MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara'da gazetecilerle yemekte bir araya geldi. Soruları yanıtlayan Bahçeli, İranlı General Kasım Süleymani'nin öldürülmesine ilişkin ABD’nin yaklaşımının doğru olmadığını belirterek, "Siz kalkar bir ülkenin yetkilisini öldürmeye yeltenirseniz ve bu bir alışkanlık ve uygulama alanı bulan bir anlayış haline dönüşürse o zaman dünya ne olacak? Her terörist faaliyet içerisinde bulunanları ayıklama kabiliyetiniz de yoksa o zaman bir devletin mensuplarının bir başka ülke tarafından öldürülmesi çok farklı bir uluslararası tartışmayı meydana getirir. Sorunu diplomatik yaklaşımlarla, uzlaşma zemininde halletmenin yollarının bulunması lazım" dedi.
'3'üncü dünya savaşı gelsin' temennisinin sadece Orta Doğu'yu değil dünyayı da karmaşık bir hale getireceğini ifade eden Bahçeli, "Bunu telaffuz etmemek gerekir. 3'üncü Dünya savaşı çağrısı kolay bir çağrı değildir, sebep ve sonuçlarını çok iyi düşünmek gerekir. 'Misilleme olsun' diye bir füze attılar, bir uçağa rast geldi ve 176 kişi hayatını kaybetti. Böyle bir mücadele olmaz, olmaması lazım. Artık bunu uluslararası bir konu olarak ele almak lazım ki bizim yıllar önce söylediğimiz şeyler hala geçerlidir, yani terörün uluslararası tanımını doğru yapmak lazım. Birinci şart bu, ikincisi, eğer burada bir mutabakat sağlanmışsa terörle mücadelenin nasıl yapılacağı konusunda da uluslararası bir anlayışa sahip olmak lazım. Şimdi üçüncü olarak da terörün beslendiği kaynakların kurutulması, özellikle finans kaynaklarını, silah alım gücünü daraltmak lazım, dördüncü olarak da teröre destek veren ülkelerin bu destekten vazgeçmeleri lazım. Bunu daha da çoğaltabilirsiniz. Bu böyle gelişmediği takdirde yarın ne olacağını kestirmek çok zor olur" diye konuştu.
Devlet Bahçeli, Türkiye'nin Ortadoğu'yu, gelişmiş ülkelerin Ortadoğu'ya müdahale şekillerini, amaç ve hedeflerini doğru okuyan bir siyaset takip ettiğine dikkat çekerek, Libya meselesinin önemine değindi. Bahçeli, "Türkiye, Türkiye-Libya arasında bir koridor oluşturmak suretiyle orada bazı ekonomik menfaatlerin peşinde koşan ülkelere, 'Türkiye’nin müsaadesi olmadan hiçbir şey yapamazsınız' mesajını ortaya koymuştur. Bu tabii bazı çevreleri rahatsız etmiştir. Kimleri rahatsız etmiştir? Başta Mısır’ı, diğer yandan Batı Avrupa ülkelerini rahatsız etmiştir, ABD’yi rahatsız etmiştir. Şimdi de orada Libya’nın üzerinde Türkiye’nin oluşturduğu zemini bozmak için darbeci bir generalin arkasına takılarak Türkiye’yi mahkum etmeye çalışmaktadırlar. Türkiye, hem Moskova hem İstanbul hem Ankara’da yapmış olduğu başta telefon diplomasisinin çok başarılı sonuçlarını elde etmiştir. Şuan için Moskova'dan kaçan; ama Berlin’de yakalanan bir Hafter ile Türkiye zannediyorum Libya’daki ateşkesi de başaracaktır. Oranın huzur içerisinde olmasını, Libyalıların birlikte yaşadıkları, ülke bütünlüğünün korunduğu bir Libya'nın oluşmasına katkı sağlayacaktır."
