Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Sonu Korkunç Biten Psikolojik Deneyler

Bilim adına yapılan birçok acımasız deneyin sonucu denekler için oldukça acı olmuş.

Sonu Korkunç Biten Psikolojik Deneyler

Selim Gerçeker / Mynet Haber

İnsanoğlunun yapmış olduğu birçok insanlık dışı deneye tarih boyunca şahit olmuşuzdur. Bunlardan en çok bilinenlerine İkinci Dünya Savaşı' nda Nazi Almanyası' nın toplama kamplarında yahudiler üzerinde yapmış olduğu deneyleri örnek gösterebiliriz. Nazi doktorlarının yahudileri tıp alanında denek olarak kullandıklarını ve yahudilere genelde fiziki hasarlar verdiklerini biliyoruz. (Auschwitz-Birkenau toplama kamplarında bunun birçok örneği mevcut.) Elbette, deney kurbanlarında birçok psikolojik hasar da söz konusuydu.

Peki şimdiye kadar dünyada psikolojik anlamda yapılan başka deneyler var mı? Bu sorunun cevabına tartışmasız "Evet!" diyebiliriz. Bazı deneyleri ve buluşları gerçekleştirmek için bilimi kendisine kılıf olarak gösteren bazı acımasız insanlar; çocuk, yetişkin ya da hayvan ayırt etmeksizin kurbanlarına çeşitli acılar vererek emellerine ulaşmayı hedefliyorlar.

Peki nedir bu deneyler?

Brainz.org adlı sitede yayınlanan bir liste bize sonu korkunç biten psikolojik deneyleri tüm detaylarıyla gösteriyor. Hemen lafı fazla uzatmadan konuya girelim:

The Monster Study - Canavar Çalışma

1939' da yürütülen bu çalışmada 10 tanesi daha önce konuşma bozukluğu yaşamış ve kekemelerden oluşan 22 yetim çocuk kullanıldı. 2 eşit gruba ayrılan çocukların 2 terapisti bulunuyordu. Bir grup, akıcı ve düzgün konuşma sonucu terapisti tarafından ödüllendirilerek pozitif terapi uygulanıyordu; ancak diğer grupta herhangi bir konuşma aksaklığı yaşandığında çocuk deneklerin şiddetli biçimde cezalandırıldıkları görülüyordu.

Terapilerin sonucunda negatif davranılan çocuklar psikolojik anlamda ağır hasar aldılar ve konuşma bozukluğu göstermeyen çocuklarda da konuşma bozuklukları ortaya çıktı. Yetim kalmış bu çocuklardan altısı, 2007 yılında maruz kaldıkları bu durumdan dolayı 925.000 $ tazminat aldılar.

CIA'in Etik Dışı Deneylerinden: MK-Ultra

CIA, 50’ li ve 60’ lı yıllarda MK-ULTRA projesi kapsamında zihin ve psikoloji kontrolü ile ilgili pek çok etik dışı deney yaptı. Theodore Kaczynski adındaki bir adamın CIA' in bu rahatsız edici deneylerine maruz kaldığı ve kendisinde çeşitli zihinsel sorunlar ortaya çıktığı biliniyor.

Bunun dışında Amerikan Ordusu Biyolojik Silahlar Uzmanı Frank Olson’ a LSD uygulandı ve bu uygulama, Olson' un bilincinde bir krize yol açtı. Bu olayın üstü örtülerek Olson’ un, bir cinayete kurban gittiği ile ilgili güçlü deliller olmasına rağmen, kaldığı otelin 13. katından atlayarak intihar ettiği söylendi.

Eşcinsellikten Soğutma Terapisi

Ortaya çıktığından beri bazı kesimler tarafından 'günah' bazı kesimler tarafındansa ciddi bir 'hastalık' olarak görülen eşcinsellik üzerine 1960' larda yoğun tedavi çalışmaları başlatıldı. Deneye katılanlara , eşcinsel görüntüler ile eşleştirilmiş elektrik şoku verilerek ve enjeksiyon yoluyla mide bulantısına yol açan tiksinme terapileri yapıldı. Ana fikir, eşcinsel kişilerin kendi cinsinden insanlar görünce bu şokları hatırlayıp soğumasıydı. Ancak öyle olmadı ve bu terapiler kişiler üzerinde büyük şok ve travmalara yol açtı. Hatta komaya girip az daha ölen bile vardı.

Filler Üzerinde Denenen ve Aşırıya Kaçan LSD

1962' de Oklahoma City’ de bulunan Lincoln Hayvanat Bahçesi Direktörü Warren Thomas, Tusko adındaki file bir insana yapılacak LSD dozajının 3000 kat fazlasını enjekte etti. Örneğin; 25 miligram LSD bir insanı yarım gün boyunca sersemletebiliyor. Tusko'ya verilen miktar ise 297 miligramdı. Sözde uyuşturucunun cinsel saldırganlık ve delilik diye adlandırılabilecek “musth” etkisi ölçülmek isteniyordu. Ancak deneyin sonunda Tusko yere yıkıldıktan sonra titreyerek can verdi.

Nazileri Temize Çıkarma Terapisi : Milgram Deneyi

Diğer deneylerden aslında biraz daha farklı olan bu çalışma kısmen başarılı oldu desek yanlış olmaz. Sadece Naziler ya da Almanlar için değil; insanoğlunun içindeki caniyi ortaya çıkarmış olması ile, bizim için de, bir hayli dikkat çekici.

