Son dakika haberi: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, CNN Türk canlı yayınında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Suriyelilerin geri göndermesiyle ilgili gündeme ilişkin açıklama yapan Çavuşoğlu, 2022 yılının ilk 3 ayında 21 bin göçmenin geri gönderildiğini söyledi. Çavuşoğlu, güvenli ve gönüllü geri dönüşlerin olması gerektiğini ifade etti. Rusya-Ukrayna savaşına dair de önemli değerlendirmeler yapan Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin garantörlüğü konusuna değinirken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir'in Türkiye'de görüşmesinin masada olduğunu ancak bir araya gelmeleri için şartların oluşmasının gerektiğini belirtti. İşte son dakika haberinin detayları...
Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Yaklaşık 3.7 milyon Suriyeli göçmen var. Diğer sorunlu bölgelerden de Türkiye'ye gelenler oldu. Düzenli, düzensiz göçmenler 5 milyona yakın. Bazıları ülkelerine döndü. Bazıları Batı ülkelerine gittiler.
Mülteci meselesini siyasete alet etmemek gerek. Onurlu bir dönüşten bahsediyoruz. İnsanların ülkelerine dönmesini de sağlamak lazım, bunu da sağduyulu bir şekilde yapmak lazım. İnsan haklarına saygılı, uluslararası hukuka ve kendi anayasamıza uygun bir şekilde yapmak lazım.
Göndereceğimiz mültecilerin can güvenliklerini garanti altına almamız lazım. O insanlar evlerine döndükten sonra temel ihtiyaçlarını karşılamak lazım. Barınak, çocuklarına eğitim, hastane, iş imkanı yaratacak projeler gibi.
Geçen sene yurt dışına gönderdiğimiz göçmen sayısı 100 binlerde. Bu sene geri gönderilen göçmen sayısı ilk 3 ayda 21 bin. Afganistan'a dahi 9 bin 700 göçmen gönderdik. Avrupa'ya geçmek için Türkiye'yi transit olarak kullanmak istiyorlar. Buraya geldiğinde mümkün olmadığını görerek geri dönmek istiyorlar. Gönderdiğimiz göçmenler gönüllü olarak geri döndü.
Geçen yıl kaçak yollarla ülke içine girmeye çalışan 451 bin göçmenin ülkeye girişini engellemişiz. 2022’de ise şu ana kadar 127 bin göçmenin Türkiye’ye girişi engellendi. Duvarlar, çitler, optik kameralar gibi alınan tedbirler var. Zaten AB de alınan tedbirleri destekliyor. Sınırda inşa edilen duvarlar dahil projelere katkı sağlıyor. Onların da amacı Türkiye'ye gelmesinler, sonrasında Avrupa'ya gitme riski var.
Göçmenleri geri göndermeye devam ediyoruz. Güvenli, gönüllü ve onurlu geri dönüşler olmalı.
İstihbarat düzeyinde diyalog olabilir.
(Göçmen sorunu, sığınmacı sorunu Esad rejimiyle tanımadan da olsa angajmana girilebilecek bir sorun mudur?) Uluslararası hukuk çerçevesinde çözümün bulunması gerektiği için BM ve uluslararası örgütlerin (rejimle) angajmana girmesi lazım. Rejim taahhütte bulunacaksa onlara bulunması lazım.
Savaşın devam etmesini isteyen ülkeler var.
(Putin ve Zelenskiy) Her ikisi de bir araya gelme konusunda olumlu şeyler söylüyor. Türkiye'de bir araya gelme planı hala masada. Şartlar oluşursa bir araya gelecekler. Her iki taraf için en zor konu Donbas ve Kırım'ın statüsü. Sonuçta iki liderin bir araya gelmesi hala masada, soru ise ne zaman gelecekleri. Her an olabilir, çok uzun da sürebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan iki liderle de sürekli olarak temas halinde.
Karadeniz'de Türkiye'ye ürün getiren 22 tane gemimiz var.
Taraflar içeriğini bizimle paylaşıyorlar. Her iki taraf da metinleri bize gönderiyor.
Biz Rusya'nın saldıracaksa sadece Donbas bölgesine saldıracağını düşünüyorduk. Kiev'e kadar saldıracağını tahmin etmemiştik. Tüm dünya için beklenmedik bir durumdu.
Türkiye'nin böyle bir pozisyonda kalacağı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığındaki toplantıda kararlaştırıldı. Bu dönemde herkes bu dengeli dış politikamızı takdir etmeye başladı. Her iki ülkeye karşı hep açık ve şeffaf olduk. Tüm kararlarda ilkeli bir tutum sergiledik.
