HABER

Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan TRT ortak yayınında önemli açıklamalar!

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Libya ile yapılan Doğu Akdeniz mutabakatına ilişkin "Bu mutabakatla Türkiye uluslararası hukuktan doğan haklarını kullandı. Rahatsız olanların tek taraflı adımları, oyunları bozuldu" dedi. Erdoğan, "Türk askeri Libya'ya gider mi?" sorusuna "Libya halkından, yönetiminden böyle bir davet geldiği anda bu bizim için adeta bir hak doğurur" dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülke olduğunu belirterek, "Bunlar, bunu da görmüyorlar. Bu anlaşma (Libya ile imzalanan mutabakat muhtırası) ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından dayatılmaya çalışılan yaklaşımlara ve ülkemizi Antalya Körfezi'ne hapsetmeyi hedefleyen deniz yetki alanı iddialarına karşı uluslararası hukuk çerçevesinde haklı bir adım attık." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Türkiye güneyindeki terör koridorunu çok başarılı hamlelerle, operasyonlarla adeta kırdı. Şimdi çok önemli bir kazanım Doğu Akdeniz'de de geçerli ve Libya ile yapılan bir anlaşma var. Bu anlaşma ile Türkiye aslında yine bazı oyunları bozdu. Türkiye ne kazandı?" sorusu üzerine Erdoğan, Kaddafi döneminde bununla ilgili bir adım attıklarını fakat bunun Kaddafi'nin ölümü sebebiyle devam etmediğini söyledi.

TRT

Erdoğan, o günlerden bu yana burada bir sessizliğin hakim olduğunu, Mısır, Güney Kıbrıs, Yunanistan'ın, zaman zaman İsrail'in dörtlü bir halde buradaki durumu adete kendilerinin egemenliği altına almaya çalıştığını belirterek, "Türkiye olsun Libya olsun, buralarda sesleri çıkmayacak. Buralara tam biz hakimiz. Münhasır ekonomik bölgede özellikle uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımıza rağmen, hayır buralarda Türkiye sondaj gemilerini gezdiremez, sismik araştırma yapamaz" gibi yaklaşımlarla zaman zaman da ciddi tehditler savrulduğunu anlattı.

"TEHDİTLERİ DİNLEMEDİK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu tehditleri dinlemedik. Bizim daha önce ne sismik araştırma gemimiz vardı ne sondaj gemimiz vardı. Şimdi hamdolsun iki tane sondaj, iki tane sismik araştırma gemimiz var. Şimdi bir tane daha anlaşma dönemindeyiz, bir sondaj gemisi daha alacağız. Bu çalışmaları, araştırmaları sadece Akdeniz'de değil, zaman zaman Karadeniz'de hatta belki uluslararası sularda sürdüreceğiz." diye konuştu.

Bu muhtırayı, Libya'nın meşru yönetimi olan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzaladıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"BUNLARIN OYUNLARI BOZULDU"

"Hafter, orada Libya'nın bir ulusal temsilcisi değildir. Oradaki temsilci şu anda Sarraj'dır. Sarraj ekibi ile İstanbul'da oturduk, bu konuları müzakere ettik. Bu mutabakat muhtırası ile Türkiye esasında, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullandı. Attığımız adım bu. Bu adımdan başta Yunanistan olmak üzere Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ciddi manada rahatsız oldu. Bunlarla da kalmadılar aslında. Batıda da bazı ülkeler 'Siz ne yapıyorsunuz?' gibi NATO ve değişik yerlerdeki toplantılarda bize söylediler. Bugüne kadar uluslararası hukuku hiçe sayarak attıkları tek taraflı adımları bozulmuş oldu. Tek taraflı adımı atanlar aslında bunlar. Ama şimdi biz bu adımı atınca, bunların bu oyunları bozuldu."

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 2003'te Mısır, 2007'de Lübnan, 2010'da İsrail ile benzer anlaşmalar imzaladığını vurgulayan Erdoğan, uluslararası hukuku ve Türkiye'nin haklarını hiçe sayarak Doğu Akdeniz'i parsellediklerini söyledi.

