Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Konuşmasının büyük bölümünde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şehitler Tepesi" polemiğine ilişkin sert mesajlar verdi. Erdoğan "'Şehitler tepesi boş kalacak' diyen kişi bu ülkeyi düşmana teslim etme peşindedir. Tabi 15 Temmuz'da milletimiz sokaklarda şehit olurken, tankların arasından sıyrılıp belediye başkanının konutunda kahvesini yudumlayanlardan bu millete şahadet yolunda gitmek gibi bir şey olmaz." ifadelerini kullandı.
İdlib'deki hain saldırının olduğu gece 'Neredeydiniz?' diye soran CHP liderine kürsüden seslenen Erdoğan, "Madem merak ediyor söyleyeyim. O gece sabaha kadar bu ülkenin Cumhurbaşkanı görevin başındaydı. Ertesi sabah da telefon diplomasisine devam ediyordu hiç ara vermeden." dedi.
Sınırların mülteciler için açılmasına da değinen Erdoğan, Avrupa'ya ve Yunanistan'a çağrıda bulunurken, "Bizi aldatmaya kalkmayın" diye konuştu.
Erdoğan, partisinin grup toplantısının ardından da gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Ziyaret öncesi Rusya'dan Türkiye'ye yeni bir teklif var mı?" sorusuna Erdoğan, "Şu anda teklif filan olmaz. Ziyaretimizi yapalım. Zaten ziyaretten sonra da orada yine bir basın toplantısı muhakkak sayın Putin ile yapacağız. Bunun yanında benimle beraber gelen gazeteci arkadaşlarımız da var. Onlarla da birçok şeyi paylaşacağız. Hiçbir şey gizli kapaklı kalmaz." cevabını verdi.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'nin "Mühimmat vermek istiyoruz." açıklamasına işaret edilerek Türkiye'nin bu yönde bir talebinin olup olmadığı sorusu üzerine Erdoğan, "Ben, Sayın Trump'a bu tür taleplerimizi ilettim." ifadelerini kullandı.
Rusya ziyaretinden beklentisinin sorulması üzerine Erdoğan, "Bölgede süratle ateşkesi sağlayabilmek." dedi.
Erdoğan, sorulması üzerine ABD Başkanı Donald Trump ile bugün bir telefon görüşmesinin olmayacağını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satırbaşları şöyle:
Bin yıldır kanlarımızla sulayarak vatan toprağımız bu topraklarda hür bir şekilde yaşayabilmemiz, ezanımızı semamızda yankılatabilmemiz için hayatını veren tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Terörle mücadelede verdiğimiz binlerce şehide Suriye'de yenileri ekleniyor. İdlib'de rejimin saldırısında hayatını kaybeden 36 askerimizin de aralarında olduğu nice canları toprağa verdik. Bin yıldır olduğu gibi bugün de hiçbir şehidimizin, hiçbir gazimizin kanı boşa gitmiyor. Bu mücadeleyi hedeflediğimiz gibi sonuçlandırdığımızda büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında önemli yol almış olacağız.
'ŞÜPHESİ OLAN İNANCINI SORGULASIN'
Bunu anlayabilmek için gaza nedir, şehadet nedir, şehit nedir gibi soruların cevaplarını bilmek gerekiyor. Bu soruların cevaplarına ancak yüreğinde ülke ve millet sevgisi varsa, zihin pak ve berraksa, vücudunuzun her zerresinde hissederek ulaşabilirsiniz. Önceki günkü konuşmamda da ifade etmiştim, şehit tam 56 kez tekrarlanıyor. Şehitlikle ilgili en önemli müjde Bakara Suresi'dir. Bu tablo bize ülkemizin ve milletimizin bağımsızlığı için mücadele ederken can veren herkesin şehit olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösteriyor. Askerlerimizin, polisimizin, jandarmamızın, korucularımızın şüheda makamına yükseldiği konusunda şüphesi olanlar önce kendi inancını sorgulasın.
KILIÇDAROĞLU'NA 'ŞEHİTLER TEPESİ' TEPKİSİ
'Şehitler tepesi boş kalmayacak' sözünü anlamak için de içinden çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekir. Hala ısrarla 'Şehitler tepesi boş kalacak' diyen kişi bu ülkeyi düşmana teslim etme peşindedir. Tabi 15 Temmuz'da milletimiz sokaklarda şehit olurken, tankların arasından sıyrılıp belediye başkanının konutunda kahvesini yudumlayanlardan bu millete şahadet yolunda gitmek gibi bir şey olmaz. Bu tipler bize dönüp 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var' derken, diğer ülkelere asla böyle bir soru yöneltmiyor. Bunların gözünde ülkemizin mücadelesinin zerre dertleri yoktur. Tek dertleri siyasi çıkar elde etmektir. Suriye tartışması ülkemizdeki beşinci kol faaliyetlerinin nerelere uzandığının göstergesidir.
Bu zihniyet bugün "Suriye'ye savaş açsak banko Esad'ı tutarım" diyerek, karşımıza sürekli terör örgütlerinin tezleriyle çıkarak, yerini zaten yıllar önce belli etmiştir. Bay Kemal'in yeri bellidir. Ne vatandır ne millettir. Onun yanı Esed'in yanıdır. Bir de onu tavsiye ediyor. Buyur sen git. Ona cevap vermek gerçekten ağrıma gidiyor. Aslında millete olan kinini kusuyor. Esed Kılıçdaroğlu'nu tarifsiz bir zevkle takip ediyordur. Hafter alkışlıyordur. Terör örgütleri Kılıçdaroğlu'nu şükranla dinliyordur.
