Ankara'da, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4'üncü Ulusal Eylem Planı kapsamında 2021 yılında gerçekleştirilen çalışmalar ve 2022 yılı yol haritasını açıklamak amacıyla basın toplantısı düzenlendi. Balgat 75'inci Yıl Huzurevi'nde gerçekleştirilen toplantıya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş katıldı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 'şiddette sıfır tolerans' ilkesiyle 2007 yılından bu yana sorunun çözümü için politika geliştirip, dönemin ihtiyacına göre yeni çözüm yolları ve önerileriyle de mevcut politikalarını geliştirdiklerini söyledi. Türkiye'nin 1 Temmuz 2021 itibariyle İstanbul Sözleşmesi'nden resmi olarak çekildiğini hatırlatarak, muhalefetin bu konudaki eleştirilerine yanıt veren Yanık, "Geri çekilme kararını hiçbir şekilde Türkiye'nin 'Kadınların korunmasından ve şiddetle mücadeleden taviz verdiği' anlamında yorumlayamayız. Kadına yönelik şiddetle mücadele, 'İstanbul Sözleşmesi yaşatır' diyenlerle 'öldürür' diyenler arasında sıkışıp kalarak toplumumuzda bir gerginlik unsuruna dönüştü ve bu sıkışıklığı aşmamız gerekiyor" dedi.
Kadın cinayetlerinde bu yıl geçen yıla göre yüzde 15 artış olduğunu ifade eden Yanık, şunları söyledi:
"İçişleri Bakanlığı'nın verilerine baktığımızda 2016 yılında 301, 2017 yılında 353 olan kadın cinayeti sayısının 2018 yılında 279'a düştüğünü görüyoruz. 2019 yılında kadın cinayeti sayısı 336, 2020 yılında 268, 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla da 307'dir. Söz konusu verilere göre kadın cinayetlerinde bu yıl, geçtiğimiz yıla göre yüzde 15 artış gerçekleşmiştir. Verilerdeki farklılığın; bazı olayları örtmek amacıyla değil, 'kadın cinayetleri' teriminin tanımsal belirsizliğinden kaynaklandığını ifade etmek isterim. Sivil toplum kuruluşları ile veriler arasındaki farklılık da yine bu tanımlama hususundan kaynaklanan bir durumdur. Bu noktada vurgulamamız gereken bir diğer husus ise, kadın cinayetlerinin son zamanlarda arttığı, örneğin 2014 yılından önce bu kadar cinayet olmadığı iddiasıdır. 6284 sayılı yasa kapsamında her bir kadın cinayeti değerlendirilmekte ve istatistiklere geçmektedir. Verilerin düzenli tutulması bizim hedeflerimiz kapsamındadır. Geçmiş verilerde rakamların düşük olması işlenen cinayetlerin kadın cinayeti kategorisinde değerlendirilmemesinden kaynaklanmaktadır" diye konuştu.
Yanık, tek bir kadının bile hayat hakkının elinden alınmaması için özveriyle çalışma yürüttüklerini vurgulayarak, "Temennimiz ve gayemiz hiçbir kadın cinayetinin yaşanmamasıdır. Bu hedefe inanan herkesle de birlikte çalışmaktan memnuniyet duyarız. Nitekim sivil toplum buluşmalarımızın ilkini kadın sivil toplum kuruluşlarıyla yapmamızın anlamı budur. Bizim kapımız herkese açıktır yeter ki bu kapıyı kendi ideolojik duruşlarının sahnesine çevirmesinler. Kadına şiddeti sonlandırmada samimi ve sahici olsunlar."
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ise, 2014 yılı itibariyle tüm eğitim kademelerinde kız çocuklarının okullaşma oranlarının yükseldiğini, özellikle ortaöğretim seviyesinde ve yükseköğretim seviyesinde ilk defa erkek çocuklarının okullaşma oranlarını geçtiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Bu çok kritik bir veridir. Çünkü kadınlarımızın toplumsal statülerinin güçlendirilmesi eğitimde ve istihdamla doğrudan ilişkilidir. İnşallah bu süreçte yine tüm bakanlık olarak arkadaşlarımızla birlikte sürece odaklanarak kız çocuklarımızın özellikle okul öncesi eğitim ve erişimiyle ilgili çok ciddi bir şekilde iyileştirmeler gerçekleştireceğiz. Attığımız tüm adımların, kadınlarımızın toplumda eğitimlerini tamamlayarak çok daha güçlü olmaları ve istihdamda çok daha kolay iş gücü piyasasına erişmeleri anlamda çok kıymetli bir hamle olacağını düşünüyorum. Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz, kadına şiddet, şiddetin farkındalığı, zorbalık, siber zorbalık ve tüm bu kavramlarla ilişkili ve kadını ilgilendiren tüm konularla ilgili yıllardan beri rehberlik çalışmalarını başarılı bir şekilde yürütüyor. İnşallah 2022 yılında da bu süreci çok daha başarılı bir şekilde ileriye taşıyacağız. Şeyh Edebali'nin bir sözü var; 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' Biz de Milli Eğitim Bakanlığı olarak küçük bir ilave yapıyoruz, 'Kadını yaşatalım ki insan yaşasın."
