Son dakika haberi: İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde şartları oluşmayan bir firmaya ihale verilmesiyle ilgili "ihaleye fesat karıştırma" suçundan, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, ihbar eden olarak İçişleri Bakanlığı, sanık olarak ise Ekrem İmamoğlu ile Cem Ülken, Fidan Gül, Hasan Çetin, Hilal Çuhadar, Mehmet Hepgül ve Türkan Demirel Dişisağlam yer aldı.
İddianamede, 29 Aralık 2015'te "Kültür Merkezlerinde Personel Çalıştırılması ve Kültür Sanat Organizasyonları Hizmet Alım İşi" ihalesi sırasında, İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu, diğer sanıkların ise belediyede müdür ve personel olarak görev yaptıkları anımsatıldı.
Beylikdüzü Belediye Başkanlığı tarafından yapılan söz konusu ihalede, sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri değerlendirilen iddianamede, "Sanıklar ihale alıcısı bir firma lehine ancak kamu zararına neden olacak şekilde, ihaleye katılma yeterliliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak ve teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı halde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak eylemlerinde bulunarak kamu kurumu statüsüne haiz Beylikdüzü Belediye Başkanlığının 250 bin 86 lira fazladan para ödemesine ve neticede 250 bin 86 lira tutarında kamu zararına neden olarak üzerlerine atılı 'ihaleye fesat karıştırma' suçunu işledikleri anlaşılmıştır." denildi.
İddianamede, alınan bilirkişi raporuna yer verilerek, "İdare tarafından kanuna aykırı şekilde yüklenici ile ek sözleşme yapıldığı, yükleniciye KDV dahil 250 bin 86 lira tutarında haksız fazla ödeme yapılarak kamu zararına sebep olunduğu"nun raporda tespit edildiği aktarıldı.
Sanıkların üzerine atılı "ihaleye fesat karıştırma" suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluştuğu dile getirilen iddianamede, ilgili firmanın ihaleye katılmak için yeterlilik koşulunu sağlayamadığı halde ihaleye kabul edildiği anlatıldı.
İhalenin bu firma lehine sonuçlanması ile meydana gelen durumda, sanıklar tarafından ihale alıcısının teklif zarfında yeterlilik koşulunu sağlayan belgelerin bulunduğunu ispat edemedikleri belirtilen iddianamede, sanıkların sadece görevlerini ihmal ettikleri veyahut kasıt olmaksızın istekli firmanın yeterlilik koşulunu sağlamadığının sehven gözden kaçırıldığına dair savunma yaptıkları ancak bu savunmaların hayatın olağan akışına aykırı olduğu kaydedildi.
Sanıklar tarafından teknik şartnamede açıkça belirtilen niteliklere sahip olmayan firma lehine ihalenin sonuçlandırılması eyleminin suç teşkil ettiği dile getirilen iddianamede, sanıkların katılım koşulu ile teknik şartnamede aranan kriterleri sağlamadığı sabit olan ilgili firmanın bu durumunu fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle diğer ihale isteklilerinden gizleyerek ve ihale isteklilerini hataya düşürmek suretiyle suçun maddi unsurunun gerçekleştiği aktarıldı.
İddianamede, "Soruşturmaya konu yapılan ihale sürecinde işin sürdürebilirliği noktasında ihaleye katılım koşulu ile teknik şartnamaye yeterlilik koşulunu ilk aşamada dahi sağlayamayan firmanın lehine ihalenin sonuçlanmasının bir sonucu olarak, firmanın idare ile yaptığı 19 Şubat 2016 tarihli sözleşmenin 14/3. maddesine açıkça aykırı şekilde firma lehine olacak şekilde fakat kanun ve yönetmeliklere aykırı olarak ek sözleşme yapılması ile doğan zarar, kamu zararı olarak kabul edilmelidir." tespiti yapıldı.
İddianamede, sanıklar Ekrem İmamoğlu, Cem Ülken, Fidan Gül, Hasan Çetin, Hilal Çuhadar, Mehmet Hepgül ve Türkan Demirel Dişisağlam hakkında "ihaleye fesat karıştırma" suçundan 3'er yıldan 7'şer yıla kadar hapis isteniyor.
