Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, açıklamalarda bulundu: "Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Kudüs’ün tarihi statüsünün muhafazası tüm Müslümanlar açısından tarihi bir öneme sahiptir. Kudüs sadece İsrail’in yahut Yahudilerin Musevilerin değil Müslümanların ve Hristiyanlarının haklarının olduğu önemli bir şehirdir. İslam İşbirliği Teşkilatı da her türlü girişimin tanınmayacağını ifade etmiştir. Ürdün devletinin Filistin’deki vakıf mallarının korunmasında özel bir sorumluluğu bulunmaktadır. Biz de bu çerçevede Ürdün yönetimiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ürdün kralı bugün ülkemizi ziyaret edecekler ve diğer konuların yanında Filistin ve Kudüs meselesi görüşmenin gündeminde yer alacaktır.
'TELEFON GÖRÜŞMELERİ İLE KOORDİNASYON SAĞLANIYOR'
Zaten şu an kırılgan olan Ortadoğu’daki barış sürecini ortadan kaldıracak vahim hatadan Amerikan hükümetinin dönmesi çağrısında bulunuyoruz. Atılacak her türlü adım barış süreciyle ilgili, hatta daha ileri gidersek İslam-batı arasında yeni gerginliklere kapı aralayacaktır. Kudüs’ün statüsüne ilişkin hassasiyet arz eden gelişmeler karşısında İslam ülkeleri arasında ortak hareket etmeye dönük olarak, Sayın Cumhurbaşkanımız olağanüstü zirveye davet etmektedir. 13 Aralık Çarşamba günü, İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul’da toplanacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız dönem başkanlığını yürütmektedir. Kendisinin bu sabahtan beri ve gün boyunca yapacağı telefon görüşmeleri bu koordinasyonları sağlamaktadır.
'ÇAĞRI MEKTUBU YAYINLANACAK'
Cumhurbaşkanı bugün bir çağrı mektubu yayımlayacak. Suudi Arabistan Kralı’nın dün Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde verdiği mesajları memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek isterim. Biz de bu hatadan dönülmesi için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz. İsrail’in devam etmekte olan işgalciliğiyle ilgili de atılması gereken adımlar bu zirvede etraflı şekilde ele alınacaktır.
'SURİYE KONUSUNDA İLKELİ TUTUM DEVAM EDECEK'
Bildiğiniz gibi Suriye ile ilgili süreç devam ediyor. Bizim bu konudaki temel ilkemiz bildiğiniz gibi Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde meşru temsilcilerinin kongreye davet edilmesi. PYD YPG gibi teröre bulaşmış, kendisine bölgede özerk bir takım statüler peşinde olan grupların bu kongreye davet edilmemesi ilkesidir. PYD ve YPG ile ABD’nin devam eden işbirliğini de bu çerçevede yeniden değerlendirmek gerekmektedir. “PYD’ye silah yardımı yapılmayacak” sözünün, başka birimler tarafından başka yönlere çekildiğini, sahada da yardımların devam ettiğini görüyoruz. Bir terör örgütüyle bir başka terör örgütünü bertaraf edemezsiniz. PYD’ye verilen her silah aslında PKK’ya verilmiş demektir. Biz ilkeli tutumumuzu devam ettireceğiz."
Kalın daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
SORU: Şayet bu adım atılırsa, cumhurbaşkanı “İsrail ile diplomatik ilişkilerin koparılabileceğini” söyledi. Benzer adımlar Amerika için de atılacak mı? Trump ile görüşmede bu konu söz konusu mu?
Takip telefonu kapsamında kendisinin cumhurbaşkanımıza döneceğini söylemişti. Çalışmalar devam ediyor. Görüşme gerçekleştiğinde sayın Cumhurbaşkanımız bu konuyu Trump’a iletecekler. Atılacak diğer adımlar söz konusu olduğunda, istişareler neticesinde alınacak kararlara göre hareket edeceğiz. Burada İslam ülkelerinin birlik içinde hareket etmesi büyük önem arz ediyor. Bu konu sadece bir Filistin Ortadoğu meselesi değildir, küresel bir mesele haline gelmektedir. Bu bir adalet meselesidir. Bunu bizim kabul etmemiz hiçbir şekilde mümkün değildir. Ne tür adımların atılacağını hep birlikte değerlendireceğiz. Hıristiyanların Yahudilerin barış yanlısı tüm grupların bu vahim hatadan dönülmesi için çaba sarf etmesi büyük önem arz etmektedir.
SORU: Zarrab davasında en kötü senaryo ne olabilir?
Davanın seyrine, medyadaki yansıtılma biçimine baktığınızda bunun siyasi bir operasyon haline getirildiği görülmektedir. Çok başka yerlere çekilmeye çalışılan bir siyasi dava haline getirilmiştir. Zarrab’ın hapishanede çıkmak için ne tür anlaşmalar yaptığı, ne tür yalanlar söylemeye hazır olduğunu da ifade etmiştir. Burası üzerinden sayın cumhurbaşkanımıza, Türkiye Cumhuriyeti’ne bir siyasi algı operasyonu yapılmaya çalışılmaktadır. Biz hukuki olarak Halkbank üzerinden desteği verdik. Ama kamuoyumuzda bir şantaj olarak kullanılmak istendiğini çok açık bir şekilde görmektedir."
SORU: İsrail’in Cumhurbaşkanımızı hedef alan açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsrailliler ister bundan rahatsız olsunlar ister mutlu olsunlar. Bu bizi ilgilendirmez. Bu gerçeklerden rahatsız oldukları için, gayri meşru noktada olduklarını bildikleri için elbette bu açıklamalardan rahatsızdırlar. Burada İsrail Milli Eğitim Bakanı’nın “Erdoğan İsrail’e saldırmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor” sözleri… Düşünebiliyor musunuz, Filistin’i işgal etmiş bir devletin bakanı bunu söylüyor.
SORU: Kılıçdaroğlu’nun ATV ve A Haberi hedef alan tehditvari açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz?
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamaları kabul edemez. İsim vererek hedef göstermesi basın özgürlüğüyle bağdaştırılabilir bir konu değildir. Bu saldırılarının temel sebebi, bu haber kanallarının milli duruş sergilemesidir. Kılıçdaroğlu’nun “açıklayacağım, yer yerinden oynayacak” iddialarının ne kadar boş olduğunu gördük.FETÖ’cülerin, ellerine tutuşturdukları kağıt parçalarıyla algı operasyonu yaptıklarını zannediyorlar. Bu tür iddialarla saldırılarla bu tür çamur at izi kalır yaklaşımıyla ne cumhurbaşkanımızı ne hükümeti karalama lekeleme gibi başarı elde edemeyecekleri, milletimiz her seferinde sandığa gitmek suretiyle bunu gösteriyor."