Bahçeli, ABD'nin Irak’taki askeri varlığına ilişkin de "ABD, 'Ben gitmem, çıkmam buradan' diyor. Böyle bir sakat anlayışı hiçbir ülkenin kabul etmemesi gerekir. Bugün Irak’ta bunun sonucunu alırsa her gittiği yerden çıkmama anlayışında olur. O zaman ne yapacağız, dünyayı bir ülke mi yönetecek? Böyle bir şeyi kabulümüz mümkün değildir. Onun için Irak halkının alacağı kararları dikkate almakta ve bazı çalışmaları artık sonuçlandırmakta yarar vardır. Bunun başlıcası Irak anayasasının gözden geçirilmesi, yeni bir anayasa çerçevesinde Irak’ın toprak bütünlüğü, siyasi düşünceleri bir araya getirecek olan demokratik yaklaşımları ele alarak halka dayalı bir yönetimin teşekkülüne gidilmesidir. Ve Irak halkının da, ‘bu hükümeti ben kurdum, bundan sonra da sahibiyim’ demesi lazım. Bazı etnik ve mezhep tartışmalarının dışında hareket etmelerinde yarar var" değerlendirmesinde bulundu.
Devlet Bahçeli, CHP ve İYİ Parti'nin Esad ile doğrudan görüşülmesi çağrısında bulunması ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Suriye'de istihbarat düzeyindeki görüşmeleriyle ilgili, "Bu konuda hükümet direkt temas kurmasa da birçok yerlerle temasa geçebilecek bir durumda olması lazımdır. Bu görüşmelerde mahsurlu bir taraf yoktur; ama, 'İlle de siz görüşünüz' gibi bir inada bindirilerek bir başka siyasi amaç hedefleniyorsa, benim şuan için gördüğüm, tanıdığım Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu çağrılara uyarak Esad denilen cani ile oturup görüşeceğine ihtimal vermiyorum. İdlib meselesi çözülmelidir. Rusya rejimin yanındaki gücünü çekmelidir. Türkiye ile olan diyaloglarını olumlu geliştirmeye gayret göstermelidir. Esad ile bir yere varması mümkün değil" diye konuştu.
Bahçeli, "Akşener Esad ile görüşür mü?" sorusuna "Valla isabet olur. Bu kadar hevesli birisini de görmedim yani. Esad'a da çok yakın, yani gidebilirler. Çok uzak değil Reyhanlı’dan sonra Halep, sonra Şam, Esad orada" şeklinde cevap verdi.
Bahçeli, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı ile bir görüşmesinin olup olmayacağı sorusuna, "Her zaman görüşme ihtimalimiz söz konusu olabilir. Çünkü Cumhur İttifakının iki önemli kanadıyız. Yeri gelir görüşürüz, yeri gelir birbirimizi dinleriz, yeri gelir biraz sabırlı hareket ederiz. Siyasi iktidarın takip ettiği politikaları biz de yakından izleriz ve ona göre de Türkiye’nin geleceği hakkında bir takım kanaatlere sahip olabiliriz. Ama her zaman görüşeceğiz diye bir kural yok. Görüşmenin sınırını ve kapsamını planlayarak görüşme de olmaz. O bakımdan bu başka türlü anlayışlara da sebebiyet verebilir. Biz ittifaktayız koalisyonda değiliz" dedi.
Bahçeli, FETÖ’nün siyasi ayağının araştırılması için CHP'nin Meclis'te araştırma komisyonu kurulması önerisi ile ilgili de "Araştırma komisyonunda ısrar etmek ve herkesi oraya davet etmekte çok kuşku verici davranışlarının üzerini örtmek gibi bir çabaları yoksa zaten bir anlamı olmaz. Kalkıp 5 partiyi bir araya getirdik Meclis’te, ne yapacağız hepimiz savcılık mı yapacağız, hakimlik mi yapacağız, kolluk kuvvetlerinin mensupları mı olacağız? Bir takım olayları yakından izleyecek tarzda geçmişte olduğu gibi dinleme falan bu tür işler mi yapacağız? Böyle şey olmaz. Bir de bunu çok saptırıyorlar. İşte zaten bizi düşündüren, CHP’ye olan güvenimizi sarsan nokta burasıdır. Bu konuyu televizyonlara çıkan değerli bilim insanları ve gazeteciler CHP lehine saptırarak değerlendirmeye çalışıyorlar" diye konuştu.