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de, aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda cumhuriyet başsavcılıkları bünyesinde 81 il ve 134 ilçe adliyesinde toplam 215 soruşturma bürosu kurulduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bunlar çok somut gelişmelerdir ve bu konudaki çabaların bir sonucudur. Keza eğitim konusu da bu mücadelede temel araçlarımızdan biri. Bu hususta da son 2 yılda 751 hakim ve cumhuriyet savcısına aile hukukundan kaynaklanan davalar, 6284 sayılı kanun uygulamaları konularında eğitimler verilmiştir. Yine özellikle mağdur odaklı adalet buluşmaları çerçevesinde il buluşmaları yaparak bu konuda tüm tarafları bir araya getirip uygulamada sahadaki eksiklikleri de yerinde görüp, bu konuda atılacak adımları da atmaya devam ediyoruz. Bunun da yine olumlu neticeler vereceğine inanıyoruz. 4'üncü Yargı Paketi'nde bir düzenleme yapıldı. İnsan hakları eylem planında yer alan bir hedefti, sayın cumhurbaşkanımız tarafından mart ayında açıklandı ve temmuz ayında kanunlaştı. Böylece 14 Temmuz 2021'de yürürlüğe giren 4'üncü Yargı Paketi ile eşe karşı işlenen suçlarda cezayı artıran nedenler artık boşanan eşi de kapsamaktadır. Bu süre içerisinde mahkemelerce ağırlaştırılmış müebbet kararları verildi. Esas itibariyle verilen ceza elbette önemli ama bizim buradaki yaklaşımımız, 'Keşke kimse hiçbir şiddete maruz kalmasa, bunu önlesek.' Ana yaklaşımımızın bu olması önemlidir" dedi.
İçişleri Bakan Süleyman Soylu da, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında 2018 yılında Kadın Destek Uygulaması'nın (KADES) hayata geçirildiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"KADES şu ana kadar yaklaşık 3 milyon 52 bin kadınımız tarafından indirildi. Bugüne kadar da 279 bin ihbar aldık ve bunların hepsine gidildi. Bunların 159 bini de gerçek ihbar. Yine 81 il merkezimizde 2019-2020-2021 eylem planı çerçevesinde aile içi şiddet ve kadına karşı şiddete yönelik; bunlarla mücadele büroları kuruldu. 2020 yılına yönelik eylem planı bizim için hem bir ödev hem de her safhasını takip edeceğimiz bir süreç olarak önümüzde durmaktadır. Birçok çıktımız var. Bu çıktıları arkadaşlarımız sayın bakanlarımızla paylaşacak. Biz bu meselede sayın cumhurbaşkanımızın aile içi şiddet ve kadına şiddet konusundaki sıfır toleransa yönelik ortaya koyduğu iradenin sonuçlanması için hep beraber insanlık adına, aile adına ve kadınlar adına; burada devletin bütün kabiliyeti ve kapasitesi ile elimizden geleni ortaya koyacağız"
Bakan Soylu ayrıca, kadının korunmasına yönelik çok büyük adımlar attıklarını ve atmaya da devam ettiklerini işaret ederek, "Biz bu yıl bir uygulama başlattık. Bu yıl hedefimiz erkekler. Adım adım Türkiye'deki bütün erkeklere aile içi ve kadına karşı şiddet konusunda neler yapmamaları gerektiğini anlatan bir çalışma başlatıyoruz" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da, şiddetin her türlüsüyle mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığımız tüm görevlileriyle; kadınlarımızın, çocuklarımızın ve insanlığın maruz kaldığı şiddet hadiselerinin son bulup bundan sonra yaşanmaması için büyük bir azim ve kararlılıkla çalışmaya devam edecektir. Diyanet İşleri Başkanlığımız hamdolsun bugün toplumumuzun her ferdine ve katmanına yönelik manevi rehberlik hizmetleri yürütmektedir. Özellikle, günümüzde karşı kaldığı riskler ve yeni sorun alanları karşısında aile fertlerinin dini bilgi ve manevi destekle güçlendirilmesi konusuna büyük önem vermektedir. Bu bağlamda başkanlığımız hem kadınlara hem de erkeklere yönelik zihniyet dönüşümünü hızlandırmak ve yüce dinimizin adaleti, insafı, merhameti tesis eden referanslarıyla toplumu buluşturmak amacıyla, hizmet ağını her geçen gün genişletmektedir. Biliyoruz ki hiçbir insanımızın şiddete ve hak ihlallerine uğramaması, öncelikle ailede adalet ve hakkaniyet duygularının gelişimiyle mümkündür" ifadelerini kullandı.
DHA