Yeni Zelanda'daki terör saldırısının ardından Türkiye'nin çağrısı sonrası düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Acil İcra Komitesi Toplantısı yapıldı.
The Grand Tarabya Hotel'deki toplantı, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile İİT Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed el-Useymin'in açılış konuşmalarının ardından toplantı basına kapalı yapıldı.
Toplantı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan İİT Acil İcra Komitesi Toplantısı'nda katılımcılara hitap etti.
Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:
Yeni Zelandalı kardeşlerimin acısını paylaştığımızı ifade etmek istiyorum. Yeni Zelanda’daki eylemde hayatını kaybedenler başta olmak üzere terörün vahşi yüzüne kurban verdiğimiz şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Saldırının hemen ardından Cumhurbaşkanı Yardımcımı ve Dışişleri Bakanımı Yeni Zelanda’ya gönderdim. Yeni Zelanda makamlarının burada olması son derece anlamlıdır. Yaptığımız davete çok kısa sürede icabet ettiğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum.
İslam İşbirliği Teşkilatı üye sayısı bakımından BM’den sonra en büyük kuruluştur. Elbette İsrail yönetiminin aralıksız tacizlerine maruz kalan Kudüs’ün hakkını korumak teşkilatımızın birinci vazifesidir.
*NE OLMUŞTU?
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in işgali altındaki Golan Tepeleri ile ilgili, "ABD için İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi." açıklamasını yapmıştı*
"DAHA AKTİF OLMAMIZ GEREKİYOR"
Bu hassas süreçte doğrudan bizi ilgilendiren hususlarda daha aktif olmamız, mesuliyet üstlenmemiz gerekiyor. Yeni Zelanda’da Cuma namazı için toplanan 51 kardeşimizin şehadeti ile sonuçlanan bu kalleş saldırı asla sıradan bir hadise olarak görülemez.
Manifestodan dehşet verici görüntülere, silahın üzerindeki tarih, isim, yerlere kadar pek çok husus bu gerçeği ispat etmektedir. Yeni Zelanda saldırısı Müslümanları hedef alan ne ilk ne de son saldırıdır.
"ADİ SUÇLU DENİLEREK ÖRTBAS EDİLİYOR"
1993’te Solingen’de Neo Naziler evlerini ateşe vererek 5 vatandaşımızı kalleşçe şehit ettiler. 2011’de Oslo yakınlarında 77 can beyaz ırkın üstünlüğüne inanan bir cani tarafından öldürüldü. Gün geçmiyor ki bir ibadethaneye iş yerine, derneğe yapılan saldırı haberini almayalım.
Gün geçmiyor ki göçmenleri etnik, dini, kültürel kimliği hedef alan bir sorunla muhatap olmayalım. Çoğu zaman bu nefret suçlarının failleri ya bulunmuyor, bulunduğu zaman ise psikolojik rahatsızlığa atfediyorlar. Münferit, adi suçlu denilerek olay örtbas ediliyor.
Sorunları halının altına süpürerek çözemeyiz. Biz görmezden geldikçe sorunlar katlanacaktır. Tepkimizi güçlü şekilde göstermedikçe Neo Nazi virüsü bünyeyi saracaktır. Sonuçta Allah korusun 1940‘larda Avrupa ‘da olduğu gibi telafisi mümkün olmayan acılar yaşanacaktır. Gördüğümüz sıkıntıları cesaretle ifade etmeli, çözüm yollarını da yine beraberce aramalıyız.
Bunu gülücükleriyle camilerimizi şenlendiren 3 yaşındaki şehitlerimizin hatıraları için yapmalıyız. Bunu katiline bile kapıyı 'merhaba kardeşim' diye açan mümin yürekler için yapmalıyız. Bir daha benzer açıklar yaşanmasın, camilerimiz kan gölüne dönmesin diye tavrımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız. Sorumluluğumuzun hakkını vermek için muhataplarımız nezdinde bu konuyu gündeme taşıyoruz. Yabancı karşıtlığını ve İslam düşmanlığını kendi meselemiz addediyoruz. Bugün İngiltere nüfusunun yüzde 7’si Müslümanlardan oluşuyor. Bu insanların kahir ekseriyeti birkaç asırdır bu ülkelerde hayatlarını devam ettiriyor.
İslamofobi veya aşırı sağ diye tarif ettiğimiz bu yapılar politik kavram olmaktan çıkmıştır. Karşımızda açıkça İslam düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı vardır. Neo Nazi örgütleri de terör yapılanması olarak ele alınmalıdır.