Bahçeli, darbenin başarılı olması durumunda ülkeyi yönetecek bir yönetim kadrosunun bulunması gerektiğine işaret ederek, 27 Mayıs, 12 Eylül darbeleri ve 12 Mart muhtırasını örnek gösterdi. 15 Temmuz darbe girişiminin başarılı olması halinde şuan Silivri ve Sincan’da tutuklu bulunanların hükümeti kimlerle kuracaklarını soran Bahçeli, şunları söyledi:
"Hükümeti kimle kuracaklardı, Cumhurbaşkanları kim olacaktı, Başbakanları kim olacaktı? Yurtta Sulh Konseyi'nin unsurları kimler olacaktı? 'Bunlar hangi partide varsa ortaya çıkartın' diyoruz. 'FETÖ’nün uzantısı siyasi ayağı bunlar olsa gerekir' diyoruz. Yoksa 'şunlar vardı, bunları açıklayınız' gibi ifadeler var; biz nereden açıklayacağız, polis miyiz biz? Siyasi ayağı öğrenebilmek için 15 Temmuz’daki darbeyi başarılı kılabilecek bir geri dönüş mü yapalım? Yurtta Sulh Konseyi kimlerden oluşuyor görmek için Türkiye’deki siyah beyaz filmi geriye çevirip yeniden mi oynatalım? Ama kim bunlar kardeşim? CHP’nin içinde varsa çıkartın, MHP’nin içinde varsa çıkartın, bürokraside varsa çıkartın, sağdan soldan görevlendirilmişler varsa çıkartın. Bazılarını ABD görevlendirmiş, adı bağımsız. Biz bunu soruyoruz. Yoksa CHP’nin kuracağı komisyonun 3 üyesiyle bu iş olmaz. Ama bu 15 Temmuz’un ruhuna inmiş, onlarla geçmişte münasebetleri olan insanlar Yurtta Sulh Konseyi’ni benden çok daha fazla tanıyor olsa gerekir. Biz de diyoruz ki bunu çıkartın, hangi partideyse çıkartın. Ama istismarından artık vazgeçin. Çorbacıyla tatlıcıyla artık uğraşmayın."
Bahçeli, "Şimdi çok çok konuşan Faik Öztrak; soruyorum İlhan Öztrak neyin olur acaba? 12 Eylül’de Devlet Bakanı İlhan Öztrak değil miydi? 12 Eylül başarılı olunca bunlar hükümet oldu. Başarısız olsalardı askerler gerekli cezaya muhatap olurken bu isimler geldikleri yere saklanmış olsalardı o zaman bunun da siyasi ayağını araştırıp duracaktık. Şimdi siyasi ayağı sorup duruyorsun Faik Öztrak. Yahu şu amcana bir bak bakalım kimdir. Bu siyasi ayak mıdır yoksa başka bir ayak mıdır? Onun için siyasi ayak kavramını saptırarak, efendim bir siyasi iktidarın içinde efendim şu kadar vardı ile uğraşmaya gerek yok. Bugüne kadar 3 yıl geçmiştir. 15 Temmuz gecesinden itibaren Yurtta Sulh Konseyini oluşturan, Yurtta Sulh Konseyinin propagandasını yapan, sık sık tekrar eden, başta televizyondaki konuşmacılar, bize soracağınıza şu anda Sincan’da yatan 40’ın üzerinde orgeneral, tuğgeneral, korgeneral var, onlara sorun. 'Siz darbeyi yaptınız; ama devleti yönetecek halde misiniz değil misiniz? Yönetemeyeceğinizi anladığınız an sivil kadrodan yararlanacak mıydınız? Var ise bunlar kimdi?' Daha açık bir soru soruyorum; Yurtta Sulh Konseyi'nin asker kesimi bugün Silivri’de, Sincan’da. Peki sivil bölümü nerede? Çankaya'da mıdır, Bahçelievler'de midir, İstanbul'da mıdır? Neredeyse bulun Tarih böyle diyor. Siz darbe yapacaksınız adını 'konsey' koyacaksınız, konseyin elemanlarından 4 paşayı içeriye alacaksınız, diğerleri?" dedi.
Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhuriyet Başsavcılarına suç duyurusu olabilecek konular üzerinde ifadeleri olduğunu belirterek, "Mesela demiş ki, 'YPG ve PKK bize mi saldıracaktı?' Ne demek bu? Sana saldırmayacaksa devlete saldırmasını makul mü görüyorsun? Sonra Kılıçdaroğlu, 'Demirtaş’ın hapiste ne işi var?' demiş. Doğru hapiste ne işi var? Tiyatro dururken orada ne işi var? Sonra bunun tiyatrosuna hanımları gönderiyorsunuz da sizler niye gitmiyorsunuz, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş? Demirtaş cezaevinde, bari tiyatroya gittiğinizde değerli bir artistle yan yana otursaydınız da hanımlar evde sizi seyretseydi. Güzelce sormuş Kılıçdaroğlu; 'Demirtaş'ın ne işi var hapiste, askerin ne işi var Libya'da, askerin ne işi var Suriye’de, askerin ne işi var Kandil'de, Demirtaş'ın ne işi var hapiste?' Bu nasıl bir üsluptur" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun "AK Parti’de 120, 180 arasında ByLock kullanan var. ByLock'çu vekillerin açıklanmaması kontrollü darbe tezini güçlendiriyor" dediğini hatırlatarak, şöyle dedi:
"Sayın Kılıçdaroğlu, 120 ile 180 arasındaki Bylockcuyu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na götür ver. Eğer vermiyorsan biz sana suç duyurusunda bulunacağız, 'gel tıpış tıpış ayaklarınla bunların isimlerini ver' diyeceğiz" dedi.
Bahçeli, Türkiye’de birçok çevreyi içine alabilecek ortak ismin Mustafa Kemal Atatürk olduğuna işaret ederek, "Yurtta Sulh Konseyi dediğiniz vakit hepimizin aklına ne gelir? 'Yurtta sulh cihanda sulh.' Söyleyen kim? Mustafa Kemal Atatürk. Üstünü örtüyorlar. Yağmurluk gibi onu geçirmişler. 12 Mart’a, 27 Mayıs’a, 12 Eylül’e bakıyorsun öyle bir slogan yok. Bizim anlatmak istediğimiz konular anlaşılabilir ve araştırılması gereken konulardır. Ben diyorum ki, 'siyasi ayak kim ise çıkarılsın. Herkes kimi biliyorsa söylesin. Ben kimsenin adını vermiyorum. Bizdekileri biliyordum hadi güle güle dedim. Yurtta sulh konseyi diye bir konsey var mı? 'Yok' diyorsanız, TRT spikerinin okuduğu metin kimin metni? Böyle bir konseyin askeri kanadı belli, Silivri ve Sincan’da. Peki siyasi kanadı nerede? Bulamıyorlarsa bize yetki versinler biz buluruz" diye konuştu.
Bahçeli, "Tiyatro oyununu eşlerin izlemesinin oyun üzerinden terör propagandasının perdelemesi olarak mı görüyorsunuz?" sorusuna "Çok net bunlar. Kimi eş kimisi ittifak eşi. Bu hanımefendiler evde otururken siz zaten bu tiyatroyu oynuyorsunuz, bu defa Kadir İnanır ile beraber sahnede oynasanız ne olur? O üç masum hanımın ne günahı var?" dedi.