Yargılama Büyükçekmece Asliye Ceza Mahkemesinde yapılacak.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkından açılan davayla ilgili sosyal medyadan bir açıklama yaptı. İmamoğu paylaşımında şu ifadeleri kullandı;
Yaklaşık 8 yıl evvel Beylikdüzü Belediyesi’nde gerçekleşmiş bir ihale nedeniyle yeni bir yargı süreci başladığını öğrendim. Oysa bu dosya yıllar önce müfettişlerce incelenmiş ve Danıştay’a gönderilmişti. Danıştay idari açıdan incelemesini tamamladı ve sorun görmedi. İhale işlemlerinde imzam dahi mevcut değil. Ayrıca gerek İçişleri Bakanlığı gerek Danıştay 1. Dairesi kararında hakkımda herhangi bir tespit, suçlama ya da değerlendirme yapılmadı. Buna rağmen, zorlama bir suç yaratılmaya çalışılmakta. Hakkımızda illa bir şey bulmak isteyenler şimdi konuyu yargıya taşımış. Her ne hikmetse 2 yıldır savcılıkta bekleyen dosya, bir anda davaya dönüşmüş. Bu kötülüklerin nerelerde planlandığını artık 86 milyon çok iyi biliyor.
Not: Bu oyunun görünen imzası yine malum müfettişe ait.
Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi, 14 Aralık 2022'de İmamoğlu'nun "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret" suçundan 1 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına karar vermişti.
Mahkeme, sanığın bu eylemi basın önünde alenen işlemesi nedeniyle artırıma giderek, İmamoğlu'na verilen cezanın 1 yıl 9 aya çıkarılmasına hükmetmişti.
İmamoğlu'nun bu eylemi "kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı" işlediğine kanaat getiren mahkeme, sanığın 2 yıl 7 ay 15 gün hapisle cezalandırılmasını karara bağlamıştı.
Mahkeme, İmamoğlu hakkında TCK'nin "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" konusunu içeren 53. maddesinin uygulanmasına hükmetmişti.
Davaya ilişkin gerekçeli kararda, sanığın söylediği her sözün tüm Türkiye'de ve yurt dışında, basın aracılığıyla kolaylıkla duyulduğuna vurgu yapılarak, "Takip edilen sanık tarafından bu şekilde, hakaret suçunun işlenmesi nedeni ile temel ceza belirlenirken TCK'nin 125/1-3-a maddesinde öngörülen seçimlik cezalardan hapis cezası tercih edilerek, temel ceza alt sınırdan uzaklaşılmak sureti ile belirlenmiştir." ifadesine yer verilmişti.
Sanığa verilen cezada artırıma gidilme nedenlerinin sıralandığı gerekçeli kararda, İmamoğlu'nun üzerine atılı suçu, seçimle ilgili en üst kurul olan ve yüksek yargı organı sayılan YSK üyelerine karşı işlediğine işaret edilmişti.
Bu nedenle TCK'nin ilgili maddesi uyarınca cezada yarı oranında artırıma gidildiğinin altı çizilen gerekçeli kararda, burada ceza artırım oranı belirlenirken, seçim konusunda en üst kurul olan ve yetkilerini Anayasa'dan alan YSK üyelerine karşı suçun işlenmiş olması nedeni ile artırım oranının alt sınırdan uzaklaşılarak yapıldığı kaydedilmişti.
Kararda, İmamoğlu'nun suça konu sözlerinin muhatabının YSK üyeleri olduğunun "duraksanmayacak şekilde açık" olduğuna işaret edilerek, "Bu konuda sanığın yapmış olduğu savunma, yani sözlerin muhatabının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olduğu hususunun ileri sürülmesi, karşılıklı hakaret nedeni ile cezadan kurtulmaya yönelik olarak geliştirilen bir savunma olarak değerlendirilmiştir." ifadesine yer verilmişti. (AA)