"BİR DİZİ ÖNLEMİN ACİLEN HAYATA GEÇİRİLMESİ GEREKİYOR"
Bugün uluslararası toplum DEAŞ eylemleri sonrasında nasıl tepki veriyorsa aynı güçlü tepkiyi Neo Nazi saldırıları karşısında da göstermelidir. Batılı basın yayın organları kendilerini çok ciddi bir öz eleştiriye tabi tutmalıdır. Politikacılar söylemlerine çeki düzen vermeli. Biz ortada bir zulüm varsa bunun karşısında dik durmaya çalışıyoruz. Bir dizi önlemin acilen hayata geçirilmesi gerekiyor.
Araba kazalarında bile hemen terör ihtimali aranırken organize suçların adi suçlar kapsamında değerlendirilmesini doğru bulmuyoruz. İsrail’in terör devleti uygulamalarını gizlemeye, saklamaya çalışmak beyhudedir. Neo Nazi terörünü görmezden gelmenin maliyeti ağır olacaktır. Biz doğru bildiklerimizi söylemekten çekinmeyiz. 40 yıldır manşetlerle çarpışıyoruz.
Çavuşoğlu konuşmasında şunları söyledi:
Tüm bu nefret söylemlerine, bunun olağan kıldığı şiddet ve teröre karşı tepkimizi beyanlarımızla ve fiili adımlarımızla inşallah göstereceğiz.
Yükselen ırkçı terörün ayak izlerini geriye doğru izlediğimizde İslam düşmanı, yabancı düşmanı, göçmen düşmanı söylemlerin ve bunları yayan siyasetçilerin ve hatta medyanın sorumluluklarını görüyoruz.
Hiçbir din ve inanç, şiddet ve terörle tanımlanamaz. Barış, bizim dinimiz İslam'ın adında ve merkezindedir.
Müslümanların karşılaştığı sorunlar ile bunların çözümü konusunda çok taraflı uluslararası platformlarda süreklilik arz edecek şekilde hep birlikte çalışmamız önemlidir. Bu tür saldırılar İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde bir mekanizma tarafından yakından izlenmeli, kayıt altında tutulmalı ve bunlar Batı dünyası ve kamuoyları nezdinde kararlı bir şekilde gündeme getirilmelidir.
Yeni Zelanda'lı Bakan Peters'ın konuşması
"Selamün Aleyküm" diyerek konuşmasına başlayan Dışişleri Bakanı Peters, "Öncelikle Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a davetlerinden dolayı çok teşekkür etmek istiyorum. Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun daveti üzerine Yeni Zelanda kabinesinin iki üyesi olarak bugün buraya gelmenin çok önemli olduğunu inandığımız için buradayız. Bugün kabine temsilcisi olarak iki kişi geldik. Temel amacımız; Yeni Zelanda'da iki camiye yapılan saldırıyı ne kadar lanetlediğimizi ifade etmektir. Dışişleri bakanlığından meslektaşlarımızda programlarını değiştirerek bu önemli, toplantıya katıldılar. Gerçekten çok zorlayıcı şartlar altında yaşıyoruz" dedi.
"YENİ ZELANDA TARİHİNİN EN BÜYÜK SORUŞTURMASI BAŞLATILDI"
Terör saldırısıyla ilgili konuşan Peters, "1 hafta önce Yeni Zelandalı olmayan bir korkak hepimizi terörize etmeye çalıştı. Ülkemizi parçalamaya çalıştı. Geçen Cuma Yeni Zelanda'da Cuma namazını kılmak amacıyla camiye giden kişiler tamamen korkak menfur bir saldırıya maruz kaldı. 50 kişi öldü, 50 kişi yaralandı. Bu noktadan itibaren söz konusu kişi Yeni Zelanda kanunlarına tabi olacaktır. Hayatının geri kalan kısmını Yeni Zelanda'da tek başına bir hücrede geçirecektir. Ancak bu konuda araştırılmadık bakılmadık tek bir noktanın kalmamasını sağlamak amacıyla Yeni Zelanda tarihinin en büyük soruşturması başlatıldı. Ancak söz konusu kişinin yaptığı saldırının sapkınlığı hiçbir cezayla dengelenemez. Ama kurbanların ailelerinin adalete kavuşacaklarını garanti edebiliriz" diye konuştu.
Yusuf bin Ahmed el-Useymin şu açıklamaları yaptı:
Bütün liderlere şunu söylememiz lazım; bu terörün dili, dini, ırkı yok, terör her zaman terör olmaya devam etmiştir. Biz dillerimizi yumuşatmazsak, Müslümanlara karşı nefret söylemini engellemezsek bu tür saldırılar devam edecektir.
(Yeni Zelanda'daki saldırı) Bu saldırı, aslında bizim için bir dönüş noktası sayılabilir. Müslümanlara yapılan bu saldırı, türünün en vahşi örneğiydi. Yeni Zelanda'da yapılan bu saldırı hiçbir şekilde atacağımız adımların azaltılmasına ya da bitirilmesine engel olamayacak."
(AA)