'O GECE NEREDEYDİM SÖYELEYEYİM'
Bu zat çıkmış dün kürsüye "O gece neredeydiniz?" diye soruyor. Madem merak ediyor söyleyeyim. O gece sabaha kadar bu ülkenin Cumhurbaşkanı görevin başındaydı. Ertesi sabah da telefon diplomasisine devam ediyordu hiç ara vermeden. O gece tüm bakan ve sorumlular görevlerinin başındaydı. TSK'nın tüm mensupları görevlerinin başındaydı. Kılıçdaroğlu kahve içip televizyon seyrederken, ülkeyi yönetenler şehitlerimizin kanını yerde bırakmamak için canla başla çalışıyordu.
'SEN ARA! NİYE ARAMIYORSUN?'
Benden telefon bekliyormuş, eğer çok merak ediyorsan diğer parti liderlerimiz gibi arardın sana da bilgi verirdik. Cumhurbaşkanlığının seni araması zaten devlet protokolde yok. Sen ara. Niye aramıyorsun? Hatay Valiliğinden Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na kadar tüm kesimlerden gerekli açıklamalar o gece yapılmıştır. Milletimiz he rşeyi takip etmiştir. Bir yandan Esed'le dans eden, beri tarafta diplomasi dokundurması yapan bir kişi, elbette Türkiye'nin çıkarlarının nerede olduğunu göremez.
YÜREĞİN YETİYORSA ADAY OL
Bu zatın gözünün ve gönlünün başka yerlerde olduğunu biliyoruz. Türkiye'nin bu tarihi mücadelesini fitneyle, yalanla, iftirayla lekeleme çalışan şerefsizdir, onursuzdur, alçaktır, haindir. Sürekli kendini bu ülkenin cumhurbaşkanı yerine koyarak ahkamlar kesiyor. Bu ülkenin yönetiminde sorumluluk almak istiyorsa, birilerinin öne sürerek arkadan gülerek olmaz. Malum olmak üzere 2023'te Cumhurbaşkanlığı seçimi var, çıkarsın meydana yetkiyi alabilirsen söylediklerini yapabilirsin. Ama o güne kadar bu zata düşen görev, sorumluluk sahiplerine destek vermektir. Bunu yapamıyorsa da sükut etmesine razıyız.
Suriye'deki durum, yeni acılar, yeni trajedilerle daha da kötüleşiyor. Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmıyoruz.
REJİM BU DEFA BAŞARAMAYACAK
Suriye'deki durum, yeni acılar, yeni trajedilerle daha da kötüleşiyor. Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmıyoruz. Elbette bizim de kayıplarımız var. Yürüttüğümüz destansı mücadele ile rejimi her gün biraz daha eritiyoruz. Bizim savaşmak istemeyen bir ülke olduğumuzu son operasyonumuzla ispatladığımıza inanıyorum. Bir süre sonra rejim sadece İdlib'de değil, Suriye'nin diğer bölgelerinde kendi halkını karşısında bulmaya başlayacaktır. Biliyoruz ki rejim Dara'da, Humus'ta yaptığını şimdi İdlib'de tekrarlamaya çalışıyor. Bu defa başaramayacak.
İdlib'deki çatışmalar sürerken bölücü terör örgütün Suriye'deki güvenli bölgelere saldırmaya başlaması, arkada büyük oyunun işaretidir. Suriye'de vermediğimiz mücadeleyi kendi topraklarımızda daha ağır bedelleri görmek için daha neyi yaşamamız gerekir? Ne ülkemizi terör örgütlerinin, eli kanlı rejimin insafına terk edeceğiz ne de mazlum Suriye halkını kendi başına bırakacağız. Türkiye'yi hedeflerine ulaştırana kadar bize durmak, dinlenmek haramdır.
Futbol sahaları bile milletimizin ordusuna verdiği destek en güzel örneklerinden biridir. Bay Kemal farklı şeyler bekliyordu. Ama futbol sahalarından ona farklı cevaplar geldi.
YUNANİSTAN'A SERT TEPKİ
4 milyona yakın Suriyeli ülkemize sığınmadı mı? Bu ülkede kimsenin yabancılara tahkir ve taciz etmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu davranışa girenin de kendi geçmişinde göçmenlik bulunmaktadır. Katliamdan kaçanlar bizim ülkemize yöneliyorsa bunun sebebi bizim vicdanımız ve ahlakımızdır.
Bilindiği gibi uluslararası hukuka uygun olarak hain saldırı sonrası sınırlarımızı açtık. Bugün mültecilere sınırlara kapatan, onları döverek, botlarını batırarak hatta vurarak geri gönderen her Avrupa ülkesi Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi'ni çiğnemektedir. Şu an Yunanistan'ın yaptığı gibi.
AVRUPA'YA NET MESAJ: BİZİ ALDATMAYA KALKMAYIN
10 yıldır 4 milyon mülteciyi barındıran Türkiye'ye destek verdiniz mi? Bugün geliyorlar, konuşacağız. İkircikli davranıyorlar. Bunların tek yüzü yok, maalesef bir kaç yüzü var. Bizi aldatmaya kalkmayın. 40 milyar doları bu işte harcayan Türkiye, yine 40 milyar doları gerekirse harcar.