Mersin sahilleri hala boş, diyeceksiniz ki, “Her Ramazan böyle olur” ama tatilci azlığının dediği başka bir şey daha var.
Hiç kuşkusuz herkesi memleketine bağlayan önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi ve seçmenin kafasında adaylar şekillenmeye başladı. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin siyaset hanesine önemli bir iz düşümü olacak olan ‘çatı adayı’ formülü, yarışa Erdoğan’ın rakibi olabilecek İhsanoğlu ismini gibi bir ismi seçim sahasına sürdü.
Sokakta ki adam nasıl bir Cumhurbaşkanı istediğinin kararını veredursun, adayların yarışı ilgi odağı oluyor. Dünya kupasının sonermesi de seçim sürecinin gündemde derinleşmesine neden oluyor. Bundan sonra adayların her sözü, hareketi dikkatle takip edilecek, söylenenlerle söylenmek istenenler cümlelerin cımbızlanan kelimeleriyle yorumlanacak.
Demirtaş, bütün Türkiye’ye oynamanın zorluğunu çekiyor. Karşısında Türk Halkı’nın olduğunu belki şimdi görebilmiştir. Bölgesel siyaset yapmanın sonu budur. Demirtaş’ın sokaklarında yürüyemeyeceği saymakla bitmez kent vardır. Bence, Demirtaş Türklerin Cumhurbaşkanı olma bağlamında inandırıcı olmak istiyorsa, yapacağı tek şey Şehitler mezarlığına gitmeli ve özür dileyerek bir gül bırakmalıdır; ancak onun samimiyetine böyle inanılır.
Aslında kafa karıştıran konu, neyi seçeceğimizdir; çünük Erdoğan ve ihsanoğlu’nu birbirinden farklı kılan en önemli ayrım, rejim değişimidir. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması Başbanlık, İhsanoğlu’nun kazanması durumunda parlamenter rejimin güçlenmesi anamı taşıyan bir yol ayrımıdır bu. O zaman adaylardan çok sistemi oylayacağız. Başkanlık sisteminin ülkemize gelmesiyle devrimsel bir değişimi yaşayacağımız bir gerçektir. Sistemi savunanların ortaya koyduğu en önemli avantajları şöyle sıralayabiliriz: Doğrudan yetki — başkanlık sisteminde başkan doğrudan halk tarafından seçilir. Bazılarına göre bu; devlet başkanının gücünü dolaylı yollardan göreve getirilen liderlere kıyasla daha meşru kılar. ABD'de devlet başkanı halk oylamasından hemen sonra toplanan Seçiciler kurulu tarafından seçilir. Kuvvetler ayrılığı — Başkanlık sisteminde başkanlık ve yasama meclisi iki paralel yapı olarak işlev görür. Bu sistemin destekçilerine göre; böylelikle her iki birim birbirini karşılıklı olarak denetleyerek suistimalin ve makamın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur.Hızlı karar mekanizması — Güçlü yetkilerle donatılmış bir başkan değişiklikleri ivedilikle işleme koyar. Fakat bunun yanında bazılarına göre kuvvetler ayrılığı sistemi yavaşlatır. İstikrar — Sabit bir görev süresi olan devlet başkanı her an değişebilecek bir başbakana kıyasla daha istikrarlı bir ortam temin edebilir.
Evet bunlar başkanlık sisteminin gereğini ortaya koyan düşünceler ama ülkemiz için ne kadar uygun olur, henüz tartışılmış bile değil. Öte yandan başkanlık sisteminin sakıncalarını da değerlendirmak gerekiyor. Bazı siyaset bilimciler başkanlık sisteminin anayasal olarak stabil olmadığını söyler. Fred Riggs gibi bazı siyaset bilimcilere göre başkanlık sistemine geçmeye çalışan hemen hemen her ülkede bu sistem otoriter rejime dönüşmüştür. Dana D. Nelson 2008 yılında yayınlanan Bad for Democracy kitabında ABD'deki başkanlık sisteminin aslında demokratik olmadığını iddia eder.
Ülkemizde konuya ilişkin en büyük endişe ise bölünme, parçalanma olgusudur. Bence, bölünme bir tarafa Türklerden uzaklaşmayı bile düşünmeyen milyonlarca Kürt var. En büyük gerçek bu büyük çoğunluğun bölünmenin karşısındaki sessiz güç olmasıdır. Son dönemeçde sandıkta harekete geçerek son noktayı onlar koyacaktır.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz