MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları;
14 Mart Tıp Bayramı, eşsiz ve emsalsiz bir özverinin tüm sağlık çalışanlarımızda bayraklaştığının göstergesidir.
Canı veren Allah'tır, elbette alan ya da alacak olan Allah'tır. Kovid-19 ile mücadelede tüm doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız insan üstü bir gayret ile mücadele etmişlerdir. Hepsine şükran duyuyoruz. Gece demediler, gündüz demediler, adeta bir fedakarlık anıtı haline geldiler.
İnsan ve toplum sağlığının müdafaası amacı ile yapılan her çalışma, gösterilen her çaba milletimizin baş tacıdır. Doktorlarımız başta olmak üzere sağlık çalışanlarımızın haklı taleplerinin farkındayız. Cumhurbaşkanımızın 5 müjdesinin yok yerinde olduğu kanaatindeyiz. Emekli olanlara yansıyacak olması, aile hekimlerinin maaşlarının artması ve saldırıların CMK kapsamında katalog suçlara eklenecek olması çok müspet bir gelişmedir. Cumhur İttifakı sağlık çalışanlarımızın her zaman destekçisidir.
TTB'nin karapropagandanın nifak yuvası olarak her yalana, iftiraya sarıldığı aleni şekilde ortadadır. Bunlar Hipokrat yeminlerini çiğneyen yüz karalarıdır. Hekimlerimiz Türkiye'yi terk ediyorlarmış, kalpleri vatan ve millet sevgisi ile çarpan hekimlerimizin hiçbir yere gittiği ve gitmeye çalıştığı yoktur. TTB'ye bakarsak Türkiye sağlık sisteminde çoktan iflas bayrağını çekmiştir. Bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa TTB'nin yönetimine çöreklenmişlerdir. Gidişleri olsun da, dönüşleri olmasın. Bunların dışında yine gidenler olursa keyifleri bilir.
Kınalı kuzuların şeref madalyasıdır Çanakkale. Vurulup da düşmeyenlerin, şahit olup da geri çekilmeyenlerin onur meşalesidir Çanakkale. Küresel ve bölgesel senaryolar Çanakkale'de çöpe atılmıştır. Sömürge hesapları, esaret projeleri suya düşmüştür. Milletler ve medeniyetler sahnesi burada kurulmuş, daha da sertleşmiştir. Çanakkale geçilememiştir, Türk vatanı ele geçirilememiştir. En ileri savaş makineleri ile karşımıza çıktılar, yenilmedik. Hedef alınan sadece milletimiz değil, koskoca tarihimizdi. Düşmanı denizde batırdık, karada bitirdik. Bize düşen Çanakkale'den ders çıkarmak, ihtiyaç olursa da kanlarımız ile yeni bir destan yazarak bu vatana sahip çıkmaktır.
Tarihimize kirli demek nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir. Kılıçdaroğlu'nun kastettiği Türk milletinin tarihi ise önce Çanakkale'ye bakmasını, zillet emellerini tekrar gözden geçirerek aklını başına devşirmesini tavsiye ederim. Türkiye'nin yüzünü kızartacak bir tarihi yoktur. Bunu iddia edenler Çanakkale'de tepelediğimiz düşmanın bugünkü devamıdır.
Çanakkale bir şuurdur, bir ufuktur, bir gururdur, aziz şehitlerimizin zafer emanetidir. Bu emanet başımız üstündedir, namusumuzdur asla kirletilemeyecektir.
CHP Genel Başkanı iki günlük Diyarbakır ziyaretinde tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir diye konuşmuş. Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür. Kılıçdaroğlu'nun şahsıyla müsemma karanlık tarihini bilemeyiz. Şayet kastettiği Türkiye'nin tarihiyse, önce Çanakkale'ye bakmasını sonra da zillet emellerini tekrar gözden geçirerek aklını başına devşirmesini bilhassa tavsiye ederim. Türk milleti geniş bir coğrafyanın kınına sığmayan kılıcıdır. Türk tarihine kirli demek, PKK terör örgütünün vesayeti altında bulunan Türk ve Türkiye düşmanlarının eline düşen zavallının hüsran verici hezeyanlarıdır. Kılıçdaroğlu kendi tarihi ile yüzleşebilir, beklenen de budur ancak Türk tarihi ile yüzleşme niyeti varsa uyarıyorum ki bu tarih Kılıçdaroğlu'nun tarihi değildir. Yozgat'ta başka Diyarbakır'da başka konuşan bir siyasetçiye güven duyulamaz.
