Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın CNN Türk ekranlarında dünya gündemiyle ilgili son gelişmeleri değerlendirdi. Kalın Ukrayna ve Rusya heyetleriyle irtibatta olduklarını belirterek yarınki müzakerenin gerçekleşmeme ihtimali olduğunu söyledi. Kalın Ukrayna-Rusya görüşmeleri için, "Müzakereler zaman kazanma amacıyla kullanılırsa bu bir sonuç üretmez. Müzakerelerin anlamı ortadan kalkar. Yarın büyük ihtimalle toplanamayacaklar. Aralarında görüştükleri Teknik şeyler var. Büyük ihtimalle bir iki gün ertelenebilir. Müzakere heyetleriyle temas halindeyiz." ifadelerini kullandı.
Kalın'ın açıklamalarından satır başları:
Müzakereler çok kolay geçmiyor. Rusya'nın gerçekçi olmayan talepleri var. Kırım'ın tanınması gibi, Ukrayna'nın silahsızlandırılması gibi. Bizim açımızdan bakıldığında da bunlar kabul edilebilir talepler değil. Odaklandığımız yer bu savaşın sona ermesi. Müzakere masasından ateşkes kararı çıkması, bir insani koridor oluşturulması.
Daha fazla insan ölmesinden endişe duyuyoruz. Rusya tarafına gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Hepsinin nihai amacı bu. Rusya tarafında daha büyük bir sorumluluk var. Karamsar olmak istemiyorum ama gördüğüm tablo iç açıcı değil. Özellikle yaşanan son gelişmeler ile beraber pek umut verici bir durum yok.
Putin'in asıl amacı Ukrayna değil. Batı'yla daha büyük bir pazarlık yapmak istiyor. Ukrayna üzerinden eline yükseltmeye çalışıyor. Bir ülkenin işgal edilmesi haklı ve meşru değil. Biz burada Rusya ile köprüleri atmadan, Ukrayna'ya da destek olarak ve Batı'yla iletişim sürdürerek devam ediyoruz. Önümüzdeki on yıllarda bu konular bizi meşgul etmeye devam edecek. Bunun temelinde de Rusya ile Batı arasında kurulması gereken kazan-kazan ilişkisi.
Biz Rusya ile bu ilişkiyi geliştirdik. NATO üyesiysek Rusya ile bu ilişkiye girmeyelim demedik. Bizim de Rusya ile itilaf ettiğimiz konular var. Suriye'de Libya'da anlaşamıyoruz. Kırım'ın ilhakını tanımıyoruz. Ama bu bizi soğuk savaşa götürmedi. Bu sorunların diplomasiyle çözüleceğini gösterdik.
Cumhurbaşkanımız önemli bir başlık açtı. Batı açısında Türkiye hemen döndüğü, yardım için destek için yöneldiği önemli bir müttefik. Batılı muhataplarımız bize diyor ki Rusya ile köprüleri atmayın. Biz de onlara böyle bir niyetimizin olmadığını söylüyoruz. NATO bağlamında olsun AB bağlamında olsun normal zamanlarda Türkiye'nin güvenlik kaygılarını giderecek adımlar neden atmıyorsunuz? İlla böyle bir felaketin mi yaşanması gerekiyor Türkiye'nin önemini yeniden kavramak için. Doğru bir stratejiyle konuya yaklaşırlarsa Türkiye'nin temel ihtiyaçlarını karşılanması açıdan hızlı adımlar atmaları gerekir. Bu Türkiye'nin de menfaatine, onların da menfaatine.
Savaşı devam ettirirlerse bu Rusya için de büyük felaket olur. Rus ekonomisi aylar içerisinde felç olacak. Bu sonuçları dikkate almak zorundalar.
Karadeniz'deki barış ve istikrarın sürdürülmesinde Montrö Sözleşmesi çok kritik bir role sahip oldu. Montrö'nün 19, 20, 21'inci maddeleri çok açık. Savaşan taraflar Boğazlar'dan geçemez. Tek istisna bağlama limanlarına dönen gemiler. Bu gemilerin geri dönüş hakkı vardır. Böyle bir başvuru olduğunda, çıkış limanı, bağlama limanı neresi? Buraya odaklanıp bir değerlendirme yapacağız.
Montrö'nün kurallarını gerilimi tırmandırmayacak şekilde yorumluyoruz. Taraflara da bu yönde telkinlerde bulunuyoruz. Herkese ilettik bunu. Şu anda böyle bir talep yok. Olması gereken de böyle bir talebin olmaması. Montrö kuralları gereği de böyle bir riski ortadan kaldırıyoruz. Bugüne kadarki uygulamamız bundan sonra da devam edecek.
Bu krizden bir takım dersler çıkarılması lazım. Biz daha uzun soluklu bir krizin, bir savaşın henüz başındayız. Umarım savaş bir önce sona erer. Cumhurbaşkanımızın, dışişleri bakanımızın, savunma bakanımızın yürüttüğü bütün diplomasi bu yönde. Bir lider "Nükleeri kullanırım" diyorsa, orada bir sendeleme var. NATO daha olgun bir yanıt verdi. Rusya'nın bundan sonra atacağı adımlar, kendisinin güvenlik kaygılarının yönlendirdiği adımlar olacak. Rus toplumunda mutlaka bir tepkiye yol açacaktır. Rus bilim insanlarının, sanatçıların, sporcuların tüm uluslararası müsabakalardan dışlanması makul gelmiyor bana.
Ülkemizin önceliklerini dikkate alarak hareket etmek zorundayız. Rusya ile konuşabilecek bir aktörün olması gerekiyor. Herkes köprüleri attığında Rusya ile kim konuşacak. Biz bu kanalı açık tutmak adına yaptırım paketi planlamıyoruz.