Brüksel'deki temasları çerçevesinde Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile görüşen AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış daha sonra Schulz ile birlikte basının karşısına geçerek görüşmeye ilişkin bilgiler verdi.
İkili görüşmelerinin son derce verimli geçtiğini söyleyen Schulz, görüşmenin ana gündeminin Suriye, vize ve Kıbrıs konusu olduğuna değindi.
Suriye meselesinde "Türkiye'ye aldığı tavırdan ötürü minnettar olmalıyız" diyen Schulz bölgede Türkiye'nin tutumunun çok önemli olduğundan ve AB için her zaman stratejik ortak olma özelliğinin devam edeceğinden bahsetti.
Vizeler konusunda her iki tarafın da ortak hedefinin çözüm üretmek olması gerektiğini ifade eden Schulz, Türkiye'nin AB'ye girmek için adil şansa sahip olduğunu söyledi.
İsviçre'de Bakan Bağış'ın 1915 olayları ile ilgili söylediği sözler hakkında başlatılan ön soruşturmaya ilişkin görüşleri sorulan Schulz, devam eden yasal süreçlerle ilgili yorum yapamayacağını belirtmekle yetindi.
Ardından Fransa'nın da benzer yasaları oluşturmak için girişimde bulunduğunun hatırlatılması üzerine bunun Avrupa'da ifade özgürlüğünü tehlikeye atıp atmadığı sorusuna ise şöyle cevap verdi:
"Avrupa'da ifade özgürlüğünün tehlike altında olduğunu düşünmüyorum. Eğer durum böyle olsaydı bununla mücadele etmek için herşeyi yapardım. İfade özgürlüğü AB'deki en temel haklardandır. Bu konuyu gündeme getirmedik çünkü Sayın Bağış bu konuda benim ve AP'nin pozisyonunu biliyor. AP soykırım meselesini birçok ortamda ve fırsata tartıştı. Ben bu konuda her zaman ihtiyatlı olmuşumdur. Benim kişisel kanaatim biliniyor ancak her zaman bu konuda yorum yapmakta isteksizim çünkü kendim bir Alman olarak tarihimi biliyorum. Yine de Türk yetkililere tavsiyem eskiden beri söylediğimin aynısıdır; kendi tarihinizle yüzleşmeli ve bağımsız, tarafsız araştırmalara müsaade etmelisiniz ve bu araştırmalardan çıkacak sonuçlara da razı olmalısınız. Bu bir 'soykırım' ise kabul etmelisiniz. Ben Fransız Parlamentosu'nun da özerkliğine ve verdiği kararlara ve kabul ediilen yasalara saygı gösteriyorum. Ancak bu konulardan önce daha çözmemiz gereken pek çok mesele bulunduğunu hatırlatmak isterim."
Schulz'un konuşmasının ardından konuyla ilgili ekleme yapmak gereği hisseden Bakan Bağış da şunları söyledi:
"Martin'e bu konuyla ilgili sadece tarafların el atması ve çözüm bulması gerektiği noktasında katılıyorum. Ancak bilinmeli ve unutulmamalı ki Türkiye Başbakanı Ermenistan Cumhurbaşkanı'na yazdığı mektupta 'Siz kendi tarihinizle yüzleşmeye hazırsanız biz hazırız' demiş ve tarih komisyonu önermiştir ve bu öneri Ermeni tarafınca kabul görmemiştir. Türkiye tüm arşivlerini açmaya ve İngiltere, Fransa ve ABD gibi ülkelerin arşivlerini de kabul etmeye hazırdır. Bizler politikacıyız. Geçmişi değil geleceği belirlemeliyiz. Politikacılar olarak tarihçilerin rolünü çalmamalıyız. Biliyorum ki Martin son derece pragmatik bir kişi ve onun liderliğinde Parlamento'da sorunlar yerine çözümler üretilecek. Bu nedenle bir kez daha yeni görevi nedeniyle kendisini tebrik ediyorum."
Bağış'ın ardından tekrar söz alan Schulz AP'nin 1987, 2000, 2002 ve 2005'de aldığı soykırımı tanıyan kararlara atıf yaparak, "Ben soykırım meselesi ile ilgili olarak son derece net bir pozisyona sahip bir kurumun başkanıyım ve bunun altını çizmek zorundayım ki alınan kararları savunmakla yükümlüyüm ve savunuyorum. Benim pozisyonum son derece net ve bu pozisyonun yanlış anlaşılmaması için tekrarlamak zorundayım bunları. Çok uluslu bir parlamentonun Alman başkanı olarak her gün kendi tarihimle yaşamak zorundayım. Bu tarih de kolay bir tarih değil. Hergün kendi ülkemin tarihi ile yüzleşmek zorundayım. Ancak yeni nesiller artık işlenen suçlardan sorumlu tutulmuyorlar. Bu nedenle geleceğe giden en iyi yol tarihimizle yüzleşmektir."