Kılıçdaroğlu, Amerikalıların Kızılederililerden özür dilediğini açıklamış. Kızılderililer soykırıma uğramıştır. Kılıçdaroğlu mertse, ağzında ıslanmış baklayı çıkartsın da görelim. Kimlerin hesabına çalıştığını söylesin de gerçek yüzünü tanıyalım. Söyler misin bize Türk Milleti kimden özür dileyecek, neden özür dileyecek. Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıkıp derhal özür dilemelidir. Tarihini unutan milletlerin ayakta kalmaları, geleceğe ulaşmaları mümkün değildir.
Savaşın 20'nci günündeyiz. Rusya ile Ukrayna'yı kapsamına alan ateşkesin acilen tesisi, kalıcı barışın inşası için tek yol diplomasi ve diyalogdur. Barışın dışında ikinci bir seçenek yoktur. Uluslararası toplumun inisiyatif üstlenmesi gerekmektedir. Karadeniz'in kuzeyinde yeni bir Suriye çıkarmanın kimseye faydası olmayacaktır. İki ülkenin birini diğerine tercih etmeye niyetimiz yoktur. Tutumumuz ilkeseldir. Türkiye'yi Rusya'ya karşı yaptırıma zorlayan çevreler samimi ve dürüst değildir. Ülkemiz Rusya'nın savaş gemilerine geçişi kapatmıştır. Bizden talep edilen ne var ise orantısızdır. Türkiye'nin özel şartlarını dikkate almayan tek yanlı beklentilerdir. Bazı siyasilerin sık sık S-400'leri gündeme taşımaları başkalarının ajandalarına göre hareket ettikleri görülmektedir. Batı'nın gizli gündemine nasıl kapıldıkları tüm berraklığı ile ortaya çıkmıtştır. Bu doğru değildir, Türkiye'nin çıkarına değildir. Dış politikada duygusallık, manevrasızlık, dolduruşa gelmek çok tehlikeli kırılmalara yol açar. Devlet yönetmek başkadır, her yelkene rüzgar açmak başkadır. Türkiye'nin Ukrayna politikası makuldur, dengelidir. Kimse ezbere konuşmasın. Kimse yabancı başkentlerin merceğinden gelişmelere bakmasın. Bu ülke Amerikalılardan daha çok Amerikalı geçinenlerden, NATO'culardan daha NATO'cu geçinenlerden çekmiştir.
Uluslararası kuruluşlar inandırıcılıkalrını kaybetmiştir, havlu atmıştır. Müesses nizam her yerinden yara almıştır. BM teşkilatı, kanın durması, barışın sağlanması hususunda hiçbir şey yapılamamıştır. Artık yeni bir reforma ihtiyaç vardır, bu kaçınılmazdır.
Uluslararası toplumun ikiyüzlü politikası ortaya çıkmıştır. Biz susmayacağız, zalime, zalim demeye devam edeceğiz.
2022 yılında ölmek istemiyorum diyen Ukraynalı kız çocuğunu herkes duydu da 2014'te ağır bombardıman sonrası 3 yaşındaki yaralı Suriyeli kız çocuğunun 'Sizi Allah'a şikayet edeceğim' sözünü kimse duymadı.
Türkiye, barışın masasını kurmuşken Kılıçdaroğlu'nun 9 Mart'çıların izinden yürüyerek yine bir 9 Mart günü Diyabakır'a gitmesi es geçilecek bir alçalma hali değildir.
Bizim bir twitter mesajımıza emoji ile yanıt vermiş. Sayın Kılıçdaroğlu emojiyi bırak, ergenler gibi davranmaktan vazgeç. Amacın ne, ondan bahset. Bir soru daha soruyorum, Diyarbakır'da PKK'lı teröristlerle görüştün mü? Emoji de seni kurtaramaz. Kimlerin tekeli altında olduğunu artık gizleme şansın kalmamıştır. Ülkemizde zaten barış vardır, Türkiye'deki terör sorunudur.