HABER

Son Dakika Munir Özkul Öldü'mü? Hayranları Şokta!

Yeşilçamın Efsane İsmi Münir Özkul Öldümü?Son sağlık Durumu Hakkında Flaş Gelişme Munir Özkul Yaşıyormu Hayranları Şokta

Son Dakika Munir Özkul Öldü'mü? Hayranları Şokta!

Uzun zamandır hasta olan ve bugüne kadar hakkında pek çok 'öldü' dedikodusu çıkarılan Hababam Sınıfı'nın tatlı ve sert hocası Münir Özkul 90'ncı yaşına geçtiğimiz Ağustos ayında girdi.

Facebook ve Twitter gibi dünyanın en çok kullanılan sosyal paylaşım sitelerinde uydurulan 'Münir Özkul öldü'' gibi haberler kendi sayfalarına daha çok takipçi çekmek isteyen kişiler tarafından paylaşılıyor. Bu tür haberler doğal olarak Münir Özkul'un ailesinin isyan etmesine sebep oluyor.

Halen hayatta olan Münir Özkul'a Demans teşhisi konulmuştu. Tedavisine evde devam edilen ünlü oyuncu hakkında her gün öldü haberleri çıkıyor. İşte bugün de sosyal medyada çıkan bir dedikodu yüzünden herkes ''Münir Özkul öldü mü?'' diye araştırmaya başladı.

Şunu açıkça ifade etmek isteriz ki Münir Özkul ölmedi, halen hayatta!

Herkesin içinde ayrı bir yere sahip olan Münir Özkul'un son sağlık durumu ile ilgili açıklama kızı Güner Özkul geçtiğimiz ay Twitter'dan açıklama yapmıştı. Münir Özkul'un kızı: ''Babamın bakımı evde yapılıyor. Durumu stabil diye mutlu oluyoruz. Ölmediği halde onu özlüyorum. Kızı olduğum için hep şanslı hissettim'' dedi.

MÜNİR ÖZKUL'UN SON HALİ

Münir Özkul öldü mü sorusuna en doğru cevap

DEMANS HASTALIĞI NEDİR?

Genellikle ileri yaşlarda sonradan ortaya çıkan ve çoğu kez yavaş ilerleyici olan, beynin bilgi, davranış ve gündelik yaşamı sürdürme konularında gösterdiği yetersizliktir. Her unutkanlık demans değildir. Hafıza yanında başka becerilerin de (konuşma, alet kullanma vb.) etkilenmesi ve kişinin günlük hayatının etkilenmesi durumunda biz bu tabloya demans deniliyor. Kişinin normal yaşamının etkilenmesi tanı için önemlidir.

DEMANS HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELER?

Demans sadece hafıza problemi değildir. Bellek kaybı yanında, edinilmiş becerileri (örneğin giyinme, düzgün bir biçimde yemek yeme, alet kullanma becerilerini) yapmakta güçlük, kişilik ve davranış değişiklikleri, dili kullanmada ve konuşulanları anlamada bozukluk, yol bulamama, aritmetik yapamama, içe kapanma, canlı hayaller görme de demansın belirtileri olabilir. Tüm bu belirtiler beynin etkilenme, küçülme yerine göre ortaya çıkar. Ayrı ayrı veya birarada da olabilir.

Münir Özkul öldü mü sorusuna en doğru cevap

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/1479283/640xauto.jpg)

MÜNİR ÖZKUL KİMDİR?

15 ağustos 1925 tarihinde İstanbul Bakırköy'de doğan Münir Özkul küçük yaşlarda tiyatroya merak saldı.

İstanbul Erkek Lisesi'nden mezun oldu. Sonrasında Bakırköy'de bulunan Halkevi'nde oyunculuğa adım attı. İlk amatör sahne deneyimlerini burada gerçekleştiren Özkul, İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda bir süre oynadıktan sonra Ankara Devlet Tiyatrosu'na geçti. Ses Tiyatrosu'nda sergilenen oyunlarda rol almaya başladı. Ancak buradaki çalışması uzun soluklu olamadı ve hemen ardından yien özel bir tiyatro olan Küçük Sahne'ye geçti.

Küçük Sahne, Münir Özkul'un yükselişinde bir dönüm noktası oldu. Sadri Alışık, Nevin Akkaya, Şükran Güngör ve Cahit Irgat gibi güçlü oyuncularla, yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul'un yaptığı ve Steinback'in aynı adlı romanından tiyatroya uyarlanan "Fareler ve İnsanlar"da oynadı.

Yeteneği Musin Ertuğrul'un gözünden kaçmayan Özkul, Küçük Sahne'de ayrıca, "Yarış", "Onikinci Gece", "Aşağıdan Yukarı" ve "Karışık İş" gibi başarılı oyunlarda da yer aldı.