1963' te Stanley Milgram, soykırım faciasının ve Alman halkının soykırıma katılmasının nedenlerini; sonra da soykırıma katılmasına neden olan özel sebepler olduğunu kanıtlama çabasına düştü. İnsanın nasıl öğrendiğine dair yalandan bir deney gerçekleştiren Milgram, deneye katılan kişilere görmedikleri bir odada insanlar olduğunu söyleyerek onlara çeşitli sorular sormalarını istedi. Milgram, deneklerin bir düğmeye basarak, yanlış cevap verenlere elektrik şoku verebilecekleri bir düzenek hazırladı. Şok verilen kişi bir oyuncuydu ve elektrik şoku da gerçek değildi. Ancak bunu düğmeye basacak olan denekler bilmiyordu.

Şoku vermeleri istenen denekler ezici bir üstünlükle talimatlara körü körüne uydular. "Bilime yardımcı olacağım." diyerek insan canını hiçe sayan denekler, oyuncunun merhamet ve acı çığlıklarına aldırmadan şoku vermeye devam etti. Aslında deneyin ürkütücü olan kısmı buydu. İnsanoğlunun içindeki kötülük...

Cinsiyetiyle Birlikte Psikolojisiyle de Oynanılan Çocuk: David Reimer

1966' da, David Reimer henüz 8 aylıkken sünnet olduğu sırada penisini kaybetti. Psikolog John Money bu olay sonrasında David' in cinsiyet değiştirmesi gerektiğini söyledi. Bu fikre sıcak bakan ebeveynleri, çocuklarının cinsiyet değiştirmesi konusunda uzlaştı. David Reimer' ın bir operasyon ile vajinası oldu ve doğuştan hormon desteği aldı. Aile, çocuklarının iyiliği için bunun yararlı olabileceğini düşünüyordu ancak işin gerçeği şu: Doktor Money, cinsiyet kimliğinin doğuştan değil, çevre ile şekillendiği iddiasını kanıtlamak için bir deneyin parçası olarak David' i kullanıyordu.

Adını Brenda olarak değiştiren David, her ne kadar teknik olarak kız olsa da 14 yaşına kadar tam bir erkek gibi yetişti. Ailesi en sonunda bu durumdan David' e bahsetti ve yeniden erkek olması konusunda hemfikir oldular. Bu değişimlere dayanamayan David ise 38 yaşında intihar ederek hayatına son verdi.

Toplumsal Psikolojik Bir Deney: Üçüncü Dalga

Deney, demokratik toplumlarda dahi faşizmin çekiciliğinin toplumun içine sızıp sızamayacağını araştırmak için düzenlendi. Deneyi yapanlar, bir lise içinde bazı öğrencileri kullanarak onların prestijli bir gruba ait olduklarını düşündükleri bir sistem oluşturuyor. Öğrenciler giderek artan bir öğrenme motivasyonu gösteriyorlar; ancak endişe verici bir şekilde kendi sınıfında olmayan insanlara yukarıdan bakmaya ve son derece kötü niyetli davranışlar sergilemeye başlıyorlar. İşin daha kötü yanıysa bu davranışlarına dışarıda da devam ediyorlar.

Yetkililer işin ciddiyetine varıp deneyi henüz 4. gününde sonlandırma kararı alıyorlar.

Maymunlar Üzerinde Yapılan Dehşet Deneyler: Çaresizlik Kuyusu

Psikolog Harry Harlow, sevgi kavramına anormal şekilde takıntılı olmaya başladı. Bu durum, 1970’ li yıllarda maymunlar üzerinde yaptığı ve hiç etik olmayan birtakım deneyleri beraberinde getirdi.

En korkunç olan deneyi “Çaresizlik Kuyusu” adını verdiği, boş ve tüm dış etkenlerden izole şekilde tasarlanmış bir oda şeklinde ve içinde çeşitli düzenekler bulunan bir aparatın içinde maymunlar üzerinde yaptığı çalışması oldu. Deney, dış dünyadan tamamen izole ettiği maymunların çıldırması ve kendilerini açlığa mahkum ederek öldürmek istemeleri ile sonuçlandı.

Harlow, meslektaşlarından gelen aşırı eleştirilerin hiçbirini önemsemedi ve kendini şöyle savundu:

"Maymunları nasıl sevebilirsiniz?"

Stanford Hapishane Deneyi

Sosyal Psikoloji Uzmanı Philip Zimbardo 1971' de, sahte bir hapishanede hangi insanların sosyal rollere uyum gösterdiğini anlamak adına bir deney gerçekleştirdi. Denekler, bir grup erkek üniversite öğrencisi olurken bir kısmına mahkum rolü verilirken diğer kısmına acımasız gardiyan rolü verildi.

Sıradan üniversite öğrencileri, acımasız, sadist birer gardiyana ya da giderek artan bir şekilde korkak bir mahkûma dönüştüler. Sadece altı gün sonra psikolojileri ciddi anlamda bozulan öğrencilere daha fazla travma yaşatmamak için deneye normal bitiş süresinden önce son verildi.

Tony LaMadrid ve İntiharı

1980' lerde daha da sıklaşan şizofreni vakalarından sonra ilaçla tedavi olan birçok şizofren hastası, 1983 yılında Kaliforniya Üniversitesi' nde başlatılan bir programa kayıt oldu. Bu programın en önemli özelliği, program boyunca ilaç almanın yasak olmasıydı. Çalışmanın amacı, şizofreni tedavisini geliştirmek için yeni bulgular elde etmekti.

Ancak program amacından saptı ve ve deneklerin %90’ ının hastalıkları daha da kötüleşti. Araştırmaya katılanlardan biri olan Tony LaMadrid, ilk kayıt olduğu tarihten tam altı yıl sonra hastanenin çatısından atlayarak intihar etti.

En Çok Aranan Haberler