Yunanistan'ın, tek taraflı deniz yetki alanları ilan ederek Türkiye'yi, Kuzey Kıbrıs ile Türkiye kıyıları arasına sıkıştırma planı devreye girmeden, Türkiye'nin bu anlaşma ile Doğu Akdeniz'deki yetki alanını maksimum düzeye çıkardıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"YAPILANLAR ULUSLARARASI DENİZ HUKUKUNA KESİNLİKLE UYGUNDUR"

"Türkiye ve Libya olarak karşılıklı yeni bir anlaşma ile belirlediğimiz bu münhasır ekonomik bölge alanlarında ortak arama faaliyetleri gerçekleştirebileceğiz. Herhangi bir sıkıntı yok. Diğer uluslararası aktörler, bu anlaşma ile Türkiye'nin çizdiği alanlarda onay almaksızın arama-tarama faaliyeti yapamaz. Güney Kıbrıs, Mısır, Yunanistan ve İsrail, bu bölgeden Türkiye'nin onayı olmadan doğal gaz nakil hattı kuramaz. Dolayısıyla bizim bu noktada herhangi bir taviz vermemiz mümkün değil. Bu yapılanlar uluslararası deniz hukukuna kesinlikle uygundur. Ülkemizin, Doğu Akdeniz'in batı kısmındaki kıta sahanlığı münhasır ekonomik bölge sınırları, birbirini destekleyen bir dizi adım ile ilk defa bir bütün olarak ve net bir şekilde ortaya kondu. Bununla kalmadık. Libya Anlaşması, ülkemizin deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusundaki hukuki tezini de destekledi."

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülke olduğunu belirten Erdoğan, "Bunlar, bunu da görmüyorlar. Bu anlaşma ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından dayatılmaya çalışılan yaklaşımlara ve ülkemizi Antalya Körfezi'ne hapsetmeyi hedefleyen deniz yetki alanı iddialarına karşı uluslararası hukuk çerçevesinde haklı bir adım attık. Biz bu adımları atarken, sağa sola hiçbir yere sormadan adım atmıyoruz. Bizim de hukukçularımız var. Uluslararası hukuk olsun, deniz hukuku olsun bu konularda ciddi deneyimlerimiz var. Bu arkadaşlarımızı da çalıştırmak suretiyle, bu adımımızı haklı bir şekilde, kendimize öz güvenimizle atmış olduk. Şu anda bu istikamette yürüyoruz, yürüyeceğiz." ifadelerini kullandı.

TÜRK ASKERİ LİBYA'YA GİDER Mİ?

Libya halkından, yönetiminden böyle bir davet geldiği anda bu bizim için adeta bir hak doğurur. Biz burada bir askeri güvenlik anlaşması yaptık, bir de denizdeki hakkaniyet konusu... BM, 2011'den beri Libya'ya silah satışının önüne geçen bir ambargo uyguluyor. Ancak Libya Ulusal Hükümeti'nden çağrısı karşısında, asker gönderme faaliyeti bu kapsamda asla yorumlanamaz. Böyle bir davet gelmesi durumunda, Türkiye'nin nasıl bir insiyatif üstleneceğine kendisi verir. Biz bir yerlerden izin almayız. Kaldı ki, Rusya, BAE, Mısır Hafter'e her türlü askeri destek sağlayarak, BM kararını da deliyor. Özellikle Türkiye Libya'da faaliyet gösteren gemileri, şirketleri ve insani yardım kuruluşlarını koruma hakkına da sahiptir. Bazı ülkeler bu tarz faaliyetler gerçekleştiriyor. Türkiye dışına asker gönderilmesi koşulları ve mevzuat bakımından atılması gereken adımlar var.

Fransa'daki genel greve ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, Anadolu Ajansı foto muhabiri Mustafa Yalçın'ın Fransız polisince yaralanmasına değinirken, şunları söyledi:

"Mustafa Yalçın kardeşimize Allah'tan şifalar dileyelim. Tabii burada orantısız güç kavramını işlerine geldiği yerlerde hep kullanıyorlar. Televizyon ekranlarında kadın, erkek hiç ayırt etmeksizin polislerin yerlerde onları nasıl sürüklediğini hep görüyoruz değil mi? Orantısız güç ve zaman zaman bakıyorsunuz mermi kullanma noktasında, plastik mermiden diğerlerine de geçiyorlar. Şu ana kadar çok ciddi sayıda yaralı var. Bütün bu yaralılarla birlikte sarı yeleklilerin taleplerinin yerine getirildiğine dair bir şey yok. Bu, Fransa'da bir şeyin sinyalini veriyor. 2022'de seçim söz konusu, orada. Belki de 2022'yi bulmayacak. Böyle bir durum ortada çünkü yasal düzenlemelerini giderek daha katı hale getirdiler. Türkiye, buna benzer bir şey yapsa çılgına dönerler. Türk polisi böyle bir şey yapmış olsa kıyamet... Bu tabii oralarda olduğu zaman haklarıdır, yapabilirler, ama Türkiye'de bırak onu, onun çok çok gerisinde teröre karşı bir adım atılsa, 'Yapamazsınız.', 'Sizde şiddet var.' İşte ortada. Buralarda olduğu zaman meşrudur, Türkiye'de olursa gayrimeşrudur."