Dürüst bir arabuluculuk yapıyoruz, kolaylaştırıcı bir rol oynuyoruz. Bize şunu söylüyorlar: biz sizin yaptırımlara neden katılmadığınızı anlayabiliyoruz, sizden ricamız; sizin üzerinizde yaptırımları by-pass etmesinler. Biz buna dikkat ediyoruz. Bu şartlarda bizim yaptırımlara katılmamızı beklemek doğru değil. Zaten herkes anlayışla karşılıyor. Kendilerinin böyle bir teması olmadığı için Türkiye'ye ihtiyaç var. Türkiye'den başka bu rolü oynayan bir ülke yok. Ayrıca hukuki yükümlülükler de var. Bunları uyguluyoruz. Biz çıktık; bu bir savaştır, Montrö'yü uyguluyoruz dedik. Montrö'yü delmek için bir teklif olmadı.
Biz şaşırdık. Bir partinin genel başkanı Türkiye'nin yaptırımlara katılmasını isterken neyi düşündü. Bir genel başkan Türkiye'ye etkilerini hesaplayamadı mı? Dünya anlayışla karşılarken bir genel başkanın Türkiye neden katılmıyor diye sorgulamasına şaşırdım. Bir siyasi partinin lideri ya da siyasiler, Türkiye'ye olası etkilerini de hesaplaması gerekiyor. Ama geç de olsa bunu anlamış olmaları güzel.
Türkiye arz güvenliği bakımından önemli bir seçenek olmaya başladı. Türkiye gaz akışı açısından da kilit bir ülke. Türkiye'ye gelmek isteyen yatırımcılar var. "Rusların parası Türkiye'ye akıyor" haberi doğru değil, kasıtlı bir haber.
Ukrayna P5+Almanya+Türkiye garantör olsun dedi. Prensip olarak buna kimse itiraz etmiyor. Ama garantörlüğün detayları belli değil. Garantörlüğün çerçevesi önemli. Garantinin ne olduğu belli olmadan garantörlük olmaz. Ukrayna'nın NATO'nun 5. maddesi şeklindeki nitelikte bir garantörlük talebine kimse razı değil. NATO'nun 5. maddesi şeklinde bir garantörlük olmayacak, orası kesin. Peki ne olacak? Biz Türkiye olarak önce Rusya'nın dışındaki P4 ülkeleri ile görüşüyoruz. NATO'nun 5. maddesi çerçevesinde bir garanti olmayacaksa nasıl bir garanti olabilir diye. Neler olabileceği konusunda fikirler üretmek lazım. Türkiye bu konularda şimdiden çalışıyor. Türk askerinin girmesi gibi konular söz konusu değil.
Çin de dengeli bir politika izlemeye çalışıyor. Tabii NATO'yu suçlayıcı açıklamaları da oldu. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne vurguyu sık sık yaptı. Sorunun barışçıl yönden ve diplomasiyle çözülmesi gerektiğinin altını çizdi. Çin P5 ülkelerinden bir tanesi. Çin'in tutumu, garantörlük konularında da önemli. Çin, seversiniz sevmezsiniz, bizim de eleştirdiğimiz yönleri var. Çin bir süper güç. Çin'in taraf tutması tabloyu değiştirebilir. Rusya'dan yana taraf alması... Yaptırımları delmeme konusunda da Çin şirketlerinin dikkatli davrandığını görüyoruz. Batı'ya daha yakın demeyelim de Çin temkinli davranıyor.
Ukrayna savaşı bizi bambaşka bir noktaya getirdi. Bu savaşı durdurmak için çaba sarf edenler de oldu. Ama Türkiye'den başka her iki tarafında da bu kadar güvendiği başka bir ülke yok. İki tarafla konuşabilen Türkiye'den başka ülke yok. Türkiye'den başka bu adımları atan da olmadı. Türkiye uluslararası hukuktan yana olduğunu gösterdi, ilkeli bir tutum sergiledi. Türkiye'nin güvenli bir aktör olduğunu herkes gördü. Türkiye'ye bakış olumlu yönde değişti. Bazı olumsuz bakış açılarını da değiştirdi. Örneğin; SİHA'larımız Karabağ'da katildi, Ukrayna'da melek oldu. (Aliyev'in sözleri) Ukrayna kriziyle Türkiye'nin önemini herkes gördü ama bunun geçici bir yaklaşım olmaması gerekiyor. Bizim bölgede önemimiz daha da artacak.
Hemen bir adım beklemesek de gelecekte bu sorunun çözülebileceğini düşünüyoruz.
(ABD'nin Türkiye'ye yönelik CAATSA yaptırımlarının kaldırılması) Daha esnek olduklarını görüyoruz, bir çözüm yolu bulmaya çalışıyoruz. Biden ile Cumhurbaşkanımızın görüşmesinde Biden’ın teklif ettiği stratejik mekanizma kuruldu. Bakan yardımcıları düzeyinde Ankara’da görüşme gerçekleştirdik. 18 Mayıs’ta bakanlar düzeyinde görüşeceğiz.
(S-400 ve F-35 krizi) Bu yaklaşım devam ederse şimdi olmasa bile önümüzdeki süreçte gelebileceğine inanıyorum.