Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beştepe'de düzenlenen "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" programında konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında İstanbul Sözleşmesi üzerinden CHP'ye yüklenen Erdoğan ayrıca "İçki ve uyuşturucu bağımlılığı, kumar ve bahis gibi marazların önüne geçmediğimiz sürece kadına şiddetin önünü de tam anlamıyla kesemeyiz" ifadelerini kullandı.
"FİLİSTİN'İN ONURLU KADINLARI TÜM DÜNYAYA ÖRNEK OLUYOR"
İşte Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan mesajlar:
- Gözü dönmüş Netanyahu hükümeti, öldürmekten zevk alan seri katiller gibi her gün onlarca kadını, çocuğu, yaşlıyı, bebeği hunharca katlediyor. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında hayatını kaybeden sivillerin yüzde 70'inden fazlasını çocuk ve kadınlar oluşturuyor. İsrail'in katliamı dünyanın gözü önünde tam 14 aydır adım adım ilerliyor. Katliam şebekesinin barbarlıkları karşısında Filistin'in onurlu, gururlu kadınları kararlı mücadeleleriyle bombaların altında umudu ve kıyamı büyüten imanlı yürekleriyle tüm dünyaya, tüm kadınlara örnek oluyorlar.
"SOYKIRIMIN DURMASI İÇİN GERÇEKLERİ DİLLENDİRMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ"
- Söz konusu sapkın akımlar olunca ortalığı ayağa kaldıranlar İsrail'in vahşeti karşısında üç maymunu oynasa da biz Filistinli kadınları çaresiz bırakmayacağız. Siyonist lobinin baskılarına aldırmadan tepkimizi göstereceğiz. Bu soykırımın durması için her platformda gerçekleri dillendirmeyi sürdüreceğiz.
"KADINA YÖNELİK ŞİDDET İNSANLIĞA İHANETTİR"
- Türkiye'de başta şiddet olmak üzere kadınlarla ilgili kritik konuların bugün geldiği yerde bakanlığımızın çok büyük katkısı vardır. Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir. Eşrefi mahlukat olan insana, özellikle de kadınlara yönelik şiddet kabul edilemez bir vandallıktır.
MUHALEFETE 'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ' TEPKİSİ
-
6284 sayılı kanun kadına karşı şiddetle mücadelenin çerçevesini başka hiçbir sözleşmeye ihtiyaç hissettirmeyecek şekilde kesin olarak çizmiştir. Muhalefetin İstanbul Sözleşmesi üzerinden yürütmek istediği sanal tartışmaların hiçbir dayanağı yoktur. 'Sözleşme yaşatır' sloganı marjinal kesimlerin ideolojik kavga aparatı olmaktan başka anlam taşımıyor.
-
Türkiye sözleşmeden çekilmesine rağmen konuyu kapsamlı ele alan ikincil mevzuatlarıyla bu mücadeledeki eksiklerini tamamlamış yegane ülkedir. Muhalefetin iddialarının aksine sözleşmeden çekilme ile kadına yönelik şiddetle mücadele irademiz arasında hiçbir illiyet bağı yoktur. Bu adım her türlü şiddetle mücadeledeki kararlılığımızı asla eksiltmemiştir.
-
CHP’li yöneticilerin son günlerde “safsata” dediği, güya yalan olduğunu iddia ettiği zulümlere bu ülkede biz son verdik.
-
Yıllardır ciğerparelerine yeniden sarılmak için mücadele veren Diyarbakır annelerinin feryatlarına kulak tıkayanların samimiyeti elbette sorgulanır. CHP lideri Özel, iradesini bölücü örgütün komiserlerine teslim edenlerle dayanışma sergilemek için koşa koşa giderken Diyarbakır annelerinden bir selamı niçin esirgiyor? Bölücü terör örgütündeki tecavüzden infaza, her türlü insan hakkı ihlalini görmezden gelenlerin meselesi asla kadınların hak ve hukuku, özgürlüğü olamaz.
-
Görüyoruz ki eski genel başkandan sonra CHP'nin helalleşme tiyatrosu da tümden rafa kalktı.
- Kandil'deki kadın düşmanı terör baronlarına ses çıkaramayanların testten geçmesi mümkün değil.
"VALSLE, DANSLA, KADEH TOKUŞTURMAKLA MODERN OLACAĞINI ZANNEDİYORLAR"
- Alkol ve kumar bağımlılığı, kadına ve çocuğa yönelik şiddet vakalarında önemli bir faktördür. İçki ve uyuşturucu bağımlılığı, kumar ve bahis gibi marazların önüne geçmediğimiz sürece kadına şiddetin önünü de tam anlamıyla kesemeyiz. Bunlar yıllarca bu ülkeye dayatılan, bizim vitrin modernleşmesi dediğimiz algının tezahürlerinden ibarettir. Muhalefet zihniyet itibarıyla 1940'larda takılıp kalmış durumdadır. Valsle, dansla, kadeh tokuşturmakla modern olacağını zannedenler artık Batı'nın bile terk ettiği arkaik bir ideolojinin son temsilcileridir. 1940'ların faşizan uygulamalarının çağdaşlık kılıfıyla tekrar millete dayatılmasına eyvallah diyemeyiz.
"SİNEMA VE DİZİ SEKTÖRÜ ARTIK KENDİNE ÇEKİDÜZEN VERMELİ"
- Kadına şiddet konusunda sinema ve dizi sektörümüzün artık kendine bir çekidüzen vermesi gerektiğine inanıyorum. KADEM'in yaptığı kapsamlı inceleme maalesef reyting uğruna kadına yönelik şiddetin normalleştirildiğini gösteriyor. Bunun engellenmesi noktasında hepimize özellikle de yapımcılara, senaristlere, RTÜK'e sorumluluk düşüyor.
Bu içerik Hazar Gönüllü tarafından yayına alınmıştır