Bakan Soylu, Esenyurt'taki bir restoranda, İstanbul AK Parti İl Başkanlığı koordinasyonunda düzenlenen, STK temsilcileri ile muhtarların sahur programına katıldı.
Programda konuşan Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Binali Yıldırım'ın selam ve iyi Ramazan dileklerini getirdiğini söyledi.
Türk milletinin feraset sahibi olduğunu vurgulayan Soylu, "Bizim milletimizin ortak aklı çok güçlüdür ve hiç yanılmaz. Ders vereceği zaman dersi verir, uyaracağı zaman uyarır. Takdir edeceği zaman eder, tekdir edeceği zaman onu da eder. Böyle bir millettir. Bugüne kadar da ortalaması yani genel tespiti yanılmamış bir millettir." diye konuştu.
Bakan Soylu, kendisinin de İstanbul Gaziosmanpaşa'da büyüdüğünü ifade ederek, "Aynen Esenyurt gibi Siirt'ten Adıyaman'a, Ordu'dan Samsun'a, Kars'tan Malatya'ya, Sivas'a Bitlis'e kadar her vatandaşımız bir arada Gaziosmanpaşa'da yaşıyorlar. Bunu niçin anlatıyorum. İstanbul şöyle bir şehir; herkesi bir masanın etrafında toplayabilen bir şehir. Kimseyi ötekileştirmeyen, dışlamayan bir şehir. İstanbul, kendi medeniyetini gizlemeyen, hasır altı etmeyen bir şehir. Herkese kendi medeniyetini ve kendi geldiği anlayışı ve kültürü ortaya çıkarma fırsatı verebilen bir şehir." sözlerini sarfetti.
Süleyman Soylu, şöyle konuştu:
"1994'te Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda Anadolu'dan İstanbul'a gelen insanları, birtakım kesimler kabul etmeyerek bu kişileri ötekileştirdi. Kimi zaman inancımıza, kimliğimize, etnik kökenimize, bakışımıza kabahat bulanlar, eciş bücüş bizi yaftalayanlar, bazen kuru kalabalıklar, bazen kara kalabalıklar, bazen düşükler, kuyruklular diye yaftalayanlar 1994'te sayın Erdoğan belediye başkanı seçildiği zaman, 'artık İstanbul'da başı açık olanlar, etekliler sokaklarda rahat gezemeyecekler, otobüslere hiç binemeyecekler' dediler. Bugün olduğu gibi dedikodu mekanizmaları o gün de sosyal medya olmadığı halde aynı anlayışla kutuplaştırıcı söylemlerle hareket etti. Ama ne oldu aradan 25 yıl geçti, size anlattığım tablonun dışında birşey olmadı. Belediye hizmetlerinden kaynaklanan ayrıştırma ve ötekileştirme olmadı."
Dünyada seçim sabıkalı ülkelerin başında ABD'nin geldiğini vurgulayan Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Amerika Birleşik Devletleri seçim sabıkalısıdır. Kazanan başkanı kazandırmadılar. Her türlü kendi halklarına operasyonu yaparlar. Bizim seçim için 'not aldık' dediler. Yani biz kötü bir şey yaptık. O da bizim ağabeyimiz o varken yapmamamız lazımmış, o da bizim için not almış. Bir daha yapma diye. Şimdi bu, bugün işlemiyor. Ama dün işliyordu biliyorsunuz. Hepimiz biliyoruz hem de dün farklı işliyordu Türkiye'de. Herkesi harekete geçiriyorlardı. Harekete geçirdiklerini biliyorsunuz; medya, iş camiası, ardından ordumuz hepsini herşeyi.. Bütün beşli, onlu çetelerin tamamını harekete geçiriyorlardı.
Neden bugün harekete geçiremiyorlar. Türkiye bir pozisyon aldı. Geçmiş yıllarda karşı karşıya kaldığı tecrübelerden dolayı istismar etmeye çalışanlardan ötürü bir pozisyon aldı. Ayrıca Türkiye altyapısını takip etti. Yani hava limanı, yol, yüksek hızlı tren, baraj yapmak, enerji üretmek gibi. Çizgimiz hiç aksamadan devam edecek."
İçişleri Bakanı Soylu, İstanbul'un bir ideolojik ve siyasi çatışmanın merkezi haline getirilmesine izin verilmemesi gerektiğini ifade etti.
Süleyman Soylu, şunları belirtti:
"Ülke olarak bir noktadan bir noktaya geldik. Benim bir korkum var. Bu ülkenin bir evladı olarak korkum var. 23 Haziran seçimlerine yönelik korkum var. Allah razı olsun. Biz bu millete beka dedik, bu millet de 'evet seni anlıyorum ve sana yüzde 52 oy veriyorum' dedi. Kimse kusuru bakmasın. Bir iktidar her hal ve durumda mahalli seçimlerde yüzde 3-4 puan oy kaybeder. Genel eğilimdir bu ama bu millet bize kaybettirmedi. 17 yıllık bir siyasi partiye yüzde 44,5, MHP ile birlikte kurulan Cumhur İttifakı'na yüzde 52 oy verdi. Hiçbir tartışma da ortaya çıkarmadı, bu kadar açık ve net. Ama İstanbul'da farklı bir şey oldu. Bugün Yüksek Seçim Kurulu seçimin iptal gerekçesini açıkladı. Kararda yukarıdan aşağı her şey yazıyor. Tahrif edilen oylar, olmayan pusulalar, kanuna aykırı sandık başkanları, sayım döküm cetvellerinin, seçim tutanaklarının eksiklikleri, her şey teker teker yazılmış. Bize diyorlar ki buna itiraz etmeyin. Biz dünyayla mücadele vereceğiz buna itiraz etmeyeceğiz. Neden? Mahalle baskısı oluşturdular diye. Neden? Ayıp olurmuş diye...
Bakın demokrasilerin şöyle bir tehlikesi oluşur; sesi yüksek çıkanın galip geldiği bir sistem olursa 5 yıl sonra seçimin hükmü ortadan kalkar. Burada bir haksızlık bir şaibe var. Burası İstanbul. Buradaki amaç İstanbul'u bir kamplaşmanın ve 23 Haziran'ı bir ideolojik kamplaşmanın merkezi haline getirebilmek, siyasal çatışmaların merkezi haline getirmek, İstanbul'un gücünden 23 Haziran'dan sonra hükümete ve Türkiye'nin geleceğine bir meşruiyet çatışması çıkarmak. Demek ki zihniyet hiç değişmemiş, aynı zihniyeti aynı şekilde devam ettiriyorlar. Bu çok yanlış bir yoldur."
(AA)