Endonezya'da Sunda Boğazı'nda meydana gelen tsunamide bugün erken saatlerde 334 olarak açıklanan ölü sayısının 373'e yükseldiği duyuruldu.
Endonezya'da Sunda Boğazı'nda meydana gelen tsunami sonrası bölge halkı, yeni tsunami tehlikesi korkusuyla yüksek bölgelere çıktı.
Sunda Boğazı'na kıyısı olan ve tsunamiden etkilenen Banten bölgesinde yaşayanlar, tsunami sonrası yaşadıkları korku ve devam eden yanardağ faaliyeti nedeniyle yeni tsunami riskine karşı bulundukları yerlerden ayrılarak yüksek kesimlere yerleşti.
Özellikle sahil şeridinde ve düz kesimde yaşayanlar, bulundukları alana göre yüksek yerleşim yerlerindeki cami ve okul gibi kamu binalarına sığındı.
Bölgede genel itibarıyla elektrik ve iletişim hatlarının yanı sıra su ve gıda gibi temel insani ihtiyaçlarda sıkıntı yaşanmazken, benzin istasyonu, dükkan ve restoran gibi işletmeler faaliyetine devam ediyor.
Afet sonrası belli noktalarda toplananlara su ve gıda yardımına başlanırken, hastaneler de halka hizmet veriyor.
'KÖYÜMÜZE SIĞINANLARA ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR YARDIM EDİYORUZ'
Deniz seviyesinden yüksek alanda bulunan köylerine 5 bin kişinin sığındığını söyleyen Tembong köyü muhtarı Adang Kosasih, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Pejamben, Carita, Banjarmasin, Sukajadi ve Sukarame köylerindeki halkın tsunami tehlikesinden kaçarak köylerine geldiğini ve ellerinden geldiği kadar onlara yardımcı olmaya çalıştıklarını anlattı.
İmece usulü birbirlerine yardımcı olmaya çalıştıklarını aktaran Adang, ''Dışarıda kurduğumuz mutfakta pişirdiğimiz yemekleri burada toplanan halka dağıtıyoruz. Onlar da yemek ve temizlik gibi işlerde bizlere yardımcı oluyor.'' diye konuştu.
Toplanan halkın köydeki okul, muhtar odası, cami ve çadırlarda kaldığını ifade eden Adang, ''Çeşitli yardım kuruluşlarından insani yardım almaya başladık. Ancak gıda, su, temizlik maddesi ve ilaç gibi temel malzemelere daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.'' dedi.
'BATTANİYESİZ UYUYORUZ, İMKANLARIMIZ ÇOK KISITLI'
Tsunami sonrası köye gelen 51 yaşındaki Zakinah, ''Şu an için burada bir evin bahçesinde kalabiliyorum. Yağmur sezonu olduğu için hava bazen soğuk olabiliyor. Battaniyesiz uyuyoruz. İmkanlarımız oldukça kısıtlı.'' ifadesini kullandı.
Toplanma alanında kalan 60 yaşındaki Ramide Carita, köyünden kızı ve torunuyla kaçarak buraya geldiğini ve yemek sıkıntısı çektiklerini söyledi.
Öte yandan tsunami bölgesinde yerel idare ve sivil toplum kuruluşlarının toplanma alanlarındaki halka insani yardım çalışmaları devam ediyor.
Bölge genelinde 281 kişinin öldüğü, bin 16 kişinin yaralandığı ve 57 kişinin kaybolduğu açıklanmıştı.
Yetkililer, Anak Krakatau Yanardağı'ndaki volkanik hareketliliğin tsunamiye neden olduğunu açıklamıştı.
Yanardağdaki faaliyetlerin artması üzerine eylülde bölgede en yüksek ikinci seviyede alarm verilmişti.
Sulawesi Adası'ndaki Palu Körfezi'nde 28 Eylül'de meydana gelen 7,5 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan tsunamide, 2 binden fazla kişi yaşamını yitirmiş, bin 500'e yakın kişinin kayıp olduğu belirtilmişti.
"Pasifik Ateş Çemberi" olarak adlandırılan deprem ve volkan kuşağında yer alan Endonezya'da, 26 Aralık 2004'te 9,1 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan tsunamide bölgedeki diğer ülkeleri de kapsayan geniş bir alanda 230 bin kişi hayatını kaybetmişti.
BABASINI KAYBEDEN ASEP EPİN: UYARI YAPILSAYDI BU KADAR CAN KAYBI OLMAZDI
Endonezya'da Sunda Boğazı'nda meydana gelen tsunamide babasını kaybeden Asep Epin, ''Tsunami uyarısı yapılsaydı bu kadar can kaybı yaşanmazdı. Hiçbir şekilde halka uyarı gelmedi" dedi.
Banten eyaletinin Pandeglang bölgesinde yaşayan 40 yaşındaki Asep, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yetkililerin tsunami uyarısı yapmadığını ve halkın afete hazırlıksız yakalandığını söyledi.
Asep, ''Tsunami vurduğunda babam Oding Zeynettin'i ziyaret etmek için sahildeydim, hiçbir uyarı yapılmamıştı. Herkes olağan işiyle uğraşıyordu. Dalgalar birden yükseldi ve her şeyi içine almaya başladı. Halka uyarı yapılmış olsaydı bu kadar can kaybı yaşanmazdı.'' diye konuştu.
Tsunami dalgalarının boyunun 4 metreyi bulduğunu anlatan Asep, şöyle devam etti:
''Babamla sahilde bir süre sohbet ettik. Yatsı namazını kılmak için yanımdan ayrıldıktan bir süre sonra ayak bileklerime kadar sular gelmeye başladı. Aniden karşıdan büyük dalgalar geldiğini gördüğümde kaçmaya başladım. 20 metre kadar gittikten sonra bir ağaca tırmanarak hayatta kalmayı başardım.''
Asep, babasının cesedinin çok sonra binaya 100 metre uzaklıkta ormanlık alanda bulunduğunu söyledi. Asep'in eniştesi Rahmat Hidayat da ''Kayınpederimi kaybettiğim için çok üzgünüm. Kayınpederim, eşini 40 gün önce kaybetmişti. Eşinin vefatının 40. günü dolayısıyla mevlit programı için hazırlıklar yapıyordu.'' dedi.
Hala şokta olduğunu dile getiren Rahmat, ''Yanardağda akşam üzeri patlama oldu, sadece duman görünüyordu. Sık aralıklarla patlamalar meydana geldiği için tsunami oluşacağını düşünmedik. Tsunami oluştuğuna haberi geldiğinde birden halk arasında panik oluştu." diye konuştu.
Ulusal Afet Yönetim Ajansı (BNPB) Sözcüsü Sutopo Purwo Nugroho, tsunami uyarı sistemine gelen eleştiriler üzerine ülke genelinde bazı bölgelerde uyarı sistemlerinin çalındığını ya da hasar gördüğünü belirterek 2012'den bu yana genel anlamda tsunami uyarı sisteminde sorun olduğunu aktarmıştı.
Endonezyalı vatandaşlar, sosyal medyada paylaşımlarında, can kayıplarının erken tsunami uyarı sisteminin çalışmaması nedeniyle yaşandığını, ölümlerden yetkililerinin sorumlu olduğunu dile getirmişti.
Bölge genelinde şu ana kadar 281 kişinin öldüğü, bin 16 kişinin yaralı ve 57 kişinin kayıp olduğu açıklanmıştı.
Yetkililer, Anak Krakatau Yanardağı'ndaki volkanik hareketliliğin tsunamiye neden olduğunu açıklamıştı.
Yanardağdaki faaliyetlerin artması üzerine eylül ayında bölgede en yüksek ikinci seviyede alarm verilmişti.
Sulawesi Adası'ndaki Palu Körfezi'nde 28 Eylül'de meydana gelen 7,5 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan tsunamide, 2 binden fazla kişi yaşamını yitirmiş, bin 500'e yakın kişinin kayıp olduğu belirtilmişti.
"Pasifik Ateş Çemberi" olarak adlandırılan deprem ve volkan kuşağında yer alan Endonezya'da, 26 Aralık 2004'te 9,1 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan tsunamide bölgedeki diğer ülkeleri de kapsayan geniş bir alanda 230 bin kişi hayatını kaybetmişti. (AA)