülkelerin buna karşı çıktığını belirterek, “Bu olabilecek bir proje değil, mümkün değil” dedi.
“Afganistan’dan yeni bir göç dalgası bekliyor musunuz?” sorusu üzerine ise Erdoğan, “Afganistan’dan yeni bir göç dalgasına kapılarımızı açma düşüncemiz yok” dedi. (AA)