Soylu'dan Stk'lara 'çözüm Süreci' Eleştirisi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, çözüm sürecine katkıda bulunmayan sivil toplum kuruluşlarını eleştirerek, "Türkiye’de sivil toplum örgütleri de, Türkiye'de hükümetin dışındaki başka unsurlar da, maalesef bu sürecin olumlu bir şekilde sonuçlanması için elini taşın altına koymaktan imtina ediyorlar" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti Çorum İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Siyaset Akademisi"nin açılış programı için Çorum'a geldi. AK Parti İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Soylu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir basın mensubunun, "Hükümet, terörle mücadele konusunda kararlı bir tutum sergilerken, İmralı süreci ve görüşmeleri basına yansıdı. Bu, sürece sabote mi? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" yönündeki sorusunu yanıtlayan Soylu, sürecin adının 'İmralı' değil, 'çözüm süreci' olduğunu söyledi.

Türkiye'nin temel meselelerini çözerek yoluna devam ettiğini dile getiren Soylu, ekonomide, üretimde sorunları çözerek yoluna devam etmek isteyen Türkiye'nin, yıllardan beri farklılaştırılan ve ayrılaştırılan süreci de çözerek yoluna devam etmek ve kardeşlik süreci oluşturmak istediğini belirtti. Dün neyin olduğundan öte, yarın neyin olacağına bakmak gerektiğini vurgulayan Soylu, şu ifadelere yer verdi:

"Halkın yüzde 52'lik oy oranına sahip AK Parti bu işin çözümüne kalkışmasa, Sayın Başbakanımız liderlik ortaya koymasa, yani gelip bu sorun üzerinden Türkiye'yi idare etmeye çalışsa, oy oranı mı azalacak? Buna çıkar temelli, menfaat temelli bakmayan bir yapı var. Türkiye’de sivil toplum örgütleri de, Türkiye'de hükümetin dışındaki başka unsurlar da maalesef bu sürecin olumlu bir şekilde sonuçlanması için elini taşın altına koymaktan imtina ediyorlar; 'bir şey olsa da, bir açık olsa da biz bunu nasıl alevlendirsek, ateşlendirsek, tekrar devam etse...' Ne devam edecek? Kan devam edecek. Ne devam edecek? Gözyaşı devam edecek. Ne devam edecek? Annelerimiz, babalarımız, evlatlarımız acıyacaklar, ağlayacaklar. Arkadaşlar ağlayacaklar. Türkiye'nin ekonomisinde ürettiklerimiz, bilim yuvalarına gitmeyecek. Engellilerimize daha fazla katkıda bulunamayacağız. Çünkü Türkiye'de risk birimi yüksek olacak, faiz oranı yüksek olacak. Bunlardan millet istifade ediyor mu? Neden durur sivil toplum örgütleri? Neden seslerini yükseltmezler? Niye Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği durur? Kendisini seçim heyecanına kaptırmış. Türkiye'nin en önemli, yüzyılların en önemli, cumhuriyet tarihinin en önemli sorunlarından, problemlerinden bir tanesini çözmek için ülkenin Başbakanı; 'ben baldıran zehri içerim' diyor. Ama herkes kendi koltuğuna çekilmiş bir şekilde, acaba ne problem çıkar da bu problem üzerinden ne laf üretirizi, 'bak yine başaramadılar, başaramayacaklar' diye bir anlayışı tekrar paylaşırız diye beklenti içerisindeler."

"Şunu çok açık bir şekilde söyleyeyim. Eğer bulundukları konumdaki uğursuzlukları; bulundukları coğrafyaya ve ülkelere ve insanlara yansıtıp başarabilselerdi, baykuşlar başarılı olurdu" diyen Soylu, "Bizim bugün baykuşlara değil, bülbüllere ihtiyacımız var. Güzel dilli, güzel sesli bülbüllere ihtiyacımız var. Biz bunu aşarsak aştığımız andan itibaren Türkiye'nin önünde kimse duramayacak, bundan herkes istifade edecek. Bundan üniversiteler de, iş adamları da, entelektüeller de, muhalefet partileri de istifade edecek. CHP, MHP istifade etmeyecek mi? Edecek. Onlar da artık Türkiye’de başka problemler üzerinden öneri ortaya getirmeye çalışan tablo koymaya çalışacaklar" şeklinde konuştu.

Meseleye bakarken topyekun bakılması çağrısında bulunan Soylu, açıklamasına şöyle devam etti:

"Muhakkak ki istismar çabaları olacak. Bundan daha fazla, daha büyük, meseleyi toplum bazında itibarsızlaştırma çalışmaları olacak. Burada yapılması gereken bir şey var. Bu mesele bittiği zaman Türkiye hangi noktada olacak? Onu değerlendirmek gerekir. Biz futbol yorumcusu değiliz. Her harekete yorum yapamayız. Bu süreç öyle bir süreç değil. Bu güzel memleketimizin bu meselelerden çok canı yandı. İnsanımızın çok canı yandı. Türkiye bir kahraman buldu, o kahramanın etrafında kendini iyi bilen, yarının daha müreffeh olacağını anlayan sorumlu, bilinçli kadrolar kurdu. Bu meselenin geldiği noktayı Türkiye ıskalamayacaktır. Burada samimiyetini ortaya koyan bir iktidar vardır. Ve herkesten de aynı samimiyeti, gayreti iyi niyeti beklemek en temel haklarımızdan birisidir. Medyadan da bekleriz, entelektüel camiadan da, üniversiteden de, iş adamlarından da bekleriz."