Bahçeli, Kanal İstanbul tartışmalarına ilişkin CHP’lileri arazi güzergahında arazilerinin olduğu iddialarının sorulması üzerine şöyle dedi:
"İktidar diyor ki 'ben bugün iktidarım, elimdeki imkanlarla bunu yapmaya çalışacağım'. Diğeri 'ben belediye başkanıyım sana bunu yaptırmam'. Kurulan tezgah şu: Mevcut İstanbul Belediye Başkanını birileri Cumhurbaşkanlığı makamı ile özdeşleştirerek belli bir dönem için yarışa hazırlıyorlar. Onun adını koymaya çalışıyorlar. Ona artık kimse 'sen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanısın' demeyecek. 'Sen muhtemelen Cumhurbaşkanı adayımız olacaksın' diyecek."
Bahçeli, belediye başkanı transferiyle ilgili ise "Bu konuyla ilgili bizim ihracımız var. Kaynaşlı Belediye Başkanı. Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil edecek hanımefendilere terbiyesizce yaklaşımından dolayı MHP’nin listesinden düştü. Demek ki MHP ille de 'filan belediye başkanını yanımıza alacağız' diye bir çabanın içinde veya bir başka gayretin içinde olmamak durumunda. Ama gelmek isteyen olursa geçmişte böyleydi, bazıları gelir bazıları gider. Belediye böyledir. Onun için hangi partiye kim gidecekse gitsin. Yarın başka şeyler de olabilir. Ama MHP’ye HDP’den CHP’den belediye başkanı her gün 'geleyim' dese dahi kabul etmem mümkün değil. AKP’den geleceğe de 'Cumhur ittifakı var ayıp olur.' Aklın gereği o. Cumhur İttifakı olacaksın, belediyeyi de çalacaksın. Böyle şey mi olur." dedi.
Bahçeli, belediyelerde transfer hamlesini erken seçim olarak okuyanlar olduğunun hatırlatılması üzerine "Erken seçime bizim dışımızda, AK Parti’nin dışında çok ciddi hazırlık yapanlar var. 'Haziran ayından sonraki her Pazar günü erken seçim yapılır' diyerek birbirlerine destek verenler var. Yeni kurulacak partileri aralarına alanlar var. Biz kaya gibi Cumhur İttifakı olarak yolumuza devam ediyoruz" dedi.
Devlet Bahçeli, Engin Alan'ın partiye dönmek istemesi durumunda tavrının ne olacağı sorulan Bahçeli, "Değerli bir komutandır. Herkesi çağırıyoruz. Arzularsa partimiz açık. Biz herkesi kucaklamak istiyoruz. Kendisine göre bir değerlendirme yapmış, memnuniyet verici bir durumdur. Hep beraber değerlendiririz. Ama artık eskisi gibi gel-git, gel-git olmayacak. Yani bizim Samanpazarı’nda elekler var. En büyük eleği aldık MHP olarak. O elek sosyal eleğimiz oldu. Üstüne atıyoruz, sallıyoruz. Alta düşenle alakamız yok. Üste düşenlerle her şeyi yapabiliriz. Hayat bizi o en büyük eleği aldırmaya mecbur bıraktı. Tecrübeler bizi öyle düşünmeye mecbur bıraktı. Bundan sonra sosyal elek çalışacak. Üstünde kalanların başımızın üstünde yeri var. Alta düşenleri ise Karadeniz tabiri ile tanumazuk" diye konuştu.
Bahçeli, klasik otomobil koleksiyonula ilgili "Koleksiyon yenileniyor. Yeni bir cip var. Bizimki eski model. BJK plakaları yayıyorum her tarafa" dedi.
Bahçeli, ABD Başkanı Trump ile İngiltere Başbakanı'nın en büyük özelliklerinin ise bir berbere olan ihtiyaçları olduğunu kaydetti.
(DHA)