Münir Özkul öldü mü sorusuna en doğru cevap

Tiyatro sahnelerinden "tesadüfen" film setlerine geçişi 40'lı yılların sonuna denk düşen Özkul, askerliğini yaptığı dönemde, "Vatan ve Namık Kemal" adlı filmde yönetmen asistanlığı yapan arkadaşı Sırrı Gültekin'i ziyaret için Yeşilçam'a gittiği birgün ilk defa bir filmde figüran olarak rol aldı. Üniformalı bir figüran arayışı içinde olan arkadaşının ricasını kırmayarak, biraz da komik bir anı olsun diye kamera karşısına geçti ve rol aldığı 400'ün üzerinde filmle, Türk sinemasına damgasını vuran önemli karakter oyuncuları arasına girmesini sağlayacak sinema serüveni böylece başlamış oldu.

50'li yılların başlarında, ilk olarak beyaz perdenin siyah-beyaz karelerinde küçük rollerle karşımıza çıkan Özkul, ilk defa 1950 yılında, senaryosu İhsan Koza ile Nazım Hikmet tarafından yazılan ve Vedat Ar'ın yönetmenliğinde çekilen "Üçüncü Selim'in Gözdesi" adlı bir İpek Film yapımında yer aldı.

Hemen ardından, 1951'de, yine birer İpek Film yapımı olan "Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan" ile "Lale Devri"nde yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına geçen Özkul, aynı yıl, Muhsin Ertuğrul'un yönetmenliğinde çekilen "Evli mi Bekar mı" ve Baha Gelenbevi'nin yönettiği "Barbaros Hayrettin Paşa" adlı filmlerde başrol oynadı.

1960 ile 1970 yılları arasında kırkın üzerinde filmde rol alan Özkul, daha önce Atlan Karındaş'la birlikte tiyatro sahnesine de aktardığı ve oyunun inanılmaz başarısı sonucunda, 1971 yılında Türk tiyatro ve ortaoyunu üstadı İsmail Dümbüllü'den "ortaoyuncular kavuğu"nu devralmasını sağlayan, Sadık Şendil'in yazdığı "Kanlı Nigar" adlı muhteşem eserin sinema versiyonunda da yer aldı.

1968 yılında, Ülkü Erakalın'ın yönetmenliğinde çekilen filmde, Belgin Doruk ve Selma Güneri'yle birlikte rol aldı. Türk sinemasının en verimli dönemlerinden olan 70'li yıllara gelindiğinde, geniş bir oyuncu kadrosuna sahip, aile filmlerinde rol almaya başlayan Özkul, özellikle Adile Naşit'le iyi bir ikili oluşturdu.

Münir Özkul, 1972 yılında, başrollerini Hülya Koçyiğit ile Tarık Akan'ın paylaştığı "Sev Kardeşim" adlı Ertem Eğilmez filmindeki başarılı performansıyla, Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülüne layık görüldü.

70'li yıllarda, Ertem Eğilmez imzalı filmlerde unutulmaz rollere hayat veren, ağlatan duygusal replikleri o etkileyici sesiyle Türk izleyicisinin hafızasına kazıyan Özkul, "Neşeli Günler", "Mavi Boncuk", "Aile Şerefi", "Gırgıriye" serileri, "Gülen Gözler" ve "Bizim Aile" gibi filmlerle karakter oyunculuğundaki ustalığını ortaya koydu.

Münir Özkul öldü mü sorusuna en doğru cevap

Sanatçının unutulmaz rolleri arasında zirveyi ele geçirense, "Hababam Sınıfı" seri fimlerinde canlandırdığı, disiplinli, ancak yufka yürekli öğretmen "Kel Mahmut" karakteri oldu. Öyle ki, bu tipleme neredeyse adını aşarak sanatçının lakabı haline geldi ve bu şekilde anılmaya başlandı.

1991 yılında ise, en önemli tiyatro ödülleri arasında gösterilen, Dümbüllü Ödülü'ne layık görüldü.

1995 yılında, Kemal Sunal'la birlikte, "Şaban ile Şirin" adlı filmde yer aldı. 90'lı yılların ikinci yarısında, bilhassa özel televizyon kanallarının sayısı artış gösterdikçe, Yeşilçam'a olan rağbet azalmış; televizyon ekranlarına yönelik çalışmalar; özellikle de dizi yapımları ön plana çıkmıştı. Ancak bu furyadan kendini uzak tutan Özkul, 1996'da, izleyiciden büyük ilgi gören ve senaryosu Kandemir Konduk tarafından yazılan "Ana Kuzusu" adlı dizide Perihan Savaş ve Ayşen Gruda ile birlikte rol aldı.

Aynı yıl, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle, jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti. Yaşamı boyunca pekçok tiyatro ve sinema yapımında emeği geçmesine rağmen, zaman zaman ciddi maddi zorluklar içine girmiş olan Özkul'a, bu geceden elde edilen gelirle bir ev alındı.

Usta oyuncunun son kez beyaz perdede göründüğü sinema yapımı ise, 2000 yılında Serdar Akar tarafından çekilen "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" oldu.

2003 yılından bu yana demans rahatsızlığı yaşayan Özkul, şimdilerde çok sevdiği Yeşilçam'a bir hayli uzak.

En Çok Aranan Haberler