Erdoğan, orantısızlığa işaret ederek, "Genel olarak Avrupalı ülkelerin bu iki yüzlülüğü, hatta ben değiştirdim çok yüzlülüğü birçok alanda olduğu gibi polis şiddeti noktasında da karşımıza çıkıyor. Kendi coğrafyaları dışında herhangi bir yerde en ufak bir olayda ayağa kalkıyor, açıklamalar yapıyorlar, raporlar hazırlayıp parmak sallıyorlar. Bunların parmakları da meşhurdur zaten." dedi.

"FRANSA DIŞARIYLA UĞRAŞMAKTAN KENDİ İÇ SORUNLARIYLA MEŞGUL OLMAYA VAKİT BULAMIYOR"

Fransa'nın dışarıyla uğraşmaktan kendi iç sorunlarıyla meşgul olmaya vakit bulamadığını belirten Erdoğan, "Aynı zamanda samimiyetlerini özellikle sorgulatmaya fırsat vermiyorlar. Sadece burada kalmıyor, Mali'ye de müdahale ediyor. Neymiş? Çağırmış da onun için gitmişler. Size ne ya? Bunları kendisine söylediğim için söylüyorum. 'Mali'de ne işin var senin.' Biz elbette NATO müttefikimiz Fransa'nın güvenlik ve istikrarını önemsiyoruz. Dışişleri Bakanlığımız da Fransa'daki genel grev ve gösterilerde meydana gelen olaylar, güvenlik güçlerinin müdahalesi konularında uygun açıklamalar yaptı. Sayın Macron'la anlaştığımız ve anlaşamadığımız konular var. Örneği, NATO'yla ilgili yaptığı açıklamaların yanlış olduğunu kendisine de bizzat söyledim. Bu yaklaşım tarzı doğru değil. Bundan sonra da olsa yine söylerim." diye konuştu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'la karşılaşmasına ilişkin soruya Erdoğan, "Nevi şahsına münhasır bir arkadaş. Bakıyorsunuz güler filan, sanki başında bu tür musibetler yok. O yoluna biz yolumuza." karşılığını verdi.

"İLK TEST UÇUŞUYDU VE BAŞARILI BİR SINAMA YAPTILAR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Akıncı, TSK envanterine ne zaman girecek?" sorusunu, "Şu anda kesin bir şeyi ben söylemeyeyim, onu Özdemir Bey ve evlatları söylerse çok daha isabetli olur. İlk test uçuşuydu ve başarılı bir sınama yaptılar. Özellikleri çok çok farklı. İrtifa olarak, aklımda kaldığı kadarıyla 32 bin feeti buluyor, belki daha fazla bilemem. Taşıdığı yük itibarıyla çok önemli. Dünyada belki 3-5 ülke bunu yapabilir durumda. Bayraktar ailesini özellikle tebrik ediyorum, şahsım, milletim adına tebrik ediyorum." şeklinde yanıtladı.

Türkiye, satın almak istediğinde bunların verilmediğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdi bunu artık kendimiz yapar hale geldik. ANKA yine yapılır hale geldi. Bunlar bizim için çok önemli fırsatlar. Elimizde SİHA'lar olmamış olsaydı biz terörle mücadeleyi nasıl yapardık? İHA'lar olmasaydı nasıl yapardık? 'İnlerine gireceğiz.' diyoruz ya şimdi koordinatlar tespit ediliyor, hemen F-16'lara bildiriyor, F-16'lar gereğini yapıyor. SİHA'lar ise zaten kendisi iş bitiriyor. Bunlar, savunma sanayinde geldiğimiz yeri göstermesi bakımından çok çok önemli. Bu tabii gücünüzü de artırıyor. ATAK'ı da İtalyanlarla yaptık. Bunu, şu anda ihraç eder hale geldik. Bu helikopter, özellikleri itibarıyla çok çok farklı, aklımda kaldığı kadarıyla 180 derece hareket kabiliyeti olan silahları var. Bunlar alanda çok iş görüyor. Özellikle kirpiler, Altay tankımız öyle. Fırtına obüsleri felaket bir şey."

En Çok Aranan Haberler